Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2021/1321 E. 2023/266 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1321
KARAR NO: 2023/266
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/03/2021
NUMARASI: 2014/24 Esas – 2021/251 Karar
Birleşen İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/711 Esas ve 2018/145 Karar sayılı dosyası
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasına Bağlı Cismani Zarar Nedeniyle Maddi Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/02/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
KARAR Davacı vekili asıl davaya ilişkin dava dilekçesi ile; 02/09/2011 tarihinde müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu davalıya sigortalı … plaka sayılı araç sürücüsünün kusuru ile meydana gelen kaza neticesinde daimi maluliyeti oluştuğunu, daimi maluliyetine ilişkin zararın ödenmesi için davalı tarafa yaptıkları başvuru neticesinde müvekkiline cüzi bir bedel ödendiğini ve müvekkilinin müzayaka halinde olmasından faydalanarak ibraname imzalattığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 100,00 TL daimi maluliyet tazminatının kaza tarihinden, aksi halde kısmi ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, Yargılama sırasında 26/02/2021 tarihli bedel artırım dilekçesi ile; bilirkişi raporlarına itirazını tekrarla, mahkemenin bedel artırım için süre vermesi nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik taleplerini 82.004,71-TL’ye bakıcı gideri ve tedavi gideri taleplerini 2.980,50-TL’ye artırdıklarını bildirerek asıl ve birleşen dava yönünden toplam 84.985,21-TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili asıl davaya ilişkin cevap dilekçesi ile; müvekkili şirket tarafından davacının maluliyetine karşılık olarak 82.217,00-TL ve dava dışı sigortalı tarafından da 5.000,00-TL ödemede bulunulduğunu ve müvekkilinin ödeme karşılığında ibra edildiğini, ibranın geçersizliğine ilişkin iddiaların hukuki dayanağının olmadığını, kaza tarihinden itibaren ve avans faiz isteminin yersiz olduğunu, davacının soruşturma dosyasında şikayetçi olmadığını, davacının var ise müterafik kusurunun indirilmesi gerektiğini savunarak davanın reddine talep etmiştir. Davacı vekili birleşen davaya ilişkin dava dilekçesi ile; 02/09/2011 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu müvekkilinin geçici iş göremezlik, bakıcı ve tedavi gideri zararları bulunduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile geçici iş göremezliği için 50,00-TL, tedavi gideri olarak 30,00-TL ve bakım gideri olarak 20,00-TL tazminatın kaza tarihinden, aksi halde kısmi ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalı yandan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili birleşen davaya ilişkin cevap dilekçesi ile; ibranamenin düzenlendiği tarihten itibaren 2 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, geçici iş göremezlik nedeniyle tazminat talebinde bulunulmuş ise de, müvekkili tarafından davadan önce yapılan ödemenin geçici ve sürekli maluliyeti kapsadığını, tedavi giderlerinden sorumluluğun SGK’da olduğunu, bakıcı giderine yönelik talebin ispatı noktasında delil ibraz edilmediğini, müvekkilinin sorumluluğunun kazada sigortalısının kusuru ile sınırlı olduğunu ve ancak yasal faiz işletilebileceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; birleşen dava yönünden ceza zamanaşımı süresinin dolmadığı, birleşen dava yönünden düzenlenen ibranamenin geçici iş göremezlik zararlarını, tedavi giderlerini ve bakıcı giderlerini kapsamaması nedeniyle iki yıllık hak düşürücü sürenin geçmediği, ATK İkinci Üst Kurulu ve İkinci İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen rapora göre davacının maluliyetinin %33,2 olduğu, iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 12 aya kadar uzayabileceği ve bu sürenin ilk 2 ayında bakıcıya ihtiyaç duyabileceğinin belinlendiği, davalı sigorta şirketi tarafından davacıya 13/02/2013 tarihinde maluliyet tazminatı olarak 72.217,18 TL ve manevi tazminat olarak 10.000,00 TL olmak üzere toplam 82.217,18-TL ödeme yapıldığı, bilirkişi raporunda davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin yetersiz olduğu tespitinde bulunulmuşsa da, asıl ve birleşen davalardaki talep sonucuna göre her bir zarar kaleminin ayrıca değerlendirilmesinin gerekmesi ve davalı sigorta şirketi tarafından maddi tazminat olarak ödenen 72.217,18 TL’nın hesap tablosunda ve eki ibranamede açıkça maluliyet tazminatı olarak kararlaştırılmış olması nedeniyle aktüerya uzmanı bilirkişinin bu yöndeki tespitine itibar edilmediği, ancak bilirkişi tarafından tazminat hesaplamasında maluliyet oranında yapılan hatanın mahkemece yapılacak hesaplama ile giderilmesinin mümkün olduğu, daimi iş göremezlikten kaynaklı maddi zararının %33,2 maluliyetine göre 72.143,65-TL olduğu, davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin ise 72.217,18-TL olması nedeniyle asıl dava bakımından gerçek zarar ile yapılan ödeme arasında fahiş fark bulunmadığı, birleşen dava yönünden ise, bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan ek raporun dosya kapsamına uygun, ayrıntılı, teknik ve gerekçeli olduğu, kazanın oluşumunda davacının %25, %75 davalı şirkete sigortalı araç sürücüsünün % 75 oranında kusurlu olduğu, davalı sigorta şirketi vekiline poliçe ibrazı noktasında ihtaratlı olarak kesin süre ve imkan tanınmışsa da poliçe ibrazında bulunmaması nedeniyle bilirkişiler tarafından hesaplanan zararların poliçe teminat limitleri içerisinde ve kaza tarihine nazaran poliçe teminatları kapsamında kaldığı ve bu bağlamda davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu, davacı yanca dava açılmadan evvel sigorta şirketine başvuru yapılmışsa da, birleşen davaya konu zarar kalemlerine ilişkin herhangi bir ödeme yapılmadığından ve ödemeye esas olmak üzere gerekli belgelerin sigorta şirketine teslim edildiği ve teslim edilmişse dahi tarihi davacı yanca ispat olunamadığından davalı sigorta şirketinin temerrüdünün dava tarihi itibariyle oluştuğu, sigortalı aracın şahsi kullanıma mahsus olması nedeniyle işleyecek faizin de yasal faiz olduğu kanaati ile; 1-Asıl dosya bakımından; davanın REDDİNE, 2-Birleşen İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/711 Esas sayılı dosyası bakımından; davanın KABULÜ ile, geçici iş göremezlik zararına istinaden 6.802,49 TL ile bakıcı ve tedavi giderine istinaden 2.980,50-TL olmak üzere toplam 9.782,99 TL maddi tazminatın 28/07/2017 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekilinin istinaf nedenleri; ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 29/04/2019 tarihli raporda müvekkilinin %34,2 oranında malul kaldığının belirtilmesine rağmen mahkemece ATK 2. Üst Kurul tarafından düzenlenen rapor dikkate alınarak müvekkilinin maluliyetinin % 33,2 olarak kabulünün hatalı olduğu, müvekkilinin gelirini asgari ücret kabul edilerek hazırlanan bilirkişi raporuna itibar edilemeyeceği, yeni verilere göre hesaplama yapılması gerekirken 2020 yılı verileri dikkate alınarak hazırlanan raporun hükme esas alınmasının hak kaybına sebep olduğu, davalı tarafça düzenlenen ibranamede zarar kalemleri bakımından ayrım bulunmadığı, bu nedenle de bilirkişi raporunda belirlendiği üzere tüm zarar kalemleri toplamı üzerinden ödemenin yetersizliğinin belirlenmesi gerektiği, bakıcı gideri, tedavi gideri ve geçici iş göremezlik zararı toplamı dikkate alındığında yapılan ödeme ile gerçek zarar arasında fahiş fark bulunduğunun bilirkişi raporu ile tespit edildiği, zarar hesabının TRH 2010 yaşam tablosuna göre yapılması gerektiği, birleşen dava yönünden faizin davalının temerrüde düştüğü 13/02/2013 tarihi yerine dava tarihinden başlatılmasının ve avans faiz yerine yasal faiz işletilmesinin hatalı olduğu, müvekkilinin kazanın meydana gelmesinde kusursuz olduğu, tedavi giderinin eksik hesaplandığı, bakıcı gideri ve geçici iş göremezlik zarar kalemleri üzerinden kusur ve maluliyet indirimi yapılmasının hatalı olduğu, maluliyet raporunun kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan yönetmeliğe göre alınmadığı hususlarına ilişkindir.Asıl dava trafik kazası nedeniyle doğan daimi iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminat, birleşen dava ise geçici iş göremezlikten, bakıcı gideri ve tedavi giderinden kaynaklı maddi tazminat istemine ilişkindir. Dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve özellikle, davacının zararının tespitine ilişkin olarak; PMF-1931 yaşam tablosu ve asgari ücret baz alınarak düzenlenen 09/01/2020 tarihli bilirkişi raporuna davacı tarafça yapılan itirazlarda, kullanılan yaşam tablosuna ve gelirin asgari ücret üzerinden hesaplanmasına yönelik olarak herhangi bir itirazda bulunulmaması nedeniyle; bu ddurumun davalı yararına usuli kazanılmış hak oluşturmuş olmasına, mahkemece kazanın meydana geldiği 02/09/2011 tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre düzenlenen ve raporlar arasındaki çelişkiyi gideren ATK 2. Üst Kurulu’nun 2012/2018 tarihli raporunun hükme esas alınmasında bir yanılgı almamasına, davalı tarafça yapılan ödemenin maluliyet zararına ilişkin olmasına, bakıcı gideri ve tedavi gideri bakımından teminat klozunun maluliyet zararlarına ilişkin teminat klozundan farklı olması nedeniyle dava tarihinden evvel yapılan ödemenin yeterliliğinin sadece maluliyet zararı dikkate alınarak belirlenmiş olmasına ve fahiş fark bulunmadığının tespit edilmesine, birleşen dava yönünden davacı tarafça teminat klozu maluliyet zararlarından farklı olan tedavi gideri ve bakıcı gideri yönünden dava tarihinden evvel davalı sigortaya yapılmış bir başvuru bulunmaması nedeniyle faizin birleşen dava tarihinden itibaren başlatılmasının doğru olmasına ve kazaya karışan aracın kaza tespit tutanağına göre otomobil olması nedeniyle yasal faiz işletilmesi ve kusur indirimi yapılış olmasına göre yazılı şekilde karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf talebinin HMK m. 353/1-b/1 gereğince esastan reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca,1/Karar başlığında bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 madde hükmü uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2/İstinaf eden davacı taraftan alınması gereken 179,90-TL harçtan peşin yatırılan 59,30-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 120,60-TL istinaf ilam harcının istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3/İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4/İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 361 hükmü uyarınca tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 16/02/2023