Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2021/1391 E. 2022/193 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1391
KARAR NO: 2022/193
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/01/2021
NUMARASI: 2020/709 ESAS 2021/91 KARAR
DAVA TÜRÜ : Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/02/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 07/02/2015 tarihli dava dilekçesinde özetle; 25/08/2013 tarihinde, ehliyeti bulunmayan … yönetimindeki … plakalı araçla karşı yönden gelen … plakalı aracın çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında araçta yolcu olarak bulunan müvekkilinin ağır yaralandığını, kaza karışan aracın ZMMS poliçesi bulunmadığından davalıya başvuruda bulunulduğunu ve müvekkiline 17.733,00 TL ödeme yapıldığını, ancak ödenen miktarın davacının gerçek zararını karşılamadığını ve yetersiz olduğunu beyanla, HMK’nın 107.maddesi uyarınca şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini, talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacıya yapılan ödeme ile davalının yükümlülüğünü yerine getirdiğini, ibranamenin geçerli olduğunu, ödeme ile zarar arasında fahiş bir fark olduğuna hükmedilirse bilirkişi raporunda ödemenin günceleştirilerek hesaplanması gerektiğini, davacının vücut fonksiyon kaybı ve meslekte kazanma gücü kaybı konusunda Adli Tıp Kurulundan rapor alınması gerektiğini, hatır taşımasının söz konusu olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini, talep ve beyan etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; “Yapılan yargılamada toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporuna göre; 25/08/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazasında araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı ve sonucunda yapmakta olduğu işe göre, iş gücünden kayıp oranının %1, iyileşme süresinin 9 ay olarak kabulü gerektiği, aracın ZMM sigortasının bulunmaması nedeniyle davalıya yapılan başvuru sonucunda 13/09/2014 tarihinde 17.733,00 TL ödeme yapıldığı belirlenmiştir. Dosyaya yansıyan delilere göre; davacının olay tarihi ve sonrasında mevsimlik işçi olarak alüminyum doğrama dış cephe işi yaptığı ve buna göre iş gücü kaybı oranının %1 olduğu kabul edilerek kazancı yasal asgari ücretin çok altında kaldığından olay tarihinde geçerli yasal asgari ücret esas alınarak yapılan hesaplama mahkememizce yerinde görülmüştür. Buna göre; davacının geçici iş göremezlik zarar tutarı, 7.463,02 TL sürekli iş göremezlik zarar tutarı 4.005,34 TL olarak hesaplanmış ve toplam tazminat tutarının 11.468,37 TL olduğu belirlenmiştir. Davacı yana ödenen 17.733,00 TL tazminat ile aynı tarih itibarıyla hesaplanan 11.468,37 TL’nin kıyaslanması sonucunda davalının üzerine düşen yükümlülüğünü yerine getirdiği, davacının giderilmesi gereken başkaca maddi zararın bulunmadığı ve bu nedenle davanın reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, verilen karar davacı vekilinin istinafı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8.Hukuk Dairesinin 19/11/2020 tarih ve 2018/2556 esas 2020/3736 karar sayılı kararı ile;” kazanç kaybı tazminatı, davacının kazadan önce elde ettiği veya edebileceği gerçek kazancının, kısmen veya tamamen kaybının karşılığıdır. Bu nedenle tazminat hesaplanırken, davacının kaza tarihinden önceki gerçek gelir durumunun dikkate alınması gerekir. Bunun tespiti için sadece SGK kayıtları yeterli değildir. Bunun dışında sunulan ve sağlanan diğer delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekir. Oysa mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının kazadan önceki değil, kazadan sonraki kazancı dikkate alınarak hesaplama yapılmış olup, mahkemece bu raporun hükme esas alınma gerekçesi belirtilmediği gibi, emsal ücret araştırma sonuçları ile tanık beyanının neden kabul edilmediği de açıklanmadığından bu durum HMK m.353/1-a/6 ‘daki hali oluşturacağından, ilk derece mahkemesi kararının bu nedenle kaldırılmasına” karar verilerek dosya ilk derece mahkemesine gönderilmiştir. Kaldırma kararı sonrası ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Yapılan yargılamada toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporuna göre; 25/08/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazasında araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı ve sonucunda yapmakta olduğu işe göre, iş gücünden kayıp oranının %1, iyileşme süresinin 9 ay olarak kabulü gerektiği, aracın ZMM sigortasının bulunmaması nedeniyle davalıya yapılan başvuru sonucunda, 03/09/2014 tarihinde 17.733,00 TL ödeme yapıldığı belirlenmiştir. Dosya kapsamı ve tanık beyanlarından davacının alüminyüm doğrama dış cephe işi yaptığının anlaşıldığı, 19.03.2018 tarihli ek bilirkişi raporunda; tanık beyanları, Devrimci Yapı İşçileri Sendikası ve Ankara İnşaat Sanatkarları Esnaf odasından alınan bilgileri göre, davacının dış cephe kaplama ustası olarak çalıştığı, maaş emsal değerlerde dikkate alınarak kaza tarihinde 2.500,00-TL olarak yapılan hesaplamaya göre; davacının geçici iş göremezlik zarar tutarı 24.358,57-TL, sürekli iş göremezlik zarar tutarı 19.863,92-TL olarak hesaplandığı ve toplam tazminat tutarının 44.222,49- TL olduğu, 04.09.2014 tarihinde ödenen tazminatın güncellenmiş tutarının 23.465,19 TL’nin tenzil edilmesinden sonra, davacı mağdur …’nun bakiye zarar tutarının 20.757,30 TL olduğu yönünde görüş bildirildiği, 19.03.2018 tarihli ek bilirkişi raporunun tespit ve değerlendirmeler bakımından somut olaya uygun bulunduğu, kazaya karışan … plakalı aracın kazanın meydana geldiği 25.08.2013 tarihinde zorunlu mali mesuliyet sigortasının olmadığı, davalının bu zarardan 2918 Sayılı Kanunun 91 ve devamı maddeleri ile 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi kapsamında sorumlu olduğu, kaza tarihi itibariyle ölüm-sakatlık durumunda kişi başı poliçe teminat üst limitinin 250.000,00-TL olduğu, hesap edilen toplam maddi tazminatın poliçe teminat üst limitini aşmadığı anlaşılmakla, davanın 14/05/2018 harçlandırma tarihli talep artırım dilekçesi ile talep edilen tutar üzerinden kabulü ile 20.757,30.-TL tazminatın temerrüt tarihi olan 25/10/2013 tarihinden (-davalıya başvuru tarihinin 07.10.2013 tarihi olduğu, 14-18 Ekim tarihleri arası bayram tatili olduğu anlaşıldığından bu günler dışındaki 8 iş günü hesap edilerek temerrüt tarihi 25/10/2013 tarihi olarak hesap edilmiştir) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …ndan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesi ile; Davanın kabulü ile 20.757,30 TL tazminatın temerrüt tarihi olan 25/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …ndan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekili ile davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekilinin istinaf sebepleri; Meslekte kazanma gücü kaybı maluliyet oranının açık bir şekilde gerçek duruma aykırı olduğu, %1 sakatlık oranı ve bu orana göre yapılan hesabın hatalı olduğu, müvekkilinin özür oranının tespiti için meslek kodu belirtilerek; oturduğu ilde, en son yargıtay içtihatlarında değinilen 25.08.2013 kaza tarıhınde geçerli olan SGK meslekte kazanma güç kaybı yönetmeliğine uyarlı bir raporun alınması gerektiği, mahkemece en güncel verilere göre hesap yapılması gerekirken 2018 yılında yapılan itiraz ettikleri bilirkişi raporuna göre hüküm kurulmasının hatalı olduğu, hususlarına ilişkindir. Davalı vekilinin istinaf sebepleri; Davacının maluliyetine ilişkin olarak alınan maluliyet raporlarında davacının maluliyet oranı konusunda çelişkiler bulunduğu, maluliyet oranının sürekli azaldığı, davacının iyileşme gösterdiğinin açık olduğu, sakatlık durumu stabil hale gelmeden tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğu, kazaya karışan aracın kusur oranının Adli Tıp Kurumu nezdinde heyet incelemesi yapılarak belirlenmesi ve bu kapsamda sorumluluğun tayin edilmesi gerektiği, yargılama aşamasında kusur incelemesi yapılmadığı, mahkemenin kararının eksik incelemeye dayandığı, geçici iş göremezlik tazminatından SGK’nın sorumlu olduğu, müvekkilinin geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu tutulmasının hatalı olduğu, hususlarına ilişkindir. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava, trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırılık olmamasına, yargılama sırasında kusurla ilgili konusunda uzman bilirkişiden rapor alınmış olmasına ve meydana gelen trafik kazasında davacının yolcu olarak bulunduğu dava dışı araç sürücünün kusurunun bulunmadığının tespit edilmiş olmasına, maluliyet raporunun kaza tarihinde geçerli yönetmelik hükümlerine göre hazırlanmış olmasına ve buna dayanan maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına, daha önce verilen kararının kaldırılmasına ilişkin dairemizin 19/11/2020 tarih ve 2018/2556 esas 2020/3736 karar sayılı kararında belirtildiği şekilde inceleme ve değerlendirme yapılmış olmasına göre, davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM/ Gerekçe uyarınca; 1-)Usul ve yasaya uygun, başlıkta yazılı ilk derece mahkemesi kararına yönelik davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b/1.madde hükmü uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-)İstinaf eden davacıdan alınması gereken 80,70-TL harçtan peşin yatırılan 59,30-TL karar ilam harcının düşümü ile 21,40-TL karar ilam harcının istinaf eden davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-)İstinaf eden davalıdan alınması gereken 1.417,93-TL harçtan peşin yatırılan 354,25-TL nispi karar ilam harcının düşümü ile 1.063,68-TL nispi karar ilam harcının istinaf eden davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 4-)İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5-)Yasa yoluna başvuran taraflar tarafından yapılan giderlerin kendi üzerilerinde bırakılmasına, HMK’nun 353/1-b/1 madde hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.17/02/2022