Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2021/1222 E. 2023/342 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1222
KARAR NO: 2023/342
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/04/2021
NUMARASI: 2020/139 Esas -2021/320 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/02/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı kurumun gönderdiği 22/02/2017 tarih ve … icra takip kart nolu, … takip kart nolu, … sayılı, 84.446.308,80-TL bedelli ödeme emrindeki borcu kabul etmediklerini, müvekkilinin davalı kuruma böyle bir borcunun olmadığını, davaya konu alacağın gerçek borçlusunun … Sigorta A.Ş olduğunu, borçlunun 31/10/2014 tarihinde yapılandırma konusundaki başvurusunu, davalı kurumun söz konusu alacağın amme alacağı niteliğinde olmadığı gerekçesiyle reddettiğini, buna rağmen aynı alacak için Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamında takip yapmasının tam bir çelişki olduğunu, bu borcun oluşumunda yönetim kurulu üyelerinin kusurunun bulunması gerektiğinin VUK’un 10.maddesi ve AATUHK’nın 35. maddesi ile öngörüldüğünü, ödemenin gerçekleştirilmemesinin tek nedeninin tamamen ve yalnızca sermaye yetersizliğinden kaynaklanmış olduğunu belirterek, davalı kurum tarafından müvekkiline gönderilmiş olan ödeme emri nedeniyle davalı kuruma borçlu olmadıklarının tespitine, ödeme emrinin iptaline karar verilmesini, talep ve dava etmiştir. Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde; müvekkili kurum tarafından … Sigorta A.Ş. hakkında 6183 sayılı yasaya göre başlatılan ve sonrasında şirket yönetim kurulu üyeleri hakkında devam eden takibe konu alacakların amme alacağı niteliğinde olduğunu, dava konusu alacağın yapılandırılması talebinin müvekkili kurum tarafından red gerekçesinin, dava konusu alacağın amme alacağı niteliğinde olmamasından değil, yapılandırma yasası kapsamında sınırlı olarak sayılan alacaklardan olmaması olduğunu, müvekkili kurumun borcunu tahsil etmek amacıyla hem … Sigorta A.Ş.’ye hem de şirket yönetim kurulu üyelerine ödeme emri gönderdiğini, 5510 sayılı yasa’nın 88.maddesinin 20. fıkrası gereğince kanunda belirtilen sürelerde ödenmeyen borç için tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcilerinin müvekkili kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini, talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; davalı kurumun 22/02/2017 tarih ve … icra takip kart nolu, … takip kart nolu, … sayılı, 84.446.308,80-TL bedelli, 6183 Sayılı Kanuna dayalı ödeme emrine konu ettiği alacağının 5510 Sayılı Kanundan doğan bir kamu alacağı olmadığı, 2918 Sayılı Kanunun 98. maddesine dayalı özel sigortacılık faaliyetinden doğan prim alacağı olduğu, bu nedenle bu alacağın tahsilinde 5510 Sayılı Kanunun 88/16 fıkrası atfı ile 6183 Sayılı Kanuna göre takip yapılamayacağı, yine aynı gerekçe ile dava dışı … Şigorta A. Ş.’nin yönetim kurulu üyesi olan davacının 5510 Sayılı Kanunun 88/20 fıkrası uyarınca bu alacak nedeniyle müteselsil sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesi ile; Davacı tarafça açılan davanın KABULÜNE, davacının; davalı kurum tarafından gönderilen 22/02/2017 tarih ve … icra takip kart nolu, … takip kart nolu, … sayılı, 84.446.308,80-TL bedelli ödeme emri nedeniyle davalı kuruma borçlu olmadığının TESPİTİNE karar verilmiş, verilen karara karşı davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekilinin istinaf başvuru sebepleri; davacının … Sigorta A.Ş yönetim kurulu üyesi olduğu, ödeme emrine konu edilen alacak 5510 sayılı kanunun uygulanmasından kaynaklanan bir alacak olup, 6183 sayılı kanuna göre takibinin gerektiği, davacının da ödenmeyen bu alacak nedeniyle 5510 sayılı kanunun 88/20.fk uyarınca müteselsil sorumluluğu bulunduğu, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün hatalı olduğu, müvekkili kurum aleyhine takdir edilen vekalet ücretinin nispi değil maktu vekalet ücreti olması gerektiği, hususlarına ilişkindir. Dava, dava dışı … Sigorta A.Ş’nin 6111 sayılı yasanın 59.maddesi ile 2918 sayılı KTK’nın 98.maddesinde yapılan değişiklikle trafik kazalarındaki tedavi giderlerinden SGK’nın sorumlu tutulması dolayısıyla SGK’ya aktarılması gereken prim borcunu aktarmaması nedeniyle 5510 sayılı yasanın 88.maddesine dayanılarak … Sigorta A.Ş’nin yönetim kurulu üyesi olan davacıdan tahsili istemi ile gönderilen ödeme emrine konu alacakla ilgili borçlu olmadığının tespiti ve ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. 5510 sayılı kanunun 88. maddesinde, “Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.” hükmünü getirmiştir. 6183 sayılı Kanunun 35. maddesinde; limited şirketlerin ortaklarının, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları düzenlenmiş; mükerrer 35. maddesinde ise; amme alacakları ve bu bağlamda davalı Kurumun işveren tüzel kişilerden prim ve diğer alacaklarının, tüzel kişinin mal varlığından kısmen veya tamamen tahsil edilememesi ya da tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde kanuni temsilcilerin şahsi mal varlıklarıyla sorumlu olacağı belirtilmiştir. 13.02.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak 25.2.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun’un 59.maddesi ile 2918 sayılı KTK’nın 98.maddesinde yapılan değişiklikle 1.fıkrasında “Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın SGK tarafından karşılanacağı…” hükmüne yer verilmiş; Aynı maddenin 2. fıkrasında “Trafik kazalarına sağlık teminatı sağlayan zorunlu sigortalarda; sigorta şirketlerince yazılan primlerin ve …nca tahsil edilen katkı paylarının % 15’ini aşmamak üzere, münhasıran bu teminatın karşılığı olarak Hazine Müsteşarlığınca sigortacılık ilkeleri çerçevesinde maktu veya nispi olarak belirlenen tutarın tamamı sigorta şirketleri ve 3/6/2007 tarihli ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 14 üncü maddesinde düzenlenen durumlar için … tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna aktarılır. Söz konusu tutar, ilgili sigorta şirketleri için sigortacılık ilkelerine göre ayrı ayrı belirlenebilir. “; Aynı maddenin 3. fıkrasında ise “Bu madde çerçevesinde sigorta şirketleri ve … tarafından ödenecek meblağın süresinde ödenmemesi halinde 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Kanunun 89 uncu maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir. 6111 sayılı Kanun’un 59.maddesi ile 2918 sayılı KTK’nın 98.maddesinde yapılan düzenleme ile kanunun yürürlük tarihinden sonra ve önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından karşılanması amaçlanmıştır. SGK için oluşacak maddi yük ise sigorta şirketlerince yazılan primlerin ve …nca tahsil edilen katkı paylarının Kuruma aktarılması ile sağlanacaktır. Buradaki prim borcu, sigorta şirketi ile sigortalı kişi arasında imzalanan sözleşme niteliğindeki sigorta poliçelerinde yazılı olan ve sigortalı tarafından ödenen bedeldir. Sigorta şirketleri ve … tarafından ödenecek meblağın süresinde ödenmemesi halinde 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı Kanunun 89. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Kuruma zorla tahsil yetkisi verilmiştir. 5510 sayılı Kanunun 88. maddesinde (ve 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesinde) ise SKK’nın 5510 sayılı Kanun’dan doğan prim alacağına ilişkin olarak düzenleme getirilmiş olup buna göre aynı Kanun’un 4. maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalıları çalıştıran işverenlerin prim borcunu ödememesi halinde işveren konumundaki kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri ile tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkililerinin müteselsil sorumluluğu düzenlenmiştir. Anlaşılacağı üzere 5510 sayılı Kanunun 88. maddesi ile şirket yönetim kurulu üyelerinin müteselsilen sorumlu olduğu prim borçları ile 2918 sayılı KTK’nın 98.maddesinde düzenlenen sigorta şirketlerine aktarım yükümlülüğü getirilen prim borcu birbirinden farklıdır. 2918 sayılı KTK’nın 98.maddesinden doğan aktarım borcuna konu primin ödenmemesi halinde şirket yönetim kurulu üyelerinin 5510 sayılı kanunun 88. maddesi ile 6183 sayılı kanunun mükerrer 35. maddesine dayanan müteselsil sorumluluğu bulunmamaktadır. Sonuç olarak; toplanan delillerin ilk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesi ile birlikte istinaf başvuru nedenleri de göz önüne alınarak incelenmesi ve değerlendirilmesi neticesinde; dosyadaki bilgi ve belgelere göre kararın gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, yönetim kurulu üyesi olan davacının 2918 sayılı KTK’nın 98/2.maddesinde düzenlenen dava dışı sigorta şirketinin aktarması gereken prim borcundan, 5510 sayılı kanunun 88. maddesi ile 6183 sayılı kanunun mükerrer 35. maddesinden doğan müteselsil sorumluluğu bulunmamasına göre, davalı vekilinin bu hususlara ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir. Ancak, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 168. maddesinde değişiklik yapan 5904 sayılı yasanın 35. maddesi “6183 sayılı yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir” hükmünü içermektedir. Bu durumda mahkemece davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru bulunmadığından, davalı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf başvurusu yerindedir. Ne var ki hatalı bu uygulamanın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, kararın kaldırılması ve HMK’nın 353/1-b/2.maddesi gereğince hatalı uygulamanın düzeltilmesi suretiyle yeniden hüküm tesisi gerekmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1/Yukarıda başlıkta bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle kısmen kabulüne, a/İstinaf eden davalı tarafından, istinaf aşamasında yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, c/İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 2/İstinaf istemine konu olan İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/04/2021 gün ve 2020/139 Esas – 2021/320 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b/2 madde hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, a/Davacı tarafça açılan davanın KABULÜNE, davacının, davalı kurum tarafından gönderilen 22/02/2017 tarih ve … icra takip kart nolu, … takip kart nolu, … sayılı, 84.446.308,80-TL bedelli ödeme emri nedeniyle davalı kuruma borçlu olmadığının TESPİTİNE, b/Davalı Kurum harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacı tarafından yatırılan 31,40-TL peşin harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, c/Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, d/Davacı tarafından yapılan ve 31,40-TL başvurma harcı, 4,60-TL vekâlet harcı ile 337,97-TL tebligat, müzekkere ve posta masrafından ibaret toplam 373,97-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, e/6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince, davacı ve davalı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.nun 361 madde hükmü uyarınca tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.23/02/2023