Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2021/169 E. 2021/248 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/169
KARAR NO: 2021/248
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/11/2020
NUMARASI: 2019/144 E. – 2020/715 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/02/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili ; müvekkilinin sahip ve ticari işletmesinde kullanmakta olduğu … plakalı aracın davalı sigorta nezdinde Genişletilmiş … Kasko Poliçesi ile sigortalandığını, 31/12/2017 tarihinde ve kaza tutanağınde mevcut haliyle … idaresindeki … plakalı araca kırmızı ışıkta arkadan çarpmak suretiyle maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonrası aracın onarım için sigorta şirketinin bilgisi dahilinde … Ltd. Şti … yetkili servisine götürüldüğünü, akabinde 06/02/2018 tarihli 4.287,26 TL bedelli fatura bedeli çıkartıldığını, ancak sigorta şirketinin bedeli ödemediğini, bu nedenle İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalı tarafça haksız ve mesnetsiz şekilde takibe itiraz edildiğini belirterek; yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili; araç üzerinde … A.Ş. Kazasker Şubesinin Dain Mürtehin hakkının mevcut olduğunu, öncelikle anılan bankanın huzurdaki davaya icazet verip vermediğinin belirlenmesi gerektiğini, davacıya ait … plakaları aracın … Genişletilmiş … Kasko Sigorta Poliçesi ile 04/05/2017-2018 tarihleri arasında sigortalandığını, aracın 31/12/2017 tarihinde hasar gördüğünden bahisle yapılan hasar ihbarı sonucu hasar dosyasının açıldığını, yapılan araştırmalar sonucunda hasar tazmin talebinin olayın belirtilen şekil ve şartta gerçekleşmediği gerekçesiyle reddedildiğini, hasar ile tutanakta belirtilen olayın birbiri ile uyumsuz olduğunu, sigortalının talebinde iyiniyet bulunmadığını, ispat külfetinin davacı tarafta olduğunu, icra inkar tazminatı isteminin yerinde olmadığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda “Dava, özü itibari ile, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Dava konusu poliçede, dain mürtehin olarak dava dışı … A.Ş. Kazasker Şubesi gösterilmiştir. 6102 sayılı Yeni TTK’nun 1453.maddesi uyarınca, malı rehin alan kimse o mal üzerindeki menfaatini kendi adına sigorta ettirebileceği gibi aynı yasanın 1454.maddesi hükmü gereğince bir başkasının da rehin konusu malı rehin alan hesabına ve onun lehine sigorta ettirmesi mümkündür. Böyle bir durumda, sigortalı durumda olan rehin hakkı sahibi olduğundan sigorta şirketinden tazminat talep etme hakkının da öncelikle ona ait olması gerekir. Sigorta ettiren, ancak sigortalı malın dain ve mürtehini olan ve lehine sigorta edilenin açık muvafakatını almak suretiyle sigortadan, şayet kendi menfaati de zedelendiği takdirde, tazminat istemek hakkına sahip olur. Dain mürtehin tarafından verilen muvafakatin ise açık ve şartsız olarak verilmesi gerekmektedir. Şartı olarak verilen muvafakat geçerli kabul edilemez (Yargıtay 17. H.D. 2012/7019 E. 2012/12292 K. Sayılı İlamı, Yargıtay 17. H.D. 2014/10391 E. 2017/150 K. Sayılı İlamı). Eldeki davada ise; poliçede dain mürtehin kaydı bulunan … A.Ş. Kazasker Şubesine yazılan müzekkere cevabında, davacı yanın kendilerinde bulunan hesaba yatırılması halinde yapılacak ödemeye muvafakat ettiklerinin bildirdiği, davacı vekilince de bildirildiği üzere davacı yanın dava dışı bankaya olan borcunun devam ettiği, bu hali ile dava dışı banka tarafından verilen şartlı muvafakatin geçerli sayılamayacağı, bu nedenle sigorta tazminatının öncelikle rehin hakkı sahibine verilmesi gerektiği, davacının eldeki davada aktif husumetinin bulunmadığı kanaatine varılmakla” gerekçesiyle “1-Davanın aktif husumet yokluğu nedeni ile REDDİNE,” karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf başvurusu yapılmıştır. Davacı vekilinin istinaf nedenleri: Mahkemece “aktif husumet yokluğu nedeniyle” davanın reddine dair verilen kararın hatalı bulunduğuna yöneliktir. İstinaf edenin sıfat ve istinaf nedenleri ve kapsamı ile sınırlı olarak yapılan incelemede: Dava, kasko sigortasından kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali isteğine ilişkindir. Eldeki davada, davacı şirkete ait ve davalı sigorta nezdinde Genişletilmiş … Kasko Poliçesi ile sigortalı olan … plakalı aracın 31/12/2017 tarihinde karıştığı çift taraflı trafik kazası sonucunda hasarlanması ile oluşan hasar bedelinin davalı sigorta şirketince ödenmemesi üzerine, davacı tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, ancak davalı tarafça itiraz edilmesi üzerine iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Davacı ile davalı arasında … plakalı araç için 04/05/2017-2018 tarihleri arasında geçerli … Genişletilmiş … Kasko Sigorta Poliçesi bulunduğu ve araç üzerinde dava dışı … A.Ş. Kazasker Şubesinin Dain Mürtehin hakkının mevcut olduğu hususları tartışmalı değildir. 6102 sayılı T.T.K’nun 1453 maddesi uyarınca, malı rehin alan kimse o mal üzerindeki menfaatini kendi adına sigorta ettirebileceği gibi, aynı yasanın 1454. maddesi gereğince bir başkasının da rehin konusu malı rehin alan hesabına ve onun lehine sigorta ettirmesinin mümkündür. Böyle bir durumda, sigortalı durumunda olan rehin hakkı sahibi olduğundan, sigorta şirketinden tazminat talep etme hakkı da öncelikle rehin hakkı sahibine aittir. Sigorta ettiren, ancak sigortalı malın dain ve mürteini olan ve lehine sigorta edilenin açık muvafakatini almak suretiyle sigortadan, şayet kendi menfaati de zedelendiği takdirde, tazminat isteme hakkına sahiptir. Dava dışı bankanın poliçede dain mürtehin sıfatı ile yer aldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, kredi borcu ödenmemiş ise sigorta bedelini talep hakkı öncelikle dava dışı dain mürtehin hakkı sahibi bankaya ait olup, ancak artan kısım varsa davacın bunu istemesi mümkündür. Borcunun poliçe teminatından daha düşük miktarda olduğu durumda kredi borcunun artan kısım için bankanın onayına da ihtiyaç bulunmamaktadır. Yargılama sırasında dava dışı dain mürtehin hakkı sahibi bankadan davaya muvafakat edip etmediği sorulmuş, bankaca verilen cevabi yazıda banka “Davacı yanın kendilerinde bulunan hesaba yatırılması halinde yapılacak ödemeye muvafakat ettiklerini” bildirdirmiştir. Mahkemenin de isabetli şekilde kabulünde olduğu gibi rehin hakkı sahibinin davaya muvafakatinin açık ve net olması gerekmekte olup şartlı muvafakat geçersizdir. Ancak mahkemece davaya şartlı muvafakatın geçersiz olduğu ve davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de rehnin ve borcun kaynağı ve miktarı araştırılmamıştır. Diğer yandan davacı vekilinin istinaf dilekçesine ekli olarak sunduğu 24/12/2020 tarihli dava dışı dain mürtehin hakkı sahibi banka imzalı belgeden dain mürtehin hakkının fek edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, rehnin ve borcun kaynağı ve miktarı araştırılarak, dava dışı dain mürtehin hakkı sahibi bankanın alacağının ödenmesi istenen tazminattan fazla olması halinde, sigorta bedelini talep hakkı öncelikle dava dışı dain mürtehin hakkı sahibi bankaya ait olduğu, alacağın ödenmesi istenen tazminattan daha az olması halinde, yani artan kısım varsa davacın artan kısmı isteyebilmesi için dava dışı dain mürtehin hakkı sahibi bankanın muvafakatine ihtiyaç duymayacağı dikkate alınarak karar verilmesi gerektiği gibi, hükümden sonra sunulan 24/12/2020 tarihli dava dışı dain mürtehin hakkı sahibi banka imzalı belgeden dain mürtehin hakkının fek edildiği ve böylece dava dışı rehin hakkı sahibinin muvafakatine ihtiyaç kalmadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf itirazı yerinde olmakla, ilk derece mahkemesi kararının HMK m.353/1-a/6 uyarınca kaldırılmasına, kaldırma gerekçesine göre işlem yapılması için dava dosyasının mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 12/11/2020 gün ve 2019/144 E.-2020/715 K. sayılı kararının HMK. m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın belirtilen şekilde işlem ve yargılama yapılarak yeniden bir hüküm kurulmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının isteği halinde kendisine İADESİNE, 4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonucunda verilecek hükümde dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda ve HMK.m. 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 11/02/2021