Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2021/243 E. 2021/492 K. 23.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/243
KARAR NO: 2021/492
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/10/2020
NUMARASI: 2019/559 E., 2020/463 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/03/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili 02/03/2015 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; 03.09.2014 tarihinde davalı …’nin sevk ve idaresinde bulunan diğer davalı … İnşaat A.Ş’ye ait … plaka sayılı Tır çekicisine bağlı … plakalı tankerin damperinin açılması sureti ile İGS yaya üst geçidine çarpmak sureti ile üst geçidi yaya olarak kullanan müvekkilinin yaralanmasına sebebiyet verdiğini, müvekkilinin uzun süre tedavi gördüğünü belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşulu ile belirsiz alacak davası olarak açtıkları davadaki taleplerini ileride arttırmak kaydıyla şimdilik 1000 TL maddi tazminatın davalıların tamamından, 300.000,00 TL manevi tazminatın ise davalılar … ile … İnşaattan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini, talep ve dava etmiştir. Davalılar vekilleri; müvekkillerinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, kazanın teknik arızadan kaynaklandığını, ayrıca talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu, bu nedenlerle yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesini, talep etmişlerdir.İhbar olunan vekilleri; müvekkillerine herhangi bir kusur izafe edilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.Açılmış olan dava üzereni yapılan yargılama neticesinde ilk derece mahkemesi tarafından verilen karar, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8.Hukuk Dairesinin 12/07/2019 tarih ve 219/1792 esas 2019/1614 karar sayılı ilamı ile delillerin toplanmaması ve değerlendirilmemesi nedeniyle HMK’nın 353/1-a/6 hükmü uyarınca kaldırılmış ve dosya ilk derece mahkemesine iade edilmiş, kaldırma kararında belirtilen hususlar gereğince yeniden ilk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda;1-Davacının davalılar aleyhine açmış olduğu iş göremezlik tazminatının ıslah talebi doğrultusunda KISMEN KABULÜ ile 35.967,20- TL’nin davalı sigorta şirketi poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, bu alacağa davalılar … ve … İnşaat yönünden kaza tarihi olan 03.09.2014 tarihinden itibaren davalı … Sigorta A.Ş. yönünden dava tarihi olan 02.03.2015 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, 2-Davacı tarafından davalılar … ve … İnşaat aleyhine açmış olduğu manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 8.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 03.09.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte iş bu davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat taelbinin reddine karar verilmiştir.Verilen karar davacı vekili, davalı … Sigorta Şirketi vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davalı … Sigorta Şirketine eksik istinaf harç ve masraflarını yatırması konusunda muhtıra tebliğ edilmesine rağmen yatırmadığından 15/01/2021 tarihli ek karar ile istinaf talebinin reddine karar verilmiş, ek karar davalı … Sigorta Şirketine tebliğ edilmesine rağmen ek karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmadığı anlaşılmıştır.Davacı vekilinin istinaf sebepleri; İstanbul BAM 8. Hukuk Dairesinin kaldırma kararında 2 hususun kaldırma için gerekçe yapıldığını, ilk derece mahkemesince bir hususun dikkate alındığını, kaldırma kararında “davacının terzilik faaliyeti ile iştigal ettiğinin belirlenmesi halinde davacının yerine ikame edilecek işçinin alabileceği ücretin miktarının tespit edilmesi ve buna göre davacının zararının belirlenmesi gerektiği” açıkça belirtilmiş olmasına ve Yargıtay uygulamaları da ( Ek-1-Yargıtay 17. HD. 20.06.2016 tarih, 2014/17886 E., 2016/7541 K. Sayılı ilamı ) bu yönde olmasına rağmen ilk derece mahkemesince terzi olan davacının yerine ikame edilecek kişinin alabileceği ücretin miktarı belirlenmeden, doğrudan asgari ücret üzerinden hesaplama içeren ek rapora göre karar verilmesi hatalı olduğu, hükmedilen manevi tazminatın düşük olduğu ve hüküm altına alınan yargılama giderlerinin (4, 5, 6, 7 nolu bentleri) müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesi gerekirken, müştereken ve müteselsilen ibaresi olmaksızın davalılardan alınarak davacıya verilmesini şeklinde hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğuna ilişkindir.İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. 03.09.2014 tarihinde davalı …’nin sevk ve idaresinde bulunan diğer davalı … İnşaat A.Ş’ye ait … plaka sayılı tır çekicisine bağlı … plakalı tankerin damperinin açılması sureti ile İGS yaya üst geçidine çarparak üst geçidi yaya olarak kullanan davacının ATK 3.İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 09.01.2017 tarihli raporda tespit edildiği üzere %3.2 oranında malul kalacak şekilde yaralanmasına neden olduğu ve geçici iş göremezlik süresinin de dokuz ay olduğu, olayda davalı sürücü …’nin asli ve tam kusurlu olduğu, anlaşılmıştır. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişilerin raporunda belirtilen kusur oranının ve maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre (-davacının kaza tarihinde terzi olarak çalıştığı, yoklama fişine göre yanında kimsenin çalışmadığı, basit usule geçiş tutanağına göre de kaza tarihi olan 2014 yılında zarar etmiş olduğunun tespit edilmiş olduğu, bilirkişi tarafından en az asgari ücret seviyesinde kazancı olduğu kabul edilerek hesaplama yapıldığı ve bu suretle değerlendirmenin ve raporun yerinde olduğu ve bu hususlara temas eden istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır-) davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebeplerinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. maddesine göre, hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi tazminat adı ile hak sahibi yararına takdir edeceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden; hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Dava konusu olayda, kazanın meydana geldiği tarih, kusur durumu, davacıda meydana gelen yaralanmanın niteliği, davacı yaşı, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, olay tarihindeki paranın alım gücü, manevi tazminatın bir sebepsiz zenginleşme aracı olmaması ile yukarıda açıklanan ilkeler göz önünde tutulduğunda; mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarı azdır. Ayrıca hükmedilen yargılama gideri ve vekalet ücretleri yönünden “müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesi gerekirken, müştereken ve müteselsilen ibaresi olmaksızın davalılardan alınarak davacıya verilmesini şeklinde hüküm kurulması da hatalı olduğundan, davacı vekilinin bu hususlara ilişkin istinaf sebeplerinin yerinde olduğu, ancak bu hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1-b/2 maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına ve yukarıda belirtilen hususlarda esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14/10/2020 tarih ve 2019/559 Esas, 2020/463 Karar sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin HMK’nın 353/1/b-2 maddesi uyarınca kısmen KABULÜNE, -İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan nispi karar ve ilam harcının istek halinde iadesine, -İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, -İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin takdiren kendi üzerinde bırakılmasına, 2 Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14/10/2020 tarih ve 2019/559 Esas, 2020/463 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, -Davacının davalılar aleyhine açmış olduğu iş göremezlik tazminatının ıslah talebi doğrultusunda KISMEN KABULÜ ile 35.967,20- TL’nin davalı sigorta şirketinin poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, iş bu alacağa davalılar … ve … İnşaat yönünden kaza tarihi olan 03.09.2014 tarihinden itibaren davalı … Sigorta A.Ş. yönünden dava tarihi olan 02.03.2015 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, -Davacı tarafından davalılar … ve … İnşaat aleyhine açmış olduğu manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 25.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 03.09.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat taelbinin reddine, -Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 4.164,67-TL ilam harcından peşin alınan 1.028,06-TL + 275,00-TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 2.8611,61-TL harcın davalılardan (sigorta şirketinin maddi tazminatla sınırlı) müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydına, -Davalıya yükletildiği halde davacı tarafından davanın açıldığı tarihte peşin olarak yatırılan 1.028,06-TL + 275,00-TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 1.303,06-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, -Davacı tarafından yapılan 3.053,86-TL (Yargılama gideri ayrıntısı “bozmadan önce tebligat-posta gideri ve bilirkişi ücreti toplam 2.433,86-TL, bozmadan sonra tebligat-posta gideri ve bilirkişi ücreti toplam 620,00-TL”) yargılama giderinden, kabul-ret oranına göre 1.343,69-TL nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, -Davacı vekili için maddi tazminat yönünden AAÜT’ne göre belirlenen 5.395,00-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, -Davacı vekili için manevi tazminat yönünden AAÜT’ne göre belirlenen 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalılar … İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, -Reddedilen maddi tazminat yönünden AAÜT’ne göre belirlenen 6.754,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, -Davalılar … İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ve … vekili için reddedilen manevi tazminat yönünden AAÜT’ne göre belirlenen 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine, -Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 sayılı Kanunun 31 inci maddesiyle değişik HMK.nun 361/1. madde hükmü gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 23/03/2021