Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2022/1118 E. 2022/926 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1118
KARAR NO: 2022/926
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/03/2022
NUMARASI: 2021/682 Esas 2022/207 Karar
BİRLEŞEN DAVA KADIKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHMEMESİ’NİN
2011/519 ESAS, 2012/203 KARAR SAYILI DOSYASI
DAVANIN KONUSU: Tasarrufun İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/06/2022
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava açan dilekçesinde özetle; borçlu … tarafından müvekkili lehine 05/03/2007 tanzim ve 05/03/2009 vade tarihli bono düzenlendiğini, bononun vadesinde ödenmemesi üzerine Ümraniye …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile 27/05/2010 tarihinde borçlu aleyhine kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığını, takibin kesinleşmesi üzerine borçlunun işyeri ve ikamet adreslerine 07/07/2010 tarihinde haciz tatbik edilmiş ise de, haczi kabil mal bulunamadığını, yapılan araştırmalar sonucunda borçlunun ortağı olduğu İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’nde kayıtlı … Tic. A.Ş., … Tic. A.Ş. ve … Tic. Ltd. Şti.’deki hisselerini diğer davalılara devrettiğinin anlaşıldığını, borçlunun hisselerini alacaklılardan mal kaçırma kastı ile ve gerçek değerinin çok altında devretmesi nedeniyle bu davayı açtıklarını, borçlu ile diğer davalıların hisse devri sırasında yaptıkları protokollerde hisselerin borçlunun bir kısım borçlarını ödeme karşılığında devralındığını, davalıların borçlunun çok fazla alacaklısının olduğunu ve borçlarını ödeyemediğini, hisselerini de alacaklılardan mal kaçırma kastıyla mevcudunu eksiltmek amacıyla devrettiğini bildiklerini, davalıların borçlunun ekonomik durumu hakkında bilgi sahibi olmalarına rağmen hisselerini devralmalarının tasarrufun iptalini gerektirdiğini, yapılan araştırmalarda borçlunun hisselerini rayiç değerlerinin çok altında bir fiyatla diğer davalılara devrettiğinini tespit edildiğini, 26/02/2009 tarihinde tasarrufların yapıldığını, 07/07/2010 tarihinde ise haciz tespit edildiğini, tasarrufların geriye doğru iki yıl içinde yapıldığından İİK md.278/1 şartlarının tahakkuk ettiğini belirterek, acz halindeki borçlunun İİK’nun 278, 279 ve 280 maddeleri gereğince alacaklılardan mal kaçırmak maksadıyla yaptığı satış işlemlerine yönelik tasarrufun iptaline, hisselerin devredilmesi halinde davalarının bedel davasına dönüşeceğinden, hükmedilecek bedele dava tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılardan …, …, … şirketi ve … şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin diğer davalı borçlu …’ı davaya konu iptali istenen satışlar öncesi tanımadıklarını, aralarındaki tek ilişkinin davaya konu devir işlemi olduğunu, diğer davalı ile müvekkilleri arasında herhangi bir yakınlık, dostluk da söz konusu olmadığını, yalnızca iki tarafın tacir olduğu bir ticaret ilişkisi kurulduğunu ve ifa edildiğini, müvekkillerinin borçlunun ekonomik durumunu bilmesi veya araştırıp öğrenmesinin mümkün olmadığı gibi kanunca öngörülmüş böyle bir zorunluluğun da olmadığını, davaya konu devir işleminde müvekkillerinin tamamen iyi niyetli olduklarını ve tasarrufun iptalinin mümkün olmadığını, hisse devrinin gerçek değer üzerinden yapıldığını, ayrıca davacı ile borçlu arasında gerçek bir alacak-borç ilişkisinin olup olmadığının da şüpheli olduğunu belirterek, haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili birleşen Kadıköy 4. ATM 2011/519 esas sayılı dosyasına verdiği dava dilekçesinde özetle; borçlu … tarafından müvekkili lehine 05/03/2007 tanzim ve 05/03/2009 tarihli bono düzenlendiğini, bononun vadesinde ödenmemesi üzerine Ümraniye …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile 13/10/2010 tarihinde borçlu aleyhine icra takibi başlatıldığını, takibin kesinleşmesi üzerine işyeri ve ikamet adresine haciz tatbik edildiğini, ancak hacze kabil mal bulunmadığını, yapılan araştırmalar üzerine borçlunun ortağı olduğu İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde kayıtlı … Tic. Ltd. Şti.’ndeki hisselerini diğer davalılara devrettiğinin anlaşıldığını, dava konusu devredilen hisseler üzerine İİK’nun 281/2 gereğince dava sonuna kadar ihtiyati haczine, davalının alacaklarını mal kaçırmak amacıyla yaptığı devir işlemlerine yönelik tasarrufunun iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … hariç diğer davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın HMK’nun 166.maddesi ve devamı maddeleri gereği aynı taraflar arasında daha evvel açılan Kadıköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/764 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; dava konusu … Ltd. ŞTİ. nin en önemli mal varlığı olan … A.Ş. hisselerinin, şirketin yetkililer olan davalılar … ve … tarafından devredilmesi ve sonrasında … Ltd. Şti.nin tasfiye sürecine girmiş olması, … ile …’ın bu şirketin en önemli mal varlığı değerlerinin bizzat kendi üzerlerine alarak şirketin tasfiye sürecinin başlatılmasına ve şirkete karşı başlatılacak takiplerin ve davaların sonuçsuz kalmasına sebebiyet verdikleri, bu nedenle … tarafından … Ltd. Şti.nin sahibi olduğu … A.Ş. hisselerinin muvazaalı olarak davalılar … ve …’a devredildiği kanaatine varılarak asıl ve birleşen davaların kabulü ile yapılan tasarrufların iptaline karar verilmiş, verilen karar davalılar vekilinin kararı istinaf etmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8 Hukuk Dairesi 11/10/2020 tarih 2017/1049 E. 2018/1064 K sayılı kararı ile; “Asıl davanın (Kapatılan Kadıköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2010/764) 14/10/2010 tarihinde açıldığı, birleştirilen Kadıköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/519 Esas 2012/203 karar sayılı davasının 03/06/2011 tarihinde açıldığı, birleşen İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/130 Esas 2014/314 karar sayılı davasının ise 08/04/2014 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Asıl davanın ve birleştirilen Kadıköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/519 E. sayılı davasının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden önce açıldığı, bu davaların yargılama aşamasında iş bölümü itirazında bulunulmadığı bu hali ile Asliye Ticaret mahkemelerinin görevli olduğu hususunun kesinlik kazandığı, ancak birleştirilen İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/130 Esas 2014/314 Karar sayılı davasının ise 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra 08/04/2014 tarihinde açıldığı bu tarih itibariyle Asliye Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasında iş bölümü değil, görev ilişkisinin bulunduğu, bu davanın açıldığı tarih itibariyle tasarrufun iptali davalarında Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu göz önünde tutulduğunda bu dava yönünden ayırma ve görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi gerektiği anlaşıldığından, HMK. 353/1-a-3-5 maddeleri uyarınca kararın kaldırılarak belirtilen doğrultuda işlem yapılması için dosyanın mahkemesine iadesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.” görüşünden hareketle; Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenle KABULÜ ile; istinaf istemine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararının HMK. 353/1-a/3-5 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA karar verilerek dosya mahkemesine iade edilmiş, 2018/1294 esasına kaydedilen davada 09/10/2019 tarihli kararla;
ASIL DAVADA; 1-Davanın …, …, … yönünden kabulü ile, Davalı …’ın …Tic. Ltd. Şti.’deki 1798 adet %89,9 hissesini davalılar … ve …’a devrine ilişkin 26/02/2009 tarihli tasarrufun iptaline, 2-Yine aynı tarihli … Tic. A.Ş’deki %2 hissesini davalılar … ve …’a devrine ilişkin 26/02/2009 tarihli tasarrufun iptaline, davacıya Ümraniye … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında cebri icraya devam hakkı tanınmasına, 3-Davalı şirketler yönünden taraf sıfatı olmadığından davanın usulden reddine, BİRLEŞEN KADIKÖY 4. ATM 2011/519 ESAS SAYILI DAVADA; Davanın davalılar …, …, … yönünden kabulü ile, 1-Davalı …’ın … Tic. Ltd. Şti’deki 1798 adet %89,9 hissesini davalılar … ve …’a devrine ilişkin 26/02/2009 tarihli tasarrufun iptaline, 2-Yine aynı tarihli … Tic. A.Ş.’deki %2 hissesini davalılar … ve …’a devrine ilişkin 26/02/2009 tarihli tasarrufun iptaline, davacıya Ümraniye … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında cebri icraya devam hakkı tanınmasına karar verilmiş, verilen karar davacı vekili ile davalılar vekilinin istinafı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8 Hukuk Dairesinin 15/10/2020 tarih 2020/1090 E. 2020/3228 K. sayılı kararı ile; “Dava, İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278. maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280. maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır. İİK.’nın 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. Buradaki üçüncü kişiden maksat, borçlu ile doğrudan işlem yapan değil, borçlu ile işlemde bulunan kişiden mal veya hakkı satın alan kişi olup uygulamada buna dördüncü kişi denilir. Borçlu ile işlemde bulunmayan dördüncü kişiler hakkında dava açılıp açılmaması davacının isteğine bağlıdır ve bu kişiler yönünden iptal kararı verilebilmesi kötü niyetli olduklarının yani borçlunun alacaklılara zarar verme kastı ile hareket ettiğini bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduklarının kanıtlanmasına bağlıdır. İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın elden çıkardığı tarihteki gerçek değeridir.Davalı … tarafından dava dışı …’a devredilen ve el değiştirdiği anlaşılan %7 hisse yönünden İİK 283/2 gereğince işlem yapılması ve sonucuna göre tazminata karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Ayrıca birleşen davada davalılar … Tic. A.Ş. İle … Tic. A.Ş’nin sorumluluklarının bulunup bulunmadığı ve hukuki niteliği yönünden değerlendirme yapılmak suretiyle hasıl olacak sonuca göre birleşen davada da bu davalılar yönünden de hüküm kurulması gerekirken hükmün eksik bırakılması doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile; davacı ve davalılar vekilinin yukarıda belirtilen istinaf nedenlerinin kabulü ile kararın HMK 353/1-a/6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, belirtilen eksikliklerin giderilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek dosya mahkemesine iade edilmiş, 2020/598 esasına kaydedilen davada mahkemece yapılan yargılama sonucu 10/03/2021 tarihli karar ile;
ASIL DAVADA; 1-Davanın …, …, … yönünden kabulü ile, Davalı …’ın … Tic. Ltd. Şti.’deki 1798 adet %89,9 hissesini davalılar … ve …’a devrine ilişkin 26/02/2009 tarihli tasarrufun iptaline, 2-Yine aynı tarihli … A.Ş’deki %2 hissesini davalılar … ve …’a devrine ilişkin 26/02/2009 tarihli tasarrufun iptaline, davacıya Ümraniye … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında cebri icraya devam hakkı tanınmasına, 3-Davalı şirketler yönünden taraf sıfatı olmadığından davanın usulden reddine,
B) BİRLEŞEN KADIKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2011/519 ESAS SAYILI DAVADA; Davanın davalılar …, …, … yönünden kabulü ile, 1-Davalı …’ın … Tic. Ltd. Şti’deki 1798 adet %89,9 hissesini davalılar … ve …’a devrine ilişkin 26/02/2009 tarihli tasarrufun iptaline, 2-Yine aynı tarihli … Tic. A.Ş.’deki %2 hissesini davalılar … ve …’a devrine ilişkin 26/02/2009 tarihli tasarrufun iptaline, davacıya Ümraniye … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında cebri icraya devam hakkı tanınmasına, 3-Davalı şirketler yönünden taraf sıfatı yokluğundan davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili ile davalılar …, …, … Tic. A.Ş. ile … Tic. A.Ş. vekilinin kararı istinaf etmesi İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8.Hukuk Dairesi 16/09/2021 tarih ve 2021/1438 esas 2021/1333 karar nolu ilamı ile; “Davacı vekili tarafından asıl ve birleşen Kadıköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/519 Esas sayılı davasında, açıkça tazminat talebinde bulunulması karşısında, her bir dava yönünden diğer davalarda verilen tazminatlar ile tekerrür teşkil etmemek üzere, davalı … tarafından dava dışı …’a devredilen ve el değiştirdiği anlaşılan %7 hisse yönünden İİK 283/2 gereğince tazminata karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi doğru görülmemiştir. ( Yargıtay 17. HD. 2015/4253 Esas – 2015/8439 Karar )” görüşünden hareketle; davacı vekilinin yukarıda belirtilen istinaf nedenlerinin kabulü ile kararın HMK 353/1-a/6 maddesi uyarınca kaldırılması, belirtilen eksikliklerin giderilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiş, dosya mahkemenin 2021/682 esasını almıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda 16/03/2022 tarihli karar ile;
A) ASIL DAVADA; 1-Davanın …, …, … yönünden kabulü ile, Davalı …’ın … Tic. Ltd. Şti.’deki 1798 adet %89,9 hissesini davalılar … ve …’a devrine ilişkin 26/02/2009 tarihli tasarrufun iptaline, 2-Yine aynı tarihli … Tic. A.Ş’deki %2 hissesini davalılar … ve …’a devrine ilişkin 26/02/2009 tarihli tasarrufun iptaline, davacıya Ümraniye … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında cebri icraya devam hakkı tanınmasına, 3-Davalı şirketler yönünden taraf sıfatı yokluğundan davanın reddine, 4-Davalılardan … tarafından dava dışı …’ne yapılan %7 oranındaki hisse devri yönünden İİK’nun 283/2 maddesi uyarınca bedele dönüştüğünden davacının Ümraniye …İcra müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki alacağı ile sınırlı olmak kaydı ile 2.276.132,10 TL. ye kadar davacı alacağını geçmemek üzere davalılar …,… ve …’dan tahsilde tekerrür olmamak üzere müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
B) BİRLEŞEN KADIKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2011/519 ESAS SAYILI DAVADA; 1-Davanın davalılar …, …, … yönünden kabulü ile, Davalı …’ın … Ltd. Şti’deki 1798 adet %89,9 hissesini davalılar … ve …’a devrine ilişkin 26/02/2009 tarihli tasarrufun iptaline, 2-Yine aynı tarihli … Tic. A.Ş.’deki %2 hissesini davalılar … ve …’a devrine ilişkin 26/02/2009 tarihli tasarrufun iptaline, davacıya Ümraniye … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında cebri icraya devam hakkı tanınmasına, 3-Davalı şirketler yönünden taraf sıfatı yokluğundan davanın reddine, 4-Davalılardan … tarafından dava dışı …’ne yapılan %7 oranındaki hisse devri yönünden İİK’nun 283/2 maddesi uyarınca bedele dönüştüğünden davacının Ümraniye …İcra müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki alacağı ile sınırlı olmak kaydı ile 2.276.132,10 TL’ye kadar davacı alacağını geçmemek üzere davalılar …, … ve …’dan tahsilde tekerrür olmamak üzere müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine karar verilmiş, verilen karar davalılar … Ticaret A.Ş., … Tic. Ltd. Şti., … ve … vekili ile davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekilinin istinaf başvuru sebepleri; davalılar tarafından …’a devredilerek elden çıkarılan %7’lik hissenin değeri bilirkişiler tarafından 2.776.132,10 TL olarak tespit edildiği ve istinaf kaldırma kararı öncesinde bu değer üzerinden tazminata hükmedildiği, kısa kararda 7 yerine 2 yazılması suretiyle maddi bir hata yapıldığı, hem asıl hem de ek karar yönünden istinaf isteminin kabulü hatalı kısmın düzeltilmesi hususuna ilişkindir.
Davalılar vekilinin istinaf başvuru sebepleri; yapılan hisse devirleri sonunda müvekkili …’ın Anonim Şirketteki payının (Diğer paydaşlardan satın aldığı pay oranları da eklendiğinde) %45 oranında olduğu, müvekkili …’ın şirketteki %45 oranındaki hissesinin %7’lik kısmını şirkette aynı zamanda pay sahibi olan … derneğine devir ve temlik ettiği, bu kapsamda tartışılması gereken diğer bir konunun borçlu …’dan Devir ve Temlik Alınan %2’lik hissenin …’a devredilen %7’lik hisse içinde değerlendirilip değerlendirilmeyeceği noktasında toplandığı, …’a devredilen %7’lik paydan sonra müvekkili …’nin Anonim Şirketteki hissesinin %38 oranında olduğu, iptal kararı verilse dahi müvekkilinin elinde dava konusu olan %2 oranındaki hissenin karşılığı pay miktarı bulunduğu, kısacası müvekkili … hisselerin tamamını devretmediğinden dolayı tazminata dönüşecek bir devir de söz konusu olmadığı, zira dava sonunda davanın kabulüne karar verildiği takdirde müvekkili elinde bulunan %38 oranındaki hissenin %2’lik kısmının iptaline karar verilebileceği, zira müvekkilinin diğer hissedardan aldığı payın iptalinin ve birleşen dava da dava konusu edilmediği, davacının şirket hisselerinin iptali yönündeki talebi aynı zamanda dava konusu talepleri değiştirme ve genişletme mahiyetinde olup bu taleplere rızalarının olmadığını, mahkemenin ortadan kaldırma kararına konu olmayan bir hususta karar veremeyeceği, davacının alacağının gerçek bir alacak olmadığını, borçlu şirketin risklerinin dikkate alınmadığını, davacı ve borçlu arasında dostluk bulunduğunu bu durumun değerlendirilmediğini, davalıların alacaklılardan mal kaçırma durumunun ispatlanamadığını, bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğunu, değer tespitine ilişkin tespitin hatalı olduğu, davacının adresinin belli olmadığı hususlarına ilişkindir. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava, İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278. maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280. maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.İİK.’nın 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. Buradaki üçüncü kişiden maksat, borçlu ile doğrudan işlem yapan değil, borçlu ile işlemde bulunan kişiden mal veya hakkı satın alan kişi olup uygulamada buna dördüncü kişi denilir. Borçlu ile işlemde bulunmayan dördüncü kişiler hakkında dava açılıp açılmaması davacının isteğine bağlıdır ve bu kişiler yönünden iptal kararı verilebilmesi kötü niyetli olduklarının yani borçlunun alacaklılara zarar verme kastı ile hareket ettiğini bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduklarının kanıtlanmasına bağlıdır. İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahsın nakden tazmin (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın elden çıkardığı tarihteki gerçek değeridir. Toplanan delillerin ilk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesiyle birlikte, istinaf başvuru nedenleri de göz önüne alınmak suretiyle incelenmesi ve değerlendirilmesi neticesinde; dosyadaki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, dairemizin; daha önce verilen kararın kaldırılmasına ilişkin kararı gereklerinin tam olarak incelenip değerlendirilmesi neticesinde verilen ve istinafa konu kararın isabetli olmasına, davacının Ümraniye …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasındaki alacağı ile sınırlı olmak kaydı ile 2.276.132,10 TL’ye kadar tazminata hükmedilmesinin doğru olmasına göre, davacı vekili ile davalılar … Ticaret A.Ş., … Ltd. Şti., … ve … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM/ Gerekçe uyarınca; 1/İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/03/2022 tarih ve 2021/682 Esas 2022/207 Karar sayılı kararına yönelik davacı vekili ile davalılar … Ticaret A.Ş., … Tic. Ltd. Şti., … ve … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2/İstinaf eden davacı birleşen dosya davacısından alınması gereken 80,70’er-TL harç peşin olarak yatırıldığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına, 3/İstinaf eden davalılar’dan alınması gereken 205.107,60-TL harçtan peşin yatırılan 51.336,17-TL harcın düşümü ile 153.771,43-TL istinaf ilam harcının istinaf eden davalılar … ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 4/İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5/İstinaf yasa yoluna başvuran taraflar tarafından yapılan giderlerin kendi üzerilerinde bırakılmasına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nun 361 ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süresi içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.30/06/2022