Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2021/482 E. 2021/970 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/482
KARAR NO : 2021/970
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/12/2020
NUMARASI: 2018/1218 E. – 2020/790 K.
DAVA: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/06/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … nezdinde trafik sigortalı bulunan … plaka sayılı araç ile vekil edenlerin desteği ve oğlu bulunan … sevk ve idaresindeki … plakalı motosikletin çarpışması sonucunda 18/10/2008 tarihinde meydana gelen trafik kazasında destek … hayatını kaybettiğini, kazanın oluşumunda sigortalı araç sürücüsü … kusurlu olduğunun İstanbul Anadolu 30.Asliye Ceza Mahkemesinde görülerek kesinleşen 2013/476 Esas-2014/619 Karar sayılı ilamla belirlendiğini, vekil edenlerinin görülmekte olan davadan önce, kusurlu … plaka sayılı araç sürücüsü … ile araç işleteni olan … aleyhine İstanbul Anadolu 8. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen 2010/478 Esas sayılı dava dosyası ile maddi ve manevi istemli olarak dava açtıklarını, bu davanın ZMM sigortacısı olan davalı …’ye ihbar edildiğini, bu nedenle öncelikle görülmekte olan davanın 8.Asliye Hukuk Mahkemesi dava ile birleştirilmesini istediklerini belirterek, fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla her bir davacı için ayrı ayrı 5.000,00-TL destek tazminatının, davacı baba … için ihtarname tarihi olan 19/12/2008 tarihinden, davacı anne … için de İstanbul Anadolu 8.Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen 2010/478 esas sayılı dosyadaki davalıya ihbar tarihi olan 03/02/2011 tarihinden itibaren işletilecek ticari faizle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiş, 16/09/2016 günlü ıslah dilekçesi ile de,davacı … için olan istek miktarını 32.200,04-TL’ye, davacı … için olan istek miktarını da 30.977,30-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır. Davalı … vekili cevabında özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, kazaya karıştığı ileri sürülen … plaka sayılı aracın trafik sigortacısı olan vekil edeni şirketin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru ve sigorta poliçesi teminat limiti ile sınırlı bulunduğunu, davacıların destek ihtiyacında olduklarını kanıtlamaları gerektiğini, faiz türünün de yasal faiz olması gerektiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece yapılan ilk yargılama sonucunda; “Davanın KABULÜ ile davacı … yönünden 32.200,04 TL maddi tazminatın 08.01.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’ e, davacı … yönünden ise 30.977,30 TL maddi tazminatın 08.01.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’ e verilmesine,” karar verilmiş ve bu karara yönelik olarak davalı … vekilince yapılan istinaf başvurusu üzerine, Dairemizce verilen 04/10/2018 gün ve 2017/1071 esas- 2018/1015 sayılı kararla;” HMK’nın 166/1 maddesi hükmüne göre, aynı yargı çevresinde yer alan, aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar arasında bağlantı (irtibat) varsa davanın her aşamasında bu iki davanın birleştirilmesi istenebilir, ya da kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Davaların aynı veya birbirlerine benzer sebeplerden doğması, ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda bağlantı varsayılır.(HMK.m.166/4) Somut olayda, aynı trafik kazasından kaynaklanan sigortalı araç sürücüsü ve işletenine yönelik olarak açılan ve İstanbul Anadolu 8.Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen 2010/478 esas sayılı dava ile aynı aracın trafik sigortacısına yönelik olarak açılan, görülmekte olan dava arasında bağlantı olduğu konusunda hiçbir duraksama bulunmamaktadır. Görülmekte olan davada mahkemece, 20/01/2016 günlü oturumda her iki mahkemenin aynı düzey ve sıfatta olmadığı görüşünden hareketle birleştirme talebinin reddine karar verilmiştir. Birleştirme isteğine konu İstanbul Anadolu 8.Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen 2010/478 esas sayılı dosyasının UYAP sorgusuna göre 01/11/2016 tarihinde karara bağlandığı, fakat henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda, ilk davada karar verilerek dosyadan el çekildiğine göre, mahkemece ilk davanın kesinleşmesinin sağlanması için ilgilisine süre verilmesi, oluşacak duruma göre ilk davada belirlenen hususlarında gözetilmesi sonucunda zarar kapsamının belirlenmesi gerekirken, bu husus üzerinde hiç durulmadan; ilk davadaki belirlemeler ve değerlendirmeler hiç tartışılmadan yazılı biçim ve gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi HMK.m.353/1-a/6 hükmü kapsamında isabetsiz olduğu ” gerekçesiyle ilk derece mahkemesince verilen karar kaldırılmıştır.Dairemizce verilen kaldırma-gönderme kararı sonrasında mahkemece yapılan yeniden değerlendirme sonucunda;”Dava, trafik kazası sonucu oluşan ölüm nedeniyle, ölenin yakınlarının, 6098 sayılı TBK’nun 53. maddesi gereği, destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Dosyamız davacıları tarafından aynı kazaya ilişkin olarak İstanbul Anadolu 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/478 Esas, 2016/343 Karar sayılı dosyasında sürücü ve işleten aleyhine destekten yoksun kalma tazminatı istemli dava açtığı, söz konusu dava dosyasında davacı … için 21.004,98 TL destekten yoksun kalma tazminatına, … için 19.679,29 TL destekten yoksun kalma tazminatına hükmedildiği, kararın taraflarca istinaf edilmeksizin kesinleştiği görülmüştür. İstanbul Anadolu 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/478 Esas, 2016/343 Karar sayılı dosyasındaki belirlemelerin davacılar yönünden kesinleştiği, davacıların söz konusu dava dosyasında hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatından fazlasını talep edemeyeceği, davacıların 30/12/2008 tebliğ tarihli başvuru yazısı ile davalı … şirketine başvurdukları, KTK 99. Madde gereği 8 iş günü sonra 13/01/2009 tarihinde temerrüdün oluştuğu, davalıya sigortalı aracın ticari araç olmadığı avans faiz talebinin yerinde olmadığı” gerekçesiyle;”1-Davacı … tarafından açılan davanın KISMEN KABULÜ ile 21.004,98 TL destekten yoksun kalma tazminatının 13/01/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,2-Davacı … tarafından açılan davanın KISMEN KABULÜ ile 19.679,29 TL destekten yoksun kalma tazminatının 15/02/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,” karar verilmiştir.Karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.İstinaf nedenleri; davalı … nezdinde ZMM sigortalı bulunan aracın maliki ve sürücüsüne yönelik olarak açılan önceki davada hüküm altına alınan tazminat miktarı ile görülmekte olan davada belirlenen tazminat miktarı arasındaki farkın, müteveffa gelirin ilk davada asgari ücret, ikinci davada ise asgari ücretin 1,5 katı kabul edilerek yapılan hesaplamadan kaynaklandığı, bu durumda ilk dava ile kesinleştiği ileri sürülen hususların “Tarafların kusur oranları ve müteveffanın aylık kazancının asgari ücret olacağı” şeklindeki belirleme olacağı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi kararında görülmekte olan davada, önceki davada belirlenen tazminat miktarına aynen karar verilmesine ilişkin bir tespit yer almadığı ve Bölge Adliye Mahkemesi kararından sonra temin edilen 11/06/2020 günlü aktüer bilirkişi raporunda; davacı … 56.454,52-TL, davacı …’in ise 50.363,20-TL tazminat talep edebileceğinin belirlendiği, bu durumda ıslahla arttırılan miktarların davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, vekil edenleri ile aracın sürücüsü ve maliki arasında görülen dava sonucunda verilen karardaki tazminat miktarlarına hükmedilmesinin hatalı olduğu, zira bir müteselsil borçlu için verilen bir kararın diğer müteselsil borçlu açısından bağlayıcı olduğunun kabul edilemeyeceği, ayrıca kabule göre de her iki davacı açısından da temerrüt tarihi aynı olduğu halde hüküm altına alınan tazminat miktarları bakımından, davacı … için 13/01/2009 tarihinde, davacı … için 15/02/2011 tarihinde faiz başlatılmasının da hatalı olduğuna yöneliktir.İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatına ilişkindir. Davacılar tarafından 18/10/2008 günlü trafik kazasına neden olduğu ileri sürülen … plaka sayılı aracın maliki ve sürücüsüne yönelik olarak 18/10/2010 tarihinde açılan ilk davanın kısmi dava niteliğinde olduğu, görülmekte olan davanın ise diğer bir zarar sorumlusu olan aracın ZMM sigortacısına yöneltilerek belirsiz alacak davası olarak 21/05/2015 tarihinde açıldığı, dosya kapsamından anlaşılmaktadır.İlk davada esas altına alınan aktüer bilirkişi raporu tarihi 18/06/2016 olup, söz konusu bu davadaki ıslah tarihi de 16/09/2016 ‘dır. Eldeki davanın açıldığı tarihte yani 21/05/2015 tarihinde davacıların talep edebilecekleri tazminat miktarının ne olduğuna ilişkin herhangi bir belirleme olmadığından, davacıların ilk davada taraf sıfatını almayan sigortacıya yönelik olarak belirsiz alacak davası açmaları mümkündür.Eldeki belirsiz alacak davasında, davacıların talep edebilecekleri tazminat miktarları da (asgari ücretin 1,5 katı gelir elde edildiği varsayımıyla yapılan hesaplama sonucunda) 24/06/2016 tarihli bilirkişi raporu ile belirlenmiş olup, bu belirleme esas alınarak 11/07/2017 tarihinde dava ıslah edilmiştir.Davacılar tarafından … plaka sayılı aracın sürücüsü ve malikine karşı açılan önceki davada müteveffanın gelirinin asgari ücret olduğu varsayımından hareketle düzenlenen 18/08/2016 günlü raporda; davacıların talep edebilecekleri tazminat miktarlarının ne olduğu açıklanmış, bu rapora karşı davacı tarafça; eldeki davada temin edilen 24/06/2016 günlü bilirkişi raporu uyarınca daha fazla tazminat talep edebilecekleri öğrenilmiş olduğu halde, herhangi bir itiraz ileri sürülmeksizin 16/09/2016 tarihinde dava ıslah edilmiştir.Bu durumda ilk davada ki destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin olarak yapılan belirlemelere esas alınan kriterler ile tazminat miktarlarına yönelik olarak belirleme ve değerlendirmelerin, davacı tarafça kabul edildiği, dolayısıyla kendilerini bağlayacağı açıktır.Bundan ayrı ilk davanın davalıları ile eldeki davanın davalısı 2918 sayılı KTK’nun 88.m, 6098 sayılı TBK’nun 61 ve devamı (818 sayılı Borçlar Kanunun 51 ve devamı) ile 6098 sayılı TBK’nun 162 ve devamı maddeleri (818 sayılı Borçlar Kanunun 142 ve devamı) teselsül hükümleri uyarınca birlikte sorumu olup, 6098 sayılı TBK’nun 168/2 maddesinde “Alacaklının, diğerlerin zararlarına olarak borçlulardan birinin durumunu iyileştirirse, bunun sonuçlarına katlanır.” denilmektedir. Benzer düzenleme 818 Borçlar Kanununun 147/2 maddesinde de mevcuttur.Bu açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde; davacı taraf, aracın maliki ve sürücüsüne karşı yönelttiği ilk davada talep edebileceği tazminat miktarının esasen daha fazla olduğunu öğrendiği halde (eldeki davada temin edilen rapor gereğince), rapora itiraz etmeksizin ıslah talebinde bulunduğuna göre görülmekte olan davanın, davalısı aleyhine diğer zarar sorumlularının durumunu iyileştirdiği belirgin olup, bunun sonucuna katlanması gerekeceğinden, mahkemece davacıların kesinleşen ilk dava ile oluşan durum ve sonuçlar ile bağlı oldukları yolundaki tespitinde herhangi bir isabetsizlik tespit edilememiştir.Bundan ayrı, davacılar vekili, dava dilekçesinde açıkça; davacı … için 19/12/2018 tarihinden, davacı … için de 03/02/2011 tarihinden itibaren faize hükmedilmesini istemiş; mahkemece davacı … bakımından temerrüt halinin 13/01/2009 tarihinde, davacı … için ise temerrüt halinin 15/02/2011 tarihinde oluştuğu kabul edilerek, faiz başlangıçları buna göre ayrı ayrı belirlenmiştir.Dosya arasındaki bilgi ve belgeler göre; dava açılmadan önce sadece davacı … ilişkin olarak davalı … şirketine ihtarname ile başvurulduğu, diğer davacı yönünden herhangi bir başvuruda bulunulmadığı, adı geçen bu davacıya ilişkin olarak ilk davanın yargılaması sırasında gönderilen davanın ihbarına ilişkin tebligat ile davalı … şirketinin durumdan haberdar olduğu anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca; mahkemece her iki davacı bakımından ayrı ayrı temerrüt tarihi başlangıcı belirlenmiş olmasında da bir yanılgı bulunmadığından, davacılar vekilinin tüm istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.Açıklanan nedenlerle, dosyanın görevli daireye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davacılar vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE,2-İstinaf yasa yoluna başvuran davacılardan alınması gereken istinaf karar ve ilam harcının, peşin olarak yatırıldığı anlaşıldığından yeniden alınmasına yer olmadığına,3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,4-İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin üzerlerinde BIRAKILMASINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m.362/1-a hükmü gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 10/06/2021