Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2021/1326 E. 2022/371 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1326
KARAR NO: 2022/371
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/01/2021
NUMARASI: 2017/211 2021/5
DAVA TARİHİ: 21/02/2017
DAVA TÜRÜ: Trafik Kazasından Kaynaklanan Cismani Zarar Nedeniyle Maddi Ve Manevi Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ:15/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 27/09/2016 günü davalı … adına kayıtlı ve … yönetimindeki … plakalı aracın orta refüjü aşıp karşı şeride geçerek müvekkiline ait … plakalı araca çarpması sonucunda müvekkilinin yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücüsünün tam kusurlu olduğunu, müvekkilinin kaza tarihinden bu yana iki adet ameliyat geçirdiğini henüz sol kolunu kullanma kabiliyetini elde edemediğin, servis şoförü olan ve araba kullanarak geçimini sağlayan müvekkilinin meydana gelen kaza nedeniyle kaza tarihinden bu yana çalışamadığını, ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00-TL maddi tazminatın tüm davalılardan, 10.000,00-TL manevi tazminatın davalı sürücü ve işletenden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 09.11.2020 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat talebini toplam 212.080.93-TL olarak ıslah etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dosyaya konu … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde zorunlu mali sorumluluk sigortası ile teminat altına alındığını, davacı tarafından istenilen eksik belgelerin müvekkili şirkete iletilmediğini bu nedenle davacının dava açma hakkının bulunmadığını davanın usulden reddinin gerektiğini, kaza ile sakatlık arasındaki illiyet bağının tespit edilmesinin gerektiğini, müvekkili şirketin ancak sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, tedavi/sağlık giderlerine ilişkin müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda;”… dava konusu kazanın oluşumunda davalı sürücünün %100 kusurlu olduğu, davacının bu kaza nedeniyle %45 kalıcı, 4 ay geçici maluliyetin oluştuğu, maluliyet nedeniyle davacının maddi zararının 212.080,93-TL olduğu, davalıların sürücü, işleten ve sigortacı olarak müşterek sorumlu oldukları anlaşıldığından maddi tazminat davasının kabulüne karar verilmiştir. Dava konusu olayda davacı meydana gelen trafik kazası sebebiyle yaralandığı sabittir. Manevi tazminata hükmedilirken somut olayın tüm özellikleri değerlendirilmiş, davacının zenginleşmesine sebep olmayacak şekilde ancak manevi zararında giderilebilecek oranda tazminata karar verildiği”, gerekçesiyle, gerekçesiyle;1-Davanıcının MADDİ TAZMİNAT TALEBİNİN KABULÜ ile; 212.080,93 TL’nin davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 27/09/2016 tarihinden itibaren, diğer davalı … yönünden ise dava tarihi olan 21/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı … açısından sigorta limiti ile sınırlı olmak üzere davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,2-Davacının MANEVİ TAZMİNAT TALEBİNİN KABULÜ ile;10.000,00 TL’nin davalılar … ve …’den müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.İstinaf nedenleri: Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; poliçe başlangıç tarihi 02.03.2016 olduğunu, öncelikle davanın reddi gerektiğini, PMF yaşam tablosu kullanılarak hesaplama yapıldığını, oysa TRH ve %1,8 teknik faize göre hesaplama yapılması gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte hükme esas alınan raporun hatalı yönetmelik hükümlerine göre hazırlandığını, erişkinler için engellilik değerlendirilmesi hakkında .yönetmelik hükümlerine göre hazırlanması gerektiğini, kaza sırasında sürücü olan davacının emniyet kemeri takılı olup olmadığının tespit edilmesi ve yaralanmasında kendi müterfaik kusurunun bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir. 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.1-Trafik kazasında cismani zarara uğrayan ve buna dayalı olarak işgücü kaybı tazminatı isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, … Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “…” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda; Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği göz önüne alındığında, Dairemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir. Öte yandan; Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih- 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nun 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle; işgücü kaybı tazminatı hesabında, yeni ZMMS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz ile devre başı ödemeli belirli süreli ranf formülü uygulaması anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Tazminat hesaplamasının, %1,8 teknik faiz uygulanmadan ve Yargıtay uygulamaları ile kabul edilen progresif rant yöntemi kullanılarak yapılması gereklidir.( Bknz. Yargıtay …’nin 2021/2466 Esas, 2021/2462 Karar sayılı ilamı) Somut olayda; yerel mahkemece hükme esas alınan aktüerya raporunda da TRH ve %1,8 teknik faiz uygulanmadan, tamamiyle PMF ve Progresif rant yöntemine göre hesaplama yapılmış olup; her ne kadar progresif rant yöntemi uygulanmasında (başka deyişle %1,8 teknik faiz uygulanmaması) bir hata yok ise de yerel mahkemece hükme esas alınan tazminat hesaplamasında, PMF Tablosu’nun kullanılması doğru görülmemiştir. Bu itibarla, davalı tarafça itiraza uğrayan iş bu aküerya raporu, yeterli ve hükme esas alınmaya elverişli değildir. Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında yerel mahkemece yapılacak iş; davacı için, TRH 2010 Tablosu’na göre muhtemel bakiye ömrün belirlenmesi ve %1,8 teknik faiz uygulanmadan tazminatın hesaplanması; bilinmeyen/ işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için %10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi yönteminin kullanılması, bilinen ve bilinmeyen dönem hesabının hangi tarihlerden başlayıp bittiği açık ve denetime elverişli bir şekilde belirtilerek; tazminat hesaplamasının taraflar lehine oluşan usuli kazanılmış haklar gözetilerek 2016 yılı verileri (işlemiş/ işleyecek devre belirlemesi için) baz alınarak yapılması için, başka bir aktüer bilirkişiden rapor alınıp, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir. 2-Maluliyete ilişkin alınacak raporların 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine, 01/09/2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine, 20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirilmesi Hakkındaki Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. (Bknz. Yargıtay 4. HD’nin 2021/18611 Esas, 2022/787 Karar sayılı ilamı) Eldeki davada, kaza tarihi 27.09.2016 olup, kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümleri esas alınması gerekirken “Çalışma Gücü ve Meslekte kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri yöenetmeliği” hükümlerine göre %45.0 oranında kalıcı maluliyet, 4 ay geçici iş göremezlik olduğuna dair raporun karara dayanak yapılması doğru olmamıştır. O halde, yerel mahkemece yapılacak iş, Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalından kaza tarihi itibari ile yürürlükteki ” Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre usulüne uygun, denetime ve karar vermeye elverişli olacak şekilde davacının maluliyet derecesi ve oranının belirlenmesi amacıyla yeni bir rapor alınıp hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesinden ibarettir. Bu itibarla; davalı … vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile istinaf incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararının 353/(1)-a-6. Maddesi gereğince kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca kararı veren yerel mahkemeye gönderilmesine, kararın kaldırılma sebep ve şekline göre istinaf yoluna başvuran davalı … şirketinin sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KISMEN KABULÜ ile, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/01/2021 tarih ve 2017/211 Esas, 2021/5 Karar sayılı kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın belirtilen şekilde işlem ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-Kararın kaldırma sebep ve şekline göre istinaf yoluna başvuran davalı … şirketinin sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı … tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ise ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonucunda verilecek hükümde dikkate alınmasına, 6-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda ve HMK.m. 353/1-a hükmü uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 15/03/2022