Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2021/474 E. 2021/2099 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/474
KARAR NO: 2021/2099
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/09/2020
NUMARASI: 2014/1161 E. – 2020/522 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili 25.09.2014 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin mevzuata uygun şekilde tranvay yolundan karşıdan karşıya geçtiğini, davalı …’in sürücüsü, …nün işleteni ve davalı …’nin ZMM sigortacısı olduğu … plaka sayılı aracın, yasak olduğu halde ters yönden tramway yolunda seyir etmesi sebebiyle çarpması sonucu ağır yaralandığını, müvekkilinin kusursuz bulunduğunu belirterek, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak üzere şimdilik meslekte kazanma gücüne bağlı maluliyet sebebiyle 1.000,00-TL, çalışamadığı dönemlerdeki kazanç kaybı sebebiyle 1.000,00-TL olmak üzere 2.000,00TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, müvekkilinin kalıcı şekilde sakatlanması, mesleki kazanma gücü kaybına maruz kalması ve tedavisi süresince yaşadığı ıstıraplar sebebiyle 30.000,00TL manevi tazminatın, sigorta dışındaki davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Cevap veren davalılar davanın reddinin gerektiğini savunmuştur. Davalı … Genel Müdürlüğünün süresi içerisinde cevap vermediği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; -Asıl ve ıslahla açılan davanın kabulü ile geçici iş görmezlik için 2.612,61-TL ile kalıcı iş görmezlik için 17.993,66-TL olmak üzere toplam 20.606,66-TL’nin 07.06.2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan alınıp davacıya verilmesine, -Davalılar … ile …nden 5.000.-TL manevi tazminatın 06.06.2011 kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte alınıp davacıya verilmesine, fazla istemin reddine karar verilmiş, verilen karar davalı … vekili ile davalı … vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı İçişleri Bakanlığı (…) vekilinin istinaf sebepleri: davacının gelirinin tespit edilmediği, asgari ücret aldığı kabul edilerek yapılan hesaplamanın objektiflikten uzak ve yanıltıcı olduğu, raporda idarelerine herhangi bir kusur atfedilmediği, bu haliyle kusuru ve ihmali bulunmayan idare hakkında davanın reddine karar verilmesi gerekirken birlikte sorumluluk esaslarının uygulanmasının hatalı olduğu, …’nün davada taraf ehliyeti olmadığının gözetilmediği, davanın İçişleri Bakanlığı’na yöneltilmesi gerektiği, Emniyet Genel Müdürlüğü aleyhine açılan tazminat davasında, gerçek hasmın İçişleri Bakanlığı olduğu, dava edilen ile temsilde hata edilen arasında ilişki bulunduğundan ve temsilcide hata yapıldığından davacıya davayı gerçek hasmına yöneltip dava dilekçesinin tebliği için mehil verilmesi gerektiği, maddi tazminattan sigortanın, manevi tazminattan da araç sürücüsünün sorumluğuna gidilerek idareleri bakımından pasif husumet sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu hususlarına ilişkindir. Davalı … vekilinin istinaf sebepleri; Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Kurulu’nun19.10.2015 tarihli raporunda açıkça belirtildiği üzere davacının maluliyetine neden olacak derecede araz bırakmadan iyileşmiş olduğundan maluliyetine mahal olmadığı tespit edilmiş, davaya konu kazaya ilişkin ceza davasında alınan Adli Tıp 2. İhtisas Dairesi raporunda, davacının organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması ya da yitirilmesi niteliğinde olup olmadığı hususunda görüş belirtilmesi için kişinin bizzat muayene olması gerektiğinin belirtildiği, bunun üzerine davacının Adli Tıp Kurumuna sevk edildiği, kurum tarafından yapılan muayene neticesinde Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Kurulu tarafından 31 Mart 2014 tarihli raporda da maluliyet tespit edilemediği, söz konusu raporlara rağmen, davacı lehine kalıcı malulüliyete ilişkin tazminata hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, bilirkişi raporunda esas alınan maluliyete ilişkin rapor yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerine aykırı olarak hesaplandığından hükme esas alınmasının mümkün olmadığı, geçici iş göremezlik tazminatından müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığı, müvekkili şirkete usulüne uygun olarak başvuru söz konusu olmadığından temerrüt tarihinin hatalı olarak hesaplandığı, davacının dava tarihinden itibaren faiz talep edebileceği açık iken, kısmi ödeme tarihinin temerrüt tarihi olarak kabulünün hukuki dayanaktan yoksun olduğu hususlarına ilişkindir. İstinaf edenlerin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava, trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacının tramvay yolundan karşıdan karşıya geçtiği sırada davalı …’in sürücüsü, …nün işleteni ve davalı …’nin ZMM sigortacısı olduğu … plaka sayılı aracın, ters yönden tramway yolunda seyir etmesi sebebiyle davacıya çarpması sonucu yaralandığı, geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ve manevi tazminat istemiyle bu davayı açtığı, anlaşılmıştır. İşleten tanımı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” şeklinde yapılmıştır. 2918 sayılı KTK’nın 85. maddesi ise “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar” hükmünü içermektedir. Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahibinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde, artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Kiracının işleten sıfatını haiz olması için, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir. Ancak bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması gerekecektir.Somut olayda; Kazaya karışan aracın 04/04/2002 tarihinde … adına kayıt edildiği ve kaza tarihinde de … adına kayıtlı olup işleten sıfatına haiz olduğundan hakkında işleten sıfatıyla dava açılmasında ve aleyhine hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davalı İçişleri Bakanlığı (…) vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırılık olmamasına, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının, Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalının 02/05/2016 tarihli maluliyet ile ilgili raporunun ATK 2. İhtisas Kurulu ile ATK 3. İhtisas Kurulunun raporlarının değerlendirilmesi sonucu maluliyet oranını belirlemesi nedeniyle hükme esas alınmasında ve ayrıca bu rapor dikkate alınarak yapılan maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre davalılar vekillerinin istinaf sebeplerinin HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan redddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-)Usul ve yasaya uygun olan İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 29/09/2020 tarih ve 2014/1161 E. – 2020/522 K. sayılı kararına yönelik davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b/1 madde hükmü uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-)İstinaf eden davalı …’den alınması gereken 1.407,64-TL harçtan peşin yatırılan 351,91-TL nispi karar ilam harcının düşümü ile1.055,73-TL nispi karar ilam harcının istinaf eden davalı …’den tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-)Davalı İçişleri Bakanlığı (…) harçtan muaf olduğundan bu konuda karar tayinine yer olmadığına, 4-)İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5-)Yasa yoluna başvuran davalılar tarafından yapılan giderlerin kendi üzerilerinde bırakılmasına, HMK’nun 353/1-b/1 madde hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nun 362/1-a madde gereğince, miktar itibariyle kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.23/12/2021