Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2021/234 E. 2022/356 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/234
KARAR NO: 2022/356
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/10/2020
NUMARASI: 2015/350 Esas 2020/542 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Maddi-Manevi Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/03/2022
Yukarıda bilgileri yazılı ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 10/04/2014 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 30/07/2012 tarihinde davalı …’nın sevk ve idaresinde bulunan … plakalı araçtan inmeye çalışırken aracın hareket etmesi nedeniyle düşmesi sonucunda hem fiziksel hem de manevi olarak zarara uğradığını, davalı …’nun işleten sıfatıyla zarardan sorumlu olduğunu, kazanın tamamen davalı araç sürücüsünün kusurundan kaynaklandığını, müvekkilinin kazadan önce gündelik temizlik ve bakım işleri için evlere giderek geçimini sağladığını, gündelik olarak 100 – 125 TL ücret aldığını, kaza sonrası ortaya çıkan duyu kaybı ve kısmi felç nedeniyle artık çalışamadığını, aracın davalı sigorta tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalandığını belirterek, şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’ndan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderlerinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir. Davanın ilk olarak açıldığı İstanbul Anadolu 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/176 esasına kaydedildiği, bu mahkemenin görevsizlik kararı üzerine dosyanın İstanbul Anadolu 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/350 esasını aldığı ve yargılamanın bu mahkemece sürdürülerek sonuçlandırıldığı, anlaşılmıştır. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının 65 yaşında olduğunu, kaza tarihinde müvekkilinin maliki olduğu araca bindiğini, davacının araçtan indikten ve araç ile bir bağlantısı kalmadıktan sonra yere düşerek yaralandığını, kazadan müvekkilinin haberi olduktan sonra davacıyı hastaneye götürdüğünü, tedavi sürecini takip ettiğini, bir çok sefer de evinde ziyaret ettiğini, davacının 6 aylık sigorta primlerinin müvekkilince ödendiğini, istenilen manevi tazminatın fahiş olduğunu, maddi tazminattan aracın ZMM sigortacısı … Sigorta’nın sorumlu olduğunu, manevi tazminattan aracın İhtiyari Mali Mesuliyet sigortacısı … Sigorta’nın sorumlu olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini, talep ve beyan etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; kaza tarihinde … plakalı aracın müvekkili nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkilinin sigortalısının kusuru oranında ve teminat limitleri ile sorumlu olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini, talep ve beyan etmiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Her ne kadar davalı… Sigorta A.Ş vekilince; sigortalı aracın yolcu taşıması için kullanıldığı, bu nedenle Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sigorta poliçesinin öncelikli olarak sorumlu olduğu, bu poliçenin bulunmaması halinde ise …nın sorumlu olduğu savunulmuş ise de; anılan poliçenin uluslararası ve şehirlerarası yolcu taşımacılıkları için yapılmasının zorunlu olduğu, ancak dava konusu kazaya karışan aracın şehir içi yolcu taşımacılığı yaptığı, bu nedenle davalı sigorta vekilinin savunmasının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Dava konusu trafik kazasına karışan … plakalı aracın kaza tarihi itibari ile Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesi ile davalı sigorta şirketi tarafından sigortalandığı, oluşan zararlar nedeniyle davalının poliçe kapsam ve limitleri dahilinde ve sigortalısının kusuru oranında meydana gelen zarardan sorumlu olduğu, davalı …’nın haksız fiil hükümlerine göre meydana gelen zarardan sorumlu olduğu, davalı …’nun KTK hükümlerine göre işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu olduğu, kesinleşen ceza dosyasından alınan kusur raporu ve mahkememizce alınan kusur raporunun birbiri ile uyumlu olduğu, bu nedenle belirlenen kusur oranlarının mahkememizce de benimsendiği, alınan maluliyet raporunun Yasa ve Yargıtay içtihatları doğrultusunda kaza tarihinde yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre düzenlendiği, alınan hesap raporunun denetime elverişli olduğu, poliçe tarihi ve kaza tarihi itibari ile Yargıtay içtihatlarına uygun olarak PMF yaşam tablosuna göre hesaplamanın yapıldığı, yapılan hesaplama ile davacının geçici iş göremezlik tazminatı alacağının 2.309,48 TL, sürekli iş göremezlik alacağının 13.195,60 TL olarak hesaplandığı, hesaplamanın mahkememizce de benimsendiği, tespit olunan tutarın poliçe limitleri ve kapsamı içerisinde kaldığı, kazaya karışan aracın ticari nitelikli olduğu, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre talep olunan tazminata avans faizi işletilebileceği, davalılar … ve …’nun kaza tarihi itibari ile zarardan sorumlu olduğu, davalı sigortanın ise davadan önce temerrüde düşürülmediğinden ancak dava tarihinden itibaren sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır.” gerekçesi ile; -davanın maddi tazminat istemi yönünden kabulü ile; 2.309,48 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 13.195,60 TL sürekli iş görememezlik tazminatı olmak üzere toplam 15.505,08 TL tazminatın davalı sigorta yönünden dava tarihi olan 10/04/2014 diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan 30/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine , -davanın manevi tazminat istemi yönünden kısmen kabulü ile; 6.000,00TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 30/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar … ve …’ndan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekilinin istinaf başvuru sebepleri; Manevi tazminatın düşük olduğu, müvekkilinin geçirmiş olduğu trafik kazası nedeniyle tespit edilen maluliyet oranının düşük tespit edildiği, zira dosya kapsamında da mevcut olan Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 31.03.2017 tarih ve … nolu Sağlık Kurulu Raporu’nda müvekkilin engelilik oranı %40 olarak tespit edildiği, Adli Tıp Kurumu’ndan alınan maluliyet oranlarının ise oldukça düşük tespit edildiği, maluliyet oranlarının ve maddi tazminat hesaplamalarının hatalı olduğu, hususlarına ilişkindir. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava, trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. 30/07/2012 tarihinde davalı …’nun işleteni, davalı sigorta şirketinin ZMM sigortacısı olduğu davalı …’nın sevk ve idaresinde bulunan … plakalı minibüste yolcu olan davacının araçtan inmeye çalışırken aracın hareket etmesi nedeniyle düşmesi sonucunda birbirini teyit eden ATK 3. İhtisas Kurulu ile ATK 2.Üst Kurulunun raporlarında tespit edildiği üzerine %5,2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacak ve iyileşme süresi kaza tarihinden itibaren 3 aya kadar uzayabilecek şekilde yaralandığı, olayda davalı sürücünün tam kusurlu olduğu, davacı tarafından aracın işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı aleyhine maddi ve manevi tazminat istemiyle bu davayı açtığı, anlaşılmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. maddesine göre, hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi tazminat adı ile hak sahibi yararına takdir edeceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir.Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden; hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Dava konusu olayda, kazanın meydana geldiği tarih, dosya içeriğine göre meydana gelen kazada davalının tam kusurlu olması, davacının yaralanmasının niteliği, yaşı, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, olay tarihindeki paranın alım gücü, manevi tazminatın bir sebepsiz zenginleşme aracı olmaması ile yukarıda açıklanan ilkeler göz önünde tutulduğunda; mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarı yerindedir. Sonuç olarak; dosyada içindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkemesi tarafından delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırılık olmamasına, özellikle birbirini teyit eden raporlarda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına, manevi tazminatın az yukarıda açıklanan ilke ve esaslara uygun taktir edilmiş olmasına ve ilk derece mahkemesinin manevi tazminatın tayin ve tespitine ilişkin taktirinde de bir isabetsizlik bulunmamasına, ATK 3. İhtisas Kurulundan alınan ve bunu teyit eden ATK 2.Üst Kurulunun maluliyet raporunun kaza tarihi itibariyle yerleşik Yargıtay ve BAM uygulamalarına göre uygulanması gereken 11.10.2008 tarihli yönetmeliğe göre düzenlenmiş olmasına, ayrıca bu rapor dikkate alınarak yapılan maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1.maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM/Gerekçe uyarınca; 1/İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/10/2020 tarih ve 2015/350 Esas 2020/542 Karar sayılı kararına yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2/İstinaf eden davacıdan alınması gereken 80,70-TL harçtan peşin yatırılan 59,30-TL harcın düşümü ile 21,40-TL harcın istinaf eden davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3/İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4/Yasa yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerilerinde bırakılmasına,HMK’nın 353/1-b/1.maddesi hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.15/03/2022