Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2021/317 E. 2021/517 K. 23.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/317
KARAR NO: 2021/517
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/07/2020
NUMARASI: 2016/1086 E.- 2020/336 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/03/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde; 11/02/2016 kaza tarihinde sürücü davalı … sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracı ile yaya olan davacıların desteğine çarpması sonucu meydana gelen kazada, desteğin vefat ettiğini ve davacıların destekten yoksun kaldıklarını belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500,00’er TL destekten yoksun kalma tazminatı olarak şimdilik 2.500,00 TL ve 100 TL cenaze giderinin olay tarihinden kabul edilmediği takdirde dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; “29/11/2019 tarihli Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesinin Genişletilmiş Uzmanlar Kurulu’nun Raporuna göre Davalı …’ın kusursuz olduğu, Müteveffa …’ın %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu yönünde düzenlenen rapor uyarınca ; Davalı sürücünü kusurunun bulunmadığı, olay nedeniyle davalı hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, dava konusu olay kusursuz sorumluluk hallerinden herhangi birinin de oluşmadığı ” gerekçesi ile; Davanın reddine, karar verilmiştir. Davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş, mahkemece kararı kesin olduğu gerekçesi ile 12/01/2020 tarihli ek karar ile istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece hükme esas alınan kusur bilirkişisi raporunun hatalı olduğunu, daha önce bilirkişi heyetlerinden alınan iki raporda davalı sürücünün %10 oranında kusurlu olduğunun belirlendiğini, aktüerya bilirkişi raporundan maddi zarar yönünden rapor alınması gerekirken dosyanın yeniden kusur oranları yönünden ATK’na gönderilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur. İstinaf edenlerin sıfatı ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemede; 1/02/2016 kaza tarihinde sürücü davalı … sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracı ile yaya olan davacıların desteğine çarpması sonucu meydana gelen kazada desteğin vefat ettiğini ve davacıların destekten yoksun kaldıkları anlaşılmıştır. Davacıların fazlaya ilişkin hakları saklı tutmak kaydıyla dava açtıkları bu nedenle verilen kararın kesin olmadığı gözönünde tutularak ek karar kaldırılarak davanın esasının incelenmesi gerekmiştir. Mahkemece, daha önce bilirkişi heyetinden alınan 12/10/2017 tarihli kusur raporu ile ATK alınan 08/06/2018 tarihli bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğu gerekçesi ile yeni bir bilirkişi heyetinden 24/01/2019 tarihinde kusur bilirkişisi raporu alındığını, bu bilirkişi raporunda daha önceki bilirkişi raporlarının da değerlendirilerek davacıların desteğinin %90 oranında davalı sürücünün ise % 10 oranında kusurunun belirlendiği, bu şekilde kusur raporları arasındaki çelişkinin giderildiği, davalı … vekilinin itiraz dilekçesinde %10 kusur oranında hata bulunmadığını belirttiği, diğer davalı … Sigorta A.şnin ise herhangi bir beyanda bulunmadığı, bu haliyle davalı sürücü yönünden belirlenen % 10 kusur oranı için davacılar lehine usuli kazanılmış hakkında oluştuğu gözönünde tutulduğunda, mahkemece daha sonra 29/11/2019 tarihinde alınan Genişletilmiş Adli Tıp İhtisas Dairesi kusur raporuna değer verilemeyeceği, davalı sürücünün belirlenen kusur oranına göre maddi tazminatın hesaplanması için aktüerya bilirkişi raporu alınarak yargılamaya devam edilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, bu yönü ile davacı vekilinin delillerinin toplanmamış bulunduğu analaşılmıştır. Kabule göre de davacılar … ile …’ın yargılamanın devamı sırasında reşit oldukları, bu nedenle davacı annelerine velayeten düzenlenmiş vekaletname ile yargılamaya devam edilmesinin hatalı bulunduğu anlaşılmıştır. Yukarıdaki açıklamalar ışığında davacılar vekilinin istinaf talebinin kabulü ile; kararın HMK 353/1-a/6 maddesi uyarınca kaldırılması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Davacılar vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, istinaf istemine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından peşin olarak yatırılan 59,30-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE, 4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5-İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, HMK. m.353/1-a/6 hükümleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.23/03/2021