Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2022/1148 E. 2022/1801 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1148
KARAR NO: 2022/1801
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/12/2021
NUMARASI: 2014/1634 Esas – 2021/1305 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/12/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 25.10.2012 günü kazadan 2 saat sonra alınan doktor raporuna göre 160 promil alkollü olan davalı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile seyir halindeyken direksiyon hakimiyetini kaybederek yolun sağındaki demir bariyerlere çarpıp sonrasında müvekkili …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araca çarptığını, sonrasında davalının kaza yerinden ayrılarak kaçmak isterken 800 metre ters şeritten ilerledikten sonra dava dışı … plakalı araca çarptığını, meydana gelen kaza nedeniyle … plaka sayılı araçta bulunan davacılar …, …, …, … ile dava dışı … ve … plaka sayılı araçta bulunan …’ın yaralandığını, Düzce 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/109 E-2014/400 K sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde davalı sürücünün bilinçli taksir ile birden fazla kişinin yaralanmasına sebebiyet verme suçu nedeniyle alt sınırından uzaklaşılarak cezalandırılmasına karar verildiğini, olay nedeniyle davacı …’nın ağır şekilde yaralandığını, çeşitli yerlerinde kırıklar oluştuğunu, kaza tarihinden dava tarihine kadar (yaklaşık 2 yıl) iş ve gücünden mahrum kaldığını, tamamen iyileşip iyileşmeyeceği, eski sağlığına kavuşup kavuşmayacağının halen belirli olmadığını, halen tedavisinin devam ettiğini ileri sürerek, davacı … için 6.450,00-TL maddi, 30.000,00-TL manevi tazminatın, davacı … için 6.300,00-TL maddi, 15.000,00-TL manevi tazminatın, davacı … için 1.000,00-TL maddi, 5.000,00-TL manevi tazminatın ve davacı … için 1.000,00-TL maddi ve 5.000,00-TL manevi tazminatın fazlaya dair her türlü talep, ıslah ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla olay tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş,Yargılama aşamasında 30/06/2018 tarihinde sunduğu ıslah dilekçesi ile; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile maddi tazminat taleplerini davacı … için 65.568,54-TL’ye, davacı … için 75.757,29-TL’ye, davacı … 34.842,64-TL’ye artırdıklarını, 28/09/2019 tarihli dilekçesi ile de maddi tazminat miktarını fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile toplam 221.788,82-TL’ye artırdıklarını bildirmiş,18/11/2019 tarihinde sunduğu dilekçesi ile de maddi tazminat talepleri yönünden davalı sigorta şirketi ile sulh olmaları nedeniyle davadan feragat ettiklerini, maddi tazminat yönünden taraflarca yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi bulunmadığını bildirmiş, manevi tazminat talebi yönünden ise davalı … aleyhine açtıkları davaya devam ettiklerini beyanla davalı …’in vefat etmesini nedeniyle mirasçılarının davaya dahil edilmesi için veraset ilamı almak üzere yetki verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile; kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirkete ZMM sigortalı olduğunu, tedavi giderleri ile bakıcı giderlerinin 6111 sayılı Yasa gereği SGK’nun sorumluluğunda olduğunu, müvekkili sigorta şirketinin araç sürücüsünün kusur oranında ve poliçe limiti ile sorumlu olması nedeniyle kusur tespitinin yapılması gerektiğini, davacılar Bekir ve …’nın maluliyetlerinin ATK tarafından “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre belirlenmesi, araçta meydana gelen hasar ve değer kaybına ilişkin talepler bakımından bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, davadan evvel sigorta şirketine başvurulmaması nedeniyle ancak dava tarihinden ve sigortalı aracın kullanımının hususi olması nedeniyle yasal faiz talep edilebileceğini, kazanç kaybı ve manevi tazminat taleplerinin teminat dışı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı sürücü … usulüne davaya ilişkin cevap vermemiş, duruşmada alınan beyanında; kaza tarihinde arkadan bir aracın kendisinin kullandığı araca çarptığını ve aracının yön değiştirdiğini, aynı yönden gelen araçların kendisinin kullandığı araca çarptığını, araçların hasarını ödediğini, davayı kabul etmediğini bildirmiştir. Davalı …’ın yargılama aşamasında vefat etmesi nedeniyle davacılar vekili 30/03/2020 tarihli dilekçe ile davalı … mirasçılarını davaya dahil etmiştir. Dahili davalılar 17/11/2020 tarihli celsede alınan uyumlu beyanlarında; davalı …’ın mirasının reddi için açtıkları davanın bekletici mesele yapılmasını ve akabinde mirası reddettikleri için manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesini talep etmişlerdir. Dahili davalılar, … mirasçıları vekili 01/03/2021 tarihli dilekçe ile; davalı …’in ölüm tarihinde herhangi bir aktif malvarlığı bulunmadığını, mirasın hükmen reddinin ayrı bir dava ile talep edilebileceği gibi görülmekte olan davada da defi olarak ileri sürülebileceğini beyanla müvekkillerinin davalı muris …’ın mirasını hükmen reddettiklerinin tespiti ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; ceza yargılaması sırasında aldırılan ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin 20/05/2014 tarihli kusur raporuna göre sürücü …’ın asli kusurlu olduğu, davacı …’ın ve kazaya karışan diğer araç sürücüsünün kusursuz olduğu, raporun soruşturma aşamasında aldırılan rapor ve kaza tespit tutanağı ile uyumlu olduğu, davacı …’nın geçici iş göremezlik süresinin 6 ay, sürekli maluliyetinin % 8, davacı …’ın geçici iş göremezlik süresinin 6 ay, sürekli maluliyetinin % 7,2, davacı …’ın geçici iş göremezlik süresinin 3 ay, sürekli maluliyetinin % 3,3 olduğu, davacı …’ın geçici ve sürekli maluliyetinin bulunmadığı, yargılama aşamasında davalı sigorta şirketi ile davacıların maddi tazminat konusunda sulh olmaları üzerine davacıların maddi tazminat taleplerinden feragat ettikleri, manevi tazminat talebi bakımından yargılama aşamasında vefat eden davalı …’ın yasal mirasçıları tarafından mahkemeden mirasın hükmen reddi talebinde bulunmuşlar ise de mirasın hükmen reddi talebi bakımından asliye hukuk mahkemelerinin görevli olması nedeniyle müstakil bir dava açılması gerekmesine rağmen dava açılmadığı gerekçesi ile, “1-Davacıların maddi tazminata yönelik davalarının FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE, 2-a)Davacı … yönünden açılan manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ İLE; 15.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi 25/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … mirasçıları dahili davalılar …, … ve …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, b)Davacı … lehine 3.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi 25/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … mirasçıları …, … ve …’tan alınarak davacı …’a verilmesine, c)Davacı … lehine 5.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi 25/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … mirasçıları …, … ve …’tan alınarak davacı …’a verilmesine, d)Davacı … lehine 5.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi 25/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … mirasçıları …, … ve …’tan alınarak davacı …’a verilmesine, Davacıların manevi tazminata ilişkin fazlaya dair taleplerinin REDDİNE” karar verilmiş, karara karşı davalı … mirasçıları vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.Dahili davalılar, … mirasçıları vekilinin istinaf nedenleri; mirasın hükmen reddi talebinin görülmekte olan davada defi olarak ileri sürülebileceği, mahkemece taraflarına dava açmak üzere süre verilmediği gibi mahkemenin, mirasın reddi davasında asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu ve müstakil dava açılması gerektiğine dair gerekçesinin hatalı olduğu hususlarına ilişkindir.6100 sayılı HMK m.355 gereğince istinaf edenin sıfatı, istinaf nedenleri ve gerekçeleri ile kamu düzeni ile ilgili hususlarla sınırlı olarak yapılan incelemede; Dava, trafik kazası nedeniyle doğan maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir. Türk Medenî Kanununun 605/1. maddesinde “gerçek ret”, 605/2. maddesinde ise “hükmen ret” düzenlenmiştir. TMK’nın 605/1. maddesi uyarınca miras ancak üç ay içinde reddolunabilir. (TMK m. 606) “Ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır.” Bu hüküm çerçevesinde, mirasın hükmen reddi bir süreye tabi olmayıp, mirasçılar, alacaklılara karşı açacakları tespit davası ile terekenin borca batık olduğunun tespitini her zaman isteyebilecekleri gibi, mirasçılara karşı açılacak davada defi olarak da her zaman terekenin borca batık olduğu ileri sürülebilecektir. Somut uyuşmazlıkta, yargılama aşamasında vefat eden davalı … mirasçıları vekili savunmalarında murisin pasifinin aktifinden fazla olduğunu ve borca batık olduğunu, bu nedenle mirasın hükmen reddi hükümlerinin uygulanması gerektiğini savunmuş, mahkemece terekenin borca batık olup olmadığı, murisin aciz içinde ise mirasın hükmen reddi şartlarının var olup olmadığı konusunda araştırma yapılmaksızın karar verilmiştir. Terekenin borca batık olduğunun tespitine karar verilebilmesi için; mirasbırakanın ölüm tarihi itibariyle terekenin aktif ve pasifinin belirlenerek, tereke pasifinin aktifinden fazla olması yanında; mirasçıların terekeye sahiplenme anlamına gelecek hukuksal bir işlemde bulunmamış olması da gereklidir. Ayrıca 6100 sayılı HMK m.74’de vekaletnamede özel yetki bulunması gereken dava ve işler belirlenmiş olmakla birlikte bunların dışında, başka hukukî düzenlemelerde de, belirli işlemler için özel yetki verilmesi gerektiğini öngören hükümler bulunmaktadır. Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 39. maddesi gereğince; mirası reddeden vekilin vekaletnamesinde bu konuda özel yetki bulunması gerektiği belirtilmiştir. Dosya içerisinde yer alan dahili davalılara ait vekaletnamelerin incelenmesinde dahili davalı … tarafından verilen vekaletnamede mirasın reddine ilişkin özel yetki bulunmadığı görülmüştür. Bu durumda Mahkemece öncelikle dahili davalılar vekiline dahili davalı … yönünden mirasın reddi özel yetkisini taşıyan usulüne uygun düzenlenmiş vekaletnamesini veya dahili davalı …’ın mirasın hükmen reddine muvafakatini bildirir beyanını sunması için usulüne uygun süre verilmesi, vekaletname eksikliği giderildiği veya dahili davalı … tarafından vekili tarafından defi olarak ileri sürülen mirasın hükmen reddine muvafakat edildiği bildirildiği takdirde dahili davalıların mirası hükmen reddi şartlarının oluşup oluşmadığı konusunda terekenin aktif ve pasifi ile mirasçıların terekeyi sahiplenme anlamına gelecek hukuksal bir işlemde bulunup bulunmadıklarının araştırılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmadığından, dahili davalılar vekilinin istinaf talebinin HMK. M.353/1-a/4-6 gereğince kabulüne karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
K A R AR/ Gerekçe uyarınca,1/Dahili davalılar vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, istinaf istemine konu olan İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/12/2021 tarih ve 2014/1634 Esas – 2021/1305 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a/4 ve HMK’nın 353/1-a/6 madde hükümleri uyarınca KALDIRILMASINA,2/Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3/İstinaf yasa yoluna başvuran dahili davalılar vekili tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan istinaf karar ve ilam harcının talep halinde yatırana İADESİNE, 4/Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5/İstinaf yasa yoluna başvuran Dahili davalılar, … mirasçıları tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,HMK’nın 353/1-a maddesi hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince, kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.08/12/2022