Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2021/359 E. 2022/1147 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/359
KARAR NO: 2022/1147
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/11/2020
NUMARASI: 2017/65 Esas 2020/701 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/09/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 12.02.2016 tarihinde, … plakalı ticari taksinin müvekkili yayaya çarptığını, yolun geliş tarafına fırlayıp yere düşen müvekkiline bu kez de … plakalı aracın çarptığını, Üsküdar Devlet Hastanesinden 26.07.2016 tarihli sağlık kurulu engelli raporuna göre müvekkilinin %97 engelli olduğunun saptandığını, araç sürücüleri hakkında İstanbul Anadolu 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/226 Esas sırasında kamu davası açıldığını, alınan raporda … plakalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunun tespit edildiğini, davacının ise kusursuz olduğunu, aracın zorunlu trafik sigortasının bulunmadığını, bu nedenle …na 23.11.2016 tarihinde müracaat edildiğini, 12.12.2016 tarihli evrakla aracın trafikten çekilmiş bir araç olduğu gerekçesiyle Karayolları trafik kanunun 21,23 ve 103. Maddeleri gereğince maluliyete ilişkin tazminat talebinin reddedildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 3.000,00-TL tazminat ile tedavi gideri olarak 2.000,00- TL tazminatın kazanın meydana geldiği 12.02.2016 tarihinden işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 29.08.2018 tarihli dilekçesi ile talebini toplam 215.506,96-TL olarak ıslah etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plakalı aracın, kaza tarihinde geçerli trafik poliçesi bulunmadığından bahisle davalı şirkete başvuruda bulunulduğunu, yapılan inceleme sırasında … plakalı aracın kaza tarihinden önce trafikten çekildiği ve çekme belgeli olduğunu tespit ettiklerini, tescil edilmeden trafiğe çıkmaları ve dolayısıyla bu tür araçlar için zorunlu mali sorumluluk sigortası tanzim edilmesi söz konusu olmadığını, kazadan dolayı davalı şirketin sorumluluğundan bahsedilemeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir. Birleşen dosyada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; kaza nedeni ile ticari taksinin ZMMS sigortacısına başvurduklarını, teklif edilen m,iktarı kabul etmedikleri için iş bu davayı açmak zorunda kaldıklarını, kazada ticari taksi sürücünün de kusuru bulunduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin dava talep hakları saklı kalmak üzere şimdilik 3.000,00- TL tazminat ile edavi kalemi kapsamında 2.000 TL tazminatın kazanın meydana geldiği 12/02/2016 tarihinden işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı … sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalısının kusuru oranında olduğunu ceza dosyasında yapılan kusur incelemesinde davacının %75 oranında kusurlu olduğunun tespit edilidğini, kabul anlamına gelmemek ile davacının maluliyet oranının belirlenmesi, tazminatın hesabında davacının kusuru oranında indirim yapılması ve hesaplamanın asgari ücret üzerinden yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda;”…. Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun 26.05.2017 tarih ve 3775 nolu kararında; dava dosyası kapsamında kişiye otomobil çarptıktan sonra savrulup yere düştüğü, ardından da bir aracın kişinin üzerinden geçtiği, dolayısıyla ard arda etkili iki travmaya maruz kaldığının anlaşıldığı, yaralanmaların lokalizasyonu, tarif edilen özellikleri ve meydana gelen harabiyet dikkate alındığında; yaralanmasının ilk kaza neticesi mi, yoksa ikinci kaza neticesi mi oluştuğunun tıbben kesin olarak ayırdedilemediği oybirliği ile mütalaa olunduğunun bildirildiği, bu durumda davalıların davacıya karşı müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı husunun kabulünün gerektiği, kusur yönünden İstanbul Teknik Üniversitesi Trafik kürsüsünde görevli öğretim üyelerinden oluşturulan heyet tarafından hazırlanan 17/07/2017 tarihli denetime elverişli bilirkişi raporunda işaret edildiği üzere , meydana gelen 2 kaza açısından ayrı ayrı değerlendirme yapıldığı , ilk kazada dava dışı sürücü …’in %40, davacı …’ın ise %60 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, ikinci kazada dava dışı minibüs sürücüsünün %80 , ilk kazadan sonra yolda işaretlemeyi yapmayan dava dışı sürücü …’in ise %20 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği söz konusu rapor doğrultusunda, davacının ikinci kazayla ilgisinin olmadığından ilk kazadaki %60 kusur oranı indirilerek %40 oran üzerinden tazminat hesabının yapıldığı…., Adli Tıp Kurumu 2. ihtisas Dairesince 22/05/2020 tarihinde hazırlanan raporda davacının %61 maluliyetinin olduğu, 9 aya kadar iyileşme süresinin tespit edildiği bu doğrultuda dosyanın önceki aktüerya bilirkişisine tevdi edilerek ek rapor aldırıldığı, davacının güç kaybı tazminatının Adli Tıp Kurumunca belirlenen %61 beden gücü kayıp oranına ve 9 aylık iyileşme süresine , ilk sürücünün %40 kusur oranına göre geçici tam iş göremezlik yönünden 3.277,55 TL , sürekli kısmi işgöremezlik yönünden 242.425,90 TL olmak üzere toplam 245,703,45 TL tazminat talep edebileceğini mütalaa edildiği, ancak davacının davasını 29/08/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile 215.506,96 TL bedel üzerinden ıslah ettiği anlaşılmakla söz konusu bedel üzerinden davanın kabulüne karar vermek gerektiği..” gerekçesiyle, Davacının Asıl ve birleşen davasının kabulü ile, 29.08.2018 tarihli ıslah dilekçesi doğrultusunda 215.506,96 TL (sürekli iş göremezlik, geçici iş göremezlik olmak üzere) tazminatın davalı Güvence hesabı için 12.12.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalı … Sigorta A.Ş. Sigorta açısından ise 19.10.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine, Fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına karar verilmiş; davalı … vekili, davalı … ( eski adı … Sigorta) Sigorta AŞ vekili ve katılma yolu ile davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri: Davalı … vekili; kazaya karışan … plakalı aracın kaza tarihinden önce trafikten çekildiğini, çekme belgeli araçlar için ZMMS poliçesi düzenlenmesi söz konusu olmadığından müvekkili kurumun sorumluluğu bulunmadığını, maluliyet raporları arasındaki çelişki giderilmeden karar verildiğini, yine kusuru raporları arasındaki çelişki giderilmeden karar verildiğini, TRH 2020 yaşam tablosu ve %1,8 teknik faiz dikkate alınmadan yapılan hesaplamayı kabul etmediklerini, ayrıca geçici iş göremezlik tazminatından da müvekkili kurumun sorumluluğu olmadığını, hükmedilen faiz türü ve başlangıç tarihinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir. Davalı … ( …) Sigorta AŞ vekili, davacının kazanın meydana gelmesinde asli ve tam kusurlu olduğunu, sigortalı araca %40 izafesinin hatalı olduğunu, ATK’dan kusur raporu alınmadan karar verildiğini, müvekkili şirketin geçici iş göremezlik tazminatından sorumluluğu olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir. Davacı vekili, … Sigorta Aş yönünden avans faizine hükmedilmesi gerektiği halde yasal faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek bu hususun düzeltilmesini istemiştir. 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.Asıl davada davacı taraf, trafik sigortası bulunmayan aracın sebep olduğu bedensel zarar nedeniyle davalı …’na husumet yöneltmiş; davalı …, trafikten çekilmiş ve tescilsiz olan araç nedeniyle kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini savunmuştur. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 21/1. maddesinde “tescil edilen araçlar, tescil belgesi ve tescil plakası alınmadan karayollarına çıkarılamaz” düzenlemesine; aynı Kanun’un 23/2. maddesinde ise “araç tescil belgesini araçta bulundurmayan veya tescil plakasını monte edilmesi gereken yerin dışında farklı bir yere takan sürücülere 92 Türk Lirası idari para cezası verilir. Araç bilgileri doğrulanıncaya ve plaka uygun yere takılıncaya kadar araç trafikten men edilir” düzenlemesine yer verilmiştir. Diğer taraftan; …’na başvurulabilecek halleri düzenleyen 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14/2-b maddesi ve … Yönetmeliği’nin 9/1-b maddesi gereği, …’nın sorumluluğu için, zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğu bulunduğu halde, bu sigortası yapılmamış olan bir aracın, 3. kişinin zararına sebep olması gerekmektedir. Zorunlu olan trafik sigortasının yaptırılması bakımından da her şeyden önce, sigortası yapılacak aracın kanun kapsamında kalan tescilli bir araç olması gereklidir.( Bkz. Yargıtay 17.HD’nin 2018/5755 Esas, 2019/6779 Karar sayılı ilamı) Somut olayda; davacı tarafın zarara sebep olduğunu iddia ettiği … plakalı araca ait, 23.02.2017 tarihinde çıkartılan “araç özet bilgileri” başlıklı belgede, aracın 23.05.2015 tarihinde trafikten çekildiğinin yazılı olduğu, olay günü davacıya çarpan bu araç sürücüsünün olay yerinden firar ettiği, akabinde teşhis edildiği, kolluk tarafından tutulan 16.02.2016 tarihli tutanakta ise aracın yapılan sorgulanmasında trafikten men olduğunun yazılı olduğu görülmüştür. Ancak, … plakalı aracın trafikten men edildikten sonra yeniden trafiğe çıkış izni verilip verilmediği, trafik tescil kaydının tümüyle silinip silinmediği belli değildir. Bu itibarla, asıl davada davalı …’na husumet yöneltilmesine neden olan aracın kaza tarihinde tescilsiz araç olup olmadığına ilişkin olarak dosya kapsamında yapılan araştırma yetersizdir. Açıklanan vakıalar karşısında; asıl davada davalı …’na trafik sigortasız aracın neden olduğu zarar iddiası ile husumet yöneltildiği, …’nın sorumluluğunun ancak ZMSS yaptırabilecek tescilli bir araç bulunması halinde sözkonusu olabileceği, davalı …na husumet düşüp düşmediğinin doğru biçimde tespit edilmesinin gerekliliği ve bu hususun re’sen gözetileceği dikkate alınmak suretiyle; kazaya karışan … plakalı araca ait trafik tescil dosyasının tamamının (aracın ilk tescil kaydından itibaren) ilgili merciden getirtilmesi ile 23.05.2015 tarihinde aracın trafikten men edilme sebebinin ve bu tarihten sonra yeniden tescilinin yapılıp yapılmadığının saptanması ile davalının hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, anılan hususlar için yeterli araştırma yapılmadan karar verilmesi doğru görülmemiştir.( Bkz. Yargıtay 17.HD’nin 2018/5755 Esas, 2019/6779 Karar sayılı ilamı) Tüm bu sebeplerle, davalı …’nın istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, kararın HMK 353/1-a/6 maddesi gereğince kaldırılmasına, kaldırma sebep ve şekline göre davalı …’nın sair, davalı … (…) Sigorta AŞ vekili ile davacı vekilinin tüm istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/11/2020 tarih ve 2017/ 65 Esas, 2020/ 701 Karar sayılı kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın belirtilen şekilde işlem ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-Kararın kaldırma sebep ve şekline göre davalı …’nın sair, davalı … (…) Sigorta AŞ vekili ile davacı vekilinin tüm istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,4-Davacı ve davalılardan tahsil edilen peşin harcın istek halinde kendilerine ayrı ayrı iadesine,5-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı ve davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonucunda verilecek hükümde dikkate alınmasına,6-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda ve HMK.m. 353/1-a hükmü uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi.22/09/2022