Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2022/1022 E. 2022/1331 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1022
KARAR NO: 2022/1331
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/12/2021
NUMARASI: 2020/588 Esas – 2021/864 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/10/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 23/06/2016 tarihinde müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu ve sürücüsü … olan … plakalı araç ile sürücüsü … olan … plakalı araç arasında meydana gelen çift taraflı kaza neticesinde yaralandığını ve bedensel zarara uğradığını, … plakalı aracın kaza tarihinde davalı … Sigorta A.Ş. nezdinde sigortalı olduğunu, … plakalı aracın ise zorunlu trafik sigortası yapılması gerektiği halde yapılmamış olması nedeniyle davalı …’nın oluşan zarardan sorumlu olduğunu, bu nedenle müvekkilinin bedensel zararının tespiti ile geçici iş göremezlikten dolayı 100,00 TL ve daimi iş göremezlikten dolayı 100,00 TL’nin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından işbu davadan önce müvekkiline usulüne uygun başvuru yapılmadığını bu nedenle öncelikle görülmekte olan davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesini, davanın kazaya sebep olan sigortasızı araç sürücüsüne ihbar edilmesini, talep konusu kazaya karışan kişilerin kusur durum ve oranları ile davacının maluliyet durumunun tespit edilmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik taleplerinin teminat dışında kaldığından müvekkili kurumun bu talepler nedeniyle sorumluluğunun bulunmadığını, hatır taşımasının ve müterafik kusurun varlığı durumunda tazminattan indirim yapılmasını istediklerini, müvekkili kurumun sorumluluğunun kaza tarihinde poliçedeki teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, müvekkili kurum aleyhine karar verilmesi halinde de dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından işbu davadan önce müvekkiline usulüne uygun başvuru yapılmadığını bu nedenle öncelikle dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca … plakalı araç sürücüsünün aşırı alkollü ve bilinçli hareket edecek durumda bulunmaması nedeniyle kazada tam kusurlu olduğunu, müvekkili şirket nezdinde sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, bu nedenle kazadaki kusur oranlarının ve davacının maluliyet oranının tespit edilmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik taleplerinin teminat dışında kaldığını bu nedenle müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, kaza tarihinden itibaren faiz talep edilemeyeceğini, ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davacının maluliyetinin bulunmadığı, geçici iş görememezlikten kaynaklanan tazminatların da 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun’nun 98. Madde hükmü uyarınca sigorta güvencesi dışına çıkartıldığı bu durumda alınan maluliyet raporu ve trafik sigortası genel şartlarının A/5 -b maddesi birlikte değerlendirildiğinde, davacının davalılardan tahsili mümkün ve sigorta kapsamında karşılanabilecek herhangi bir zararı bulunmadığı, benimsenmek suretiyle davanın reddine karar verilmiş; 18/12/2019 günlü bu karara karşı davacı vekilinin istinaf yasa yolunu başvurması üzerine Dairemizce yapılan inceleme sonucunda verilen 15/10/2022 gün 2020/1428 Esas – 2020/3539 sayılı Kararın davacının maluliyete ilişkin istinaf itirazlarının yerinde olmadığı, reddi gerektiği ancak mahkemenin geçici iş görememezlik zararının poliçenin teminatı kapsamında olmadığına ilişkin değerlendirmesine yanılgı bulunduğuna işaret edilerek davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın HMK 353/1-a/6 madde hükmü uyarınca, davacının geçici iş görememezlik zararına ilişkin delillerin toplanılması ve oluşacak duruma göre yeniden bir karar verilmesi gerektiğine işaret edilerek kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Dairemizce verilen bu karardan sonra 2020/588 Esasa kayıtlanan davanın yargılaması sırasında; davacı vekili tarafından dosyaya sunulan 31/03/2021 günlü bedel arttırım dilekçesiyle, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, vekil edenin talep edebileceği geçici iş görememezlik tazminatının bilirkişi raporuyla tespit edildiği açıklanarak, yargılama sırasında tespit edilen kusur oranlarına göre davalı …ndan talep etmiş oldukları 50,00-TL geçici iş görememezlik tazminatına ilişkin istek miktarını 8.995,55-TL’ye; davalı … Sigorta A.Ş’den talep etmiş oldukları 50,00-TL geçici iş görememezlik tazminatına ilişkin istek miktarını da 2.998,52-TL’ye çıkarttıklarını ve toplam 100,00-TL olan kalıcı iş görememezlik tazminatına ilişkin istek miktarının 50,00-TL’sinin … Sigorta A.Ş’den 50,00-TL’sinin de …ndan tahsil edilmesini istediklerini bildirmiştir. Mahkemece iddia, savunma 06/04/2022 havale tarihli bedel arttırım dilekçesi, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı gözetilerek; ” kusur, maluliyet ve aktüer bilirkişi raporları denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olduğundan ve de davacı tespit edilecek olan zarar miktarının her bir davalıdan işletilmesinden kaynaklanan sorumluluğu üstlendikleri araçların sürücülerinin kusuru oranında olmak kaydıyla tahsilini talep etmiş olduğundan, davanın kabulü ile, (11.994,07 TL X %20 = 2.398,81 TL) 2.398,81 TL’nin 04/10/2017 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı … Sigorta A.Ş.’den tahsili ile davacıya verilmesine, (11.994,07 TL X %80 = 9.595.25 TL) 9.595,25 TL’nin ise 02/10/2017 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı …ndan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.” denilmek suretiyle; -Davanın KABULÜ İLE 2.398,81 TL’nin 04/10/2017 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı … Sigorta A.Ş.’den tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, -9.595,25 TL’nin ise 02/10/2017 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı …ndan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, karar verilmiştir. Karara karşı davalı … ve davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.Davacı vekilinin istinaf nedenleri; Maluliyete ilişkin raporların düzenlenmesi için yetkili kurum ATK 3. İhtisas Dairesi olduğu halde Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı raporunun hükme esas alınmasının hatalı olduğu ayrıca kalıcı iş göremezlik tazminatına ilişkin talepleri doğrultusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması gerektiği hususuna ilişkindir. Davalı … vekilinin istinaf nedenleri ise; usulüne uygun bir başvuru olmadan açılan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş olmasının isabetsiz bulunduğu, vekil edenin kurumu geçici iş göremezlik tazminatından sorumluluğu bulunmadığının gözetilmediği, kaldı ki kaza tarihinde öğrenci olduğu anlaşılan davacı için geçici iş göremezlik tazminat hesaplaması da yapılamayacağı, usulüne uygun başvuru şartı yerine getirilmeden açılan bir davada önceki tarihten itibaren faize hükmedilemeyeceği, kazaya karışan araç sürücülerinin kusur oranları hakkında Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesince düzenlenmiş bir rapor olmadan mahkemece … plaka sayılı araç sürücüsünün %80 oranında, … plaka sayılı araç sürücüsünün ise %20 oranında kusurlu olduğunu bildirir yetersiz bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmiş olmasının da yanılgılı bulunduğu gibi, aynı kazaya ilişkin olarak Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen 2018/451 Esas sayılı dosyasında, kazaya karışan araç sürücülerinin kusur oranlarının %25 – %75 olduğunu tespit edildiğini, bu durumda vekil edenin kurumun sorumluluk miktarının doğru bir biçimde belirlenmediği, eksik incelemeyle karar verildiği hususlarına yöneliktir. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava; trafik kazası sonucunda meydana gelen cismani zarara dayanarak açılmış maddi tazminat istemine ilişkindir. 1-Kaza tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı KTK’nun 88 ve TBK’nun 61 ve devamı madde hükümleri ile yine TBK’nun 162 ve devamı madde hükümlerine göre; sigortacı dahil, haksız eylem sorumlularından her biri teselsül hükümleri uyarınca tam tazminatla yükümlüdürler. Kusursuz veya bir miktar kusurlu olan davacı taraf, yasanın verdiği müteselsil talep hakkından açıkça vazgeçmedikçe kendi kusuru dışında kusur sorumlularının tamamına veya bir kaçına ya da her hangi birine karşı dava açarak uğradığı zararın tamamının giderilmesini isteyebilir. Görülmekte olan davada; davacı 23/06/2016 günlü çift taraflı trafik kazasında yaralandığını, kazaya karışan … plaka sayılı araçta yolcu olarak bulunduğunu, kazanın oluşumunda kazaya karışan her iki araç sürücüsünün de kusurlu bulunduğunu ileri sürerek 100,00-TL’si kalıcı, 100,00-TL’si de geçici iş göremezlik tazminatına esas olmak kaydıyla 200,00-TL maddi tazminatın kusur oranında davalı sigorta şirketlerinden tahsiline karar verilmesini talep etmiş ve 31/03/2021 günlü bedel arttırım dilekçesiyle de kusur durumuna göre hangi davalıdan ne kadar tazminat talep ettiğine açıklık getirmiştir. O halde, davacı açıkça müteselsil talep hakkından vazgeçerek talepte bulunduğuna göre mahkemece davacının yaralanmasıyla sonuçlanan trafik kazasına karıştığı anlaşılan … ve … plaka sayılı araç sürücülerinin kusur durum ve oranları ne olduğu belirlenerek davalı sigorta şirketlerinin sorumlulukları kapsamının ayrı ayrı tespit edilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönüldüğünde; ilk derece mahkemesince kazaya karışan araç sürücülerinin kusur durum ve oranları bakımından trafik bilirkişisi … tarafından düzenlenen 25/07/2021 günlü raporun hükme esas alındığı anlaşılmaktadır. 25/07/2021 günlü bu rapordaki belirleme ve değerlendirlemelerin dosyala oluşa uygun denetlenebilir gerekçeler içermesi ve talep konusu kazaya ilişkin olarak Adana 19. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen 2017/1284 Esas sayılı ceza yargılamasına ilişkin dosya kapsamında temin edilen 04/12/2017 günlü kusur bilirkişi raporuyla da örtüşmesi karşısında hükme esas alınmasında herhangi bir isabetsizlik tespit edilemediği gibi her olayda mutlaka Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesinden kusur raporu temin edilmesi gibi bir zorunlulukta bulunmamaktadır. Kaldı ki hükme esas alınan bu rapor … vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiş ve rapora karşı süresi içerisinde herhangi bir itiraz da bulunulmamış ve aynı konuya ilişkin başka bir dosyadaki kusur belirlemesinin farklı olduğuna ilişkin bir bildirim de ileri sürülmemiştir, . Bu durumda hükme esas alınan raporda belirtilen kusur oranları davacı bakımından usuli kazanılmış hak oluşturacağından ve yargılama sırasında ileri sürülmeyen bir hususun istinaf aşamasında ileri sürülmesinin de HMK’nın 357.madde hükmü uyarınca mümkün bulunmadığından davalı … vekilinin kusura ilişkin istinaf itirazının reddi gerekmiştir.2-2918 sayılı KTK’nın 14/04/2016 tarih ve 6704 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değişik 97. maddesine göre; “zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içerisinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” Söz konusu madde ile dava açmadan önce zorunlu mali sorumluluk sigorta şirketine başvuru yapılması dava şartı haline getirilmiştir.14/05/2015 tarihli 29355 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.2.maddesinin 3.paragrafı ile aynı genel şartların C.7.maddesi başlığı ile birlikte 02/08/2016 gün 29789 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğü giren düzenlemeyle değiştirilmiş ve genel şartların Ek 6.maddesinde de tazminat ödemesinde istenilecek belgelerin neler olduğu açıklanmıştır. Genel şartların B.2.maddesinin 3.paragrafındaki değişiklik “Sigortacı; hak sahibinin, kaza veya zararın tespit edilebilmesi için bu genel şartlar ekinde yer alan gerekli tüm belgeleri sigortacının merkez veya şubelerinden birine ilettiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde tazminatı hak sahibine öder. Sigortacının kendisine iletilen belgelere haklı olarak itiraz etmesi veya kendisinin hak sahibinden ya da başka bir kurumdan haklı olarak yeni bir belge talep etmesi halinde söz konusu süre, yeni talep edilen belgenin sigortacının merkez veya şubelerinden birine iletilmesinden sonra başlar. Sigortacı, hak sahibinden münhasıran hak sahibinin tazminat hakkını etkileyen bilgi ve belgeleri talep edebilir. ” şeklindedir.Az yukarıda açıklanan KTK’nın 97.madde hükmü uyarınca, dava şartı haline getirilen husus dava açılmadan önce sigorta şirketine yazılı başvuruda bulunulması gereğidir. Anılan maddede, başvurunun yazılı olması dışında herhangi bir şart belirtilmediği gibi, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Trafik Sigortası Genel Şartlarının C.7.maddesinde 02/08/2016 tarihinde yapılan “Zarar görenin zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigortacıya yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigortacının başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, hak sahibi sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinde, kazanın meydana geldiği yer mahkemesinde ya da zarar görenin ikametgahının bulunduğu mahkemede dava açılabileceği gibi uyuşmazlığın çözümü için Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurulabilir. ” şeklindeki değişiklikte de başvurunun geçerli sayılabilmesi için yazılı olması koşulu dışında herhangi bir ekleme yapılmadığı açıktır.Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarının B.2.maddesinin 3.paragrafında yapılan ve 02/08/2016 tarihinden itibaren geçerli olan değişiklik ise, yani tazminat ödemelerinde istenilecek belgelerin hangi belgeler olduğuna ilişkin değişiklik ise; esasen KTK’nın 99.maddesi hükmüne bağlı olarak getirilmiş bir düzenleme niteliğinde olup, dava şartı koşulu bakımından getirilmiş bir düzenleme niteliğinde bulunmadığı gibi kaza tarihinden (23/06/2016) sonra yürürlüğe giren (02/08/2016) Genel Şartlardaki değişikliklerin de somut olaya uygulanabilir niteliği olmadığından davalı … vekilinin dava şartı ve faiz başlangıcına ilişkin istinaf itirazlarının da reddi gerekmiştir.3-01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.5.maddesinin “Sağlık Giderleri Teminatı” başlıklı (b) maddesinde ” Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar, tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile, trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık giderleri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderlerin teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup, ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve …nın sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” denmekte ise de; 6111 sayılı kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu açıklanmış ve sınırlandırılmıştır. KTK’nun 98.maddesinde; trafik kazaları nedeniyle, üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın, SGK tarafından karşılanacağı belirtilmiş olup; 6111 sayılı yasanın geçici 1.maddesi ile de, “Bu kanunun yayınlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin SGK tarafından karşılanacağı belirtilmiş olup, buna göre SGK 6111 sayılı yasa ile değiştirilen 2918 sayılı KTK’nun 98.maddesi uyarınca tüm tedavi giderlerinden değil sadece söz konusu madde kapsamında kalan tedavi giderlerinden sorumludur. Diğer bir ifadeyle SGK’nun hangi tedavi giderlerinden sorumlu olduğu, kanun uyarınca belirlenmiş olup, anılan kanun kapsamı dışına çıkılarak yapılan genel şartlardaki düzenlemeler ile, SGK’nun sorumluluk kapsamının genişletilmesi, bir kanun maddesinin idarenin yapmış olduğu bir düzenleme ile değiştirilmesi mümkün değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25/01/2004 tarih, 2004/4-40E-2004/113 K.sayılı İçtihadı). Bu durumda, SGK’nun sorumluğunun kapsamını belirleyen KTK’nun 98.madde hükmüne aykırı olacak şekilde düzenlenen Genel Şartlardaki bu yöndeki bir belirlemenin KTK’nun 92.maddesine 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik sonucu eklenen (i) maddesi nedeniyle yasal hale geldiği de söylenemeyeceği gibi, anılan düzenlemelerin Anayasa Mahkemesi kararı ile de iptal edildiği gözetildiğinde, kaza tarihinde 21 yaşında olduğu ve gelir getiren bir işte çalışması muhtemel davacı için Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarına uygun şekilde düzenlenen aktüer bilirkişi raporu doğrultusunda, bedensel zararın bir türü olan geçici iş göremezlik tazminatı bakımından, istinaf eden davalı sigorta şirketinin sorumluluğu yoluna gidilmiş olmasında da bir yanılgı bulunmadığından davalı vekilinin bu yönü amaçlayan istinaf itirazlarının da yerinde olmadığı, reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.4-Davacı vekilinin istinaf itirazlarına gelince; Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle Dairemizce verilen 15/10/2020 günlü kaldırma gönderme kararında da işaret edildiği üzere davacının kaza neticesinde yaralanmasına bağlı olarak maluliyete uğramadığının usulüne uygun şekilde düzenlenen yeterli ve geçerli nitelik taşıyan 15/10/2019 günlü heyet raporuyla belirlenmiş olması ve yerel mahkemece verilen davanın reddine ilişkin 18/12/2019 günlü önceki kararın hem geçici hem de kalıcı iş göremezlik tazminat taleplerini kapsaması ve bu karara karşı istinaf yasa yoluna başvuran davacının kalıcı iş göremezlik tazminatına ilişkin istinaf başvurusunun Dairemizce açıkça esas yönünden reddedilmiş bulunmasına göre; kaldırma gönderme kararından sonra yargılamaya devam eden ilk derece mahkemesince kalıcı iş göremezlik zararına ilişkin taleple ilgili olarak yeniden bir karar oluşturulmamış olmasında bir yanılgı tespit edilemediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM/ Gerekçe uyarınca; 1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davalı … ve davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf eden davacıdan alınması gereken harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-İstinaf eden davalıdan alınması gereken 655,45-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 205,00-TL harcın düşümü ile kalan 450,45-TL bakiye harcın davalı …ndan alınarak Hazineye gelir kaydına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,5-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı ve davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerin yapan taraf üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nun 361. madde hükmü uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süresi içinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.13/10/2022