Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2021/525 E. 2023/475 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/525
KARAR NO: 2023/475
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/12/2020
NUMARASI: 2015/525 Esas -2020/561 Karar
DAVANIN KONUSU: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/03/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili 22/05/2015 tarihli dava dilekçesinde özetle; 01/09/2013 tarihinde sürücüsü … olan 09 E 2165 plakalı aracın müvekkilinin sürücüsü olduğu motosiklete çarpması sonucu çift taraflı yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, dava konusu trafik kazası nedeniyle müvekkilinin bedensel zarara uğradığını, … plakalı aracın zorunlu olmasına rağmen trafik sigortası olmadığını belirterek, HMK’nın 107 maddesi kapsamında olmak üzere müvekkilinin bedensel zararının tespiti ile şimdilik 1.000,00 TL daimi iş göremezlik ve 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatının başvuru tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 25/02/2020 tarihli dilekçesi ile tazminat talebini arttırmak suretiyle, 250.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava öncesi yazılı başvuru şartının yerine getirilmediğini, davacının müterafik kusurlu olması nedeniyle tazminatta indirim yapılması gerektiğini, geçici iş göremezlik taleplerinin teminat kapsamında olmadığını, SGK tarafından davacıya ödeme yapılmış ise ödenecek tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Mahkememizce İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan 26/09/2018 tarih – 3673 sayılı rapor ile; iki ihtimalli rapor hazırlanmak suretiyle çarpma noktasının müşteki sürücü …’in şeridinde olması durumunda …’in kusursuz ve …’in tamamen kusurlu, çarpma noktasının sanık …’in şeridinde olması durumunda sanık …’in kusursuz ve müşteki …’in tamamen kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Ceza yargılamasına ilişkin evrakların incelenmesinde vaki kazada sanık olarak ifadesi alınan …’in 26/12/2013 tarihli ifadesinde “Kemer Hes Lojmanlarını geçtikten sonra alt kısmında bulunan viraja doğru yaklaştığımda virajın görünmeyen kısmından önüme bir motosiklet savruldu. Benim aracımın ön kaputunun üstünden motosiklet geçti ve benim aracıma da çarptı. O esnada motosikletin virajda yolun kenarındaki kayaya çarparak savrulduğunu, motosiklette bulunan … ve …’in yere düştüklerini gördüm. Viraja hızlı girdikleri için kontrolü sağlamayıp yol kenarındaki kayaya çarptıklarını söylediler…” şeklinde ifade verdiği, bu ifadeden davacı sürücünün, şayet kendi şeridi açık olmuş olsa idi doğal olarak yoldan çıkmak yerine kendi şeridinde yola devam edecek olduğu, yoldan çıkmasının ise ancak kendi şeridinin kapalı olması halinde mümkün olacağı ve bu nedenle esas itibariyle … plakalı sürücü …’in davacı …’in şeridini ihlal neticesinde kazanın meydana geldiği, davacının sürmekte olduğu motosiklete yolcu olarak binen … 07/02/2014 tarihli ifadesinde; “… Ben de ağabeyimin arka kısmında oturuyordum. Bozdoğan istikametinde ilerlerken Dereağzı Mevkiine geldiğimi esnada bir anda …’in kullanmış olduğu araç ile karşı karşıya geldik. Aramızdaki mesafe kısa olduğu için ağabeyim … kaçamadı ve …’in kullanmış olduğu araç ile çarpıştık. Çarpışmadan sonra yere düştüm etrafıma baktığımda ağabeyim …’ın acı çekerek sağ ayağını tuttuğunu gördüm. Bize çarpan araç sürücüsü kaza sonrasında hemen aracı ile kaza yerinden uzaklaştı. Aradan yaklaşık 15 dakika sonra … yaya olarak yanımıza geldi. …’in arabasını elli metre uzaklıktaki dere kenarında gördüm bize anlaşma teklif etti. Beni olaya hiç karıştırmayın anlaşalım dedi…” şeklindeki ifadenin de bunu kısmen doğruladığı, bundan da önemlisi gerek ceza dosyasında gerekse mahkememiz dosyasında alınmış olan raporların olay yeri görülmeden dosyadaki bilgi ve beyanlara dayanmış olması, buna karşılık ceza yargılaması sırasında yapılan keşiften sonra bilirkişi …’tan alınan 25/03/2015 havale tarihli bilirkişi raporunun olay yerinde yapılan inceleme ve dinlenen taraf ve tanık anlatımlarına dayanması nedeniyle bu bilirkişinin kusur bakımından varmış olduğu sonuca üstünlük tanınması gerektiği kanaatine varılmıştır. İstanbul ATK 2. İhtisas Dairesi’nden alınan 27/11/2019 tarih – 24315 sayılı rapor ile; davacı …’in kaza tarihinde yürürlükte olan 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre daimi maluliyet oranının %70 ve iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 12 ay sürebileceği tespit edilmiştir. Kazanın 01/09/2013 tarihinde meydana gelmiş olması nedeniyle maluliyet oranının kaza tarihinde yürürlükte olan 03/08/2013 tarih 28727 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre belirlenmesi gerekmekte ise de bu yönetmelik ile sadece Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’nin sadece Ek-1 bölümünde yer alan hususlarda değişiklik yapması Ek-3 ve diğer cetvellerin, meslek gruplarını içermemesi nedeniyle 03/08/2013 – 31/05/2015 tarihlere arasında meydana gelen vakıalarda da maluliyet oranının 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre belirlenmesi gerektiğinden (bkz.ATK 2. İhtisas Kurulu 08/02/2019 tarih ve 1817 sayılı rapor) maluliyet oranının usulüne uygun olarak tespit edilmiş olduğu görülmektedir. Tüm dosya kapsamı ile alınmış olan kusur, maluliyet ve aktüer bilirkişi raporları denetime açık ve hüküm kurmaya yeterli görüldüğünden davanın kabulü ile, 250.000,00 TL tazminatın 22/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesi ile; Davanın KABULÜ İLE; 250.000,00 TL tazminatın 22/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE karar verilmiş, verilen karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekilinin istinaf başvuru sebepleri; kusur oranları arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiği, alternatifli yapılan hesaplama hatalı olup davacının %100 kusurlu olduğu, gerek Bozdoğan Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan 05.06.2014 tarihli rapor, gerekse İstanbul ATK Trafik Ihtisas Dairesi’nden alınan 11/05/2015 tarih – 4469 sayılı kusur raporu ve gerekse İstanbul ATK Trafik Ihtisas Dairesi’nden alınan 26/09/2018 tarih – 3673 sayılı rapor karşısında davacı …’in asli derecede TAM kusurlu olduğu tartışmasız olmakla davacının davasının bu sebeple reddi gerekirken kabulünün hatalı olduğu, bilirkişi raporunun hatalı maluliyet raporuna göre hazırlandığı, davacı tarafın talebine konu tedavi teminatı kapsamında yer alan geçici iş göremezlik, bakıcı gideri ve sair tedavi masraflarından da SGK sorumlu olduğu, bu nedenlerle davacı yanın bu yöndeki taleplerinin de reddi gerekirken kabulünün ve davacı motosiklete koruyucu tertibat kullanmadan binmiş olup zararın doğmasına veya artmasına sebebiyet verdiğinden müterafik kusur indirimi yapılmadan hüküm kurulmuş olmasının hatalı olduğu hususlarına ilişkindir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. Somut olayda kaza tespit tutanağında, davacı …’in kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğunun belirtildiği, Bozdoğan Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan 05/06/2014 tarihli raporda davacının tam kusurlu olduğunun belirtildiği, eldeki dosya kapsamında alınan ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin 26/09/2018 tarihli raporunda seçenekli kusur belirtildiği, kaza tespit tutanağı ile bir kısım raporlar arasında çelişki bulunduğu, kusura ilişkin bu çelişkiler giderilmeden; diğer raporlara ve kaza tespit tutanağına değinmekle birlikte çelişkileri giderici mahiyette bulunmayan dolayısıyla da hüküm vermeye elverişli bulunmayan ATK raporuna dayanılarak istinaf incelemesine konu kararın verildiği, anlaşılmıştır. Oysaki haksız fiil mahiyetindeki trafik kazası sonucu oluştuğu iddia edilen zararların giderilmesi hususunda kazanın oluşumunda kaza taraflarının kusurlarının ne olduğunun tam olarak belirlenmesi esaslı unsurdur. Zira ödeme yapılıp yapılmayacağı, ödeme yapılacaksa miktarı tespit edilecek kusur durumuna göre belirlenecektir. Trafik kazasının gerçekleşmesinde taraf kusurlarının tam olarak belirlenmesi için raporlar arasında ve kaza tespit tutanağı arasında kusur belirlemesi hususunda ki çelişkilerin giderilmesi zorunludur. Bu durumda ilk derece mahkemesince İTÜ veya Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti gibi kurum ve kuruluşlardan seçilecek, konusunda uzman bilirkişi heyetinden (gerekirse keşif yapılarak) kusura ilişkin yukarıda belirtilen tüm raporlar ile kaza tespit tutanağını irdeleyen, kusura ilişkin alınan raporlar arasındaki çelişkiyi gideren, ayrıntılı, gerekçeli, denetime açık bir rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile ve raporlar arasındaki açık çelişki giderilmeden yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-a/6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1/Davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, istinaf istemine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6 madde hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2/Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3/İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan istinaf karar ve ilam harcının talep halinde kendisine İADESİNE, 4/Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5/İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, HMK’nın 353/1-a/6.maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 16/03/2023