Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2021/1919 E. 2022/245 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1919
KARAR NO: 2022/245
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/01/2019
NUMARASI: 2018/74 ESAS 2019/52 KARAR
DAVA: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/02/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların maliki, sürücüsü ve ZMM sigortacısı bulunduğu … plaka sayılı aracın, davacı …’a çarpması neticesinde meydana gelen 19/04/2012 günlü trafik kazasında, günlük 100,00-TL’den az olmamak üzere inşaat kalıpçı ustası (kalfa) olarak çalışan …’ın ağır bir biçimde yaralanarak bir başkasının bakım ve gözetimine mahkum bırakıldığını, kaldırıldığı hastanede 22/06/2012 tarihinde evde bakım hastası olarak taburcu edildiğini, halen yatalak olarak hayatını sürdürdüğünü, normal yollarla beslenmesinin mümkün olmaması nedeniyle, özel mama ve beslenme torbası gibi giderler kapsamında aylık 4.000,00-TL harcama ve ayrıca yol masrafları yapıldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla (belirsiz alacak) …’ın yapmak zorunda kaldığı yol ve tedavi giderleri, çalışmaması nedeniyle uğradığı gelir kaybı, çalışma gücünde azalma, ekonomik geleceğinin sarsılması gibi nedenlerle uğradığı maddi zararlara karşılık olmak kaydıyla 50.000,00-TL maddi tazminatın tüm davalılardan; ayrıca davacı .. için 225.00,00-TL, davacı eş Seyhan için 125.000,00-TL, davacı çocuk … için 100.000,00-TL ve davacı kardeş … için de 50.000,00-TL manevi tazminatın da davalı sigorta şirketi dışında kalan diğer davalılardan kaza tarihinden işletilecek ticari faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesini istemiştir. Davalı … vekili cevabında özetle; vekil edeninin kazadan sonra tüm insani görevlerini yerine getirdiğini, bu kapsamda olayın ilk günlerinde 5.000,00-TL nakit, daha sonra davacıya ait otomobilin tamiri için 3.000,00-TL ve doktor ve hemşire masrafları gibi giderler için de yaklaşık 5.000,00-TL yardımda bulunduğunu, ayrıca davacı … hesabına EFT yolu ile manevi tazminata ilişkin ödeme yaptığını, kazanın oluşumunda taraf kusurlarının ne olduğunun usulüne uygun şekilde tespit edilmesi gerektiğini, talep edilen manevi tazminat miktarlarının çok fazla olduğunu, …’ın genel sağlık sigortası kapsamında sigortalı olması nedeniyle tüm sağlık giderlerinin SGK tarafından karşılandığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Davalı … Otomotiv İth. ve … A.Ş. vekili cevabında özetle; kazaya karıştığı ileri sürülen, vekil edeni şirket adına kayıtlı olan aracın, davalı çalışan …’a tahsis edilen bir araç olması nedeniyle, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı … A.Ş vekili cevabında özetle; kazaya karışan aracın 31/11/2011-31/11/2012 tarihlerini kapsar biçimde trafik sigortalı olduğunu, vekil edeni şirketin sorumluluğunun poliçede yazılı limitler ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile sınırlı olduğunu, tedavi giderleri bakımından da herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller, tanık beyanları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı gözetilerek; davacı …’ın yaralanması ile sonuçlanan 19/04/2012 günlü trafik kazasının oluşumunda, davalı araç sürücüsünün ve …’ın ceza yargılaması sırasında temin edilen ve ATK Trafik ihtisas dairesince düzenlene 21/12/2015 günlü rapordan da anlaşılacağı üzere eşit oranda kusurlu oldukları, yargılama sırasında meydana gelen ölüm olayı ile trafik kazası arasında illiyet bağı bulunduğunun ATK’ca düzenlenen 22/05/2014 günlü raporla belirlendiği, …’ın uğradığı iş göremezlik zararının 23.934,00-TL; bakıcı gideri zararının 14.259,60-TL olduğu, ancak kusur durumu gözetildiğinde davacıların toplam zarar miktarının 1/2’sinden sorumlu tutulabileceği benimsenerek; “… davalı sigorta şirketine sigortalı, davalı … Otomotiv adına kayıtlı araç sürücüsü davalı gerçek kişinin oluşan kazada alınan kusur raporuna göre %50 oranında, müteveffa …’ın %50 oranında eşdeğer kusurlu oldukları; meydana gelen trafik kazasından kaynaklı müteveffa …’ın gerek kaza nedeniyle ağır maluliyeti, gerekse tedavi devam ederken yargılama sırasında ölümü nedeniyle davacı eş … ve davacı çocuk …’a duyulan acı ve elemin giderilmesi için hakkaniyete uygun bir tazminatın verilmesi gerektiği, davacı kardeş yönünden ise, ölenin eş ve çocuğuna manevi tazminat takdir edilmiş olması nedeniyle bu konudaki isteminin yerinde olmadığı kanaatine varılmış, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile oluşan kazadaki tarafların kusur oranlarına göre taraflarda zenginleşmeye ve fakirleşmeye neden olmayacak şekilde müteveffa …’ın ölümü nedeniyle davacılar eş ve çocuğuna aşağıda belirtildiği miktarlarda manevi tazminata hükmedilmiş olup, açıklanan gerekçelerle aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir. ” denilmek suretiyle; “1-Davacılar … ve …’ın ölen davacı …’ın mirasçıları sıfatı ile devam ettikleri maddi tazminat davasının Kısmen Kabulü ile, (mirasçılık belgesindeki payları dikkate alınarak; 4.774,20 TL davacı …’a ve 14.322,60 TL diğer davacı …’a verilmek üzere) toplam 19.096,80 TL’nin davalılar … ve … A.Ş’den kaza tarihi olan 19/04/2012 tarihinden, diğer davalı sigorta şirketi … A.Ş’den dava tarihi olan 18/04/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak, belirtildiği şekilde adı geçen davacılara ödenmesine, Adı geçen davacıların fazlaya ilişkin istemlerinin reddine, 2-Davacılar … ve …’ın manevi tazminat istemine ilişkin davalarının Kısmen Kabulü ile, adı geçen davacıların her biri için 40.000,00’er TL’den toplam 80.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 19/04/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … A.Ş’den alınarak adı geçen davacılara ödenmesine, Adı geçen davacıların bu konudaki fazlaya ilişkin istemlerinin reddine, 3-Davacı …’ın manevi tazminat isteminin reddine,” karar verilmiştir. Karara karşı davacılar vekili, davalı … Otomotiv İth. ve … A.Ş vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacılar vekilinin istinaf nedenleri; kusura ve gelire ilişkin belirlemelerin hatalı olduğu, …’ın kaza sonucunda kullanmak zorunda kaldığı mama ve diğer tıbbi aparatlar ile yol masraflarına ilişkin taleplerinin karar yerinde gözetilmediği, ayrıca …’ın kendisinin ve kardeşi olan …’ın manevi tazminat talebinin reddedilmesinin isabetsiz olduğu, kabule göre de davacı eş ve çocuk için hüküm altına alınan manevi tazminat miktarlarının son derece yetersiz bulunduğu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması gerektiğine yöneliktir. Davalı … vekilinin istinaf nedenleri; dosyada vekil edeninin kazanın oluşumunda sadece %25 oranında kusurlu olduğunu belirleyen birden çok rapor olduğu ve kaza tespit tutanağında da müvekkilinin tali kusurlu bulunduğu açıklandığı halde, ATK’nca düzenlenen tarafların eşit kusurlu olduğuna ilişkin raporun hükme esas alınmasının hatalı olduğu, çelişkilerin usulüne uygun şekilde giderilmediği, davacı …’ye taraflarınca yapılan ödemelerin tespiti bakımından talep ettikleri halde hesap hareketlerinin incelenmediği ve belirlenen tazminatlarda gözetilmediği, ayrıca reddedilen maddi ve manevi tazminatlar bakımından vekil edeni yararına hüküm altına alınan vekalet ücretinin eksik hesaplandığı, görülmekte olan davada yaralanmaya bağlı manevi tazminat talep edildiği halde, ölüme dayalı tazminat istenmiş gibi bir gerekçe ile hüküm tesis edilmesinin isabetsiz olduğu, zira davacıların daha sonra meydana gelen ölüm olayına dayanılarak İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/251 Esasına kayıtlı yeni bir dava açtıklarını, doğru sonucuna varılabilmesi için her iki davanın birleştirilmesi gerektiğine ilişkin taleplerinin de gözetilmediği, elden yapılan ödemelerin dikkate alınmadığı ve …’ın gelirinin de hatalı biçimde tespit edildiği hususlarına ilişkindir. Davalı … Otomotiv İth. ve … A.Ş vekilinin istinaf nedenleri ise; pasif husumete yönelik itirazlarının mahkemece değerlendirilmediği, kusura ilişkin tespitin hatalı olduğu, maddi tazminata ilişkin herhangi bir somut delil sunulmadığı halde yazılı biçim ve şekilde karar verilmiş olmasının isabetsiz bulunduğu, ayrıca SGK ‘nca …’a yapılan ödeme olup olmadığının araştırılmadığı, hüküm altına alınan manevi tazminat miktarlarının da çok fazla bulunduğu hususlarına yöneliktir. İstinaf edenlerin sıfatına, istinafların kapsam ve nedenleriyle kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava; trafik kazası sonucunda meydana gelen yaralanmaya dayanılarak açılmış maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.1-Dosya kapsamından davacı …’ın 19/12/2012 günlü trafik kazasında yaralanarak yatağa bağımlı hale geldiği, İstanbul 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 12/03/2013 gün ve 2013/775 E,-2013/271K. sayılı kararıyla TMK’nun 405.maddesi uyarınca vesayet altına alınarak, kendisine kardeşi …’ın vasi tayin edildiği eldeki davanın davacı … adına vasisi tarafından verilen vekaletname ile diğer davacıların kendi adlarına verdikleri vekaletnamelere dayanılarak Av…. ve Av. … tarafından, davacı … bakımından maddi ve manevi, diğer davacılar bakımından ise sadece manevi tazminat talepli olarak açıldığı anlaşılmıştır.Vasi tayinine ilişkin İstanbul 2.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/775 E,-2013/271K. Sayılı ilamı dosyaya sunulmuş ise de, vesayet altındaki bir kişi adına vasi tarafından dava açılabilmesi TMK’nun 462/8 madde hükmü uyarınca vesayet makamından izin alınmış olması koşuluna bağlı tutulmuştur. Kamu düzenine ilişkin bu koşulun varlığı mahkemece resen gözetilmelidir. Vasinin izin almaksızın dava açması durumunda davayı gören mahkemenin vasiye bu yönde ilam alıp sunmak üzere uygun bir süre vermesi ve bu husus giderilmeden yargılamaya devam olunarak sonuçlandırılması gerekmekte ise de, somut olayda yargılama sırasında davacı …’ın 19/07/2013 tarihinde hayatını kaybetmesi nedeniyle onun açısından açılan maddi ve manevi tazminat talepli davaya mirasçıları tarafından devam olunduğu ve bu konudaki iradelerini vekilleri aracılığı ile mahkemeye bildirdikleri anlaşılmıştır. Bu durumda varsa bile dava şartı yönündeki eksikliğin giderildiği kabul edilerek işin esasına girilmiş olmasında bir isabetsizlik tespit edilemediğinden (Bkn. Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 27/11/2012 gün ve 2011/13388E., 2012/19189 K. Sayılı içtihadı), açıklanan husus bakımından ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması yoluna gidilmeyerek istinaf incelenmesine geçilmiştir. 2-Dava devam ederken taraflardan birinin ölmesi durumunda, ölen kişinin taraf ehliyeti son bulur (TMK.m.28/1). Bu nedenle davaya ölen kişi tarafından devam edilmesi mümkün değildir. Somut olayda olduğu gibi yalnız öleni ilgilendirmeyen yani mirasçıları da ilgilendiren, mirasçıların mal varlığı haklarını etkileyen davalar, tarafın ölümü ile konusuz kalmaz. Bu davalara, tüm mirasçılar tarafından mecburi dava arkadaşı olarak devam edilir. Görülmekte olan davada davacı taraf, …’ın yaralanarak malul kalması nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararların giderilmesini istemiş, maddi tazminata ilişkin taleplerinin bir kısmının da özel beslenme nedeniyle yapılmak zorunda kalınan giderler ile yol giderlerinden kaynaklandığını bildirmiştir. Mahkemece …’ın yaralanmasına bağlı olarak oluşan geçici ve kalıcı iş göremezlik zararına ilişkin olarak bir karar verilmiş ve ancak kişinin özel beslenmesi nedeniyle yapılmak zorunda kalındığı ileri sürülen giderler ile yol gideri nedeniyle oluştuğu belirtilen zararlara ilişkin maddi tazminat talepleri bakımından, dosyaya bir takım deliller sunulduğu halde bu deliller üzerinde durulup değerlendirilmemiş, daha da önemlisi davacı tarafın bu konudaki talepleri üzerinde neden durulmadığı ve neden bu yöndeki taleplerin yerinde olmadığı konusunda her hangi bir gerekçe oluşturulmadan son derece soyut bir şekilde fazlaya ilişen taleplerin reddine şeklinde karar verildiği görülmüştür.Bundan ayrı …’ın manevi tazminata ilişkin talebi konusunda da bir değerlendirme yapılmadığı gibi davalı … Otomotiv İth. ve … A.Ş’nin husumete ilişkin itirazları üzerinde de durulmamıştır. Oysa bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. (Anayasa m.141/3). İlke, adil yargılanma hakkı kapsamında ve kamu düzenine ilişkin bulunmaktadır. (Anayasa m. 36/1 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi m.6). Mahkeme kararlarının gerekçe bölümünde; sav ve savunmaların özeti, çekişmeli ve çekişmesiz noktalar ile ret ve üstün tutulma nedenleri; sabit görülen olgulardan çıkarılan sonuçlar ile hukuki nedenin gösterilmesi gerekir. Gerekçe, mahkemenin benimsediği olgular ile hüküm bölümü arasındaki yasal bağ niteliğinde olup; taraflar nezdinde ve yasa yolu incelemesi bakımından denetim olanağı sağlamalı ve hüküm bölümüyle de tam olarak örtüşmelidir. Bu açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde, mahkemece az yukarıda açıklanan hususlara uymaksızın verdiği kararın yasal olarak içermesi gereken gerekçeden yoksun olduğu ve denetime imkan vermediği sabittir.Hal böyle olunca mahkemece, az yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler kapsamında dosyada mevcut deliller ile gerekirse temin edilecek diğer delilerin değerlendirilmesi sonucunda davacı ve davalı tarafın tüm talepleri konusunda hem taraflar nezdinde hemde yasa yolu incelemesi bakımından denetime olanak sağlayacak nitelikte açık bir gerekçe oluşturulmadan , yazılı biçim ve şekilde karar verilmiş olması, HMK.m.353/1-a/6 hükmü kapsamındaki hali oluşturacağından, tarafların diğer tüm istinaf itirazları incelenmeksizin sadece açıklanan nedenle taraf istinaf itirazlarının kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kaldırılması gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Davacılar vekili ile davalı … Otomotiv İth. ve … A.Ş vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurularının yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/01/2019 tarih ve 2018/74 E. ve 2019/52 K. sayılı kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın belirtilen şekilde işlem, araştırma ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar ile davalı … Otomotiv İth. ve … A.Ş ve davalı … tarafından, istinafa başvuru sırasında peşin olarak yatırılan maktu ve nispi istinaf karar ve ilam harçlarının talep halinde kendilerine İADESİNE, 4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,5-İstinaf yasa yoluna başvuran taraflarca yapılan diğer istinaf yargılama giderlerinin ise ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonucunda verilecek hükümde dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda ve HMK.m. 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 24/02/2022