Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2022/1067 E. 2023/492 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1067
KARAR NO: 2023/492
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/02/2022
NUMARASI: 2021/799 Esas – 2022/44 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/03/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacılar vekili 24/07/2015 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin anneleri … ile babaları …a’nın 27.07.2014 tarihinde TEM Otoyolu, Kuzey Yol—Kavacık istikametinde yolculuk yapan davalılardan …’ın malik ve işleteni olduğu ve onun sevk yönetimindeki … plakalı özel halk otobüsüne yolcu olarak bindiklerini, davalı sürücünün aşırı hız, 10 numara yağ diye tabir edilen tehlikeli ve yasaklanmış motor yağı kullanımı, dikkatsizlik, özen yükümlülüğüne aykırılık gibi tamamen işletenin sorumluluğuna dayalı sebeplerle kaza yaptığını, kaza sonucu araçta meydana gelen yangında müvekkillerin anne ve babalarının yanarak vefat ettiklerini, …’la beraber … plakalı aracın diğer maliklerinin davalılar … ve … olup, aracın davalı sigorta şirketi tarafından … nolu poliçe ile zorunlu mali trafik sigortasının yapıldığını, müvekkillerinin anne ve babalarının ölümünden maddi ve manevi anlamda fazlasıyla etkilendiklerini belirterek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile haksız fiilin gerçekleştiği tarih olan 27.07.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte her bir müvekkil bakımından; şimdilik 10.000’er TL olmak üzere toplamda 20.000 TL maddi tazminata,1. 2. ve 3 nolu davalılardan yine her bir müvekkil için 90.000’er TL olmak üzere toplamda 180,000 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacılar vekili 06/01/2022 tarihli feragat ve ıslah dilekçesinde; bilirkişi raporunda destekten yoksun kalma tazminatı talep edemeyeceklerinin tespit edildiğini, yargılamanın daha fazla uzamaması için maddi tazminat taleplerinden feragat ettiklerini, dava dilekçesindeki faiz türü yönünden taleplerini ıslah ettiklerini, olay tarihinden itibaren ticari faiz talep ettiklerini belirtmiştir. Davalılar vekilleri cevap dilekçelerinde; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; davanın basit yargılama usulüne tabi olduğu, davada 28/04/2021 tarihli celsede HMK’nın 150. maddesi gereğince dosyanın işlemden kaldırıldığı, davacı tarafın 28/04/2021 tarihli duruşmaya katılmadığı, uyap sisteminden ve fiziki ortamda yapılan sorgulama da herhangi bir mazeret dilekçesi de göndermeyerek davasının takipsiz bıraktığı görüşünden hareketle ve HMK’nın 320/4.maddesi dayanak tutularak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, verilen karara karşı davacılar vekili ile bir kısım davalılar tarafından yasal süresi içerisinde istinaf yasa yoluna başvurması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8.Hukuk Dairesinin 03/11/2021 tarih ve 2021/1757 esas 2021/1625 karar nolu ilamı ile; 6100 Sayılı HMK’nın 150. maddesi; “(1)Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir” şeklinde düzenlenmiştir. Somut olayda; davalılar …, … ve … vekilinin 28/04/2021 tarihli mazeret dilekçesi sunarak duruşmaya katılamayacaklarını, duruşmanın başka bir güne ertelenmesini ve bir sonraki celse tanıklarını hazır edeceklerini bildirdiği, bu haliyle davalı tarafın davayı takip iradesini açıkça ortaya koyduğu, kaldı ki mazeret dilekçesinde davacı tarafın davayı takip etmemesi halinde kendilerinin de davayı takip etmeyecekleri yönünde açık bir irade beyanının bulunmadığı da gözönünde tutulduğunda, bu davalıların mazeretinin kabulü veya reddi yönünden bir karar verilmeden, davacı tarafın duruşmaya katılmadığı ve mazeret sunmadığı görüşünden hareketle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.” gerekçesi ile davacılar vekilinin istinaf talebinin kabulü ile kararın HMK’nın 353/1-a/6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, kaldırma gerekçesine göre bir kısım davalılar vekilinin istinaf talebinin incelenmesine yer olmadığına karar verilerek dosya ilk derece mahkemesine iade edilmiş ve 2021/799 esasını almıştır. Dairemizin kaldırma kararı sonrası ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava hukuki niteliği itibariyle trafik kazasından kaynaklı maddi-manevi tazminata hükmedilmesine ilişkin olup, davcıların anneleri … ile babaları …’nın 27.07.2014 tarihinde, davalıların maliki, sürücüsü ve ZMM sigortacısı olduğu … plakalı özel halk otobüsüne yolcu olarak bulundukları esnada meydana gelen kaza sonucu araçta meydana gelen yangında yanarak vefat ettiklerinden davalılar aleyhine açılan maddi tazminat talebinden feragat ettiklerinden ve vekaletnamede feragat yetkisi bulunduğundan maddi tazminat talebinin tüm davalılar yönünden feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmiştir.” gerekçesi ile; 1-Maddi tazminat talebinin Feragat nedeniyle REDDİNE, 2-Manevi tazminat talebinin KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ ile; Davacı … yönünden 30.000,00 TL ve … yönünden 30.000,00 TL olmak üzere toplam 60.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan …, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin Reddine, bu tahsilat yapılırken 60.000,00 TL’ye olay tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine karar verilmiş, verilen karar davacılar vekili ile sigorta şirketi hariç diğer davalılar vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacılar vekilinin istinaf başvuru sebepleri; hükmedilen manevi tazminatın düşük olduğu, hususlarına ilişkindir. Davalılar …, … ve … vekilinin istinaf başvuru sebepleri; davacılar vekilinin maddi tazminat taleplerinde feragat etmesi nedeniyle mahkemece maddi tazminat taleplerinin reddine karar verdiği halde; reddedilen maddi tazminat miktarları üzerinden taraflarına vekâlet ücreti takdir edilmemesinin usul ve yasalara aykırı olduğu, davacılar vekili her ne kadar ıslah dilekçesinde, yasal faiz türünün avans faizi olarak ıslah yoluyla talep etmekte ise de bu taleplerine muvafakatları olmadığı gibi taleplerinin yasal dayanağının da bulunmadığı, ayrıca davacıların dava dilekçesinde her hangi bir faiz talepleri olmadığından, dava dilekçesinde manevi tazminat talepleri bölümünde olmayan talebin ıslah yoluyla değiştirilmesinin hukuki dayanağı bulunmadığı, kabul anlamına gelmemek kayıt ve şartıyla da haksız fiil sonucu açılan tazminat davalarda yerleşmiş Yargıtay kararları gereğince de yasal faiz uygulanması gerekirken ticari faiz uygulanmasının hatalı olduğu, kabul anlamına gelmemek üzere de faiz başlangıç tarihinin de olay tarihinde alınmasının hukuki dayanağı bulunmadığı, manevi tazminatın fahiş olduğu hususlarına ilişkindir.Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. maddesine göre, hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi tazminat adı ile hak sahibi yararına takdir edeceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden; hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Kazanın meydana geldiği tarih, kusur durumu (-davalı sürücünün kazanın meydana gelmesinde asli ve tam kusurlu olması-) davacıların miras bırakanlarının yanarak ölmüş olması, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, olay tarihindeki paranın alım gücü, manevi tazminatın bir sebepsiz zenginleşme aracı olmaması ile yukarıda açıklanan ilkeler göz önünde tutulduğunda; mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarı bir miktar az olduğundan, davalılar vekilinin buna yönelik istinaf başvurusunun reddine, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nun 353/1-b/2 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, bu husus yargılamayı gerektirmediğinden yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.Davalılar …, … ve … vekilinin diğer istinaf sebepleri yönünden; 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26. maddesi (HUMK’nun 74. maddesi) hükmüne göre, mahkeme tarafların iddia, savunma ve talepleri ile bağlıdır. Kural olarak mahkemenin talepten fazlasına veya başka bir şeye hükmetmesi olanak dışıdır. Öğreti ve uygulamada taleple bağlılık olarak adlandırılan bu kural, sadece sonuç istem yönünden değil, sonuç istemi oluşturulan her bir alacak kalemi yönünden de uygulanır. Aynı Yasanın, 176 ve devamı maddelerinde ise; ıslah müessesi düzenlenmiş olup, ıslah; taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan bir yöntem olup; iddia ile savunmanın genişletilmesi yasağının istisnalarından biridir. (HUMK. m.83; Prof.Dr.Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, B.6.C.IV, İstanbul 2001, s.3965) Kural olarak; dava açıldıktan sonra sebebinde, konusunda, delillerde ve diğer hususlarda usulüne ilişkin işlemlerin ıslah yoluyla düzeltilmesi mümkün olduğu gibi davanın konusunda da ıslah mümkündür. Ne var ki; ıslahla kastedilen dava konusu edilen hususların genişletilmesi veya değiştirilmesidir. Dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmamaktadır ( HGK’nun 26.09.2011 tarih, 2011/1-364 E.- 2011/453 K.sayılı ilamı). Bu durumda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir davanın açılması olanağı bulunmamaktadır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de yeni dava konusu, önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur. Dolayısıyla ıslahla, dava konusu olmayan bir istemin dava kapsamına alınması mümkün değildir. Somut olayda, davacılar vekili tarafından dava dilekçesinde manevi tazminat yönünden de kaza tarihinden itibaren yasal faiz istemi mevcut olup ıslah dilekçesi ile faizin avans faizi olarak değiştirilmesi ve ilk derece mahkemesince kazaya yapan aracın ticari otobüs olduğu dikkate alınarak avans faizine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davalılar vekilinin bu hususlara yönelik istinaf itirazları yerinde bulunmamıştır. 2-Davalılar …, … ve … kazaya karışan aracın malikleri olup KTK’nın 85. maddesi gereği zarardan müşterek ve müteselsil sorumlu olduklarından ve olay haksız fiil olup alacak olay tarihinde muaccel hale geldiğinden, davalılar vekilinin faizi başlangıç tarihine yönelik itirazlarının da reddi gerekmiştir. 3-Davacılar vekili tarafından maddi tazminat taleplerinden feragat edildiğinden, kendilerini vekille temsil ettiren davalılar lehine vekalet ücretine hükmedildiğinden, davalılar vekilinin buna yönelik istinaf itirazlarının da reddi gerekmiştir. Sonuç olarak, davacılar vekilinin yukarıda açıklanan nedenlerle istinaf başvurusunun kabulüne, davalılar …, … ve … vekilinin 1, 2 ve 3 nolu bentlerde belirtilen hususlarla ilgili istinaf itirazlarının reddine, HMK.nun 353/1-b/2 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, kararın kaldırılmasına sebep olan hatalı uygulamanın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesi gerektiği sonuç kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1/Yukarıda başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince KABULÜNE, davalılar …, … ve … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE a/İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından peşin olarak yatırılan nispi istinaf karar ve ilam harçlarının talep halinde kendilerine İADESİNE, -İstinaf yasa yoluna başvuran davalılar …, … ve … tarafından peşin olarak yatırılması gereken 4.098,60-TL harçtan peşin olarak yatırılan 242,10-TL harcın düşümü ile kalan 3.856,50-TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalılardan tahsili ile Hazineye gelir KAYDINA, b/İstinaf edenler tarafından, istinaf aşamasında yapılan diğer giderlerin ise takdiren kendi üzerilerinde bırakılmasına, c/İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 2/İstinaf istemine konu olan İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/02/2022 gün ve 2021/799 Esas – 2022/44 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b/2 madde hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, a/Maddi tazminat talebinin Feragat nedeniyle REDDİNE, b/Manevi tazminat talebinin KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ ile; Davacı … yönünden 50.000,00-TL ve davacı … yönünden 50.000,00-TL olmak üzere toplam 100.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihi olan 24/07/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, davalılardan …, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin Reddine, c/Feragat edilen Maddi tazminat talebi yönünden avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, ç/Manevi tazminat talebinin kabul edilen miktarı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 16.000,00-TL vekalet ücretinin davalılar …, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, d/Manevi tazminat talebinin red edilen miktarı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 12.800,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar …, … ve …’a verilmesine, e/Alınması gereken 6.831,00-TL karar ve ilam harcından peşin ödenen 710,80-TL harcın düşümü ile 6.120,20-TL karar ve ilam harcının davalılar …, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına, f/Davacı tarafça davalı … Sigorta A.Ş. için yapılmış yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, g/Davacı tarafça yapılmış 27,70 TL başvurma harcı ile 683,10 TL peşin harç olmak üzere toplam 710,80 TL harcın davalılar …, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, ğ/Davacı tarafça yapılmış tebligat, müzekkere ve bilirkişi ücreti olarak toplam 2.149,10 TL ile 300,00 TL ATK fatura bedeli olmak üzere toplam 2.449,10 TL yargılama giderinden kabul edilen kısma isabet eden 1.360,61-TL’sinin davalılar …, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, h/Davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yapılmış 50,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … Sigorta A.Ş.’ye verilmesine, ı/Davalı … tarafından yapılmış 74,00 TL yargılama giderinden red edilen kısma isabet eden 32,89-TL’sinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine, i/Taraflarca yatırılmış gider avansından kullanılmayan kısmının yatırana iadesine, HMK’nın 353/1-b/1.maddesi hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 16/03/2023