Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2021/2144 E. 2021/2115 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/2144
KARAR NO: 2021/2115
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/01/2021
NUMARASI: 2014/816-ESAS 2021/1-KARAR
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 08/02/2014 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; 08/09/2013 tarihinde faili meçhul bir sürücü tarafından sevk ve idare edilen plakası tespit edilememiş bir aracın müvekkiline çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin yaralandığını belirterek, şimdilik 1.000,00 TL kalıcı sakatlık tazminatının davalının temerrüte düştüğü dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilin karar verilmesini, talep ve etmiştir. Davalı davanın reddinin gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama neticesinde; Davanın kabulü ile 37.575,97 TL sürekli iş göremezlik tazminatının dava tarihi olan 08/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekilinin istinaf sebepleri; meslekte kazanma gücü kaybının belirlenmesi konusunda bilimsel ve teknik görüşlerini bildirmekle görevli Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’ndan alınacak raporla davacının iş göremezlik oranı belirlenerek iş göremezlik zararının buna göre hesaplanması gerektiği, müvekkili ile ilgili Çanakkale Adli Tıp Kurumu Şube Müdürlüğünden rapor alındığı, davalı vekilinin 01.04.2015 tarihli bu rapora itiraz dilekçesinde İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 3. İhtisas Kurulu’ndan rapor alınması gerektiğini ve bu kurumca verilecek maluliyet raporundan başkaca raporların yargıda geçerli olmayacağını kabul edip savunduğu, bunun üzerine ilk derece mahkemesince İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 3. İhtisas Kurulu’ndan rapor alındığı, raporda “müvekkilinin %25 oranında sürekli iş göremezliğinin bulunduğu, iyileşme süresinin 6 aya kadar uzayacağı”nın belirtildiği, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan maluliyet raporu alındığı, dosya kapsamında bulunan 3 ayrı maluliyet raporundan İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 3. İhtisas Kurulu’ndan alınmış olan raporun esas alınması gerekirken İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan maluliyet raporuna göre müvekkilinin sürekli iş göremezlik zararının eksik hesaplanması ve bunun hükme esas alınmasının hukuka aykırı olduğu, dava konusu olayın faili meçhul sürücünün sevk ve idaresindeki plakası tespit edilemeyen bir aracın yaya olan müvekkiline çarpması sonucu gerçekleştiği, aracın olay yerinden kaçması nedeniyle olaya ilişkin kaza tespit tutanağı düzenlenemediği, emniyet birimlerince olay anını gösterir kamera kaydının olup olmadığının çevreden araştırıldığı, ancak olay anını gösterir kamera kaydına da ulaşılamadığı, bu durumda kusur tespitinin yapılabilmesi için tanık beyanlarına itibar edilmesi gerektiği, davalının sorumluluğundaki faili meçhul araç sürücüsünün %100 kusur oranına göre hesaplama yapılması ve bunun hükme esas alınması gerekirken aksi kusur oranının kabulü ve buna göre hesaplama yapılmasının isabetsiz olduğu hususlarına ilişkindir. Davalı vekilinin istinaf sebepleri; davaya konu olaya kusuru ile sebebiyet verdiği belirtilen plakası tespit edilemeyen motorlu aracın varlığı, olayın bir trafik kazası sonucu meydana geldiği, zarara sebebiyet verdiği iddia edilen aracın cinsi, poliçe düzenlenmesi zorunlu olan motorlu araçlardan olup olmadığının ispatlanamadığı, müvekkili aleyhine karar verilmiş olmasının hatalı olduğu, ilk maluliyet raporuna davacının itiraz etmediği, hesaplamada %5,2 maluliyet oranının esas alınması gerekirken ve bu husus müvekkili lehine usulü müktesep hak oluşturmuş iken mahkemece daha sonra alınan rapor dikkate almak suretiye hüküm kurulmuş olmasının hatalı olduğu, davacının gerçek geliri yerine bunlara bakılmadan emsal ücret esas alınarak 1,67 kat üzerinden daha yüksek miktarda hesaplama yapılmış olmasının da hatalı olduğu hususlarına ilişkindir. İstinaf edenlerin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava, trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir. Dava konusu kazanın 08/09/2013 tarihinde faili meçhul bir sürücü tarafından sevk ve idare edilen plakası tespit edilememiş bir aracın davacıya çarpması ile gerçekleştiği, kazada davacının yaralandığı anlaşılmaktadır. 1-Dava konusu kazanın; dinlenen tanık ifadeleri göz önüne alındığında plakası belirlenemeyen bir aracın katılımıyla gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Burada aksini ispat yükümlülüğü davalıya ait olduğundan ve davalı da aksini ispat edemediğinden, mahkemece bilirkişi raporundaki belirleme de dikkate alınarak kazaya sürücüsü ve plakası belirlenemeyen başka bir aracın karıştığının kabul edilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından, davalı vekilinin aksine ilişen istinaf itirazının reddi gerekmiştir. 2-Mahkemece hükme esas alınan ek bilirkişi raporunda kazanın meydana gelmesinde sürücüsü ve plakası belirlenemeyen araç sürücüsünün %35 oranında kusurlu, davacının ise %65 oranın da kusurlu olduğu görüşü bildirilmiş ve mahkemece bu yöndeki bilirkişi görüşü benimsenmek suretiyle hüküm kurulmuştur. Hükme esas alının bilirkişi raporunda yer alın kusura ilişkin belirleme dosyadaki bilgi ve belgeler, tanık beyanları ile oluşa uygun ve gerekçesi yönünden de denetlenebilir nitelikte olduğundan, mahkemece hükme esas alınmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından, aksine ilişen davacı ve davalı vekilinin istinaf itirazlarının da reddi gerekmiştir. Sonuç olarak; dosyadaki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davacının isteminin sürekli iş göremezlik nedeniyle tazminata ilişkin olmasına, oluşa ve dosya kapsamına uygun, gerekçeli ve denetlenebilir nitelikte ki raporların hükme esas alınmasında da bir isabetsizlik bulunmamasına, davacı ile ilgili Çanakkale Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 11/02/2015 tarihli %5,2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağına, iyileşme süresinin 6 aya kadar uzayacağına dair raporunun Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü hükümleri kapsamında yapılan değerlendirme sonucu verilmiş olması nedeniyle hükme esas alınmamasında bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekili ile davalı vekilinin tüm istinaf itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nun 353/1-b/1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-)Usul ve yasaya uygun, başlıkta yazılı ilk derece mahkemesi kararına yönelik davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 madde hükmü uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-)İstinaf eden davalıdan alınması gereken 2.566,81-TL harçtan peşin yatırılan 641,70-TL nispi karar ilam harcının düşümü ile 1.925,11-TL nispi karar ilam harcının istinaf eden davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-)İstinaf eden davacıdan alınması gereken 59,30-TL harç peşin yatırıldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 4-)İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5-)Yasa yoluna başvuran davacı ve davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerilerinde bırakılmasına, HMK’nun 353/1-b/1 madde hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 23/12/2021