Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2021/311 E. 2021/1118 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/311
KARAR NO: 2021/1118
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/12/2020
NUMARASI: 2016/220 E. – 2020/928 K.
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/07/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; vekil edeninin içinde yolcu olarak bulunduğu … plaka sayılı araç ile ZMM sigortası bulunmayan … plaka sayılı aracın çarpışması neticesinde meydana gelen 07/06/2015 günlü trafik kazasında, davacının yaralanarak iş gücü kaybına uğradığını ileri sürerek, fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla 1.000,00-TL daimi sakatlık tazminatının dava tarihinden işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı …ndan tahsiline karar verilmesini istemiş; 16/09/2020 günlü ıslah dilekçesi ile de sürekli sakatlık (maluliyet) zararına ilişkin olan istek miktarını 33.945,81-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır. Davalı … vekili cevabında özetle; vekil edeni kurumun, geçici iş göremezlik zararları bakımından sorumluluğu yoluna gidilemeyeceğini, ayrıca …nın sorumluluğunun teminat limiti ve kusur ile sınırlı olması nedeniyle, kazaya karışan araç sürücülerinin kusur ve durum oranları ile davacıda var olduğu ileri sürülen maluliyet durumunun usulüne uygun şekilde belirlenmesi gerektiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı gözetilerek; davacının yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasının oluşumunda, davacının içinde yolcu olarak bulunduğu … plaka sayılı araç sürücüsünün %75 oranında, ZMM sigortası bulunmayan … plaka sayılı araç sürücüsünün ise %25 oranında kusurlu olduğu, kaza sonucunda davacının %14 oranında maluliyete uğradığı, her ne kadar yargılama aşamalarında, davalı vekilince davacının emniyet kemeri takmaması nedeniyle müterefik kusurlu olduğu ve hatır taşıması için taşındığı ileri sürülerek, tespit edilecek tazminat miktarından müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi yapılması talebinde bulunulmuş ise de, hatır taşıması indiriminden sadece, hatır için taşıyanın veya onun sigortacısının yararlanabileceği, davacının kaza anında emniyet kemeri takmadığına ilişkin iddianın ise davalı tarafça kanıtlanamadığı belirtilmek suretiyle, kazaya karışan araç sürücülerinin kusuru gözetilerek düzenlenen hesap bilirkişisi raporu doğrultusunda; “Davanın KABULÜ ile; 33.945,81 TL daimi iş göremezlik tazminatının 01/03/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri; 6704 sayılı yasayla değişik 2918 sayılı KTK’nun 97.maddesi uyarınca, dava açmadan önce sigorta şirketine başvurunun dava şartı haline getirildiği, somut olayda böyle bir başvuru olmadan dava açılmış olması nedeniyle, davanın, dava şartı yokluğundan reddi gerekirken, kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu; ayrıca dosyada davacının maluliyetine ilişkin birbiri ile çelişik 2 farklı ATK raporu bulunduğu, bu çelişki giderilmeden karar verilemeyeceği, kaldı ki davacıdaki maluliyetin varlığı ve oranının 20/02/2019 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren “Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre belirlenmesi gerektiği ve davacıda oluşan yaralanmanın niteliği gözetildiğinde, kaza anında emniyet kemeri takmadığının kabulü ile belirlenen tazminattan indirim yapılması gerekirken, bunun yapılmamış olmasının hatalı bulunduğu, kazaya karışan araç sürücülerinin kusur durumları ile faiz başlangıcının da doğru belirlenmediği hususlarına yöneliktir. Dava, trafik kazası sonucunda meydana gelen yaralanmaya bağlı olarak açılmış kalıcı sakatlık tazminatı isteğine ilişkindir. İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; -2918 sayılı KTK’nın 14/04/2016 tarih ve 6704 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değişik 97. maddesine göre; “zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içerisinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” Söz konusu madde ile dava açmadan önce zorunlu mali sorumluluk sigorta şirketine başvuru yapılması dava şartı haline getirilmiş ise de; eldeki davanın açılma tarihi 01/03/2016’dır. Bu durumda davanın açılmasından sonra yürürlüğe gider bir düzenlemenin somut olaya uygulanamayacağı açık olup, davalı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazının reddi gerekmiştir. 2-Maluliyete ilişkin istinaf itirazı değerledirildiğinde; Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde zararın kapsamının belirlenmesi açısından malûliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi esaslı unsurdur. Maluliyete ilişkin belirlemenin ise; Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak, haksız fiilin gerçekleştiği tarih 11/10/2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği ve 01/06/2015 tarihinden sonra da Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları hakkındaki yönetmelik hükümleri doğrultusunda düzenlenmiş (Yargıtay 17. Hukuk dairesinin 03/05/2021 gün ve 2020/11750 E., 2021/3283 K.sayılı emsal içtihadı) raporla yapılmış olması gerekir. Bu açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde; mahkemece hükme esas alınan ve ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 22/03/2019 günlü raporda; davacının yaralanmasına bağlı maluliyetinin Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri uyarınca %14 olduğu belirtilmiştir. Davacı vekilinin bu raporlarla çelişik olduğunu ileri sürdüğü ve ATK 3. İhtisas Kurulundan temin edildiği anlaşılan 14/05/2018 günlü rapor ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri gözetilerek düzenlenmiştir. ATK 3. İhtisas Kurulundan temin edilen 14/05/2018 günlü rapor, kaza tarihinde yürürlükte bulunmayan yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmiş olduğundan, yeterli ve geçerli bir rapor niteliği taşımamaktadır. Bu durumda kaza tarihinde geçerli olan doğru yönetmelik hükümleri uyarınca, davacının geçirmiş olduğu tüm tedavilerin değerlendirilmesi sonucunda konusunda uzman bilirkişiler tarafından düzenlenen 22/03/2019 günlü raporun hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırı herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından, davalı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazı da yersizdir. 3-Davalı vekilinin kusur, müterafik kusur ve faiz başlangıcına yönelik istinaf itirazları kapsamında yapılan incelemede; Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle İTÜ Ulaştırma Bilimi Karayolları ve Trafik Öğretim üyesi olduğu anlaşılan uzman bilirkişi Y. Doç. Dr. Yük. Müh. … tarafından düzenlenen 28/02/2020 günlü rapordaki kusura ilişkin belirleme ve değerlendirmelerin dosyaya, oluşa uygun, denetlenebilir gerekçeler içermesi nedeniyle hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığına ve bu raporda belirlenen %25 kusur oranı gözetilerek, davalı …nın sadece bu kusur oranı ile sorumluluğu yoluna gidilmiş olması karşısında istinaf edenin sıfatı gözetildiğinde, yanılgılı bir durum mevcut olmadığına, mahkemece faiz başlangıcının daha önce davalı …na başvuruda bulunulmadığı gözetilerek, zaten dava tarihinden başlatılmış olmasına ve davalı tarafça, davacının kaza anında emniyet kemeri takmaması nedeniyle müterafik kusurlu olduğu ileri sürülmüş ise de, davacının emniyet kemeri takmadığı hususu davalı … tarafından somut olarak kanıtlanamadığından, mahkemece müterafik kusur indirimi yapılmaksızın karar verilmiş olmasında da bir yanılgı tespit edilemediğine göre; davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan istinaf itirazlarının da yerinde bulunmadığı sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davalı Güvence Hesabı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf yasa yoluna başvuran davalıdan Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 2.318,84-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, istinaf yasa yoluna başvuru sırasında peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 115,94-TL ve 463,77-TL nispi istinaf karar ve ilam harçlarının toplamı olan 579,71-TL’nin düşümü ile kalan 1.739,13-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m.362/1-a hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 08/07/2021