Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2021/716 E. 2021/992 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/716
KARAR NO: 2021/992
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/10/2020
NUMARASI: 2019/83 E. – 2020/578 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/06/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava açan dilekçesinde özetle; davacıya ait … plakalı davalı … nezdinde sigortalı aracın, sürücü … sevk ve idaresinde iken kazaya karıştığını, davalı … şirketinin 14/08/2014 tarihinde muaccel olan borcunu ödemediğinden temerrüde düştüğünü, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1465 esas sayılı dosyası ile açılan alacak davasında, dava dışı rehin hakkı sahibi banka tarafından davacının açtığı davaya kayıtsız şartsız muvafakat verilmediğinden aktif husumet yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verildiğini, geçen süre içinde müvekkilinin rehin hakkı sahibi bankaya olan tüm borçlarını ödediğini, bankanın rehini kaldırdığını, müvekkilinin aktif dava ehliyetini kazandığını beyanla, davanın kabulü ile 115.000,00 TL tazminat bedelinin 14/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir. Davalı vekili davaya cevaplarında özetle; kazaya karışan … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, poliçede … Bankası İmes Şubesinin Dain-i Mürtehin kaydının bulunması nedeniyle davacı tarafından müvekkili şirket aleyhine açılan İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1465 Esas sayılı davasının davacının aktif husumet ehliyetinin olmaması sebebiyle reddedildiğini, bu suretle aradan geçen süre gereğince zaman aşımının gerçekleştiğini beyanla, zaman aşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesini, talep ve beyan etmiştir. Açılmış olan dava üzerine ilk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama neticesinde; olay tarihinin 18.07.2014, dava tarihinin 12.03.2019 olduğu, dava tarihi itibari ile zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, ilk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekilinin istinaf nedenleri: Mahkemenin zamanaşımı gerekçesiyle verdiği ret kararının hatalı bulunduğuna yöneliktir. İstinaf edenin sıfatı, istinaf nedenleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede: Elde ki dava, kasko sigortalı aracın trafik kazasında hasarlanması nedeniyle kasko sigortacısından tazminat isteğine ilişkindir. Dosya içeriğinden, davacıya ait ve davalı sigortaya kasko sigortası ile sigortalı olan … plakalı aracın, sürücüsü … sevk ve idaresinde iken 18/07/2014 tarihinde kaza yaptığı, kazada davacıya ait aracın hasarlandığı anlaşılmaktadır. Davanın niteliğine göre poliçe tanzim tarihi ve kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1420/1. maddesinde “sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar” düzenlemesine yer verilmiş olup aynı yöndeki düzenleme Kasko Sigortası Genel Şartlarının C.10. maddesinde de yapılmıştır. Davacının talebi, mal sigortalarının bir türü olan kasko sigorta poliçesine dayanmakta olup, yukarıda anılan mevzuat hükümleri gereği 2 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Davacının; aynı kaza nedeniyle davalı hakkında 25/09/2014 tarihinde İstanbul Anadolu 3.ATM de 2014/1465 esas sayılı davayı açtığı anlaşılmaktadır. TBK’nın 133.maddesine göre davacı tarafından açılan iş bu dava zamanaşımını kesmiştir. Davacı tarafında daha önce açılan bu davanın dain mürtehin hakkı sahibinin muvafakat vermemesi nedeniyle reddine karar verildiği ve buna ilişkin kararın 01/02/2019 tarihinde kesinleştiği, davacı vekilinin eldeki davayı ise 12/03/2019 tarihinde açtığı saptanmıştır. Kaza tarihi olan 18/07/2014 tarihi ve zamanaşımı süresinin kesildiği ve yeniden işlemeye başladığı ilk davanın açıldığı 25/09/2014 tarihi gözetildiğinde, eldeki davanın açıldığı 12/03/2019 tarihi itibariyle az yukarıda değinilen zamanaşımı süresi dolmuş bulunmaktadır. Ne var ki, davacı TBK’nın 158. maddesi kapsamında davanın 60 günlük ek süre içinde açıldığını ve zamanaşımının gerçekleşmediğini ileri sürmektedir. 818 sayılı Mülga Borçlar Kanununun 137. maddesi ve 6098 sayılı TBK’nın 158. maddesinde ” Dava veya def’i; mahkemenin yetkili veya görevli olmaması ya da düzeltilebilecek bir yanlışlık yapılması yahut vaktinden önce açılmış olması nedeniyle reddedilmiş olup da o arada zamanaşımı veya hak düşürücü süre dolmuşsa, alacaklı atmış günlük ek süre içinde haklarını kullanabilir.” hükmü düzenlenmiştir. Bu hüküm uyarınca yargılama aşamasında zamanaşımı süresi ya da hak düşürücü süre dolmuşsa davacı uzamış ek süreden yararlanır. Dava, hakkın esası tetkik edilmeksizin usule ilişkin sonradan da olsa giderilebilecek bir nedenle sona erdiğinden davacının yeni bir dava açma hakkı bulunduğunun kabulü gerekir. Çünkü dava konusu talep önceki yargılama aşamasında zamanaşımına uğramıştır. Bu nedenle TBK’nın 158. maddesi altmış günlük ek süre içinde dava açılmasına imkan vermektedir. ( Emsal, Yargıtay 14. HD’nin 07.12.2020 gün ve 2016/18207 E- 2020/8130K. sayılı kararı) Somut olayda; davacı tarafından İstanbul Anadolu 3.ATM de 2014/1465 E sayılı dava dosyasıyla, eldeki davayla aynı hukuksal nedene dayalı olarak 25/09/2014 tarihinde açılan davada mahkemece, davanın davacının dava takip yetkisine ilişkin dava şartı eksikliği nedeniyle usulden reddine karar verildiği ve bu kararın da istinaf incelemesinden geçerek 01/02/2019 tarihinde kesinleştiği, davacı vekilinin eldeki davayı ise 12/03/2019 tarihinde TBK’nın 158. maddesi kapsamında altmış günlük ek süre içerisinde yeniden açtığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davanın TBK’nın 158. maddesi kapsamında 60 günlük ek dava süresi içinde açıldığı gözetilerek, davalının zamanaşımı itirazının reddine karar verilerek işin esasının incelenmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile karar verilmiş olması hatalı bulunduğundan, davacı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazının kabulü gerekmiştir. Hal böyle olunca, davacı vekilinin istinaf itirazının yukarıda açıklanan nedenlerle kabulüne, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının HMK’nın 353/1-a/4.madsesi uyarınca kaldırılmasına, kaldırma gerekçesine göre işin esası hakkında bir karar verilmek üzere dava dosyasının mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-)Davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, istinaf istemine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/4-6.maddesi hükümleri uyarınca KALDIRILMASINA, 2-)Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-)İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE, 4-)Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5-)İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, HMK’nın 353/1-a/4-6.madde hükümleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.10/06/2021