Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2021/672 E. 2021/1601 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/672
KARAR NO: 2021/1601
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/01/2021
NUMARASI: 2012/31 E. – 2021/13 K.
DAVA: TASARRUFUN İPTALİ
DAVA TARİHİ: 06/02/2012
BİRLEŞEN İSTANBUL 44. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2012/64 ESAS SAYILI DOSYASI
DAVA : TASARRUFUN İPTALİ
DAVA TARİHİ: 19/03/2012
BİRLEŞEN İSTANBUL 50. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2012/48 ESAS SAYILI DOSYASI
DAVA: TASARRUFUN İPTALİ
DAVA TARİHİ: 28/02/20121
BİRLEŞEN İSTANBUL 40. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2012/126 ESAS SAYILI DOSYASI
DAVA TÜRÜ : TASARRUFUN İPTALİ
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/10/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacılar (… ve …) vekili asıl dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’ nun ticaret piyasasında … olarak bilinen … A.Ş. başta olmak üzere 15 adet şirketin % 25 oranında hissedarı iken, tüm şirketlerdeki hisselerinin tamamını %75 hisse sahibi olan …’na ” 24/12/2010 tarihli Hisse Devir Sözleşmesi ” ile 14.400.000 EURO ve 130.000 TL ve bazı ek ödemeler karşılığında devrettiğini, 14.400.000 EURO tutarındaki ödemenin, 15/01/2012 tarihinden başlamak üzere ve devam eden her ayın aynı gününe denk gelecek şekilde … A.Ş tarafından keşide edilen 18 adet sıralı çekle yapılacağı ve her bir çek tutarının 800.000 EURO nun karşılığı olan (24/12/2010 tarihli Merkez Bankası efektif EURO satış kuru üzerinden TL’sına çevrilerek) 1.626.480 TL olarak belirlendiğini, sözleşmenin 4.1 maddesi uyarınca da her bir çek bedeli için çeklerin fiilen düzenlendiği tarih olan 24/12/2010 ile çekte belirtilen keşide tarihi arasında meydana gelebilecek muhtemel kur yükselmesinden kaynaklı farkın müvekkiline ödeneceğinin kararlaştırıldığını, bu sözleşmeyi, … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş, … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş. ve …’nun müşterek kefil ve müteselsil borçlu olarak imzalandığını, yine … A.Ş. Tarafından keşide edilen 18 adet sıralı çeklere grup şirketlerinin ve … aval verdiğini, buna göre davalı … A.Ş. nin, … ile … arasında düzenlenen 24/12/2010 tarihli sözleşmeyi müşterek kefil ve müteselsil borçlu olarak imzalaması ve çeklere aval vermesi nedeniyle borçtan sorumlu olduğunu, …’nun 24/12/2010 tarihli hisse devir sözleşmesi ile üzerine düşen devir yükümlülüğünü yerine getirerek, kendisine verilen çekleri teslim aldığı ve sözleşmeye göre kur farkı talebinin bir ihtarname ile bildirilmesi gerektiği için ilk çekin vadesi gelmeden tüm çekler için bu kur farkına ilişkin ihtarnamelerin muhataplara gönderildiğini ve sözleşmeye konu 18 adet çekten 15/01/2012 keşide tarihli ilk çekin bankaya ibraz edildiğini ancak karşılığının bulunmadığının tespit edildiğini, bunun üzerine İstanbul 37. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/31 D.İş sayılı dosyası ile ihtiyati haciz kararı alınarak, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile tüm borçlular aleyhine takip başlatıldığını, takip konusu alacağın 500.000,00-TL’lik kısmının davacı …’e temlik edildiğini bu nedenle takibin … ve … tarafından birlikte takip edilerek davanın da birlikte açıldığını (Takip konusu alacağın 500.000,00-TL sini 19/01/2012 günlü temlikname ile …’n dan temlik alan …, daha sonra temlik aldığı bu alacağı 02/03/2012 günlü temlikname ile …’na devretmiştir.) davalı … A.Ş. bakımından takibin kesinleştiğini ve borçlunun hacze kabil herhangi bir mal varlığının bulunmadığı tespit edilerek geçici haciz vesikasının alındığını, tasarrufun iptali davası açılabilmesi için yalnızca bu davalı borçlu hakkında aciz belgesi alınmasının yeterli bulunduğunu, …’nun tüm hisselerini …’na devretmesinden sonra, hisse devir sözleşmesine kefil olan ve çeklere aval veren tüm borçluların mal kaçırma sürecini başlatarak, alacaklıyı ızrar kastıyla … ve diğer grup şirketlerin üzerinde kayıtlı taşınmazların ve mal varlıklarının önemli bir kısmını ve en değerlilerinin 3. şahıslara veya … tarafından kurulan yeni şirketlere veya şirketlerin borçlu olduğu … BANKASI A.Ş. ye devredildiğini, bu şekilde elden çıkarılan taşınmazların 5 tanesinin de davalı bankaya devredilen taşınmazlar olduğunu, davalı … Bankası A.Ş. ile … Şirketleri arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi nedeniyle … Şirketlerinin ve …’nun davalı … Bankası A.Ş. ye karşı borçlu konumunda olduklarından, bu borçlara ilişkin grup şirketleri ve … ile banka arasında Silivri … Noterliğinin 28/12/2011 tarih ve … yevmiye nosu ile onaylı bir protokol imzalanarak, protokol imza tarihi itibariyle 85.200.089,30 TL nakdi, 1.100.000 TL gayri nakdi olmak üzere toplam 86.300.089,30 TL tutarında borca karşılık İstanbul İli, Silivri İlçesi, … Mah., … ada, … parsel, İstanbul İli, Silivri İlçesi, … Mah., … ada, … parsel, İstanbul İli, Silivri İlçesi, … Mah., … ada, … parsel, İstanbul İli Silivri İlçesi, … Mah., … ada, … parsel ve İstanbul İli Silivri İlçesi, … Mah., … ada, … parsel sayılı taşınmazların davalı … Bankası A.Ş. ye devrinin kararlaştırıldığını, …nun … Bankası A.Ş. ye toplam borcunun 86.300.089,30 TL iken devredilen tüm taşınmazların değerinin yaklaşık 300.000.000.00- TL bulunduğunu belirterek, başka şahıslara veya yeni kurulan şirketlere yapılan tasarruflara ilişkin dava hakları saklı kalmak kaydıyla bu davada sadece davalı … A,Ş tarafından diğer davalı … Bankası A.Ş’ne 28/12/2011 tarihinde 47.195.361,34 TL satış bedeli gösterilmek suretiyle devredilen İstanbul İli, Silivri İlçesi, … Mah., … ada, … parsel noda kayıtlı … Alışveriş Merkezi, …, Ofis Katı ve Arsası vasıflı taşınmazı (… AVM) konu ettiklerini, davaya konu bu devir işleminin borcun doğumundan sonra yapıldığını, devre konu taşınmazın gerçek değerinin 150.000.000-TL olduğunu taşınmazın üzerinde 40.000.000 EURO ve 70.000.000 TL bedelli iki adet ipoteğin bulunduğu gözetildiğinde, ipotek bedellerinin dahi taşınmazın gerçek değerinin çok altında bir bedelle devredildiğini ortaya koyduğunu, davalı bankanın dava konusu taşınmazı ve diğer taşınmazları alacağına mahsuben devraldığı değerlendirildiğinde, böyle bir ödemenin mutat bir ödeme vasıtası olmadığının da belirgin bulunduğu, ayrıca İİK.nın 280. Maddesi kapsamında ödeme kabiliyetini kısmen veya tamamen kaybeden borçlunun alacaklısını zarara uğratmak amacıyla yapmış olduğu tasarrufların iptalinin düzenlendiğini, dava konusu tasarrufun borçlunun müvekkilinin alacağının tahsilini önleme diğer bir ifadeyle zarara uğratmak amacıyla yapılmış olduğunu, dava konusu taşınmazın mal kaçırma amacıyla devredildiğini gösteren en açık delilin imzalanan protokolde devredilen taşınmazlar açısından eski malike veya göstereceği 3. kişilere vefa hakkı tanınmış olması olduğunu, vefa hakkı tanınmış olması aslında borçluların bu taşınmazları gerçek anlamda devretme iradelerinde bulunmadığını gösterdiğini ileri sürerek davalılar arasında İstanbul İli, Silivri İlçesi, … Mah., … ada, … parselde kayıtlı … Alışveriş Merkezi, …, Ofis Katı ve Arsası vasıflı taşınmaza devrine ilişkin olarak yapılan tasarrufun İİK.nın 277. ve devamı madde hükümleri uyarınca iptali ile birlikte davacıya satış ve haciz isteme yetkisi verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; temlik eden davacı … ile …’nun öz kardeş olduklarını, …’nun kişisel zekası ve başarısı ile İstanbul ve Tekirdağ’da birçok şirket kurduğunu, bu şirketlerden … A.Ş. nin 31/03/1978 tarihinde kurulduğunu, … tarafından davacı henüz 17 yaşındayken %25 hisse verildiğini, diğer şirketlerde de hisseler verildiğini, davacının hissedar olması sıfatıyla yapması gereken işleri yapmaması, geciktirmesi, savsaklaması sonucunda müvekkili şirketin kendi içinde daha da sıkıntılı bir duruma düşmemek için ve daha önemlisi kardeşler arasında bu husumeti daha da ileri taşıyacak bir durumun oluşmaması için davacının hisselerini 24/12/2010 tarihinde satın alındığını ve satış bedeli karşılığında davacıya toplam 14.400.000 EURO bedelli 18 adet çek keşide edilerek teslim edildiğini, ayrıca hisse devir sözleşmesi gereğince aylık 10.000 TL olmak üzere 27/12/2011 tarihine kadar toplam 130.000 TL nakit ödeme yapıldığını, …’nun bu çekleri verirken davacıyı oyalama kastı gütmediğini, işletmelerin çeklerin ödeme gününe kadar satılacağını ve çeklerin ödeneceğini düşündüğünü, ancak işletmelere hak ettiği değerleri veren alıcı çıkmadığını, … Bankası A.Ş. ye kredi sözleşmesinden kaynaklanan kredi borcunun ödenemediğini bunun üzerine hesabın kat edildiğini ve noterden gönderilen ihtarname ile 86.300.089 TL borcun ödenmesi için yasal işlemlere başlayacağının bildirildiğini, davalı banka alacağının doğum tarihinin, davacının alacağının doğum tarihinden çok önce olduğunu, bu nedenle mal kaçırma amacıyla yapılmış bir tasarrufun söz konusu olmadığını, 20/01/2012 tarihli hacizde müvekkili şirketin adresinde yapılan haciz işleminde hacze kabil bir mal bulunmadığı, bu nedenle haciz zaptının geçici aciz hükmünde olduğu ileri sürülmüş ise de kesin aciz vesikasın sunulmadığını, ayrıca yapılan mal beyanında” şirkete ait herhangi bir mal varlığı yoktur” şeklindeki beyanın aciz vesikası hükmünde kabulünün mümkün olmadığını, müvekkili şirketin hem mal varlığının hem de başka şirketlerden alacakları bulunduğunu, müvekkili şirketin 28/12/2011 tarihli geri alım sözleşmesi ile dava konusu gayrimenkulü diğer davalı … Bankası A.Ş. ye devrettiğini ve devir bedelinin 47.195.361,34 TL ekspertiz değerinin 140.000.000 TL olduğunu, geri alım sözleşmesine göre satış bedelinin bankaya ödendiği takdirde gayrimenkulü müvekkili şirket tarafından veya göstereceği 3. bir şahıs tarafından geri alınacağından müvekkili şirketin aciz içinde olduğunu iddia etmenin mümkün olmadığını, yapılan işlemin Medeni Kanun hükümleri anlamında bir tapu satış akdi olmadığını, işlemin bir vefa akdi olduğunu ve vefa akdininde İİK. nın 277. maddelerine göre bir satış işlemi olmadığından tasarrufun iptali davasına konu edilemeyeceğini, satış bedeli ile gayrimenkulün gerçek bedeli arasında fahiş fark olduğu yönünde davacı taraf iddiada bulunmuş ise de; yapılan işlemin satış işlemi olmadığını, müvekkili şirketin hem kendini hem de alacaklarını korumak adına mecburen bu devri yapmak zorunda kaldığını, genel kredi sözleşmesinde yazılı temerrüt faizinin işlemeye devam ettiğini, 3 yıllık süre içerisinde borcun ödenmemesi halinde temerrüt faizi ile ana paranın toplam 270.000 TL ye ulaşacağının takip masrafları ve ferileri ile bu rakamın gayrimenkullerin toplam değeri olan 300.000.000 TL nin üzerine çıkacağının ayrıca gayrimenkullerin icra vasıtasıyla gerçek değerinde satılmayacağını, muhtemelen %40 oranında satılacağını, gerçek bedel ve devir bedeli hesaplanırken gayrimenkul üzerinde bulunan haciz ve ipoteklerin dikkate alınması gerektiğini, taşınmaz üzerinde … Bankası A.Ş. adına 40.000.000 EURO ve 70.000.000 TL bedelli 1. ve 2. sırada ipotek tesis edildiğini, bu ipotek bedellerinin devir bedeli olan 47.195.361,34 TL ye eklenmesi halinde bulunacak rakamın gayrimenkulün gerçek değerinin çok üzerinde olduğunu, buna göre bedelin fahiş olduğu iddiasına itibar edilmemesi gerektiğini, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, çünkü davacının gayrimenkulü icra vasıtasıyla sattığı farz edildiğinde, bankanın gayrimenkul üzerinde yaklaşık 16.000.000 TL bedelli ipoteği bulunduğunu, taşınmazın değerinin 140.000.000 TL olduğu kabul edildiğinde dahi bu ipotekler sonrasında davacıya satıştan herhangi bir bedel kalmayacağını, gayrimenkullerin devri ile yapılan ayni bir ödeme bulunmadığını, buna ilişkin davacı iddialarının kabulünün mümkün olmadığını, müvekkilinin kastının alacaklıya zarar vermek olmadığını, sadece kendisini alacaklı bankaya karşı korumak ve ticari hayatına devam etmek kastıyla hareket ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Bankası A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle ; İİK. nın 277. ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında, iptali istenen tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılmış olmasının ön koşullardan biri bulunduğunu, bu kapsamda vekil edeni banka tarafından … Grubuna kullandırılan kredi tarihinin 09/06/2009 olduğu ve kredi borcunun teminatı olarak davalı … A.Ş adına kayıtlı taşınmaz üzerine 25/06/2009 tarihinde 40.000.000 EURO ve 70.000.000 TL bedelli ipotek tesis edildiği gözetildiğinde; davacı …’nun ağabeyi … arasında basit yazılı usulde akdedilen ve kesin delil niteliğinde olmayan hisse devir sözleşmesinin tarihinin 24/12/2010 olması ve müvekkili bankaya yapılan taşınmaz devir işleminin de 28/12/2011 tarihinde gerçekleşmesi nedeniyle davalı banka alacağının davacının iddia ettiği alacaktan 1 yıl 7 ay önce doğduğu belirgin olup bu durumda tasarrufun iptali istenen tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılmış olması şartının somut olayda gerçekleşmediğinin kabul edilmesi gerektiğini; ayrıca davacı …’nun kredi sözleşmelerini müteselsil borçlu sıfatıyla imzaladığını,vadesi gelen banka alacağının ödenmemesi üzerine borcun 14/12/2011 tarihinde kat edildiğini ve tüm borçluların bu şekilde temerrüde düşürüldüğünü, borçluların müvekkili bankaya müracaat ederek ipotekli taşınmazların alacağa mahsuben bankaya devrini talep ettiklerini, bu talep üzerine müvekkili bankanın ilgili birimlerince değerlendirme yapılarak, 5411 sayılı Bankacılık Kanunun cevaz verdiği şekilde, banka alacağını temin maksadı ile düzenlenen 28/11/2011 günlü protokol doğrultusunda, iptal isteğine konu taşınmaz devir işleminin yapıldığını yani bankanın bu işlemi yapmak zorunda kaldığını, ayrıca kardeşler arasında kurgulanarak hazırlanan hisse devir sözleşmesine konu hisse devir bedelinin davacı kardeşe tarafından ağabeyi … tarafından ödenip ödenmediğinin de müvekkili bankaca bilinmesinin mümkün olmadığını, dolayısı ile basit yazılı şekilde düzenlenen hisse devir sözleşmesinin müvekkili banka aleyhine hüküm ve sonuç doğurmasının kabul edilemeyeceğini, 28/12/2011 tarihli protokolün borcun tasfiyesi amacıyla yapılması nedeniyle yeni bir borç olmayıp önceki borcun ödenmesine ilişkin ek bir sözleşme niteliğinde bulunduğunu, sonuç itibariyle davalı bankaya olan borcun doğum tarihinin 2009 yılı Haziran tarihinde doğduğu ve aynı tarihte Müvekkili banka lehine ipotekler tesis edildiğini değerlendirildiğinde davacının iddia ettiği alacağının ise bu tarihten yaklaşık 2 yıl sonra doğduğunun benimsenmesi gerektiğini, kaldı ki davacı …’nun Genel Kredi Sözleşmesinde müşterek borçlu müteselsil kefil olduğu açık olduğundan, iptalini istediği tasarrufa konu borcun borçlusu konumunda bulunduğunu, bu durumda müvekkili bankaya olan borcu, borcun doğum tarihini ve yapılan işlemleri bildiği veya bilebilecek kişi konumunda olan davacının, müvekkili bankaya ipotekli olan taşınmazların alacağa mahsuben bankaya devrilmesinden sadece 15 gün sonra, 24/12/2010 tarihli hisse devir sözleşmesine dayanarak, sözleşme tarihinden 1 sonra icra takibine başlanılmasının dikkat çekici olduğu kadar hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, keza alacaklı kardeş tarafından başlatılan takibe borçlu ağabeyin itiraz etmeyişi ve takibin kesinleşmesi ve hacze gidildiğinde borçlunun hiçbir mal varlığı bulunmadığını beyan etmesi, borçlu avukatınca aynı yönde mal beyanında bulunulması suretiyle geçici aciz belgesinin temininin sağlanmasının da dikkat çekici ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, tüm bunların şekli bir kurgulama üzerine inşa edildiğini gösterdiğini, davanın esastan görülebilmesi için diğer dosya borçluları hakkında da İİK.nın 105/2 maddesi anlamında geçici aciz vesikası alınması gerektiğini, toplam 15 borçlusu olan icra dosyasında birçok taşınmaz haczi yapılmış iken sadece bir borçlu hakkında geçici aciz vesikası niteliğinde olduğu iddia edilen haciz tutanağı ile dava açılmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Birleşen İstanbul 50. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/48 Esas, 2012/55 Karar sayılı dosyasında davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; asıl davadaki iddialar tekrar edilerek hisse devir sözleşmesi gereğince verilen 18 adet sıralı çekten 15/02/2012 tarih ve … nolu 2. çekin bankaya ibraz edildiğini ve karşılığının çıkmaması üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, İstanbul 25. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/80 D. İş sayılı dosyasında ihtiyati haciz karar alındığını, aynı zamanda İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında 15/02/2012 tarihli … nolu 2. Çek kur farkı alacağı için icra takibi yapıldığını, 15/01/2012 tarihli … nolu 1. Çeke ilişkin kur farkı alacağı için de İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, bu icra dosyalarındaki tüm alacaklarının bu davanın konusu oluşturduğunu belirterek, davalı … A.Ş. tarafından diğer davalı … Bankası A.Ş. lehine yapılan İstanbul İli, Silivri İlçesi, … Mah., … ada, … parselde kayıtlı … Alışveriş Merkezi, …, Ofis Katı ve Arsası vasıflı taşınmaza ilişkin tasarrufun, İİK.nın 277 ve devamı maddelerince iptaline, davacıya İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyası, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyası, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyası için satış ve haciz isteme yetkisi verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili sunduğu cevap dilekçesinde özetle; asıl davadaki cevaplarını tekrar ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Bankası A.Ş. vekili sunduğu cevap dilekçesinde; asıl davadaki cevaplarını tekrar ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen İstanbul 44. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/64 Esas, 2012/60 Karar sayılı dosyasında davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; asıl davadaki iddialar tekrar edilerek hisse devir sözleşmesi gereğince verilen 18 adet sıralı çekten 15/03/2012 tarih ve … nolu 3. çekin bankaya ibraz edildiği ve karşılığının çıkmaması üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile 15/03/2012 tarihli … nolu 3. Çek kur farkı alacağı için icra takibi yapıldığını, bu icra dosyalarındaki alacaklarının davanın 1. konusunu oluşturduğunu, ayrıca vadesi gelmemiş 15 adet çeke ve bu 15 adet çekin kur farkı alacağına ilişkin taleplerinin de bu davanın konusunu oluşturduğunu, bu sebeple henüz vadesi gelmemiş 15 adet çek yönünden de değerlendirme yapılmasını talep ettiklerini belirterek davalı … A.Ş. tarafından diğer davalı … Bankası A.Ş. lehine yapılan İstanbul İli, Silivri İlçesi, … Mah., … ada, … parselde kayıtlı … Alışveriş Merkezi, …, Ofis Katı ve Arsası vasıflı taşınmaza ilişkin tasarrufun, İİK.nın 277 ve devamı maddeleri gereğince iptaline, davacıya İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile sözleşmeye konu ve henüz takibe girişilmemiş olan diğer 15 adet çekin toplam bedeli 24.397.200,00 TL ve kur farkından doğan 3.000.000,00- TL alacakları olan toplam 27.397.200 TL için satış ve haciz isteme yetkisi verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili verdiği cevap dilekçesinde özetle; asıl davadaki cevaplarını tekrar ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Bankası A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; asıl davadaki cevaplarını tekrar ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen İstanbul 40. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/126 Esas, 2012/137 Karar sayılı dosyasında davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; asıl davadaki iddialar tekrar edilerek hisse devir sözleşmesi gereğince verilen 18 adet sıralı çekin vadesi gelen çeklere ve kur farklarına ilişkin tüm yazılı ve sözlü ihtarlara rağmen müvekkiline ödeme yapılmadığını, bunun üzerine icra takipleri başlattıklarını, davalı …’nun tüm holding ve grup şirketlerin mallarını kaçırmak amacıyla yanında çalışan kişilerle birlikte … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş. yi kurduğunu, aşağıda belirtilen iptale konu tasarrufların yapıldığını, A – … A.Ş. nin iptale konu işlemleri; a)Kız Kulesi işletmesinin hizmet sözleşmesi ile devri; davalı … A.Ş. nin üst hakkı tesisiyle kiracısı olduğu, İstanbul boğazında bulunan Kız Kulesi İşletmesinin 01/02/2012 tarihli hizmet sözleşmesiyle … A.Ş.ye 31/12/2011 tarihinde demirbaşlarıyla devredildiğini, daha sonrada davalı … Ltd. Şti. ye hizmet sözleşmesiyle hizmet satın alma görüntüsüyle devredildiğini, b)… Bankası Silivri Şubesi POS hesabı temliki; … A.Ş. tarafından işletilen Kız Kulesine ait pos cihazına gelen paranın … A.Ş.ye hizmet sözleşmesi gereği temlik edildiğini, c) Kız Kulesi Yolcu Taşıma Tekne Hizmetinin devri; … A.Ş. ye ait Kız Kulesinin tekne hizmetinin 16/01/2011 tarihinde kurulan ve davalı …’e ait olan … Hizmetlerine muvazalı olarak devredildiğini, d) …un işletmesinin devri; … A.Ş. ye ait olan Orman Bakanlığından üst hakkı tesisiyle kiralanan 02/01/2011 tarihinde imzalanan hasılat kira sözleşmesiyle 15 yıllığına yeni kurulan … A.Ş.ye devredildiğini, işletmeci … A.Ş. ye bağlı tüm personelin iş akitlerinin kendilerinin onayı alınmaksızın yeni kurulan … A.Ş.ye devredildiğini, e) … İşletmesinin devri; … A.Ş. ye ait … hasılat kira sözleşmesiyle 01/01/2012 tarihinde … A.Ş.ye 10 yıllığına devredildiğini, işletmeci … A.Ş. ye bağlı tüm personelin iş akitlerinin kendilerinin onayı alınmaksızın yeni kurulan … A.Ş. ye devredildiğini, B- … A.Ş. nin iptale konu tasarrufları; a) … Alışveriş Merkezinin devri; … A.Ş.ye ait alışveriş merkezinin tüm mal varlığı ile … A.Ş. ye 01/01/2012 tarihinde devredildiğini, b)… Alışveriş Merkezi … Mağazasının kira alacağı; davalı … A.Ş. nin Üsküdar Çengelköy’de bulunan … Mağazasının kira alacağının icra dosyasında gönderilen 89/1 haciz ihbarnamesine verilen cevapta … AVM de bulunan … mağazasına ait elektrik ve su bedellerinden doğan 60.000 TL+ KDV li kısmın 02/01/2012 tarihli temlikname ile, Silivri … mağazasına ait elektrik ve su faturalarından doğan 1.450.000 TL+KDV’lik kısmın 02/01/2012 tarihli temlikname ile … AVM de bulunan … mağazasına ait ortak giderlerden doğan 393.600-Euro +KDV lik kısmının Silivri … Noterliğinin 08/02/2011 tarih ve … yevmiye nolu temliknamesi ile … A.Ş. ye temlik edildiği, C- … A.Ş. nin iptale konu tasarrufları; … A.Ş. tarafından işletilen … AVM içinde bulunan … Mağazası, S…, … Merkezinin muvazalı olarak devredildiğini, D-… A.Ş., … A.Ş., … A.Ş. nin iptale konu tasarrufları; … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş.nin yakın zamanda … A.Ş. bünyesine katıldığını, devrolan şirketlerin tüm mal varlığının bu şirkete geçtiğini, … A.Ş. ye ait Silivri İlçesi … Mah. … ada … parsel, Silivri İlçesi … Mah. … ada … parsel, Silivri İlçesi … Mah. … ada … parsel sayılı taşınmazların 28/12/2011 tarihinde vefa hakkı saklı kalmak kaydıyla … Bankası A.Ş. ye tapuda satış gösterilmek suretiyle devredildiğini, bunların dışında Tekirdağ İli Merkez İlçesi, … Köyü … parsel, İstanbul İli, Silivri İlçesi, … Mah. … ada, … parsel, İstanbul İli, Silivri İlçesi, … Mah. … parsel, İstanbul İli, Silivri İlçesi, … Mah. … parsel, İstanbul İli, Silivri İlçesi, … Mah. … parsel sayılı taşınmazların … A.Ş. ye devredildiğini, İstanbul İli, Silivri İlçesi, … Mah. … parsel, İstanbul İli, Silivri İlçesi, … Mah. … parsel, İstanbul İli, Silivri İlçesi, … Mah. … parsel, İstanbul İli, Silivri İlçesi, … Mah. … parsel, İstanbul İli, Silivri İlçesi, … Mah. … parsel, İstanbul İli, Silivri İlçesi, … Mah. …45 parsel sayılı taşınmazların … A.Ş. ye devredildiğini, E-Davalı …’e yapılan taşınmaz devirleri; davalı … tarafından davalı …’e Ankara İli Gölbaşı İlçesi … parsel, … Parsel, … parsel, … parsel ve … parsel sayılı taşınmazların satılarak devredildiğini, F-Davalı … adına …’nun … köyü … Çiftliği … pafta, … parsel Beykoz İstanbul’da bulunan taşınmazını muvazalı olarak 2.000.000 TL değerinde ipotek konulduğunu, G-… Bankası A.Ş. ve … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş. arasında iptale konu tasarruflar; … A.Ş. ye ait İstanbul İli Silivri İlçesi, … ada, … parsel, … ada … parsel, … ada, … parsel nolu taşınmazların ve … A.Ş.ye ait aynı yer … ada … parsel sayılı taşınmazın … Bankasına vefa sözleşmesi şartlarıyla devredildiğini belirterek bu tasarrufların iptaline müvekkiline icra takip dosyalarında satış ve haciz isteme yetkisi verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar … A.Ş., … A.Ş., …, … A.Ş. vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; asıl davada davalı olan … A.Ş. tarafından sunulan cevap dilekçesindeki savunmalar tekrar edilerek, alacaklıyı ızrar kastıyla yapılmış hiç bir tasarruf bulunmadığı ve tasarrufun iptali şartlarının somut olayda gerçekleşmediği ileri sürülmüş ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı … Bankası A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; asıl davadaki savunmalarını tekrarlayarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir, Davalılar …, … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle, somut olayda tasarrufun iptali şartlarının oluşmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Davalı … Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete yöneltilen kötü niyet iddiasının yerinde olmadığını, şirketin tamamen iyi niyetli ve dürüst bir tacir olarak sözleşme yaptığını, müvekkilinin kötü niyetli olduğunun ispat yükünün davacıda olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili ise cevabında özetle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Asli Müdahil vekili 25/09/2014 tarihli müdahale dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı … A.Ş. den 38.375 EURO tutarında alacaklı olduğunu, bu şirket hakkında Kuşadası … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını, borca itiraz edilmesi üzerine, itirazın iptali davası açıldığını, Bakırköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21/02/2012 tarih ve 2010/225 E. 2012/63 K. sayılı ilamı ile icra takibine itirazın iptaline ve % 40 icra inkar tazminatına karar verildiğini, kararın 26/06/2012 tarihinde kesinleştiğini, Kuşadası … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasının düştüğünü ve sonradan yenilendiğini, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Talimat sayılı dosyasında takibin semeresiz kaldığını ve bunun aciz vesikası yerine geçtiğini belirterek davalının tasarruflarının iptaline karar verilmesini talep etmiş ve gerekli başvurma harcı ile peşin harçları yatırması nedeniyle ilk derece mahkemesince asli müdahale talebinin kabulüne karar verildiği görülmüştür. Davalı … Bankası A.Ş. vekili beyanlarında özetle; asli müdahale talebinin yerinde olmadığını ileri sürerek, kabul edilmemesi gerektiğini bildirmiştir. Yargılama sırasında davacı vekili tarafından dosyaya sunulan 21/10/2020 günlü dilekçe ile davalı …’e yönelik davadan feragat edilmiştir. Yine yargılama sırasında davalı … tarafından dosyaya sunulan 18/06/2020 havale günlü dilekçe ile aleyhine açılan davanın kabul edildiği ve dosyaya sunulan 04/12/2012 günlü temlikname ile de davacı …’nun görülmekte olan davanın konusunu oluşturan alacakları …’e temlik ettiği anlaşılmıştır. Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliler, taraf beyanları, bilirkişi raporları, içra takip dosyaları, İstanbul 7.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/381 esas sayılı dava dosyası ile tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi sonucunda; “… temlik eden davacı … ile davalı … ve … A.Ş. arasında düzenlenen 24/12/2010 tarihli hisse devir sözleşmesi ile temlik eden davacı …’nun … Şirketleri olan 15 adet şirketteki hisselerinin devri konusunda davalı … ve … A.Ş ile anlaştığı, … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş. … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş. nin bu sözleşmede; müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak yer aldıkları, sözleşmeye göre sözleşme konusu hisselerin devri karşılığında …’na 14.400.000 EURO ile 130.000 TL tutarında ödeme yapılması, 31/12/2010 tarihine kadar şahsi kullanımına tahsis edilmek üzere … marka dizel araç teslimi ve 15/01/2012 tarihine kadar …’nun boşanması sebebiyle ödemekle yükümlü olduğu nafaka, okul parası, ev kirası, sigorta dahil ve bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla boşanmaya bağlı tüm ödemelerin davalı … tarafından yapılması konusunda anlaştıkları, sözleşmenin 4. maddesine göre sözleşme gereği …’na ödenmesi gereken 14.400.000 EURO tutarındaki ödemenin 15/01/2012 tarihinden başlamak üzere ve devam eden her ayın aynı gününe denk gelen … A.Ş. tarafından … emrine keşide edilen 18 adet sıralı çek ile yapılmasının kararlaştırıldığı, bu çeklerin 24/12/2010 tarihli Merkez Bankası efektif EURO satış kuru esas alınmak suretiyle ve her biri 800.000 EURO ya denk gelmek üzere TL olarak keşide edildiği, her bir çekin bedelinin 24/12/2010 tarihinde 800.000 EURO nun karşılığı olan 1.626.480 TL olarak belirlendiği, her bir çek bedeli için çeklerin fiilen düzenlendiği tarih olan 24/12/2010 ile çekte belirtilen keşide tarihi arasında meydana gelebilecek muhtemel kur yükselmesinden kaynaklı farkın …’na ödeneceğinin kararlaştırıldığı, sözleşmede belirtilen 130.000 TL nin ise 27/12/2010 tarihinden başlamak üzere banka hesabına aylık 10.000 TL olmak üzere her ayın 27 sinde 13 taksitle ödeneceğinin kararlaştırıldığı, sözleşmede belirtilen 18 adet çekin davalı … A.Ş. tarafından keşide edildiği, hisse devir sözleşmesinde müşterek borçlu müteselsil kefil olarak yer alan şirketlerinde bu çekler için aval verdikleri görülmüştür. 24/12/2010 tarihli hisse devir sözleşmesinde belirtilen sıralı çeklerden 1.si olan 15/01/2012 tarihli 1.626.480 TL bedelli çekin karşılıksız çıkması üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasıyla icra takibine konulduğu ve bu icra takibine konu alacakla ilgili Mahkememizin asıl dosyası olan … E. sayılı dosyası ile davalılar aleyhine İstanbul İli Silivri İlçesi, … Mah. … ada … parselde kayıtlı … Alışveriş Merkezi, …, Ofis katı ve arsası vasıflı taşınmaza ilişkin tasarrufun iptali için dava açıldığı anlaşılmıştır. 24/12/2010 tarihli hisse devir sözleşmesinde belirtilen sıralı çeklerden 2.si olan 15/02/2012 tarihli 1.626.480 TL bedelli çekin karşılıksız çıkması üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasıyla icra takibine konulduğu, 2. Çek ile ilgili kur farkı alacağına ilişkin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile ve 1. Çekin kur farkı alacağı ile ilgili İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasıyla icra takibi yapıldığı ve bu icra takiplerine konu alacakla ilgili İstanbul 50. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/48 E. sayılı dosyası ile davalılar aleyhine İstanbul İli Silivri İlçesi, … Mah. … ada … parsel de kayıtlı … Alışveriş Merkezi, …, Ofis katı ve arsası vasıflı taşınmaza ilişkin tasarrufun iptali için dava açıldığı ve bu dosyasının Mahkememizin asıl dosyası ile birleştirildiği anlaşılmıştır. 24/12/2010 tarihli hisse devir sözleşmesinde belirtilen sıralı çeklerden 3.sü olan 15/03/2012 tarihli 1.626.480 TL bedelli çekin karşılıksız çıkması üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasıyla icra takibine konulduğu, 3. Çek ile ilgili kur farkı alacağına ilişkin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığı ve bu icra takibine konu alacakla ilgili İstanbul 44. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/64 E. sayılı dosyası ile davalılar aleyhine İstanbul İli Silivri İlçesi, … Mah. … ada … parsel de kayıtlı … Alışveriş Merkezi, …, Ofis katı ve arsası vasıflı taşınmaza ilişkin tasarrufun iptali için dava açıldığı ve bu dosyasının Mahkememizin asıl dosyası ile birleştirildiği anlaşılmıştır. 24/12/2010 tarihli hisse devir sözleşmesinde belirtilen sıralı çeklerden vadesi gelen ve ödenmeyen çeklerle ilgili İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E., İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E., İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E., İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E., İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E., İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E., İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E., İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E., İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E., İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyaları ile icra takibi yapıldığı ve bu icra takiplerine konu alacakla ilgili İstanbul 40. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/126 E. sayılı dosyası ile davalılar aleyhine tasarrufların iptali için dava açıldığı ve bu dosyasının Mahkememizin asıl dosyası ile birleştirildiği anlaşılmıştır. Asli müdahil … davalı … A.Ş. den 38.375 EURO tutarında alacaklı olduğunu, bu şirket hakkında Kuşadası … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını, borca itiraz edilmesi üzerine, itirazın iptali davası açıldığını, Bakırköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21/02/2012 tarih ve 2010/225 E. 2012/63 K. sayılı ilamı ile itirazın iptaline ve % 40 icra inkar tazminatına karar verildiğini, kararın 26/06/2012 tarihinde kesinleştiğini, Kuşadası … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasının düştüğünü ve sonradan yeniden yenilendiğini, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Talimat sayılı dosyasında takibin semeresiz kaldığı ve bunun aciz vesikası yerine geçtiğini belirterek davalının tasarruflarının iptaline karar verilmesini talep ettiği, başvurma ve peşin harcı yatırdığı ve Mahkememizin 10/10/2019 tarihli celsesinde asli müdahale talebinin kabulüne karar verildiği görülmüştür. İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/381 E. 2021/31 K. sayılı kararının incelenmesinde; asıl davada davacısının …, davalıların … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., …, …, … A.Ş., … A.Ş. ve … Bankası A.Ş. olduğu birleşen İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/523 E. sayılı dosyasında aynı tarafların olduğu her iki davanın da tasarrufun iptali davası olduğu, davacının iddialarının Mahkememizin bu dosyasındaki iddiaları ile aynı mahiyette olduğu, 16/01/2020 tarihli karar ile asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verildiği, … AVM de bulunan tüm mağazaların kira sözleşmesinin iptali talebi ve Kız Kulesi işletmesinde bulunan POS hesabının devrine ilişkin talebin tasarruf işlemi olmadığından, … A.Ş. nin tüm hisselerinin … Şirketine devrine ilişkin tasarrufa dair talebin mal varlığını azaltma oluşturacak nitelikte bulunmadığından bunlara ilişkin talebin reddine, diğer tasarrufların iptaline, iptaline karar verilen tasarruflar için asıl dava yönünden İstanbul … İcra Müdürlüğünün …-…-…-…-…-…-…-…-…-…, İstanbul … İcra Müdürlüğünün …-… E. sayılı dosyaları için ayrı ayrı cebri icra ve satış yetkisi verilmesine, birleşen dava yönünden İstanbul … İcra Müdürlüğünün …-…, İstanbul … İcra Müdürlüğünün …-…-…-…-…-…-… E. sayılı dosyaları için ayrı ayrı cebri icra ve satış yetkisi verilmesine karar verildiği görülmüştür. Dosyaya ibraz edilen temliknamelere göre …’in dava konusu alacakları temlik aldığı anlaşılmıştır. Davacı vekili mahkememize sunduğu feragat dilekçesiyle; davalı … hakkında davadan feragat ettiklerini belirttiği görülmüştür. Davalı … Mahkememize sunduğu 18/06/2020 havale tarihli dilekçesi ve aynı tarihli duruşmadaki beyanlarıyla aleyhine açılan davayı kabul ettiğini belirtmiştir. İİK.nın 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir. İİK.nın 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir. Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nın 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nın 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nın 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nın 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nın 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır. (Yargıtay 17. HD.nin 13/10/2020 tarih ve 2018/4046 E. 2020/5502 K. sayılı içtihatı.) Hisse devir sözleşmesi, icra dosyaları, şirketlerin ticaret sicil kayıtları, tapu kayıtları ve resmi senetler, bilirkişi raporları ve ek raporları ile tüm dosya kapsamına göre; davacı …’e alacağı temlik eden …, hissedarı bulunduğu 15 şirketteki tüm hisselerini, 24.12.2010 tarihli hisse devir sözleşmesi ile şirketlerin diğer hissedarlardan …’na devrettiği ve hisse bedellerinin ödenmesine ilişkin davaya konu çekler keşide edilerek …’na teslim edildiği, hisseleri devredilen şirketlerin ticari kayıtların göre temlik eden …’nun alacağının geçerli ve uygulanmış gerçek bir hisse devir sözleşmesine dayandığı, alacağın danışıklı veya türetilmiş bir alacak olmadığı, hisse devir sözleşmesine dayalı geçerli ve gerçek bir alacak olduğu, hisse devrinin inançlı işlem olduğunun da bahsedilmesinin mümkün olmadığı, hisse devri sonrasında hisselerini devreden temlik eden …’nun şirket genel kurullarına katılmadığı, devir tarihinden sonraki hazirun cetvellerinde …’nun hissedar olarak yer almadığı, hisse devir bedeli olarak …’na herhangi bir ödeme yapılmadığı, buna göre hisse devir işlemlerinin belirlenen yasal düzenlemelere uygun olup TTK hükümlerine göre geçerli olduğu, bilirkişiler tarafından yapılan incelemeye göre hisseleri devredilen şirketlerin 24.12.2010 tarihli Bilançoları dikkate alınmak suretiyle bilirkişilerce hesaplanan, hisse devir sözleşmesine konu … hisselerinin toplam kaydi değerinin 52.462.853,06 TL olduğu, şirketlerin ticaret sicil kayıtlarına ve ana sözleşmelerine göre, şirketlerin davaya konu hisse devir sözleşmesinden kaynaklanan borçlara kefaletlerinin ve avallerinin geçerli olduğu ve şirketler adına imza atan …’nun bu konuda temsile yetkisinin bulunduğu, aval ve kefaletin ticaret hayatının normal ve mutad işlemlerinden olduğundan ve her ticaret şirketinin işletme konusuna aslen doğal olarak dahil bulunduğundan şirketlerin ana sözleşmelerinde yazılı iştigal konuları dışında yapılan bir işlem olarak söz edilmeyeceği, yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğu, hisse devir sözleşmesinde yer alan şirketlerin müteselsil kefaletlerinin 14.400.000 Euro luk toplam hisse devir bedeline ilişkin olması sebebiyle sorumlu oldukları kefalet tutarının belirli olduğu, hisse devir sözleşmesini ve çekleri şahsen ve şirketler adına yetkili olan …’nun imzalamış olmasının şirket ile işlem yapma yasağı ve çifte temsil sebebiyle geçersizlik teşkil etmeyeceği, davalı borçlu …’nun şirketlere ait hisseleri edinirken davalı şirketlerin müşterek borçlu ve müteselsil kefil olmaları ve çeklere aval vermelerinin sermayenin iadesi ve anonim şirketin kendi paylarını satın alması yasağına girmeyeceği, alacağa konu hisse devir sözleşmesinin sözleşmenin tüm tarafları ve özellikle temsil eden davalı … ile temsil edilenin neredeyse tek başına sahibi olduğu grup şirketler açısından bir çıkar çatışmasına imkan verdiğinden bahsedilemeyeceği, şirketlerin yönetim kurulunun veya temsilcisinin şirketin işletme konusuna giren her türlü işlemi yapma yetkisine sahip olduğu, hisse devir bedeline ilişkin borca katılan … A.Ş. açısından borca katılmanın ve çek keşide etmenin tamamen şirketin menfaatine olarak ticari bir beklenti ve nedene dayandığı ve bu şirket açısından mutad bir ticari işlem olduğunun kabulü gerektiği, hisse devir sözleşmesine istinaden çek keşide edilmesinin borca katılmanın ve aval verilmesinin geçerli olduğu, hisse devir sözleşmesi açısından çifte temsil yasağından bahsedilemeyeceği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Tasarrufun iptali davasının şartlarından bir tanesi aciz vesikası ibrazıdır. Davaya konu olayda icra takip dosyalarından borçluların 3. kişilerdeki hak ve alacaklarının haczi için gönderilen ihbarnamelere olumlu cevap verilmediği, menkul mal hacizlerinin yapılmadığı, taşınmazların üzerindeki haciz ve diğer takyidatlar gözetildiğinde davalı … A.Ş. aciz halinde olduğu ve aciz halinin varlığının bir kısım davalılar arasında organik bağın varlığı gözetildiğinde grup şirketi konumundaki davalıların tümü yönünden var olduğu, tüm icra dosyalarında halen hacizli bulunan ve henüz satılmayan taşınmazların kayıtlarında öncelikli kamu hacizleri ve sair takyidatlar mevcut olduğu ve kesinleşen son kıymet takdirlerine göre satışlarından eldeki davaya mesnet icra dosyaları lehine herhangi bir tahsilat sağlanması mümkün gözükmediği, ayrıca dosyalarda mevcut hacizli taşınmazların bir kısmının satılarak paraya çevrildiği bunlardan elde edilen gelirin icra dosyasındaki borç miktarına yetmediği, tüm icra dosyalarındaki alacağın devam ettiği, dolayısıyla aciz halinin varlığını etkileme ihtimalleri de bulunmadığı, buna göre aciz belgesi ön şartının asıl ve birleşen davalar yönünden sağlandığı sonucuna varılmıştır.
Tasarrufun iptali davasının diğer bir şartı, icra takibinin kesinleşmiş olmasıdır. Davaya konu icra takiplerinin kesinleşmiş bulundukları anlaşıldığından bu dava şartının da yerine geldiği kabul edilmiştir. Tasarrufun iptali davasının diğer bir şartı, tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılmış olmasıdır. Davacı yanın alacağı kambiyo senedine dayanmaktadır. Kuşkusuz kambiyo senetleri her zaman ve her saikle düzenlenebileceğinden alacağın kambiyo senedine bağlı olduğu hallerde o kambiyo senedinin doğumuna yol açan hukuki ilişkinin gerçek doğum anının belirlenmesi gerekir. Davacı yanın alacağı her ne kadar kambiyo senedine bağlanmış ise de; bu kambiyo senedinin vücuda gelmesine yol açan ilişkinin hisse devir sözleşmesi olduğundan ve bunun da 24.12.2010 tarihli olduğunda ihtilaf bulunmamaktadır. Dolayısıyla davacı yanın alacağı bu tarihte doğmuştur. Davaya konu tasarruflar bu tarihten sonra yapıldığından tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılmış olması şartının yerine geldiğini anlaşılmıştır. Tasarrufun iptali davasını, borçlunun tasarruf işlemlerinden zarar gören ve elinde geçici veya kesin aciz vesikası bulunan alacaklılar açabilir. Aynı zamanda iptal konusu tasarrufun, İİK.nın 277 ve devamı maddelere göre iptal davası sonucunda iptal edilebilmesi için, davacı alacaklının alacağının doğumundan sonra yapılmış olması da gerekmektedir. Sonuç olarak, borçlunun malvarlığını azaltmak, mal kaçırmak amacıyla yaptığı muvazaalı işlemlerden zarar gören alacaklı İİK.nın 277 ve devamı maddelerine göre iptal davası açabilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.11.1987 tarih ve 15-380/872 sayılı kararında belirtildiği üzere, Borçlunun aciz yada iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları üç grup altında ve İİK.nın 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır. Bu nedenle davacı tarafından İİK.nın 278, 279, 280. maddelerinden herhangi birine dayanılmış olsa dahi Mahkeme bununla bağlı olmayıp diğer maddelerden birine göre de iptal kararı verebilir. Dava konusu somut olayda, davacının davalı borçlulardan olan alacağı 24.12.2010 tarihli hisse devir sözleşmesine dayanmaktadır. Dava konusu taşınmazların davalı Bankaya devri işlemleri 23.12.2011 tarihinde yapılmıştır. İptali istenen diğer tüm tasarruflar da 24.12.2010 tarihinden sonra yapılmıştır. Dolayısıyla davaya konu iptali istenen tasarruflar davaya konu borcun doğumundan sonra yapılmıştır. Alacağa konu takipler kesinleşmiştir, aciz belgesi şartı yerine getirilmiştir. Asıl ve birleşen davalar gerçek ve devam eden bir alacağa dayanmaktadır. İİK.nın 278/3- b.2 hükmüne göre sözleşmenin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitler bağışlama gibi olup, iptali istenebilecektir. İptali istenen tasarruf işleminin konusu taşınmaz ise, tapudaki bedel ile gerçek bedel arasında fahiş fark bulunması gerekir. Borçlunun üçüncü kişiye devrettiği malın satış tarihindeki gerçek değeri ile satış bedeli arasında bir misli fark tasarrufun iptali davaları açısından fahiş fark olarak yeterli kabul edilmektedir. İİK.nın 278/3-b.2 de belirtilen hallerde, borçludan malı satın alan kişinin iyi niyetli olup olmadığına bakılmayacaktır. Borçludan mal alan kişi iyi niyetli olsa bile malın gerçek değeri ile satış bedeli arasında fahiş fark olduğu takdirde, bu satış tasarrufun iptaline konu olacaktır. Davalı Bankanın tasarrufların gerçekleştirildiği tarihteki toplam alacağının 86.300.089,20 TL olduğu taraflar arasında imzalanan protokolde belirlenmiştir. Dava konusu gayrimenkullerin satış tarihindeki gerçek değerlerinin davalı Bankanın tespit edilen alacağından çok yüksek değerde olduğu, ivazlar arasında aşırı bir fark olduğu, gerçek değerlerinin gösterilenden çok fazla oldukları, gerek dosyaya sunulu davalı Bankaca yaptırılan 2009 tarihli ekspertiz raporundan, gerek dosyaya sunulu 2011 tarihli ekspertiz raporundan, gerek Mahkememize sunulan bilirkişi raporundan ve gerekse birleşen son davaya konu taşınmazları içeren ve dosyaya sunulan İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/253 E. sayılı (yeni 2019/381 E.) tasarrufun iptali davasında alınan bilirkişi raporundan açıkça anlaşılmaktadır. Üzerinde alacağı karşılar miktarda ipoteği bulunan, değer olarak ise alacağından birkaç misli tutarlı gayrimenkullerin davalı Banka tarafından devir alınmasının açıklanan gerekçeler dikkate alındığında mutad ödeme olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı Mahkememizce kabul edilmiştir. Davalı … Bankası ile … Grubuna bağlı şirketler arasında borcun tasfiyesine ilişkin bir protokol düzenlendiği ve protokolde belirtilen taşınmazların … Bankası A.Ş.’ne devredene vefa hakkı tanınarak devredileceği hususunun kararlaştırılmış olduğu anlaşılmaktadır. Tasarrufun iptali davası açısından önemli olan iptali istenen tasarrufun yapıldığı tarihteki banka alacağıdır ve bu konuda zaten taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Keza belirlenen borç rakamı noter huzurunda imzalanmış bir protokol ile kayıt altına alınmıştır. Vefa hakkı, ilk bakışta taşınmazı devredene söz konusu taşınmazın anlaşmaya uygun olarak hareket edildiğinde iade edilmesi imkanını sağlamakta ise de; taşınmazın davalıdan … devri ile satış ve mülkiyetin devri işlemi tamamlanmış, yani malın mülkiyetinin, alacaklıya geçmesi temin edilmiş olmaktadır. Satıcının, vefa hakkına sahip olması, bu devir işleminin tekemmül etmiş olduğu, dolayısıyla söz konusu malın, kendi mülkiyetinden çıkmış olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz. Kaldı ki, vefa hakkının ileride kullanılabilmesi şartlarının meydana gelip gelmeyeceği belirgin değildir. Bu devrin vefa hakkı tesis edilerek yapılmış olması, söz konusu işleme sahih bir hal kazandırmaya yetmeyecektir. Bu bağlamda, ivazlar arasında aşırı bir farkın varlığı, mutad bir ödeme vasıtası mahiyetinde bu işlemin yapılmamış olması, vefa hakkı ile yapılan bir satış işleminin inançlı temlikten ayrılmasının zor olması birlikte ele alındığında davalılardan …banka yapılan devirlerin iptale tabi olduğu Mahkememizce kabul edilmiştir. Davalıların büyük kısmı arasında organik bağın olması, bu sebeple birbirlerinin mali durumu hakkında bilgi sahibi olmadıklarının kabulünün hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceği, davalı …bank’ın da devirler sırasında satıcının mali durumunu bildiği yada bilmesinin lazım geldiği sonucuna varılabileceği dikkate alındığında kısa aralıklarla çok büyük miktarlı devirlerin iptale tabi olduğu anlaşılmıştır. Davaya konu işlemler bir bütün olarak düşünüldüğünde tüm işlemlerin davalı …’nun sahibi ve yetkilisi olduğu davalı şirketlerin eski çalışanları etrafında gerçekleştiği, şirketler arasında organik bağ bulunduğu, diğer davalı şirketlerin asıl sahibi gözüken şirketinin iddia edilen yatırımlara yeterli sermayesinin olmadığının ortaya konulduğu ve dava konusu işlemlerin meydana geldiği dönemde davalı … Şirketleri üst düzey yöneticiliğini yapanların beyanları karşısında, davalı … Bankası’na devredilen taşınmazlar dışındaki davaya konu tasarruflarında alacaklı davacıya zarar verme kastı ile yapıldığı ve işlemlerin tüm muhataplarının bu durumu bildiği yada en azından bilmesi gerektiği ve sonuç itibariyle İİK.nın 280.maddesi gereği bu işlemlerin de iptallerinin gerektiği Mahkememizce kabul edilmiştir. Buna göre; davalılardan …bank’a yapılan tasarruflar yönünden; ivazlar arasında aşırı bir farkın varlığı, mutad bir ödeme vasıtası mahiyetinde bu işlemin yapılmamış olması gözönüne alındığında davalılardan …banka yapılan devrin iptale tabi olduğu, bunların dışında, satışın yapıldığı sırada satıcının acz içinde olduğu açıkça belli olduğuna göre, alıcı davalı bankanın, söz konusu satış esnasında davalı satıcının mali durumunu bildiği ya da bilmesi gerektiği, davalıların büyük kısmı arasında organik bağın olması, bu sebeple birbirlerinin mali durumu hakkında bilgi sahibi olmadıklarının kabulünün hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceği, kısa aralıklarla çok büyük miktarlı devirlerin iptale tabi olduğu, hususu gözönüne alınarak davalı borçlu … A.Ş. tarafından diğer davalı … Bankası A.Ş. lehine yapılan İstanbul ili, Silivri ilçesi, … mahallesi, … ada, … parsel noda kayıtlı … alışveriş merkezi, …, ofis katı ve arsası vasıflı taşınmaza ilişkin tasarrufun, İİK.nın 278, 279 ve 280 maddeleri gereğince; Davalı … A.Ş. tarafından diğer davalı … Bankası A.Ş.ye devredilen İstanbul Silivri … Mah. … ada … ve … parsel, … ada … parseller, davalı … A.Ş. tarafından diğer davalı … Bankası A.Ş.ye devredilen İstanbul ili Silivri İlçesi … Mahallesi … Mevkii, … ada, … parsel nolu taşınmaz, açısından ilgili tasarrufların İİK.nın 278, 279 ve 280 maddeleri gereğince iptali gerektiğinden; Asıl davanın, birleşen İstanbul 50. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/48 E. sayılı davasının, birleşen İstanbul 44. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/64 E. sayılı davasının kabulüne karar verilmiştir. Birleşen İstanbul 40. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/126 E. sayılı dosyasında; …’de bulunan tüm mağazaların kira sözleşmelerinin devrine ilişkin talebin ve Kız Kulesi işletmesinde bulunan POS hesabının devrine ilişkin talebin, Davalı … A.Ş, … A.Ş., … A.Ş.’nin tüm malvarlığı ile … A.Ş.’nin bünyesine katılmasına, Davalı … A.Ş.’nin tüm hisselerinin ve iştiraki olduğu tüm şirketlerdeki hisselerinin davalı … A.Ş. ne devrine ilişkin tasarruflara dair talebin malvarlığında azalma oluşturacak tasarruf işlemleri olmadıklarından, bu taleplerinin reddine, Dava konusu Tekirdağ İli, Merkez İlçesi, … Köyü, … Parsel sayılı taşınmazın 29/12/2011 tarihli Resmi Senet ile … A.Ş. tarafından … A.Ş.’ye devredildiği, bu şirket tarafından da dava tarihinden önce 30/03/2012 tarihinde dava dışı …’e satıldığı ve halen malikin … olduğu ve taşınmaz malikinin davada davalı olarak yer almadığı anlaşıldığından bu taşınmaza ilişkin talebin reddine, Davalı … hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine, Diğer davalılar hakkındaki, diğer dava konusu tasarruflara ilişkin davaların kabulüne karar verilmiştir. Asli Müdahil vekili Mahkememize sunduğu müdahale dilekçesi ile; müvekkilinin davalı … A.Ş. den 38.375 EURO tutarında alacaklı olduğunu, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Talimat sayılı dosyasında takibin semeresiz kaldığını ve bunun aciz vesikası yerine geçtiğini belirterek davalının tasarruflarının iptaline karar verilmesini talep etmiş, Mahkememizce asli müdahale talebinin kabulüne karar verilmiştir. Dosyaya celp edilen icra esas ve talimat dosyalarının incelenmesinde, Kuşadası … İcra Müdürlüğünün … Esas (Eski Esas: …) dosyasından 21.12.2005 tarihinde davalılardan … A.Ş. hakkında 38.375 Euro (63.140 TL) için ilamsız icra takibine girişildiği, itiraz üzerine Bakırköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/225 E. ve 2012/63 K. sayılı dosyasından verilen itirazın iptali kararı ile takibin 26.06.2012 tarihinde kesinleştiği, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Talimat dosyasından haciz talep edildiği ancak haczi kabil mal bulunamadığının 18.05.2012 tarihinde zabıt altına alındığı görülmüştür. Asli müdahilin alacaklı bulunduğu tek davalı şirket … A.Ş. olduğundan asli müdahale sadece …. A.Ş.nin de davalısı bulunduğu birleşen İstanbul 40. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/126 E. sayılı dosyası ile sınırlıdır. Alacağın tasarruftan önce doğmuş olması, alacağın kesinleşmesi ve aciz belgesi ön koşulu asli müdahilin alacağı için de yerine gelmiş bulunduğundan ve bu davalının tasarruflarının iptali gerektiğinden asli müdahilin davasının da kabulüne karar verilmiştir.Davacı vekili Mahkememize sunduğu 19/01/2021 tarihli dilekçesiyle; birleşen İstanbul 44. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/64 E. sayılı dosyasında, dava açıldığı tarihte henüz son 15 çekin tarihi gelmediği ve dolayısıyla icra takipleri henüz açılmamış olduğundan bu icra dosyalarının dilekçelerinde yer verilmediğini ancak bunlara ilişkin harcın yatırıldığını belirterek gerekçeli kararda belirtilmeyen 23 adet icra dosyasının da kararda yer verilmesini talep etmiş ise de; her davanın açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirilmesinin genel hukuk ilkesi olduğu, dava tarihinde henüz vade tarihi gelmemiş ve dolayısıyla icra takibine başlanmamış olan çekler ile ilgili tasarrufun iptalinin talep edilmesinin mümkün bulunmadığı, zira bu çeklerin ödenip ödenmeyeceği, icra takibinde tahsilat yapılıp yapılmayacağının bilinmesinin mümkün olmadığı, bu nedenlerle dava tarihi itibariyle icra takibine konu yapılmamış olan çeklerle ilgili tasarrufun iptali talep edilemeyeceği, kaldı ki; davacı vekilinin dilekçesinde belirttiği icra takip dosyalarıyla ilgili İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/381 E. 2020/31 K. sayılı dosyasında iptaline karar verilen tasarruflar için cebri icra ve satış yetkisi verildiği anlaşılmakla, davacı vekilinin bu çeklere ait icra dosyalarında da davacıya cebri icra ve satış yetkisi verilmesi talebi yerinde görülmemiştir.” gerekçesiyle; ” 1-Asıl Davanın KABULÜ ile, İstanbul İli, Silivri İlçesi, … Mah. … Ada, … Parsel sayılı taşınmazın borçlu … A.Ş. tarafından davalı … Bankası A.Ş. ‘ye satışına ilişkin 28/12/2011 tarihli satış tasarrufunun İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına konu alacak ve ferileri ile sınırlı olarak İPTALİNE, bu takip dosyasındaki takip konusu alacak ve ferilerine yetecek oranda tahsili için tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile, davacıya bu taşınmaz üzerinde haciz ve satış yetkisi verilmesine, 2-Birleşen İstanbul 50. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/48 Esas sayılı davanın KABULÜ ile, İstanbul İli, Silivri İlçesi, … Mah. … Ada, … Parsel sayılı taşınmazın borçlu … A.Ş. tarafından davalı … Bankası A.Ş. ‘ye satışına ilişkin 28/12/2011 tarihli satış tasarrufunun İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyalarına konu alacak ve ferileri ile sınırlı olarak İPTALİNE, bu takip dosyalarındaki takip konusu alacak ve ferilerine yetecek oranda tahsili için tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile, davacıya bu taşınmaz üzerinde haciz ve satış yetkisi verilmesine, 3-Birleşen İstanbul 44. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/64 Esas sayılı davanın KABULÜ ile, İstanbul İli, Silivri İlçesi, … Mah. … Ada, … Parsel sayılı taşınmazın borçlu … A.Ş. tarafından davalı … Bankası A.Ş. ‘ye satışına ilişkin 28/12/2011 tarihli satış tasarrufunun İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyalarına konu alacak ve ferileri ile sınırlı olarak İPTALİNE, bu takip dosyalarındaki takip konusu alacak ve ferilerine yetecek oranda tahsili için tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile, davacıya bu taşınmaz üzerinde haciz ve satış yetkisi verilmesine, 4-Birleşen İstanbul 40. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/126 Esas sayılı dosyasında; I-) Asıl davacının açtığı davada; A)Davalı … hakkında açılan davanın FERAGAT nedeniyle REDDİNE, B)Asıl davacının diğer davalılara karşı açtığı davanın KISMEN KABULÜ ile; a)Davalı … A.Ş. ile … A.Ş. Arasındaki ve … A.Ş. İle … Limited Şirketi arasında yapılan Kız kulesinin Hasılat karşılığı hizmet sözleşmesinin iptaline, b)Davalı … A.Ş. ile … arasındaki tekne hizmetinin devrine ilişkin sözleşmenin iptaline, c)Davalı … A.Ş. ile … A.Ş. arasındaki …’un hasılat kirasının devri sözleşmesinin iptaline, d)Davalı … A.Ş. ile davalı … Şirketi arasındaki … unvanlı işletmenin devrine ilişkin tasarrufun iptaline, e)Davalı … A.Ş. ile … A.Ş. arasında … AVM işletmesinin devrine ilişkin sözleşmenin iptaline, f)Davalı … A.Ş şirketi … A.Ş. arasında 02/01/2012 tarihli Çengelköy … AVM’de bulunan … mağazasına ait elektrik ve su bedellerinden doğan 60.000 TL’lik alacağın temliki sözleşmesinin iptaline, g)Davalı … A.Ş. ile … A.Ş. arasında 02/01/2012 tarihli Silivri … mağazasına ait elektrik ve su faturalarından doğan 1.450.000 TL’lik alacağın temlikine ilişkin sözleşmenin iptaline, h)Davalı … A.Ş. ile … A.Ş. arasında Silivri … mağazasına ait ortak giderlerden doğan 393.600-Euro alacağın temlikine ilişkin sözleşmenin iptaline, ı)Davalı … A.Ş. ile birleşen davalı … A.Ş. ile davalı … A.Ş. arasında İstanbul İli Silivri İlçesi, … Mah. … Ada, … parsel Nolu taşınmazın devrine ilişkin 04.01.2012 tarihli tasarrufun iptaline, i)Davalı … A.Ş. ile Birleşen davalı … A.Ş. ile davalı … A.Ş. arasında İstanbul İli Silivri İlçesi, … Mah. … parselin devrine ilişkin 05.01.2012 tarihli tasarrufun iptaline, j)Davalı … A.Ş. ile Birleşen davalı … A.Ş. ile davalı … A.Ş. arasında İstanbul İli Silivri İlçesi, … Mah. … parselin devrine ilişkin 05.01.2012 tarihli tasarrufun iptaline, k)Davalı … A.Ş. ile Birleşen davalı … A.Ş. ile davalı … A.Ş. arasında İstanbul İli Silivri İlçesi, … Mah. … parselin devrine ilişkin 05.01.2012 tarihli tasarrufun iptaline, l)Davalı … A.Ş. ile Birleşen davalı … A.Ş. ile davalı … A.Ş. Arasında İstanbul ili Silivri ilçesi, … Mah. … parselin devrine ilişkin 30.12.2011 tarihli tasarrufun iptaline, m)Davalı … A.Ş. ile Birleşen davalı … A.Ş. ile davalı … A.Ş. arasında İstanbul ili Silivri ilçesi, … Mah. … parselin devrine ilişkin 30/12/2011 tarihli tasarrufun iptaline, n)Davalı … A.Ş. ile Birleşen davalı … A.Ş. ile davalı …. A.Ş. arasında İstanbul ili Silivri ilçesi, … Mah. … parselin devrine ilişkin 30/12/2011 tarihli tasarrufun iptaline, o)Davalı …. A.Ş. ile Birleşen davalı … A.Ş. ile davalı … A.Ş. arasında İstanbul ili Silivri ilçesi, … Mah. … parselin devrine ilişkin 30/12/2011 tarihli tasarrufun iptaline, ö)Davalı … A.Ş. ile Birleşen davalı … A.Ş. ile davalı … A.Ş. arasında İstanbul ili Silivri ilçesi, … Mah. … parselin devrine ilişkin 30/12/2011 tarihli tasarrufun iptaline, p)Davalı … A.Ş. ile Birleşen davalı … A.Ş. ile davalıKlasis … A.Ş. arasında İstanbul ili Silivri ilçesi, … Mah. … parselin devrine ilişkin 30/12/2011 tarihli tasarrufun iptaline, r)Davalı …’nun İstanbul İli Beykoz İlçesi … köyü … parselde bulunan (…) villasının üzerinde davalı … yararına 2.000.000TL’lik ipotek tesisine ilişkin tasarrufun iptaline, s)Davalı … A.Ş. (devirden önce … A.Ş. ‘ye ait olan) ile davalı … arasında İstanbul ili Silivri ilçesi, … Mah. … Ada … parselin devrine ilişkin 28/12/2011 tarihli tasarrufun iptaline, ş)Davalı … A.Ş. (devirden önce … A.Ş. ‘ye ait olan) ile davalı … arasında İstanbul ili Silivri ilçesi, … Mah. … Ada … parsel ve … ada … parselin devrine ilişkin 28/12/2011 tarihli tasarrufların iptaline, t)Davalı … A.Ş. ile davalı … arasında İstanbul ili, Silivri ilçesi, … Mah. … Ada, … parselin devrine ilişkin 28/12/2011 tarihli tasarrufun iptaline, İptaline karar verilen her bir tasarruf için; İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyalarındaki alacakların tahsili için sadece bu icra dosyalarındaki asıl alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere her bir dosya açısından ayrı ayrı cebri icra ve satış yetkisinin verilmesine, C) … AVM’de bulunan tüm mağazaların kira sözleşmelerinin devrine ilişkin talebin ve Kız Kulesi işletmesinde bulunan pos hesabının devrine ilişkin talebin, Davalı … A.Ş, … A.Ş., … A.Ş.’nin tüm malvarlığı ile … A.Ş.’nin bünyesine katılmasına, Davalı … A.Ş.’nin tüm hisselerinin ve iştiraki olduğu tüm şirketlerdeki hisselerinin davalı … A.Ş.ne devrine ilişkin tasarruflara dair talebin malvarlığında azalma oluşturacak tasarruf işlemleri olmadıklarından, bu taleplerinin REDDİNE, D)Dava konusu Tekirdağ İli, Merkez İlçesi, … Köyü, … Parsel sayılı taşınmazın 29/12/2011 tarihli Resmi Senet ile … A.Ş. tarafından … A.Ş .’ye devredildiği, bu şirket tarafından da dava tarihinden önce 30/03/2012 tarihinde dava dışı …’e satıldığı ve halen malikin … olduğu ve taşınmaz malikinin davada davalı olarak yer almadığı anlaşıldığından bu taşınmaza ilişkin talebin reddine, II)Asli Müdahil davacı …’nın davasının KABULÜ ile; a)Davalı … A.Ş. ile Birleşen davalı … A.Ş. ile davalı … A.Ş. arasında İstanbul İli Silivri İlçesi, … Mah. … Ada, … parsel Nolu taşınmazın devrine ilişkin 04/01/2012 tarihinli tasarrufun iptaline, b)Davalı … A.Ş. ile Birleşen davalı … A.Ş.ile davalı … A.Ş. arasında İstanbul İli Silivri İlçesi, … Mah. … parselin devrine ilişkin 05/01/2012 tarihli tasarrufun iptaline, c)Davalı … A.Ş. ile Birleşen davalı … A.Ş. ile davalı … A.Ş. arasında İstanbul İli Silivri İlçesi, … Mah. … parselin devrine ilişkin 05/01/2012 tarihli tasarrufun iptaline, d) … A.Ş. ile Birleşen davalı … A.Ş. ile davalı … A.Ş. arasında İstanbul İli Silivri İlçesi, … Mah. … parselin devrine ilişkin 05/01/2012 tarihli tasarrufun iptaline, e)Davalı … A.Ş. ile Birleşen davalı … A.Ş. ile davalı … A.Ş. arasında İstanbul ili Silivri ilçesi, … Mah. … parselin devrine ilişkin 30/12/2011 tarihli tasarrufun iptaline, f)Davalı … A.Ş. ile Birleşen davalı … A.Ş. ile davalı … A.Ş. arasında İstanbul ili Silivri ilçesi, … Mah. … parselin devrine ilişkin 30/12/2011 tarihli tasarrufun iptaline, g)Davalı … A.Ş. ile Birleşen davalı … A.Ş. ile davalı … A.Ş. arasında İstanbul ili Silivri ilçesi, … Mah. … parselin devrine ilişkin 30/12/2011 tarihli tasarrufun iptaline, h)Davalı … A.Ş. ile Birleşen davalı … A.Ş. ile davalı … A.Ş. arasında İstanbul ili Silivri ilçesi, … Mah. … parselin devrine ilişkin 30/12/2011 tarihli tasarrufun iptaline, ı)Davalı … A.Ş. ile Birleşen davalı … A.Ş. ile davalı … A.Ş. arasında İstanbul ili Silivri ilçesi, … Mah. … parselin devrine ilişkin 30/12/2011 tarihli tasarrufun iptaline, i)Davalı … A.Ş. ile Birleşen davalı … A.Ş. ile davalı … A.Ş. arasında İstanbul ili Silivri ilçesi, … Mah. … parselin devrine ilişkin 30/12/2011 tarihli tasarrufun iptaline, j)Davalı … A.Ş. (devirden önce … A.Ş.’ye ait olan) ile davalı … arasında İstanbul ili Silivri ilçesi, Piri … Mah. … Ada … parselin devrine ilişkin 28/12/2011 tarihli tasarrufun iptaline, k)Davalı … A.Ş. (devirden önce … A.Ş.’ye ait olan) ile davalı … arasında İstanbul ili Silivri ilçesi, … Mah. … Ada … parsel ve … ada … parselin devrine ilişkin 28/12/2011 tarihli tasarrufların iptaline, İptaline karar verilen her bir tasarruf için; Kuşadası … İcra Müdürlüğünün … Esas (Eski Esas: …) sayılı icra dosyasındaki alacağının tahsili için bu icra dosyasındaki asıl alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere Asli Müdahil davacıya cebri icra ve satış yetkisinin verilmesine, ” karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili, davalı … Bankası A.Ş vekili, davalılar …A.Ş, …A.Ş ve …A,Ş vekili, davalılar …, … A.Ş, … A.Ş ve …A.Ş vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Mahkemece, davalılar … A.Ş, …A.Ş ve … A,Ş vekili Av. … tarafından yapılan istinaf başvurusu ile davalılar …, … A.Ş, … A.Ş ve … A.Ş vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu değerlendirilerek; her bir davalı grubu bakımından ayrı ayrı verilen 22/03/2021 günlü ek kararlar ile eksik istinaf harç ve giderlerini yatırmaları konusunda kendilerine verilen 1 haftalık kesin süre içerisinde harç ikmalinin yerine getirilmediğinin anlaşıldığından bahisle HMK’nun 344.madde hükmü uyarınca ” istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına” karar verilmiştir. Mahkemece verilen istinaf başvurularının değerlendirilmesine ilişkin 22/03/2021 günlü ek kararlar usulüne uygun şekilde ilgili taraf vekillerine ayrı ayra tebliğ edildiği halde ek kararlara yönelik olarak adı geçen davalılar tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmadığı görülmüştür. Bu durumda, sadece davacı vekili ve davalı … Bankası A.Ş vekili tarafından yapılan istinaf başvurularının değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Davacı vekilinin istinaf nedenleri ; Asıl dava ile birleşen İstanbul 44. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/64 esas sayılı davasına konu dava dilekçesinde, davanın açıldığı tarihte henüz keşide tarihi gelmeyen ve icra takibine konu edilmeyen 15 adet çek ve bunların kur farkına istinaden oluşan alacaklar bakımından da tasarrufun iptali isteminde bulunulduğuna ve toplam 16 çek ve bunların kur farkları toplamı üzerinden harç yatırıldığına göre, keşide tarihi gelmeyen çeklerle ilgili olarak daha sonra yapılan icra takip dosyaları kapsamındaki alacaklarının elde edebilmek için kendilerine tasarruf konusu taşınmaz üzerinde cebr’i icra ve satış yetkisi verilmesi gerekirken hatalı bir takım değerlendirmeler sonucunda yazılı biçim ve şekilde sadece birleşen 2012/64 esas sayılı dosya kapsamında, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas ve … E. Sayılı takip dosyalarına konu alacak ve ferileri ile sınırlı olarak tasarrufun iptaline karar verilmesinin doğru olmadığına ilişkindir. Davalı … Bankası A.Ş. vekilinin istinaf nedenleri ise; yargılama sırasındaki beyan ve savunmalarına benzer nitelikte olup, yetersiz ve esasen birbiri ile çelişik bilirkişi raporlarından hareketle davaya dair tüm itirazları ve beyanları dikkate alınmadan hatalı değerlendirme sonucunda davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna yöneliktir. İstinaf edenlerin sıfatına, istinafların kapsam ve nedenleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlarla sınırlı olmak kaydı ile yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava İcra İflas Kanunun 277 ve devamı madde hükümlerine göre açılmış tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. 1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesine usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davacı tarafın icra takibine konu etttiği çekler ile kur farkından doğan alacakların 24/12/2010 günlü hisse devir sözleşmesinden kaynaklanmasını, hisse devir sözleşmesinin TTK hükümleri kapsamında geçerli bir sözleşme niteliğinde bulunmasına, bu durumda söz konusu sözleşmeden kaynaklanan alacakların gerçek alacak nitelikte olmasına, alacağın doğum tarihinin 24/12/2010 olduğu gözetildiğinde iptal isteğine konu olan ve davalı … Bankasının tarafı bulunduğu taşınmaz devrine ilişkin tasarrufların 28/12/2011 tarihinde gerçekleşmesi karşısında, tasarrufun borcun doğumundan sonra gerçekleştiğinin kabul edilmesinin gerekmesine, ayrıca davalı borçlular aleyhine başlatılan takiplerin kesinleşmiş bulunması ve davalı borçlular bakımından icra dosyaları kapsamında düzenlenen haciz tutanaklarının İİK’nun 105. maddesi kapsamında geçici aciz vesikası hükmünde olduğu gibi, davalı borçlular hakkında çok sayıda icra takibi bulunması ve davalı borçlular adına kayıtlı başka başka mal varlığı olduğu anlaşılmakta ise de bunlar üzerinde çok sayıda haciz ve ipotek bulunması durumu ile takip konusu alacakların halen ödenmediği de gözetildiğinde aciz halinin gerçekleşmiş bulunduğunun sabit olmasına göre görülmekte olan davada dava ön şartlarının gerçekleştiğinin belirgin olmasına, ayrıca davalı bankanın istinaf isteğine konu olan ve adına kayıtlı bulunan 5 adet taşınmazın, davalı borçluların davalı bankaya olan borçlarını ödeyebilmek ve banka alacağını teminat altına alabilmek amacıyla devredildiğinin davalı tarafça açıkça kabul edildiği değerlendirildiğinde, yerleşmiş yargısal uygulamalara göre, böyle bir tasarrufun mutat ödeme vasıtası niteliğinde bulunmadığının kabul edilmesinin gerekmesine (Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 24/10/2018 gün 2016/6196 E.,2018/9530 K ve 28/11/2012 gün 2012/12665E., 2012/13208 K sayılı içtihatları), taşınmazları kendi alacağına karşılık devraldığını belirten davalının banka olmasının yapılan işlemleri mutat ödeme vasıtası haline getirmeyeceği gibi davalı borçlular ile davalı banka arasında daha önceye dayalı ticari ilişkinin varlığı ile iptali istenen taşınmaz devirlerinin dayanağını oluşturan 28/11/2011 günlü protokolün temlik eden davacı … tarafından imzalanmamış olduğu değerlendirildiğinde, alacağını davalı borçluların içinde bulunduğu mali durum nedeniyle tahsil edemeyen davalı bankanın iptali isteğine konu tasarruf sırasında, davalıların içinde bulunduğu mali durumu ve ızrar kastını bilmediği veya bilebilecek durumda olmadığından da söz edilemeyeceğine ve dosyada mevcut diğer tüm bilirkişi raporları ile hukuki mütealaların da değerlendirilmesi ve tartışılması sonucunda, konusunda uzman bilirkişiler tarafından düzenlendiği anlaşılan 24/01/2020 günlü kök ve 06/08/2020 günlü ek heyet rapordaki denetlenebilir gerekçeler içeren belirleme ve değerlendirmelerin de mahkemece varılan tüm sonuçları destekler nitelikte olduğunun anlaşılmış olmasına göre, yazılı biçim ve şekilde davalı bankanın tarafı olduğu taşınmaz devrine ilişkin tasarrufların iptaline karar verilmiş olmasında bir yanılgı tespit edilemediğinden, davalı banka vekilinin yerinde olmayan istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Davacı vekilinin istinaf itirazlarına gelince: Görülmekte olan dava, ileri sürülüş biçimine göre İİK’nun 277 ve devamı madde hükümlerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali isteğine ilişkin bulunmaktadır. Bu tür davaların dinlenebilmesi için, diğer dava ön koşullarının varlığı yanında, borçlu hakkında icra takibine geçilmesi ve bu takibin kesinleşmesi de gereklidir. Bu açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde, asıl dava ile birleşen 2012/64 esas sayılı davanın açıldığı tarihte, ilk derece mahkemesince verilen kararın kapsamı dışında kalan alacaklarla ilgili olarak bir icra takibi başlatılmadığı konusunda her hangi bir duraksama olmadığı gibi bu yön davacı tarafın da kabulündedir.( Kaldı ki davacı tarafın, birleşen 2012/64 esas sayılı dava tarihinde henüz icra takibine konu edilmeyen sıralı çeklerden ve bu çeklerin kur farkından kaynaklanan alacakları nedeniyle başlatmış oldukları icra takipleri kapsamında İstanbul 7,Asliye Hukuk Mahkemesince görülerek sonuçlandırılan 2019/381 esas sayılı aynı nedenlere dayanarak açtığı tasarrufun iptali davası bulunmakta olduğu (öncesi 2015/253 esastır) ve bu dava sonucunda ilk derece mahkemesince verilen ” Davacının asıl ve birleşen davasının derdestlik nedeni ile HMK 114/1-ı ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden REDDİNE,” ilişkin 18/04/2/17 gün ve 2015/253 E., 2017/225 sayılı karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurularak görülmekte olan davanın, İstanbul 9.Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen 2012/31 esas sayılı davanın konusunu oluşturan çeklerle ilgili olmadığı ve 2012/31 esas sayılı dosyada henüz takibe geçilmeyen çeklerle ilgili olarak herhangi bir harç yatırılmadığı ileri sürülerak kararın kaldırılmasını istediği ve istinaf incelemesi sonucunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk dairesince verilen 2017/1313-2019/963 esas ve karar sayılı ilamla davacı tarafın beyan ve talepleri yerinde bulunduğu sonucuna varılarak ilk derece mahkemesince verilen kararın HMK.m.353/1-a/6 hükmü kapsamında kaldırıldığı ve yeniden yargılama yapılarak davanın esasıyla ilgili olarak bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderildiği ve bu şekilde dosyanın 2019/381 esasını aldığı ve bu defa kabulle sonuçlanan davanın istinaf aşamasında bulunduğu dosya kapsamından ve uyap kayıtlarından anlaşılmaktadır. ) Hal böyle olunca, mahkemece davanın İİK’nun 277 ve devamı madde hükümlerine dayanılarak açılan tasarrufun iptalı davası olduğu doğru bir biçimde değerlendirilerk sadece dava tarihinden önce başlatılan icra takiplerine konu alacaklar bakımından hüküm tesis edilmiş olmasında hatalı herhangi bir durum tespit edilemediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun da reddi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davacı vekili ve davalı … Bankası A.Ş vekili tarafından yapılan istinaf başvurularının HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf yasa yoluna başvuran davacıdan alınması gereken harç istinafa başvuru sırasında peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı … Bankası A.Ş’den Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.076.665,44-TL harçtan, peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 268.088,89-TL nispi karar ve ilam harcı ile 237,20-TL maktu istinaf karar ve ilam harcı toplamı olan 268.326,09-TL’nin düşümü ile kalan 808.339,35-TL istinaf karar ve ilam harcının davalı … Bankası A.Ş’ den alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı vekili ile davalı banka vekili tarafından yapılan giderlerin üzerlerinde bırakılmasına, HMK. m. 353/1-b/1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 361. gereğince, tebliğden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 21/10/2021