Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2021/406 E. 2023/290 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/406
KARAR NO: 2023/290
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/10/2020
NUMARASI: 2014/870 Esas – 2020/597 Karar
Birleşen İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1074 Esas ve 2018/550 Karar sayılı dosyası
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/02/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili asıl davaya ilişkin dava dilekçesi ile; davalı … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobil ile müvekkilinin içerisinde yolcu olarak bulunduğu dava dışı … adına kayıtlı, sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı dolmuşun 15/08/2012 tarihinde karıştıkları trafik kazası neticesinde müvekkilinin sol ayak bileğinin hayati fonksiyonlarını orta derecede etkiler nitelikte kırıldığını, kazanın meydana gelmesinde davalı …’ın asli kusurlu olduğunu, müvekkilinin Kartal-Yakacık dolmuş hattında faaliyetlerde olan dolmuşlarda şoför olarak çalıştığını, müvekkilinin 15 senelik iş tecrübesi bulunduğunu ve aylık net gelirinin 2.500 TL olduğunu, kaza nedeniyle 7 ay çalışamadığını, ayrıca efor kaybına bağlı olarak maddi zarara uğradığını, müvekkilinin maddi zararlarının tazmini için davalı sigorta şirketine 26/06/2013 tarihinde ihtarname gönderildiğini, ancak davalı tarafça herhangi bir ödeme yapmadığını ileri sürerek efor kaybından ve çalışılamayan süreden kaynaklanan maddi zararlara karşılık olarak fazlaya dair talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 30.000 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hükmedilecek maddi tazminata, davalı … için olay tarihinden itibaren yasal, davalı … Sigorta Şirketi için 05/07/2013 tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesine, 15.000 TL manevi tazminatın davalı …’ten kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama aşamasında sunduğu 08/05/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile; maddi tazminat taleplerini 66.037,46-TL’ye artırdıklarını bildirmiştir. Davacı vekili birleşen dosyaya ilişkin dava dilekçesi ile; müvekkilinin yaralanmasına neden olan 15/08/2012 tarihli trafik kazasında, davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı araç içerisinde yolcu olarak bulunduğunu, maddi tazminatının ödenmesine ilişkin olarak diğer araç sürücüsü ve sigortacısı aleyhine açtıkları davanın yapılan yargılaması sırasında alınan bilirkişi raporu ile davalıya sigortalı araç sürücüsünün %20 oranında kusurlu olduğunun ve maddi zararının aktüer bilirkişi raporuna göre 86.756,88-TL olduğunun tespit edildiğini, maddi zararlarının karşılanması için davalıya 06/07/2013 tarihinde başvuruda bulunmalarına rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalıya 22/08/2017 tarihli ihtarname ile tekrar başvuruda bulunduklarını ancak yine de ödeme yapılmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkilinin tespit edilen maddi zararının davalıya sigortalı araç sürücüsünün kusuruna göre %20’si olan 17.351,38-TL tazminatın 15/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama aşamasında sunduğu 31/12/2019 tarihli dilekçesi ile birleşen dava yönünden davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesi ile; davanın kazaya karışan … plakalı aracın sahibi ve sürücüsüne ihbar edilmesini, davacının ilgili araç sigortacısından herhangi bir ödeme almışsa, mükerrer şekilde tazmin ettiği takdirde sebepsiz zenginleşmiş olacağını, dava konusu olayın haksız fiilden kaynaklandığını ve ticari iş niteliğinde olmadığı için avans faizi isteminin yersiz olduğunu, belirsiz alacak davası açılmasının koşullarının oluşmadığını, taşımanın hatır için olup olmadığının araştırılması gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesi ile; kaza tarihinde … plakalı aracı ile seyir halindeyken yolu kontrol ederek çıkış yaparken sol tarafından minibüsün hızla geldiğini ve fren yapmasına rağmen minibüs şoförünün geçebilirim ümidiyle süratini daha da artırması sonucu … plakalı minibüs ile çarpıştıklarını, kullandığı otomobilin sol tamponunun minibüsün açık olan kapısının sağ kanadına çarptığını, minibüste ayakta yolcu olarak bulunan davacının açık minibüs kapasından düşmemek için ayağını kapı demirine çarptığını, davacının kazadan sonra aldığı raporda sol ayak bileğinde talus kırığı teşhisi ile 22/08/2012 tarihinde on günlük istirahat raporu aldığını, ancak olayın 15/08/2012 tarihinde meydana geldiğini, davacının yaralanmasının kendisinin karıştığı kaza ile ilgisinin bulunmadığını, ceza yargılamasında alınan kusura ilişkin bilirkişi raporunda kavşak içine geçiş önceliğine uyulmadan hızlı, dikkatsiz ve tedbirsiz bir şekilde giriş yaptığı yazılı ise de aksine hızını yavaşlatıp herhangi bir aracın gelmediğini görerek yola giriş yaptığını, o esnada kavşağın sol tarafında park halinde olan kamyonetin arkasından hızla gelen minibüs ile çarpışmanın kaçınılmaz olduğunu, kazanın gece vakti meydana gelmesi, D-100 yan yolun kapalı olması nedeniyle bilmediği bir yoldan geçiyor olması, sinyalizasyon sisteminin bulunmaması ve sokak aydınlatmasının yetersiz olmasının kazada etken olduğunu, ceza yargılamasında alınan kusur raporuna kabul etmediğini, istenilen tazminatların fahiş olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen dosya davalısı vekili cevap dilekçesi ile; davacı tarafa talepleri doğrultusunda ödeme yapıldığını, bu hali ile davacının karşılanmamış zararı bulunmadığını, davacının davayla eş zamanlı müvekkili şirkete yaptığı hasar başvurusuna istinaden davacı tarafından talep edilen 17.351,38 TL ‘nin 20/10/2017 tarihinde davacı tarafa ödendiğini, bu nedenle davacının tüm zararlarının karşılandığını ve davanın konusuz kaldığını, davacının tahsilini talep ettiği faize ilişkin faiz başlangıç tarihinin hatalı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının sigortacı olan müvekkili şirketten 15/07/2013 tarihinden itibaren faiz talebinde bulunmasının hatalı olduğunu, davacının müvekkili şirket kayıtlarında 06/07/2013 tarihinde yaptığı başvuruya ilişkin herhangi bir bilgi, belge ve kayıt bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davanın tevzi edildiği İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/05/2018 tarihli 2017/1074 Esas ve 2018/550 Karar sayılı ilamı ile davaların birleştirilmesine karar verilmiş, yargılamaya asıl dava dosyası üzerinden devam edilmiştir. İlk derece mahkemesince; mahkememizce alınan her üç kusur raporunun birbiri ile uyumlu olduğu, alınan maluliyet raporunun kaza tarihinde yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre düzenlendiği, 19/06/2020 tarihli hesap raporunun denetime elverişli olduğu, yapılan hesaplama ile davacının geçici iş göremezlik tazminatı alacağının 6.057,71 TL, sürekli iş göremezlik alacağının 84.461,12 TL olmak üzere toplam 90.518,83 TL hesaplandığı, tespit olunan tutarın poliçe limitleri ve kapsamı içerisinde kaldığı, davacının talebini 66.037,46 TL olarak ıslah ettiği anlaşılmakla taleple bağlı kalınarak 66.037,46 TL maddi tazminattan, davalı …’in kaza tarihi itibari ile zarardan sorumlu olduğu, davalı … Sigorta şirketine ise dava öncesi 26/06/2013 tarihinde başvuruda bulunulduğu, 8 iş günü bitimi sonrası 09/07/2013 tarihinde davalının temerrüde düştüğü anlaşılmakla 09/07/2013 tarihinden itibaren sorumlu olduğu, kazaya karışan aracın hususi otomobil olduğu anlaşılmakla talep olunan tazminata yasal faiz işletilebileceği, manevi tazminat yönünden tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tanık beyanları, ülkenin ekonomik koşulları, paranın satın alma gücü, kazanın meydana geliş şekli, olayın ağırlığı ve tarihi, tarafların kusur durumu, davacının maluliyet oranı, kaza sonrası yaşamış olduğu sıkıntı ve üzüntü bir bütün olarak dikkate alındığında tazminat isteminin kısmen kabulüne karar vermek gerektiği kanaati ile;
“ASIL DAVA BAKIMINDAN Maddi tazminat bakımından Davacının davalılar … ve … Sigorta Şirketi’ne yönelik maddi tazminat talebinin KABULÜ ile; 66.037,46 TL maddi tazminatın davalılardan … bakımından 15/08/2012 tarihinden, davalı … Sigorta Şirketi bakımından 09/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … Sigorta Şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, Manevi tazminat bakımından; Davacının davalı …’e yönelik manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile 5.000 TL manevi tazminatın 15/08/2012 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’ten tahsili ile davacıya ödenmesine,
BİRLEŞEN İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2017/1074 Esas, 2018/550 Karar sayılı dava dosyası bakımından, Yargılama evresinde davanın konusu kalmadığı anlaşıldığından ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA” karar verilmiş, karara karşı asıl davanın davalısı … ve davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekilinin istinaf nedenleri; asıl davada hükmedilen manevi tazminat miktarının düşük olduğu, takdir edilen tazminata sigorta poliçesinin ticari iş olması nedeniyle davalı sigorta yönünden ticari faiz işletilmesi gerektiği, ATK tarafından düzenlenen raporlar bedellerinin ödendiğine ilişkin makbuzların sunulmasına rağmen yargılama giderlerinden kabul edilmediği hususlarına ilişkindir. Davalı …’in istinaf nedenleri; kazaya karışan karşı araç sürücüsünün yalan beyanı nedeniyle ceza yargılaması neticesinde mahkumiyetine karar verildiği, karşı araç sürücüsünün kapı açık vaziyette yola devam etmesi nedeniyle asıl kusurlu taraf olduğu, davacının kaza sonrasında yapılan ilk muayenesinde Kartal Eğitim Araştırma Hastanesi’nin 15/08/2012 tarihli raporunda sol ayakta hassasiyet bulunduğu ancak ortopedik rahatsızlığa rastlanmadığının bildirildiği, yine Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen 22/08/2012 tarihli raporda ise talus kırığı tespit edildiği ve raporda kırığın olay tarihinde olduğunun kabulü halinde ifadesine yer verilmesi nedeniyle davacının sol ayağındaki kırığın davaya konu kaza neticesinde meydana geldiğinin kesin olmadığı, maluliyete ilişkin ATK raporunda dahi kaza tarihinin 22/08/2012 olarak belirtildiği, meydana gelen kırık ile kaza arasında herhangi bir illiyet bağı bulunmadığı, kırığın kaza tarihinde olduğunun kabulü halinde dahi davacının kaza tarihinden itibaren 7 gün boyunca sağlık kuruluşuna başvurmadığı, bu nedenle de doğacak sonuçları kabullenerek tedavisini geciktirdiği için tazminat taleplerinin reddi gerektiği, davacının kaza tarihinde çalıştığına dair herhangi bir bilgi bulunmamasına rağmen dinlenen tanıkların davacının geliri hususunda mahkemeyi yanıltmaya çalıştığı, kazadaki asıl kusurun karşı araç sürücüsüne ait olduğu, tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği aksi takdirde davacının müterafik kusuru nedeniyle indirim yapılması gerektiği hususlarına ilişkindir. Asıl ve birleşen dava, trafik kazası neticesinde doğan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve özellikle, kazanın oluş şekli ile davacıda oluşan maluliyete sebep olan kırığın kaza ile uyumlu olmasına, davacının maluliyetinin, dosya kapsamında bulunan tedavi belgeleri ile grafiler incelenmek ve bizzat muayene edilmek suretiyle belirlenmesi nedeniyle ATK 3. İhtisas Kurulu’nun hesaplamaya esas alınmasına, mahkemece alınan bilirkişi raporları ve ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen kusura ilişkin raporlara göre davalının kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olarak kabul edilmesine, davacının zararının dosya kapsamına alınan ücret bordrolarına göre belirlenmiş olmasına göre davalı …’in, kazaya karışan aracın kullanım şeklinin hususi olması nedeniyle tazminat miktarlarına yasal faiz işletilmesine, kazanın oluş şekli, davacının yaralanmasının niteliği, davacının yaralanmasındaki kusuru, tarafların sosyo ekonomik durumları kaza tarihi, kaza tarihindeki paranın alım gücü dikkate alındığında davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının yeterli olmasına göre kurulan hükümde isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf istemlerinin HMK m. 353/1-b/1 gereğince esastan reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca; 1/Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davacı vekili ve davalı … tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE, 2/İstinaf eden davacı vekilinden alınması gereken 179,90-TL harçtan peşin yatırılan 59,30-TL harcın düşümü ile 120,60-TL istinaf ilam harcının istinaf eden davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3/İstinaf eden davalı …’ten alınması gereken 4.852,56-TL harçtan peşin yatırılan 59,30-TL maktu harç ile sehven tamamlama harcı adı altında yatırıldığı anlaşılan 1.068,46-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 3.724,80-TL istinaf ilam harcının istinaf eden davalı …’ten tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3/İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4/İstinaf yasa yoluna başvuran taraflar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 362/1-a hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.23/02/2023