Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2021/1306 E. 2023/306 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1306
KARAR NO: 2023/306
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/10/2019
NUMARASI: 2015/1005 Esas – 2019/1072 Karar
DAVANIN KONUSU: Haksız Fiilden Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/02/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin yaz tatini geçirmek üzere Türkiye’de bulunduğu sırada 09/08/2014 tarihinde … plakalı aracı park halinde iken davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı … plaka numaralı çekicinin çarpması neticesinde maddi hasarlı kaza meydana geldiğini, müvekkilinin aracını Avusturya’ya götürdüğünü, ekspertiz incelemesi sonucu müvekkilinin aracında KDV, işçilik, yedek parça olmak üzere toplam 3.518,34 Euro’luk hasar oluştuğunun tespit edildiğini, müvekkili tarafından yapılan başvuru neticesinde davalı tarafça 1.920,00-TL ödeme yapıldığını, yapılan ödemenin karşılığının 620 Euro olduğunu, karşılanmayan 2.898,24 Euro bakiye zararının kaza tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesine göre işleyecek faizi ile aynen veya fiili ödeme tarihindeki TCMB efektif Euro satış kuru üzerinden hesaplanacak TL karşılığının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili şirketin davacıya yaptığı ödeme ile sorumluluğunun sona erdiğini, davacının gerçek zararının tespiti gerektiğini, haksız fiilden kaynaklanan zararın ancak haksız fiil tarihinde ve memleket parası üzerinden gerçekleştiğinin kabul edilmesi gerektiğini, davacı tarafça aldırılan ekspertiz raporu ile müvekkili şirket tarafından oluşturulan hasar dosyası ile belirlenen hasar bedeli arasında fahiş fark bulunmadığını, ekspertiz raporları arasındaki farkın, davacının aracının sol arka kapısının değiştirilmesinden kaynaklandığını, sol arka kapıdaki hasarın onarılabilecek nitelikte olduğu ve değiştirilmesinin gerekmediğini, kaza tarihinden faiz işletilmesi isteminin ve istenilen faiz türünün yersiz olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir İlk derece mahkemesince; kazanın oluşumunda davalıya sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğu, araç hasarının Türkiye’de KDV hariç 1.910,00 TL bedel ile onarımının mümkün olduğu, Avusturya şartlarında da onarımının ekonomik olduğu, pert-total (tam zıya) şartlarının oluşmadığı, onarımın teklif formuna uygun şekilde yetkili servis ortamında yapılması halinde KDV hariç 2.931,87 Euro-%20 KDV dahil 3.518,24 Euro bedel ile mümkün olduğu, onarım faturasının dosyada bulunmadığı, bu nedenle Avusturya şartlarında onarımın yetkili servis teklifine uygun şekilde gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin bilinmediği, onarımın niteliğinin anlaşılabilmesi için otomobil ve parçaları üzerinde yetkili servis veya laboratuvar ortamında teknik inceleme yapılması gerektiği, Türkiye şartlarına göre yapılan tespitin esas alınması gerektiği ve buna göre davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme neticesinde davacının bakiye zararının kalmadığı gerekçesi ile; “Davanın reddine” karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekilinin istinaf nedenleri; mahkemenin farazilere dayanan gerekçesinin yersiz olduğu, yurt dışında muadil parça kavramanın bulunmadığı, bu nedenle aracın tamiri aşamasında orjinal yedek parça kullanılmasının zorunlu olduğu, müvekkilinin aracını Türkiye’de tamir ettirmesinin zorunlu olmadığı gibi tamir masraflarının da Türkiye şartlarına göre hesaplanmasının da mümkün olmadığı hususlarına ilişkindir.Dava, trafik kazası nedeniyle doğan hasar bedelinin tazmini talebine ilişkindir. Dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesi neticesinde; davacıya ait aracın yabancı plakalı olduğu, davacının geçici olarak geldiği Türkiye’de meydana gelen trafik kazasından sonra davacının aracıyla ikamet ettiği Avusturya’ya döndüğü ve orada araçtaki hasarın onarım bedeline ilişkin fiyat teklifi aldığı, fiyat teklifini ve Türkçe tercümesini dosyaya sunarak KDV dahil belirlenen tahmini onarım bedelinden davalı tarafça yapılan kısmi ödemenin mahsubu neticesinde kalan bakiye zararını talep ettiği, sunulan fiyat tahminine göre davacının aracında meydana gelen hasarın KDV dahil onarım bedelinin 3.518,24 Euro olduğu, davalı tarafça dava tarihinden evvel yapılan başvuru neticesinde ödeme tarihindeki kur karşılığı 620 Euro’ya isabet eden 1.920,00-TL ödemede bulunduğu, Dosya kapsamına alınan 04/10/2016 tarihli makine mühendisi … tarafından düzenlenen raporda, davacının aracında meydana gelen hasarın kaza ile uyumlu olduğu ve belirlenen onarım bedelinin aracın bulunduğu yabancı ülke şartlarına göre rayicinde olduğu, davalı tarafça değiştirilmesi gerekmediği ileri sürülen sol arka kapı bakımından, aracın onarımın yapılacağı ülke bakımından kapının değiştirilmesi ile onarılması arasında bedel yönünden bir fark yaratmayacağının bildirildiği, yine dosya kapsamında bulunan 30/11/2018 tarihli bilirkişi raporunda da; davacı tarafça yaptırılan inceleme neticesinde tespit edilen onarım ve değiştirilmesi gereken parçalar ile davalı tarafça yaptırılan ekspertiz incelemesi neticesinde onarım ve değiştirilmesi gereken parçaların kaza ile uyumlu olduğu, ülkeler arası parça bedellerinde aşırı farklılık bulunmamakla birlikte işçilik ücretlerinde fahiş farklılıklar olduğu, davacı tarafça yaptırılan inceleme tarihine göre belirlenen bedellerin uygun olduğu, hasarın kapsamı dikkate alındığında sol arka kapıdaki hasarın değişim ile sonuçlanabileceği, Türkiye şartlarında onarım bedelinin 1.900-TL olabileceği kanaatine varıldığı bildirilmiştir. Her ne kadar mahkemece, davacı tarafça onarım yapıldığına ilişkin herhangi bir belge veya fatura sunulmadığı ve araçtaki hasarın aracın mevcut olmaması nedeniyle incelenemediği için Türkiye şartlarındaki onarım bedelinin dikkate alınması gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de; davacının yabancı ülkede yaşadığı, aracının yabancı plakalı olduğu, kaza sonrası ikamet ettiği Avusturya’ya dönerek aracındaki hasarı burada tespit ettirdiği ve aracın Türkiye’de tamir ettirilmesi zorunluluğu da bulunmadığından aracın Avusturya’da tamir edilmesi halinde önerilen tamir bedelinin dosyada bulunan bilirkişi raporlarına göre ülke rayiçlerinde olduğu ve hasarın kaza ile uyumlu olduğu tespit edildiğine ve davacı tarafça onarım bedeli istenebileceğine göre davalı tarafça dava tarihinden önce yapılan 1.920-TL ödeminin ödeme günündeki karşılığı 620 Euronun onarım bedeli 3.518,24 Euro’dan mahsubu ile (3.518,24-620) 2.898,24 Euro’nun (karar tarihi itibariyle Merkez Bankasının efektif satış kuru-20,13-TL), davalı tarafça ekspertiz talebinin 29/04/2015 tarihinde yapılması nedeniyle 8 iş günü sonrası olan 12/05/2015 günü itibariyle temerrüde düştüğü anlaşılmakla talep gibi bu tarihten itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesine göre işleyecek faizi ile aynen veya fiili ödeme tarihindeki TCMB efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak TL karşılığının davalı sigorta şirketinin bakiye teminat limiti (26.800-1920) 24.880-TL ile sınırlı olarak sorumlu olmak üzere tahsiline karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi isabetli görülmediğinden davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, Dairece tespit edilen hukuka aykırılık yeniden yargıla yapılmasını gerektirmediğinden HMK m. 353/1-b/2 gereğince yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca; 1-İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/10/2019 tarih ve 2015/1005 Esas 2019/1072 Karar sayılı kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,a-)İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan nispi istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davacıya iadesine,b-)İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,c-)İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin yeniden kurulacak hükümde değerlendirilmesine,2-)İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/10/2019 tarih ve 2015/1005 Esas 2019/1072 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, kaldırılan HÜKMÜN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;(a) Davanın KABULÜ ile 2.898,24 Euro’nun davalının temerrüde düştüğü 12/05/2015 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesine göre işleyecek faizi ile aynen veya fiili ödeme tarihindeki TCMB efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak TL karşılığının davalı sigorta şirketinin bakiye teminat limiti 24.880-TL ile sınırlı olarak sorumlu olmak üzere davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,(b) Alınması gereken karar ve ilam harcı 3.985,31-TL harçtan peşin yatırılan 164,00-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 3.821,31-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,(c) Davacı tarafça iş bu dava için yapılan 164,00-TL peşin harç, 27,70-TL başvurma harcı, 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 2.100,00-TL bilirkişi ücreti, 389,20-TL tebligat ve posta giderinden ibaret toplam 2.843,00-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,(d) Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1.maddesine göre belirlenen 9.334,65-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,(e) Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan kısmının davacıya iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 362/1-a hükmü gereğince miktar (58.341,57-TL) itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.23/02/2023