Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2023
KARAR NO: 2022/161
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/06/2021
NUMARASI: 2020/94 ESAS 2021/340 KARAR
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 16/02/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl davada davacı vekili dava açan dilekçesinde özetle; 29/10/2012 tarihinde Bursa – İzmir karayolunun 49. km’sinde meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin velayetinde olan …’un ağır şekilde yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsü olan …’in asli kusurlu olduğunu, kazayı yapan aracın trafik sigortasının olmadığını, bu nedenle zararın tazmininin mümkün olamadığını, Karayolları Garanti Sigorta Fonu Yönetmeliğine göre müvekkilinde meydana gelen iş gücü kaybı karşılığı olan maluliyetin tazmini için yaptıkları başvuru sonucu … nolu … dosyasından müvekkili hesabına ödeme yapıldığını, konan teşhise göre müvekkilinin engel durumunun %99 olup sürekli ağır engelli konumunda olacağının ve çalıştırılamayacağının ortaya çıktığını, bakım ücretinin ödenmesi için …na başvuru yapıldığını ancak SGK tarafından karşılanacağı gerekçesiyle talebin reddedildiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 15.000,00 TL bakım ücreti alacağının kaza tarihi olan 29.10.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, talep ve dava etmiştir. Davalı vekili asıl davada cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili kurumun herhangi bir sorumluluğunun kalmadığını, maluliyet teminatı miktarının tamamı olan 225.000,00 TL’nin 27/03/2014 tarihinde davacı tarafa ödendiğini, davanın reddinin gerektiğini, müvekkilinin tedavi teminatı yönünden herhangi bir sorumluluğunun olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini, talep ve beyan etmiştir. Birleşen Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/208 Esas sayılı dava dosyasında davacı vekili dava açan dilekçesinde özetle; 29/10/2012 günü saat 06:45 sıralarında Bursa-İzmir karayolunun 49. Km’sinde meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin velayetinde olan …’un ağır şekilde yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde … plaka numaralı araç sürücüsü olan …’in asli kusurlu olduğunu, müvekkilinin de içinde bulunduğu aracın şoförü olan bu şahsın hatası sonucu araç içinde bulunan üç kişinin vefat ettiğini, müvekkilinin de ağır derecede yaralandığını, kazayı yapan aracın trafik sigortasının bulunmadığını, kaza sonucu bakıma muhtaç olan müvekkiline babası …’un vasi olarak atandığını, kazayı yapan aracın trafik sigortası bulunmadığından Karayolları Güvence Fonuna başvurarak sigorta limiti dahilinde 225.000,00 TL ödenmesinin sağlandığını, bakım ücreti talebi ile yaptıkları başvurunun ise Güvence Fonu tarafından reddedildiğini, bunun üzerine açtıklarını davanın da Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/521 Esas 2017/672 Karar sayılı ilamı ile reddedildiğini, red kararına yaptıkları istinaf başvurusu sonucu mahkeme kararının kaldırılmasına karar verildiğini belirterek, dosyanın Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/94 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, şimdilik 210.000,00 TL belirsiz bakım ücreti alacaklarının kaza tarihi olan 29/10/2012 tarihinden bu yana faizi ile birlikte taraflarına ödenmesine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir. Davalı vekili birleşen dosya yönünden verdiği cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili kurumun herhangi bir sorumluluğunun kalmadığını, maluliyet teminatı miktarının tamamı olan 225.000,00 TL’nin 27/03/2014 tarihinde davacı tarafa ödendiğini, davanın reddinin gerektiğini, müvekkilinin geçici bakım giderinden sorumlu olmadığını, davacının yolcu olarak bulunduğu araçta emniyet kemeri takıp takmadığının araştırılarak emniyet kemerinin takılı olmaması durumunda müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, müvekkili tarafından 27.03.2014 tarihinde yapılan ödemenin yeterli olup olmadığının tespiti için öncelikle 2014 tarihindeki asgari ücret üzerinden hesap yapılması gerektiğini, yapılacak hesaplama sonucunda yapılan ödemenin yeterli olmadığına karar verilmesi halinde rapor tarihindeki veriler esas alınarak bakiye tazminat miktarının belirlenmesi gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğunun teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, SGK’nın ödemiş olduğu tazminat varsa tespit edilerek hükmedilecek tazminattan düşülmesi gerektiğini, müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini, talep ve beyan etmiştir. Kocaeli 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/321 esasını alan asıl dava dosyasında mahkemece verilen görevsizlik kararı üzerine Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/521 esasının aldığı, mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verildiği, kararın davacı vekilinin istinafı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8.Hukuk Dairesinin 16/01/2020 tarih ve 2018/532 esas 2020/63 karar sayılı ilamı ile kararın kaldırılmasına karar verildiği, kaldırma sonrası 2020/94 esasını alan dava dosyasında Kocaeli 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/208 esas sayılı dosyasının birleştirildiği anlaşılmıştır. Açılmış olan asıl ve birleşen davaya ilişkin ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının içinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı aracın 29/10/2012 tarihinde tek taraflı olarak kaza yaptığı, kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsünün tek başına asli kusurlu olduğu, davacının araç içinde yolcu konumunda olması nedeniyle kusurunun bulunmadığı, kaza nedeniyle malul hale geldiği ve davalı tarafından davacıya 225.000,00 TL sakatlık tazminatı ödemesi yapıldığı, asıl dava ve birleşen dava ile bakıcı giderinin talep edildiği, yaşam boyu bakıcı giderlerinin tedavi giderleri teminatı kapsamında olduğu, 12/03/2021 tarihli ATK raporunda davacının ömür boyunca bir başkasının bakımına muhtaç olduğu, bakıcı giderinin gerekli olduğu görüşünün bildirildiği, ATK raporunun gerekçeli, ayrıntılı ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, davalı vekilinin rapor içeriğine gerekçeli herhangi bir itirazda bulunmadığı, bakıcı giderinin kaza tarihinde yürürlükte olan brüt asgari ücret tutarı üzerinden hesaplanacağı, 25/07/2017 tarihli raporda bakıcı ücretlerinin net ücrete göre 669.492,76 TL, bürüt ücrete göre 936.485,02 TL olarak hesaplandığı, davalının tedavi gideri kişi başına teminat limitinin 225.000,00 TL olduğu, davacı vekilinin 15/04/2021 tarihli celsede 25/07/2017 tarihli raporda bakıcı giderinin hesaplandığını, davalı …’nın sorumlu olduğu miktarın 225.000,00 TL olduğunu, tekrar aktüer bilirkişi raporu aldırılmasına gerek olmadığını, mevcut raporda güvence hesabının sorumlu olduğu miktarının 3 katı hesaplama yapıldığını beyan ettiği, 25/07/2017 tarihli raporda yapılan hesaplamalar ve davacı vekili beyanı dikkate alınarak usul ekonomisi gereğince mahkememizce tekrar rapor alınmasına gerek duyulmadığı, zira davalının teminat limitinin 225.000,00 TL olduğu, bilirkişi raporunda teminat limitinin çok üzerinde bir hesaplama yapıldığı, davalı vekilinin birleşen dosyaya verdiği cevap dilekçesinde emniyet kemeri takılmadığından bahisle müterafik kusur indirimi talep edildiği, davalı tarafça bu yönde dosyaya delil ibraz edilmediği, kaza tespit tutanağında da emniyet kemerinin takılı olup olmadığı hususunun belirsiz olarak işaretlendiği, müterafik kusur indirimi yapılamayacağı, davacı tarafça davalıya bakıcı gideri tazminatı için yapılan başvurunun 23.06.2015 tarihinde reddedildiği, davalının bu tarihten itibaren faiz ile sorumlu olması gerektiği anlaşılmakla asıl davanın kabulü ile, 15.000,00 TL bakıcı giderinin 23.06.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, birleşen Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2020/208 esas sayılı dava yönünden; davanın kabulü ile; 210.000,00 TL bakıcı giderinin 23.06.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile; Asıl dava yönünden; -davanın kabulü ile, 15.000,00 TL bakıcı giderinin 23.06.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, Birleşen Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/208 esas sayılı dava yönünden; -davanın kabulü ile; 210.000,00 TL bakıcı giderinin 23.06.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, verilen karara karşı asıl ve birleşen davada davalı … vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı vekilinin istinaf nedenleri; Davacı tarafın bakıcı gideri talebine ilişkin olarak müvekkili kuruma başvuru yapılmadığı, davanın usulden reddi gerekirken kabulünün hatalı olduğu, müvekkili kurumun bakıcı giderlerinden (geçici-kalıcı bakıcı gideri ve tedaviye bağlı ek gider) sorumlu olmadığı, tedavi gideri teminatına ilişkin olan taleplerin SGK’ya yöneltilmesi gerektiği, davanın bu nedenle reddinin gerektiği, ayrıca bakıcı giderlerini kabul etmemekle birlikte aktüer hesaplaması yapılırken bakıcı giderinin hesaplanmasında brüt ücret üzerinden değil net asgari ücret üzerinde hesaplama yapılmasının gerektiği, davacının kafa içi kanama sebebiyle yaralandığının tespit edildiği, bu bulguların davacının kaza esnasında emniyet kemeri kullanmadığını kanıtladığı, davacının bilerek koruyucu ekipman kullanmadan araca binmiş olması sebebiyle ağır kusuru ile zarara rıza göstermiş olmakla müterafik kusurlu olduğu, bu nedenle tazminattan indirim yapılması gerekirken yapılmamasının hatalı olduğu, davacının hatır için araca binmiş olduğundan hatır indiriminin de yapılması gerekirken yapılmamış olmasının da hukuka aykırı olduğu, SGK tarafından ödeme yapılmışsa bunun da tazminattan indirilmesi gerektiği, müvekkili kurumun temerrüdü gerçekleşmediğinden birleşen dava yönünden dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği, hususlarına ilişkindir. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava ve birleşen dava, trafik kazası nedeniyle bakıcı gideri istemine ilişkindir. 29/10/2012 tarihinde dava dışı sürücü …’in sevk ve yönetimindeki … plakalı araçla seyir halinde iken meydana gelen tek taraflı trafik kazasında, araçta yolcu olarak bulunan davacı …’un ağır bir şekilde yaralandığı, kazanın meydana gelmesinde sürücüsü olan …’in asli kusurlu olduğu, kazayı yapan aracın trafik sigortasının olmadığı, davalı …na bakım gideri için başvuruda bulunulduğu, talebin reddi üzerine davacının bakım gideri istemiyle asıl ve birleşen davayı açtığı, anlaşılmıştır. 1/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.5.maddesinin “Sağlık Giderleri Teminatı” başlıklı (b) maddesinde “Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar, tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık giderleri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderlerin teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup, ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve …nın sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” denmekte ise de; 6111 sayılı kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu açıklanmış ve sınırlandırılmıştır. KTK’nun 98.maddesinde; trafik kazaları nedeniyle, üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın, SGK tarafından karşılanacağı belirtilmiş olup; 6111 sayılı yasanın geçici 1.maddesi ile de, “Bu kanunun yayınlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin SGK tarafından karşılanacağı belirtilmiş olup, buna göre SGK 6111 sayılı yasa ile değiştirilen 2918 sayılı KTK’nun 98.maddesi uyarınca tüm tedavi giderlerinden değil sadece söz konusu madde kapsamında kalan tedavi giderlerinden sorumludur. Diğer bir ifadeyle SGK’nun hangi tedavi giderlerinden sorumlu olduğu, kanun uyarınca belirlenmiş olup, anılan kanun kapsamı dışına çıkılarak yapılan genel şartlardaki düzenlemeler ile, SGK’nun sorumluluk kapsamının genişletilmesi, bir kanun maddesinin idarenin yapmış olduğu bir düzenleme ile değiştirilmesi mümkün değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25/01/2004 tarih, 2004/4-40E-2004/113 K.sayılı İçtihadı). Bu durumda, SGK’nun sorumluğunun kapsamını belirleyen KTK’nun 98.madde hükmüne aykırı olacak şekilde düzenlenen Genel Şartlardaki bu yöndeki bir belirlemenin KTK’nun 92.maddesine 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik sonucu eklenen (i) maddesi nedeniyle yasal hale geldiği de söylenemeyeceği gibi, anılan düzenlemelerin Anayasa Mahkemesi kararı ile de iptal edildiği gözetildiğinde, davacının bedensel zararın bir türü olan bakıcı ihtiyacı içerisinde olacağına ilişkin varsayımından hareketle, bu giderin sağlık gideri olduğu ve poliçede bu konuda limit olduğu da gözetilerek, davalı sigorta şirketinin bu zarar kalemine ilişkin olarak sorumluluğu yoluna gidilmesi doğru olduğundan, davalı birleşen dosya davalısı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir. Sonuç olarak; İlk derece mahkemesince dosyaya ikame olunan delillerin, esas hakkında ki karar ve gerekçesi ile birlikte (istinaf nedenleri de göz önüne alınmak suretiyle) incelenmesi ve değerlendirilmesi neticesinde; Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, bakıcı ihtiyacının gerek Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı’nın raporu, gerekse doktor bilirkişi tarafından düzenlenen raporla tespit edilmiş olmasına, davacının emniyet kemeri takmadığı hususunun davalı tarafça ispat edilememiş olması ve kaza tespit tutanağında emniyet kemerinin takılı olup olmadığına ilişkin bir saptamanın olmaması karşısında bilirkişi raporu ile belirlenen bakıcı giderinden emniyet kemeri takılmadığından bahisle müterafik kusur indirimi yapılmaması yönünde ki uygulamanın doğru olmasına, davacının hatıra binaen taşındığına dair iddianın davalı tarafça ispatlanamamış olmasına göre bu iddia gereğince indirim yapılmamış olmasının doğru olmasına, bilirkişi tarafından bakım giderine ilişkin brüt ve net ücret üzerinden seçenekli olarak hesaplanan bakım giderlerinin her iki hesaplamada da poliçe limitinin çok üstünde olması nedeniyle bu hususta ki kabulün eldeki dava yönünden sonuca etkili bulunmaması nedeniyle ilk derece mahkemesinin bu hususta ki kabulü ve uygulamasında bir isabetsizlik olmamasına göre, davalı vekilinin tüm istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
H Ü K Ü M/ Gerekçe uyarınca, 1-)Usul ve yasaya uygun Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/06/2021 tarih ve 2020/94 esas 2021/340 karar sayılı kararına yönelik … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-)İstinaf eden davalıdan alınması gereken 15.369,27-TL harçtan peşin yatırılan 3.842,44-TL nispi karar ilam harcının düşümü ile 11.526,83-TL nispi karar ilam harcının istinaf eden davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-)İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-)Yasa yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, asıl dava yönünden verilen karar HMK’nın 362/1-a maddesi hükmü gereğince kesin olmak üzere, birleşen dava yönünden HMK’nun 361/1.maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süresi içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 10/02/2022