Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2021/591 E. 2021/723 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/591
KARAR NO: 2021/723
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/11/2020
NUMARASI: 2018/466 E.- 2020/273 K.
DAVANIN KONUSU: Rücuan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/04/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; vekil edeni sigorta şirketi nezdinde kasko sigortalı bulunan … plaka sayılı römorkun 25/02/2015 tarihinde İtalya’nın Trieste limanında roro gemi sahasına indirilirken … adıyla tabir edilen çekici aracın hatalı kullanılması nedeniyle hasara uğradığını, bu kaza sonucunda oluşan hasar bedeline karşılık olarak vekil edeni şirket tarafından sigortalıya, 21/04/2015 tarihinde 14.600,00-TL ödeme yapılarak TTK’nun 1301.madde hükmü uyarınca haklarına halef olunduğunu ve hasarın oluşumunda davalı şirketin sorumluluğu bulunduğunu beyan ederek, fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla 14.600,00-TL tazminatın, sigortalıya yapılan ödeme tarihinden işletilecek en yüksek mevduat faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili cevabında özetle; davacı … şirketinin öncelikle aktif dava ehliyetine sahip olup olmadığını kanıtlaması gerektiğini, zira sigortalısına sigorta tazminatı ödeyen sigortacının, yaptığı ödemeyi rücu edebilmesi için sözü edilen bu ödemenin bir sigorta sözleşmesinden doğan borca karşılık yapılmasının aranacağını, bu olmadığı takdirde halefiyetten söz edilemeyeceğini, ayrıca dava dışı sigortalı … Lojistik ile vekil edeni şirket arasında deniz taşımacılığı konusunda sözleşme bulunduğunu, talep konusu hasarın yükün tahliyesi sırasında meydana geldiğinin ileri sürüldüğünü, bu durumda taşıma işinden kaynaklanan bir zarar mevcut olmadığından vekil edeni şirketin sorumluluğu yoluna gidilemeyeceğini belirterek davanın öncelikle aktif husumet ehliyeti yokluğundan olmadığı takdirde ise esastan reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece toplanan deliller ve bilirkişi raporları doğrultusunda; “Davacı sigortacının, sigortalının haklarına TTK 1472 hükmü uyarınca kanunen halef olabilmesi için geçerli bir sigorta sözleşmesinin hükümlerine göre sigorta tazminatını ödemiş olması şarttır. Buna ek olarak zarar, sigorta sözleşmesinde öngörülen rizikonun gerçekleşmesi sonucunda meydana gelmiş olmalı ve sigorta himayesi kapsamında bulunmalıdır. Son olarak rizikonun gerçekleşmesi sonucunda meydana gelen zararlar İçin sigortalının üçüncü şahıslara karşı tazminat talep hakkına sahip olması gerekmektedir. Davacı, dava dışı sigortalı ile arasındaki sigorta sözleşmesine ilişkin olarak dosyaya Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi sunmuştur. Kasko Sigortası Genel Şartları’nın 5.9. maddesine göre. “taşıtın bir hasar veya arıza nedeniyle zorunlu olarak taşınması veya çekilmesi nedeniyle meydana gelen teminat kapsamındaki zararlar hariç olmak üzere, taşıtın kendi gücü ile girip çıkacağı düzenli (tarifeli) ve ruhsatlı sefer yapan gemiler ve trenler dışında, kara, deniz, nehir ve havada taşınması sırasında uğrayacağı zararlar” teminatın kapsamı dışındadır. Dosya kapsamında dava konusu olayda sigorta ile teminat altına alınan … plakalı dorsenin taşımanın gerçekleştiği … gemisine kendi gücü ile girip çıkmadığı, mafi denilen ve dosyada alınan bilirkişi raporunda açıklanan çekici marifeti ile gemiden tahliye edildiği ve tahliye esnasında hasarın meydana geldiği anlaşılmıştır. Bu halde davaya konu hasarın kasko sigortası teminatı kapsamı dışında olduğu mahkemece kabul olunmuştur. Dolayısıyla davacı sigortacının TTK 1472 maddesi kapsamında geçerli bir sigorta sözleşmesine dayanarak ödemesi gereken sigorta tazminatını ödediğinden bahsedilemeyeceğinden davacının aktif husumet ehliyetini haiz olmadığı kabul edilmiştir. Sigorta sözleşmesi uyarınca sigorta himayesinde bulunmayan bir zarar için sigorta tazminatı ödediği kabul olunan davacı dosyaya zarar gören sigortalısının zarar sorumlusuna karşı olan tazminat talep hakkı alacağını temlik aldığına ilişkin olarak da dosyaya herhangi bir delil sunmamıştır.” gerekçesiyle, görülmekte olan davada, davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri; mahkemenin, aktif husumet ehliyeti bulunmadığına ilişkin değerlendirmesinde isabet olmadığı, zira … A.Ş ile vekil edeni sigorta şirketi arasında düzenlenen kasko poliçesinin 2.sayfasındaki özel düzenlemeden de anlaşılacağı üzere Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.4.7 maddesinde belirtilen durumun poliçe teminatı kapsamına alındığı halde bu husus üzerinde durulmadan ve bilirkişi heyetinden ek rapor alınması yoluna gidilmeden karar verilemeyeceğine yöneliktir. Dava, kasko sigorta poliçesi kapsamında sigortalıya yapılan ödemenin, zarar sorumlusu olduğu belirtilen davalıdan rücuan tahsili isteğine ilişkindir.6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun “Halefiyet” başlıklı 1472. maddesinde ” (1) Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir. (2) Sigortalı, birinci fıkraya göre sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin etmişse, sigortalı kalan kısımdan dolayı sorumlulara karşı sahip olduğu başvurma hakkını korur.” hükmü bulunmaktadır.Anılan hükümden de anlaşılacağı üzere, sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceğinden, sigortacı ancak sigortalısının zarar veren kişiden isteyebileceği kadar ve yaptığı ödemeyle sınırlı olarak rücu talebinde bulunabilir. Sigortalının zararını talep hakkı bulunmadığı durumlarda, sigortacı da halefiyetle talepte bulunamaz.Ancak sigortacının bu madde hükmüne dayanarak zarar sorumlusu olduğunu ileri sürdüğü davalıdan rücuan tazminat isteğinde bulunabilmesi için, rizikonun poliçenin teminatı kapsamında kalması gereklidir. Diğer bir ifade ile police kapsamında teminat dışı kalan hallerde yapılan ödemelerden dolayı sigortacının rücu davası açması mümkün değildir. Talebin dayanağını oluşturan poliçenin düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan Kasko Sigortası Genel Şartlarının “Teminat Dışında Kalan Zararların” düzenlendiği A.5 maddesinin (7.) bendinde ” Aracın bir hasar veya arıza nedeniyle zorunlu olarak taşınması veya çekilmesi nedeniyle meydana gelen teminat kapsamındaki zararlar hariç olmak üzere, taşıtın kendi gücü ile girip çıkacağı ruhsatlı sefer yapan gemiler ve trenler dışında, kara, deniz, nehir ve havada taşınması sırasında uğrayacağı zararlar” ın teminat kapsamı dışında kaldığı hükme bağlanmıştır. Ancak eldeki davada; davacı …, dava dışı Türkerler Lojistik …. A,Ş ile aralarında başlangıç tarihi 07/04/2014 ve bitiş tarihi 31/03/2015 olan “Genişletilmiş Kasko Sigorta Policesi” imzalanmış olduğunu ve poliçeye konu … plaka sayılı römorkun gemi ile taşınması için davalı şirket ile sigortalı arasında sözleşme yapıldığını, söz konusu bu römorkun İtalya’nın Trieste Limanında gemiden indirilirken mafi tabir edilen çekicinin hatalı kullanımı nedeniyle hasara uğradığını, sigortalı aracın hasarsız bir biçimde gemiden indirilmesini sağlamakla yükümlü olan davalının bu yükümlülüğünü yerine getirmediğinden oluşan zarardan sorumlu bulunduğunu ve oluşan zararın kasko sigorta poliçesine dahil edilen ek teminatın kapsamında olduğunu ileri sürmüştür. Mahkemece hükme esas alınan 20/09/2019 teslim alınma tarihli kök ve 23/09/2019 teslim alınma tarihli ek bilirkişi heyet raporunda; rizikonun poliçenin teminatı kapsamında olup olmadığına ilişkin değerlendirme sadece Kara Araçları Kasko Sigortası Genel Şartlarında “Teminat Dışında Kalan Zararlar” başlıklı A.5 maddesindeki düzenleme gözetilerek yapılmış, davacı tarafın raporlara itirazında dile getirdiği Kasko Sigortası Genel Şartlarının Ek Sözleşme ile Teminat Kapsamına Dahil Edilebilecek Başlıklı A.4 maddesinin 7.bendinde düzenlenen “Yetkili olmayan kişilere çektirilen araçlara gelen zararlar ile kurallara uygun olmadan çekilen veya çektirilen araçlara gelen zararlar” şeklindeki teminatın, talep konusu poliçeye eklenen ek teminatlardan biri olduğuna ve bu nedenle de rizikonun poliçenin teminatı kapsamında bulunduğuna ilişkin iddiası üzerinde durulmamış ve bu konuda ne mahkemece ne de bilirkişilerce herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır. Bu durumda bilirkişi raporları hükme esas alınmaya elverişli nitelikte olmadığı açıktır. Hal böyle olunca, mahkemece davacı tarafça poliçenin teminatı kapsamına dahil edildiğini ileri sürdüğü husus gözetilerek, oluşan rizikonun poliçenin teminatı kapsamında olup olmadığı konusunda inceleme ve değerlendirme yapılması hatta gerekirse bu konuda bilirkişi heyetinden ek rapor alınmak suretiyle konuya açıklık getirilmesi gerekirken, davacının bu yöndeki iddiası üzerinde hiç durulmadan yetersiz bilirkişi raporundaki değerlendirme ve belirlemelerin esas alınması sonucunda eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmiş olması hali HMK.m.353/1-a/6 hükmü kapsamındaki hali oluşturacağından davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/11/2020 tarih ve 2018/466 E.- 2020/273 K. sayılı kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın belirtilen şekilde işlem ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,70-TL istinaf karar ve ilam harcının istek halinde kendisine İADESİNE,4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,5-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından yapılan diğer istinaf yargılama giderlerinin ise ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonucunda verilecek hükümde dikkate alınmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda ve HMK.m. 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22/04/2021