Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2021/931 E. 2021/976 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/931
KARAR NO: 2021/976
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/01/2021 Günlü Ara Karar
NUMARASI: 2019/205 Esas
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/06/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi ara kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Dava, trafik kazası sonucunda meydana gelen ölüm olayına bağlı olarak, kazaya karışan aracın zorunlu trafik sigortacısı, sürücüsü ve maliki olduğu ileri sürülen davalılara yönelik olarak açılmış, maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkin olup, fazlaya ilişen haklar saklı tutulmak kaydıyla, her bir davacı için ayrı ayrı 5.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının tüm davalılardan; her bir davacı için ayrı ayrı 250.000,00-TL manevi tazminatın da davalı … dışında kalan diğer davalılardan tahsiline karar verilmesi talep edilmiş; ve 06/07/2020 günlü dilekçe ile de davalılar … ve …’ün taşınır, taşınmazları malları, banka hesapları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulması talebinde bulunulmuştur. Mahkemece 13/07/2020 günlü ara kararı ile; alacağın trafik kazasından ve niteliği itibariyle haksız fiilden kaynaklandığı, kusur oranının ve zararın tespitinin yargılamayı gerektirdiği anlaşıldığı, bu durumda İİK’nun 257 ve devamı maddelerindeki şartların gerçekleşmediği görüşünden hareketle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. 13/07/2020 günlü bu ara kararına karşı davacılar vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonucunda verilen 08/10/2020 gün ve 2020/1710 E., 2020/3486 sayılı ilamla; “Dairemizin 20/06/2019 tarih ve 2019/1921 E., 2019/1272 sayılı kararından da anlaşılacağı üzere, görülmekte olan dava bakımından yaklaşık ispat şartı gerçekleşmiş olup, İİK’nun 257.maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken, yazılı biçim ve şekilde ihtiyat haciz şartlarının gerçekleşmediği görüşünden hareketle talebin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Ancak bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davacılar vekilinin istinaf isteğinin kabulü ile HMK’nun 353/1-b/2 maddesi gereğince mahkemece verilen 13/07/2020 günlü ara kararının kaldırılmasına, dosyanın bulunduğu aşamada dikkate alınarak dava konusu alacak miktarı ile sınırlı olmak kaydıyla %15 teminat karşılığında davalıların taşınır ve taşınmaz mal varlıkları ile 3. kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulması gerektiği ” ne işaret olunarak; “Davacılar vekilinin ihtiyati haciz talebinin KABULÜ ile, dava konusu 510.000,00-TL’nin takdiren %15′ i oranında (76.500,00-TL) nakdi veya süresiz ve kesin banka teminat mektubu teminat olarak yatırıldığında davalı … ve davalı … adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul mallar ile 3. kişilerdeki hak ve alacaklar üzerine 510.000,00-TL ile sınırlı olmak ve mükerrerlik oluşmayacak bir biçimde İİK’nun 257. madde hükmü uyarınca İHTİYATİ HACİZ KONULMASINA, ” karar verilmiştir. Dairemizce verilen bu karar, 02/11/2020 tarihinde davacılar vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiş, ancak verilen ihtiyati haciz kararının infazı için gerekli işlemlerin davacı tarafça yapılmadığı dosya kapsamından anlaşılmıştır. Davacılar vekili ilk derece mahkemesine sunduğu 28/11/2020 günlü dilekçe ile; ihtiyati hacze ilişkin BAM kararında teminat yatırılması için gereken süre bakımından herhangi bir belirleme bulunmaması nedeniyle taraflarınca teminat yatırıldığında, BAM kararı doğrultusunda davalılar adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul mallar ile 3. kişilerdeki hak ve alacaklar üzerine 510.000,00-TL ile sınırlı olmak kaydıyla İİK 257.madde hükmü uyarınca ihtiyati haciz konulmasını talep edilmiştir. Mahkemece, davacılar vekili tarafından sunulan 28/12/2020 günlü dilekçe değerlendirilerek verilen 08/01/2021 günlü ara kararı ile; “Davacılar vekiline İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi’nin ilamının 02/11/2020 tarihinde tebliğ edildiği, İİK 261.maddesinde “alacaklı, ihtiyati haciz kararının verildiği tarihten itibaren on gün içinde kararı veren Mahkemenin yargı çevresindeki icra dairesinden kararın infazını istemeye mecburdur, aksi taktirde ihtiyati haciz kendiliğinden kalkar.” düzenlemesi gereği ihtiyati haciz kararının süresinde infaz edilmediğinden kendiliğinden kalktığı anlaşıldığından davacı vekilinin talebinin REDDİNE,” karar verilmiştir. 08/01/2021 günlü ara kararına karşı davacılar vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna yöneliktir. İİK’nun 257.maddesinde; ” Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarının ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. “denilmekte olup, aynı Kanun’un 259/1.maddesinde de “İhtiyati haciz isteyen alacaklı, hacizde haksız çıktığı takdirde borçlunun ve 3.şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan mesul ve hukuk usulu muhakemeleri kanununun 96.maddesinde yazılı teminatı vermeye mecburdur” şeklinde düzenleme mevcuttur. İİK’nun 261.maddesinde de “Alacaklı ihtiyati haciz kararının verildiği tarihten itibaren 10 gün içerisinde kararı veren mahkemenin yargı çevresindeki icra dairesinden, kararın infazını istemeye mecburdur. Aksi halde ihtiyati haciz kararı kendiliğinden kalkar” denilmektedir. Hal böyle olunca; İİK’nun 257.maddesi hükmü uyarınca verilen haciz kararlarında gösterilen teminatın, ihtiyati haczin infazı için icra dairesinde yapılacak başvurudan önce yatırılması gerektiği konusunda duraksamamak gerekir. Yasa açıkça ihtiyati haciz kararının infazı için 10 günlük süre verdiğine göre teminatın da bu süre içerisinde yatırılması gerekeceğinden, Dairemizce verilen 08/10/2020 günlü kararla konulan ihtiyati haczin kendiliğinden kalktığı yolundaki mahkeme değerlendirmesinde bir yanılgı bulunmamakta ise de, kendiliğinden kalkan veya artık uygulanabilme imkanı kalmayan ihtiyati hacze ilişkin olarak yeniden ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmeye engel bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece, davacılar vekilince verilen 28/12/2020 günlü dilekçenin, esasen kendiliğinden kalkan, ihtiyati haczin yeniden mahkemesince BAM kararı doğrultusunda verilmesi isteğine ilişkin olduğu düşünülerek, bu yeni ihtiyati haciz talebi ile ilgili olarak olumlu ve olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, 28/12/2020 günlü dilekçeye yanlış anlam verilmesi sonucunda, talep, sanki sadece teminatın yatırılması için kendilerine yeniden süre verilmesi isteği imiş gibi yapılan değerlendirme sonucunda yazılı biçim ve şekilde talebin reddine karar verilmesi doğru bulunmadığından, ilk derece mahkemesince verilen 08/01/2021 günlü ara kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü kapsamında kaldırılmasına, 28/12/2020 günlü dilekçe ile talep edildiği anlaşılan ve yeni bir ihtiyati haciz isteğine ilişkin bulunan taleple ilgili olarak olumlu veya olumsuz bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin yukarıda açıklanan nedenlerle KABÛLÜ ile, istinaf isteğine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/205 Esas sayılı dosya kapsamında verilen 08/01/2021 günlü ara kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA; yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılarak davacı tarafın talebi ile ilgili olarak yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 2-İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 59,30-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talep halinde kendilerine İADESİNE, 4-İncelemenin dosya üzerinde yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5-İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından yapılan diğer giderlerin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince değerlendirilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK.m. 353/1-a ve HMK.m.362/1-f hükmü uyarınca KESİN olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 10/06/2021