Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2022/1065 E. 2023/412 K. 14.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1065
KARAR NO: 2023/412
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/04/2022
NUMARASI: 2014/1265 Esas – 2022/271 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/03/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi nezdinde ZMM sigortalı bulunan ve diğer davalının sevk ve idaresinde olan … plaka sayılı araçla vekil edeninin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın çarpışması neticesinde meydana gelen 27/12/2010 günlü trafik kazasında davacının ağır bir biçimde yaralandığını, olayla ilgili olarak Sultanbeyli 1. Sulh Ceza Mahkemesinde görülen 2011/182 Esas sayılı dosyada temin edilen rapora göre, kazanın oluşumunda … plaka sayılı araç sürücüsü davalının asli ve tam kusurlu olduğunun tespit edildiğini, eldeki dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine yapılan başvuru neticesinde bir miktar ödeme yapılmış ise de yapılan ödemenin gerçek zararı karşılamaktan uzak olduğunu, kazada bir çok yerinden yaralanan müvekkilinin bir dizi ameliyat geçirdiğini, tedavisinin ve ameliyatının yapıldığı Samatya Devlet Hastanesi’nce (şimdiki adıyla İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi) düzenlenen rapor ve belgelerin durumu ortaya koyacağını, vekil edeninin kaza tarihinden sonra çalışamaz ve mesleğini icra edemez hale geldiğini, 20/11/2011 tarihli Ağrı Devlet Hastanesi özürlü sağlık kurulu raporuna göre her ne kadar davacının %36 oranında özürlü olduğu tespit edilmiş ise de, müvekkilinin uğradığı maluliyet oranının zaman içerisinde artış gösterdiğini, bu nedenle gerçek maluliyetin ATK veya en yakın üniversite hastanesinden alınacak raporla tespit edilmesini istediklerini belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak (belirsiz alacak) ve beden gücü kaybı, hayat boyu bakıcı gideri vs. gibi zararlarına karşılık olmak kaydıyla 2.000,00-TL maddi tazminatın olay tarihinden işletilecek avans faiziyle birlikte tüm davalılardan; 50.000,00-TL manevi tazminatın da davalı …’dan kaza tarihinden itibaren işletilecek avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; Kazaya karıştığı ileri sürülen … plaka sayılı aracın vekil edeni sigorta şirketi nezdinde trafik sigortalı bulunduğunu, ancak eldeki dava açılmadan önce yapılan başvuru neticesinde davacıya 21/03/2012 tarihinde 15.600,00-TL ödeme yapılarak poliçeden kaynaklanan tüm sorumluluğun yerine getirildiğini, görülmekte olan davanın yapılan ödemeden sonra 2 yıllık zaman aşımı süresinin geçilmesinden sonra açılması karşısında, davanın öncelikle zaman aşımı nedeniyle reddi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bakiye bir sorumluluğun olduğu sonucuna varılır ise de, kazanın meydana gelmesinde tarafların kusur durum ve oranlarının ne olduğunu usulüne uygun şekilde tespit edilmesini ve varsa davacının mütarafik kusur durumunun gözetilmesini istediklerini, ayrıca davacı tarafça dosyaya sunulan maluliyet raporunu kabul etmediklerini, zira bu rapora dayanılarak yapılan başvuruda itiraz prosödürünün işletilmesi sonucunda Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nce düzenlenen 17/12/2011 günlü raporda maluliyet oranının %10 olarak belirlendiğini, davacıya daha fazla maluliyete uğradığını iddia ettiğinden bu iddiaların değerlendirilmesi için ATK 3. İhtisas Dairesinden maluliyet durumu hakkında rapor alınmasını istediklerini ve SGK tarafından davacıya yapılmış herhangi bir ödeme olup olmadığının da araştırılması gerektiği beyanla davaya karşı koymuştur. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; her ne kadar davacı taraf Sultanbeyli 1. Sulh Ceza Mahkemesinde görülen ceza yargılamasına ilişkin dava sırasında, kazanın oluşumunda vekil edeninin tam ve asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini ileri sürmüş ise de, hukuk hakimi ceza hakiminin kusura ilişkin değerlendirmeleriyle bağlı olmadığından, kusur durumunun mahallinde keşif yapılarak yeniden belirlenmesi gerektiğini, ayrıca davacının talep ettiği maddi zararlara ilişkin olarak beden gücü kaybına uğrayıp uğramadığının ATK raporu ile tespit edilmesi gerektiğini, SGK tarafından davacıya maaş bağlanıp bağlanmadığının da araştırılarak varsa peşin sermaye değerinin tazminat hesabında düşülmesini istediklerini, kaldı ki aracın ZMM sigortalı olması nedeniyle maddi zararların giderilmesinden sigorta şirketinin sorumlu olduğunu, hayat boyu bakıcı giderinin ise SGK tarafından karşılandığını, avans faizi talebinin yerinde olmadığını ve manevi tazminat talebinin de çok fazla olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; “Davacıya ait … plakalı araç ile davalı sigorta şirketine ZMMS kapsamında güvence altında bulunan ve davalı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın karıştığı kazada davacının yaralandığı, iş bu dava davacının trafik kazası nedeniyle yaralanması nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası olduğu, davacının yaralanmasına ilişkin maluliyet raporu alınması için 16/04/2015 tarihli celse de ara karar oluşturulduğu, 17/04/2015 tarihli üst yazı ile dosyanın rapor hazırlanmak üzere İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığına gönderildiği, İstanbul Adli Tıp Kurumu Bakanlığının 29/05/2015 tarihli üst yazısında davacının bir üniversite hastanesi ortopedi birimine sevki sağlanarak yeni yaptırılacak, eklem açıklıklarını dereceleri ile belirtir, nötral sıfır metoduna göre sağ ve sol taraf mukayeseli yapılacak ortopedik muayenesi ile yeni çekilecek, kırık alanlarını içine alan grafiklerin gönderilmesine karar verilerek eksik hususlar tamamlandıktan sonra maluliyet raporu hazırlanacağına dair dosyanın iade edildiği, bunun üzerine 22/06/2015 tarihli Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi müzekkere yazılarak davacının ATK raporu doğrultusunda muayene yapılmasının istenildiği, Atatürk Üniversitesinin 27/10/2015, 03/08/2016, 06/06/2018, 17/02/2021, 22/12/2021 tarihli yazıları ile davacının hastaneye müracaat etmediği, başvuru yapıp ilgili evrakları teslim etmediğinden ATK raporunda belirtilen eksik hususlar tamamlanmamıştır. HMK’da taraflarca getirilme hazırlanma ilkesi benimsenmiş olması nedeniyle, 2015 yılından 2021 yılına kadar davacının maluliyete ilişkin rapor eksikliğini tamamlamadığı, usul ekonomisi ve yargıda hedef süre nazara alınarak, davacının meydana gelen kaza nedeniyle maluliyetini ispat edemediğinden açılan maddi ve manevi tazminat davasının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” şeklindeki gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili tarafında istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.Davacı vekilinin istinaf nedenleri; vekil edeninin davalı tarafa ait aracın sebebiyet verdiği trafik kazasında yaralanarak tedavi olduğu, ameliyat geçirdiği ve malul kaldığı, ayrıca kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsünün tam ve asli kusurlu bulunduğu dosya kapsamından anlaşıldığı halde, yazılı biçim ve şekilde davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, kabule göre de, dosyada mevcut deliller çerçevesinde değerlendirme yapılarak manevi tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğinin gözetilmediği hususlarına yöneliktir. Dava; trafik kazası neticesinde meydana gelen, bedensel zarara dayanılarak açılmış maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir. Dosya kapsamında, davacının sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araçla (otobüs), davalı …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın (kamyon-çekici) çarpışması neticesinde meydana gelen 27/12/2010 günlü çift taraflı trafik kazasında davacının yaralandığı, kişinin kaza sonrasında Dr. Lütfü Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldığı, daha sonra tedavisini Sultanbeyli Devlet Hastanesi ve İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesinde devam ettirilerek, İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesinde ameliyat edildiği; olayla ilgili olarak Sultanbeyli 1. Sulh Ceza Mahkemesinde görülerek, davalı …’ın kazanın oluşumunda tam ve asli kusurlu olduğu, …’in ise herhangi bir kusuru bulunmadığı kabul edilerek, sanık …’ın cezalandırılmasıyla sonuçlanan 2011/182 Esas – 2012/839 Karar sayılı ceza yargılamasına ilişkin kararın temyiz yasa yoluna başvuru konusu yapılmaksızın 06/12/2012 tarihinde kesinleştiği; davacının eldeki davayı açmadan önce davalı sigorta şirketine yaptığı başvuru üzerinde hasar dosyası açılarak kendisine %100 kusur ve %10 maluliyet oranı (Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 17/02/2012 tarihli sağlık kurulu raporuyla belirlenen) üzerinden gelirin de asgari ücret olduğu varsayımından hareketle yapılan hesaplama doğrultusunda, davacıya 21/03/2012 tarihinde 15.506,21-TL ödeme yapıldığı, ancak davacının bu ödemenin yetersiz olduğuna ve maluliyetin artış gösterdiğine dayanarak eldeki davayı açtığı, anlaşılmaktadır. Somut olayda, davacı …’in maluliyet oranının belirlenmesi için ATK 3. İhtisas Kuruluna müzekkere yazıldığı, ATK 3. İhtisas Kurulunca gönderilen 29/05/2015 günlü cevabi yazıda bir takım eksiklikler mevcut olduğu, bunların temin edilmesi gerektiğinin bildirildiği, bu yazı üzerine davacı vekili tarafından ATK tarafından bildirilen tetkiklerin yapılabilmesi için vekil edeninin ikamet yakınlığı nedeniyle Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine sevkinin sağlanmasının istenildiği, ancak davacının uzunca bir süre başvuruda bulunmadığı için kendisiyle ilgili herhangi bir tetkik yapılamamış ise de; 08/02/2021 tarihinde Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi ATK ve Ortopedi Ana Bilim Dalında muayene edildiği, ancak evraklar tamamlanmadan kişinin hastaneden ayrıldığı, bu nedenle rapor düzenlenmediği, şahsın mevcuden gönderilerek ortopedik muayeneleri tamamlanması ardından düzenlenecek tıbbi belgelerin düzenlenmesinden sonra rapor tanzim edileceğinin, 22/12/2021 günlü cevabi yazıyla bildirildiği ve 13/04/2022 günlü duruşma oturumunda davacı vekilinin başkaca delilleri olmadığını açıklamasına müteakip mahkemece yazılı biçim ve şekilde davanın reddine karar verildiği görülmüştür. Her ne kadar ATK tarafından davacının maluliyetine ilişkin rapor düzenlenebilmesi için, temin edilmesi gereken bilgi ve belgelerin ne olduğu, hangi tetkiklerin yapılması gerektiği, 29/05/2019 günlü yazı ile bildirilmiş olduğu halde bu kapsamda davanın ilerleyen aşamalarında davacı tarafça dosyada mevcut olan tedaviye ilişkin bilgi ve belgeler dışında başka bir bilgi ve belge olup olmadığı bildirilmediği gibi bu yönde herhangi bir yeni belge sunulmamış ve yeni bir belge varsa bunun nereden temin edilebileceği de mahkemeye bildirilmemiş ve yine ATK tarafından yapılması gerekli olduğu belirtilen tetkikler yaptırılmamış ise de; yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere davacının yaralanmasına bağlı olarak oluşan maluliyetine dayanarak maddi tazminat talebinde bulunduğu sabittir. O halde mahkemece davacı tarafa, iddialarını kanıtlanabilmesi ve ATK’nın 29/05/2015 günlü cevabi yazısındaki tamamlanması gerektiği bildirilen belgeleri ibraz edilebilmesi için usulüne uygun ve yeterli süre içeren kesin bir mehil verilmesi ve verilen kesin süre içerisinde tüm eksiklikler giderilmediği takdirde sonuçlarının ne olacağı konusunda herhangi bir ihtar yapılmadan yazılı biçim ve şekilde davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Bundan ayrı kabule göre de, davacı tarafın zarar miktarının tam olarak ispat edemediği hallerde TBK’nın 50.maddesi gereğince mahkemenin hakkaniyete uygun olarak zararı tespit eder şeklindeki madde hükmünün hiç değerlendirilmediği görülmüştür. Hal böyle olunca, mahkemece yapılacak iş ATK 3. İhtisas Kurulunun 29/05/2015 günlü cevabi yazısında belirtilen tüm eksikliklerin ikmalinin sağlanabilmesi için davacı tarafa usulüne uygun şekilde kesin süre verilmesi, kesin süre içerisinde gerekli belgeler temin edilmediği takdirde sonuçlarının ne olacağının hatırlatılması, kesin mehle rağmen eksikliklerin giderilmemesi halinde, davacı tarafın sadece o delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı gözetilerek, dosyanın yeniden ATK 3. İhtisas Kuruluna sevki ile durum açıklanarak dosyada mevcut olan tüm belgelerin değerlendirilmesi ve tartışılması neticesinde, kaza tarihinde yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri doğrultusunda, davacının maluliyet durum ve oranı ile iyileşme süresinin ne olacağı, keza davacının bakıcı ihtiyacı içinde bulunup bulunmadığı, bakıcı ihtiyacı varsa bunun süresi konusunda rapor düzenlenmesinin istenilmesi, ATK tarafından mevcut delil durumuna göre istenilen hususlarda değerlendirme ve belirleme yapılamayacağı bildirilir ise bu durumda da TBK’nun 50.maddesindeki düzenleme gözetilerek hakkaniyete uygun olarak, talep konusu maddi ve manevi tazminat istemleri hakkında mevcut delillere göre. bir karar verilmesi gerekirken, davacı tarafın tüm taleplerin reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. (Bkz. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 02/07/2020 gün 2019/762 Esas – 2020/7282 Karar sayılı ilamı) Eksik inceleme ve değerlendirmeyle karar verilemez. Sonuç itibariyle, davacı vekilinin istinaf başvurusu açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın HMK.m.353/1-a/6 hükmü kapsamında kaldırılması gerekmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/04/2022 tarih ve 2014/1265 Esas 2022/271 K. sayılı kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın belirtilen şekilde işlem, araştırma ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde davacıya İADESİNE, 4-İstinaf incelemesinin dosya üzerinden yapılması nedeniyle, avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından, istinaf aşamasında yapılan diğer yargılama giderlerinin ise ilk derece mahkemesince verilecek müteakip kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a madde hükmü uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/03/2023