Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2021/366 E. 2021/584 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/366
KARAR NO: 2021/584
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/03/2020
NUMARASI: 2017/474 E. – 2020/202 K.
DAVA:Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/03/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili; Davalı …’un sahibi olduğu … plakalı aracın 03/02/2013 tarihinde müvekkillerinin müteveffa çocuğu …’yi gelin sizi arabamla gezdireyim diyerek araca aldığını, davalının trafikte tehlikeli hareketler yaptığını, aracı hızlı sürdüğünü, birçok defa kaza yapmaktan son anda kurtulduğunu, mütevveffanın ve araca binen diğer çocukların korktuğunu ve araçtan inmek istediklerini, ancak davalının madem bindiniz artık inemezsiniz diyerek aracı kilitlediğini, kaza saatine kadar bir kaldırıma çarptığını ve lastiğinin patladığını, lastiğini tamir ettirerek yola devam ettiğini, en sonunda davalı sürücünün duvara ve ağaçlara çarpmak suretiyle müvekkillerinin çocuğunun ölümüne, sebebiyet verdiğini, davalı … şirketinin de sigorta poliçesi kapsamında (manevi tazminat isteminden davalı … sorumlu değildir) müşterek ve müteselsil sorumlu olduğunu, davalı … tarafından müvekkillerine 18.715 TL maddi tazminat ödediklerini, bu tutarın fevkale düşük olduğunu ileri sürerek, ihtiyati tedbir ile kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte her bir davacı için ayrı ayrı 75.000 TL olmak üzere toplam 150.000 TL manevi tazminatın davalı … dışındaki diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, ileride arttırılmak üzere şimdilik 5.000 TL destekten yoksun kalma tazminatı isteminin kabulüne, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Bilahare davacı vekili 20/05/2019 tarihli dilekçesiyle istediği destekten yoksunluk tazminatını davacı … için 73.802,10 TL’ye, davacı … için ise 71.332,24TL olmak üzere toplam 145.134,34 TL’ye yükseltmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili; Davanın Asliye Ticaret Mahkemesinin görev alanına girdiğini, bu nedenle öncelikle görevsizlik itirazında bulunduklarını, müvekkil şirket tarafından davalılara ödeme yapıldığını savunarak müvekkili şirket aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı …; Muris ve arabada bulunan diğer kişilerin arkadaşı olduğunu, zaman zaman birlikte arabayla gezdiklerini, söz konusu kazada …’nın vefat ettiğini, kendisinin de yaralandığını, davacı tarafın dava dilekçesindeki iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunarak davanın reddine, davanın kabulüne karar verilecek ise belirttiği sebeplerden dolayı uygun tazminat miktarlarının belirlenmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda “Dava, davacılar desteğinin ölümü nedeni ile Türk Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi gereğince destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Somut olay değerlendirildiğinde; davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talep etmekte haklı ve hukuki yararlarının bulunduğu, mahkememizce bilirkişiden alınan ve hukuki yönleri ayrık olmak üzere, yapılan tespitler bakımından ayrıntılı ve gerekçeli olduğu anlaşılan bilirkişi raporu ile davacıların nihai ve gerçek maddi zararlarının tespit edildiği, bu haliyle de davacı …’nin nihai ve gerçek maddi zararının 73.802,10 TL, diğer davacı …’nin nihai ve gerçek maddi zararının ise 71.332,24 TL olduğunun anlaşıldığı, davalı yanlarca her ne kadar davacının görevsiz mahkemede davasını ıslah ettiği ve bir dava içinde sadece bir kez talebini artırabileceği ve mahkememize hitaben sunulan ıslah dilekçesine veya talep arttırım dilekçesine muvafakat etmedikleri beyan edilmiş ise de, davacılar tarafından açılan davanın, HMK 107. maddesi gereği açılan belirsiz alacak davası olduğu ve bu haliyle de, belirsiz alacak davalarında ilki belirli hale getirme, ikincisi ıslah olmak üzere iki kez dilekçe verilmesi önünde her hangi bir engel olmadığı anlaşıldığından, davalıların bu yöndeki savunmasına itibar edilmemiş ve yargılamaya devam olunarak, mahkememizce alınan bilirkişi raporu ile tespit edilen miktarlar üzerinden, davacıların murisi …’nin ölüm tarihinde 14 yaşında olması, davacıların ölenin anne ve babası olması, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olayın meydana geliş şekli, davacıların murisinin kusursuz, davalı araç sürücüsü …ın tam kusurlu olması hususları da dikkate alınarak, duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla, TBK’nın 56. maddesindeki özel haller de dikkate alınarak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde, davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle ” 1-Davacıların maddi tazminat davasının KABULÜ ile; davacı … yönünden 73.802,10 TL ve davacı … yönünden de 71,332,24 TL olmak üzere toplam 145.134,34 TL nin davalılar … ve … açısından kaza tarihi olan 03/02/2013 tarihinden diğer davalı … Sigorta A.Ş. yönünden ise 28/03/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara VERİLMESİNE,2-Davacıların manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile; davacı … yönünden 40.000 TL ve Davacı … yönünden de 40.000 TL olmak üzere toplam 80.000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 03/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve … tan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara VERİLMESİNE, davacıların fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin ayrı ayrı REDDİNE,3-Alınması gereken 15.379,00 TL nispi karar ve ilam harcından; peşin ve ıslah ile alınan toplam 1.413,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 13.966,00 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye GELİR YAZILMASINA, (davalı …Sigorta A.Ş’nin bu miktarın 9.914,07 TL’lik kısmından sorumlu olmasına), davacılar tarafından peşinen yatırılan 1.413,00 TL’ nin davalılardan alınarak davacılara ÖDENMESİNE,” karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından verilen karara karşı davacılar vekili ile davalı … vekili tarafından tarafından süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Mahkemece davalı … vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu hakkında 18/10/2020 tarihli ek karar ile ” istinaf harçlarının süresinde yatırılmaması nedeniyle yapılmamış sayılmasına kararı verilmiştir. Bu karara karşı yasa yoluna başvurulmamıştır. Davacı vekilinin istinaf nedenleri: Hükmedilen maddi tazminatın eksik hesaplandığına, manevi tazminatın davacıların acılarını hafifletmesi açısından tatmin edici düzeyde olmadığına ve miktarının düşük bulunduğuna yöneliktir. İstinaf edenlerin sıfatları ve istinaf neden ve kapsamı ile yapılan sınırlı incelemede: Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksunluk tazminatı ile manevi tazminat isteğine ilişkindir. Davaya konu kazanın, davalı …’un sahibi ve davalı …’ın sürücüsü olduğu ve davalı … şirketine ZMMS ile sigortalı bulunan … plakalı aracın 03/02/2013 tarihinde duvara ve ağaçlara çarpmak suretiyle oluştuğu, kazada araç içinde bulunan davacıların müşterek çocukları …’nin vefat ettiği anlaşılmaktadır. 1-Kaza 03/02/2013 tarihinde meydana gelmiş olup, davalı … şirketinin ZMMS poliçesi 10/05/2012- 28/03/2013 tarihlerini kapsamaktadır. Mahkemece hükme esas alınan aktüarya bilirkişi raporunda bu hususlara işaret edilerek tazminat hesabının 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS Genel Şartlarına göre değil, kazanın meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan genel şartlar gereğince PMF- 1931 tablosu esas alınarak yapılacağı ve desteğin kazancının asgari ücret olarak dikkate alınacağı açıklandıktan sonra açıklamaya uygun şekilde tazminat hesabı yapılmıştır. Kazanın meydana geldiği tarih ve poliçe güvence tarihleri dikkate alındığında destekten yoksunluk tazminatı hesabında TRH-2010 tablosunun uygulanmamış olması isabetli bulunduğu gibi, kaza tarihinde 14 yaşında ve lise öğrencisi olan desteğinin kaza tarihindeki kazancının asgari ücret kabulü ile tazminat hesabı yapılmış olmasında da herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından, davacılar vekilinin destekten yoksunluk tazminatı hesabında TRH-2010 tablosunun uygulanmamış olmasına ve desteğin kazancının asgari ücret kabul edilmesine yönelen istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. 2- Davacılar tarafından her bir davacı için 75.000’er TL manevi tazminat talep edilmiş olup, mahkemece davacı anne ve baba yararına 40.000,00’er TL manevi tazminata hükmedilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. maddesine göre, hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi tazminat adı ile hak sahibi yararına takdir edeceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden; hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Dava konusu olayda, kazanın meydana geldiği tarih, kusur durumu, kazada ölenle davacıların olan yakınlıkları, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, olay tarihindeki paranın alım gücü, manevi tazminatın bir sebepsiz zenginleşme aracı olmaması ile yukarıda açıklanan ilkeler göz önünde tutulduğunda; mahkemece takdir edilen 40.000,00 ‘er TL manevi tazminat miktarı yerindedir. Bu nedenle davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazının reddi gerekmiştir. Hal böyle olunca, dosyadaki bilgi ve belgeler ve delillere, mahkemece delillerin değerlendirilmesinde ve gösterilen karar gerekçesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle HMK m. 353/1-b/1 uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Davacı vekilinin İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/03/2020 tarih ve 2017/474 E. – 2020/202 K. sayılı kararına karşı istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle HMK m.353/1-b/1 uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf başvurusunda bulunan davacıdan alınması gereken 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin olarak yatırılan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile Hazineye irat KAYDINA, 3-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda ve HMK.m. 362/1-a hükmü uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 25/03/2021