Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2021/738 E. 2021/1021 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/738
KARAR NO: 2021/1021
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/11/2020
NUMARASI: 2019/419 Esas – 2020/775 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/06/2021
İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede; Davacı vekili dava açan dilekçesinde özetle; 10/05/2013 tarihinde … Şti. Ne ait, …’nın sevk ve idaresinde ki, … Sigorta A.Ş’nın ZMM sigortacısı olduğu … plaka sayılı aracın müvekillerinden …’ın eşi, diğer davacıların annesi olan …’a çarpması sonucu vefat ettiğini, çarpma sonucu … ve …’in yaralandığını, davacıların destekten yoksun kaldıklarını beyanla, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile her bir müvekkili için şimdilik 1.000,00’er TL maddi tazminatın müştereken ve müteselsilen tüm davalılardan (sigorta şirketler açısından teminat limitleri dahilinde) tahsiline, her bir müvekkili için 10.000,00’er TL manevi tazminatın davalılardan … Şti. ve …’dan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalılardan tahsiline karar verilmesini, talep ve dava etmiş, davalılar; davanın reddinin gerektiğini savunmuşlardır. Açılmış olan dava üzerine ilk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama neticesinde; İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/442 Esas 2016/76 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılamada alınan bilirkişi raporları dayanak tutularak ve davalı sürücünün kusursuz olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacılar vekili tarafından süresi içerisinde istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacılar vekili; olaya ilişkin Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılamada alınan kusur raporunun hukuk hakimini bağlayamayacağı, İTÜ yada karayolları fen heyetinden uzman bilirkişi raporunun alınarak kusur durumunun belirlenmesi gerektiğini, belirterek istinaf yoluna başvurmuştur. İstinaf istemini inceleyen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi, 13/06/2019 tarih 2017/2480 Esas 2019/1204 Karar sayılı kararı ile: “6098 sayılı TBK’nun 74. maddesine (818 Sayılı BK’nun 53. maddesi) göre hakim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da hukuk hakimini bağlamaz. Buna göre, hukuk hakimi kural olarak ceza hakiminin belirlediği kusur oranı ile bağlı değil ise de, kesinleşen maddi olgu ile bağlıdır.(H.G.K. 06.02.2002 gün 2002/19-16, 2002/47 sayılı kararı) HMK’nın 266 ve devamı maddeleri gereğince çözümü özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verilir, hükmüne yer verilmiştir. Mahkemece trafik kazasına dair kusur bakımından rapor aldırılmamış, ceza dosyasındaki bilirkişi raporu ve beraat kararı esas alınarak karar verilmiştir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz. Bu durumda mahkemece, İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/442 E. 2016/76 K. sayılı ceza dosyası fiziken dosya içerisine alınarak, ceza dosyasında aldırılan ve hükme esas alınan bilirkişi raporları da tartışılarak, alanında uzman bir bilirkişi heyetinden kusur hususunda ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık bilirkişi raporu aldırılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekir.” gerekçesi ile; kararın HMK’nın 353/1-a/6.maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilmiş, bu kaldırma kararından sonra ilk derece mahkemesi tarafından yeniden yapılan yargılama da, dairemizin önceki kaldırma kararına uygun olarak oluşturulan bilirkişi kurulundan rapor alındıktan sonra meydana gelen kazada davalı sürücünün kusurunun bulunmaması gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacılar vekili tarafından süresinde istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacılar vekili; hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, bilirkişilerin kaza anını gösteren kamera kayıtlarında ağaç dalları nedeniyle kaza yerinin net olarak görülmediğini açıkça belirtmelerine rağmen daha sonra görüntülerin net ve kesin olduğunu belirtmelerinin kabul edilemeyeceğini, hukuk mahkemesinin ceza mahkemesince belirlenen maddi olgularla bağlı olduğunu, davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu bildirmiştir. İstinaf edenlerin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzeni ile ilgili olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; 10/05/2013 tarihinde davalıların maliki, sürücüsü ve sigortacısı olduğu … plaka sayılı aracın, davacı …’ın eşi, diğer davacıların annesi olan …’a çarpması sonucu meydana gelen kazada …’ın vefat ettiği, davacıların elde ki destekten yoksun kalma maddi tazminatı ile manevi tazminata hükmedilmesi istemli elde ki davayı açtıkları anlaşılmıştır. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usule ve yasaya aykırılık bulunmamasına, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur tespitinin hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davacılar vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353/1-b/1 maddesi uyarınca esastan reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Usul ve yasaya uygun olan ve başlıkta yazılı bulunan mahkeme kararına yönelik davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2- Alınan harç yeterli bulunduğundan başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İnceleme için duruşma yapılmadığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Yasa yoluna başvuran davacılar tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 sayılı kanunun 31 inci maddesiyle değişik HMK’nın 361/1. Maddesi hükmü gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, 24/04/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.