Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2021/119 E. 2023/901 K. 24.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/119
KARAR NO: 2023/901
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/06/2020
NUMARASI: 2015/70 Esas – 2020/264 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/05/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların maliki, sürücüsü ve ZMM sigortacısı bulunduğu … plaka sayılı aracın, … plaka sayılı araca çarpması neticesinde meydana gelen 10/05/2015 günlü trafik kazasında … plaka sayılı araçta yolculuk etmekte bulunan …’ın hayatını kaybettiğini, …’ın vekil edeni …’ın eşi, diğer vekil edeni …’ın ise annesi olduğunu ve kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsü …’in tam kusurlu bulunduğunu, …’ın ölümüyle davacıların destekten yoksun kaldıklarını ve manen büyük bir acı duyduklarını ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla (belirsiz alacak) 2.500,00-TL maddi tazminatın davalı araç sürücüsü ve davalı araç maliki bakımından kaza tarihinden, ZMM sigortacısı bakımından da temerrüt tarihinden işletilecek ticari faiziyle birlikte tüm davalılardan ; ayrıca herbir davacı için ayrı ayrı 50.000,00-TL olmak üzere toplam 100.000,00-TL manevi tazminatın da davalı … şirketi dışında kalan diğer davalılardan kaza tarihinden işletilecek faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş; 12/11/2019 günlü bedel arttırım dilekçesi ile de davacı eş … için olan maddi tazminata ilişkin istek miktarını 20.945,69-TL’ye davacı … için olan maddi tazminata ilişkin istek miktarını da 9.023,58-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır.Davalılar ise cevap dilekçelerinde ve diğer beyanlarında özetle; davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek , …’ın ölümüyle sonuçlanan trafik kazasının oluşumunda davalı araç sürücüsü …’in asli ve tam kusurlu olduğu, kazaya karışan karşı araç sürücü …’in ve …’in sevk ve idaresindeki araçta yolcu olarak bulunun müteveffa …’ın herhangi bir kusuru bulunmadığı, davacıların destekten yoksun kalma nedeniyle uğradıkları maddi zararlarının ne olduğunun 11/07/2019 günlü yeterli ve geçerli aktüer bilirkişi raporuyla belirlendiği, buna göre davacıların maddi tazminat taleplerinin kabulü gerektiği, buna karşılık kazanın oluş şekli , kusur oranı, tarafların sosyo ekonomik durumları ile hak ve nesafet kuralları gözetildiğinde davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmesinin uygun olacağı şeklindeki benimsemeden sonra; -Davacıların maddi tazminat talebinin KABULÜ ile ıslah ile arttırılmış davacı … için 20.945,69 TL ve davacı… için 9.023,58 TL olmak üzere toplam 29.969,27 TL ‘nin davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 10/05/2015 tarihinden davalı … Şirketi yönünden ise sigorta poliçesi limiti ile sınırlı olmak kaydı ile dava tarihi olan 09/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, -Davacıların manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile, -Davacı … için 30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine, karar verilmiştir. Karar karşı davacılar vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacılar vekilinin istinaf nedenleri; müteveffa … aylık gelirinin asgari ücretin çok üzerinde olduğu dosya kapsamından anlaşıldığı halde, asgari ücret üzerinden yapılan hesaplamaya göre karar verilmiş olmasının hatalı olduğu; ayrıca davacı eş …’ın daha sonra evlenmiş olması nedeniyle destek zararının evlenme tarihine kadar yapılmış olmasında da isabet bulunmadığı, zira …’ın yeni eşinin ev hanımı olduğu gözetilerek destekler arasındaki kazanç farklılıklarının dikkate alınması gerektiği; ayrıca davacı …’ın büyümesi, çalışmaya başlaması gibi nedenlerle destek ilişkisinin sona erdiğinin kabul edilmesinin de doğru olmadığı, müteveffanın reel kazancı ve …’ın gerçek ihtiyacı göz önünde bulundurularak destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi gerekirken bunun yapılmamış olmasının usul ve yasaya aykırı bulunduğu, açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması gerektiğine yöneliktir. Dava trafik kazası sonucunda meydana gelen ölüm olayına dayanılarak açılmış maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir. Haksız bir eylem nedeniyle meydana gelen ölüm olayına dayanılarak açılmış destek tazminatı talepli bir davada desteğin gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Somut olayda davacılar vekili dava dilekçesinde, müteveffa desteğin 26 yıllık esnaf olduğunu kızına ve eşine büyük katkılar sağladığını beyan ederek, gelire ilişkin olarak 23/03/2015, 22/03/2014 ve 07/03/2013 onay tarihli üç adet yıllık gelir vergisi beyannamesi ibraz etmiş; SGK’dan getirtilen sigortalılık bilgilerinin incilenmesi sonucunda; müteveffanın bağkurlu olduğu, prim borcu bulunmadığı, vefat nedeniyle eşine 449,00-TL cenaze yardımı yapıldığı ve hak sahibi olan eşi … ve kızı …’a 01/07/2015 tarihi itibariyle dul ve yetim aylığı bağlandığı tespit edilmiş ve SGK’nca gönderilen 22/09/2019 günlü cevabi yazıda da …’a bağlanan ölüm aylığının 09/06/2018 tarihinde başka bir evlilik yapması ve …’ında sigortalı olarak çalışmaya başlaması nedeniyle; … bakımından 2018 yılı 6. ayından itibaren, … bakımından da 2018 yılı 1. ayından itibaren durdurulduğunun bildirildiği görülmüştür.Görülmekte olan davada, davacılar müteveffanın aylık kazancının ne olduğu konusunda somut bir beyanda bulunmamışlar, sadece …’ın kuaför dükkanı sahibi ve çalıştırıcısı olduğunu, bu nedenle de kazancının asgari ücretin üzerinde bulunduğunun değerlendirilmesini istemişlerdir. Dosyada mevcut İstanbul Kadın Kuaförleri ve Manikürcüler Odasının 05/07/2017 günlü cevabi yazısında “iş yeri kazancının değişken olduğu, herhangi bir asgari kazanç tutarının belirtilemeyeceği bildirilmiş; Kartal Erkek ve Kadın Berberler Odasının 24/01/2018 günlü cevabi yazısında da Ataşehir merkezindeki 80 metrekare dükkanda 2 personel çalıştırıldığı durumda böyle bir iş yerinin kira, personel ve dükkan giderlerinin karşılanması için aylık ortalama 12.000,00-TL kazanılması gerektiği açıklanmış, ancak giderler çıkarıldıktan sonra elde edilecek gelirin ne kadar olabileceği konusunda bir bilgi verilmediği, işletmenin vergi beyanlarından gelirin anlaşılabileceğinin bildirildiği görülmüştür. İstanbul Ticaret Odası tarafından gönderilen 25/01/2018 cevabi yazıda da 80 metre kare alanındaki bir kadın kuaför ve manikür salonunun ortalama emsal kazancının piyasa durumuna, arz ve talebe göre değişiklik göstereceği, emsal iş yapanların da kazancın tespit edilemeyeceği, emsal işletmelerde aynı dönemde kazanç olabileceği gibi zarar da olabileceği, durumun vergi dairesinden öğrenebileceği açıklanmıştır. Davacı tarafça ibraz edilen vergi beyannamelerinde de mütevaffanın asgari ücret üzerinde bir gelir elde ettiğine dair bir belirleme mevcut değildir. Bu durumda davacı tarafın , müteveffa gelirinin asgari ücretin üzerinde olduğunu somut bir biçimde kanıtlayabildiğinden söz edilemeyeceğinden ve bilinen durum varken varsayımsal şekilde hesaplama yapılamayacağından, mahkemece gelirin asgari ücret olduğu varsayımından hareketle yapıldığı anlaşılan aktüer hesaplamanın hükme esas alınmasında bir isabetsizlik tespit edilememiştir. Bundan ayrı davacı eşin evlenmekle, diğer davacının da kazanç elde etmeye başlamasıyla destek ilişkisinden çıkacağına ilişkin kabul şekli, yerleşmiş yargısal uygulamalara uygun olup, davacıların uğradıkları destek zararı hesaplamasının, desteklik ilişkisinin sona erdiği tarihe göre belirlenmiş olmasında da herhangi bir yanılgı mevcut değildir. Keza müteveffa eşin çalışıyor olması, daha sonra evlenilen kişinin ise ev hanımı bulunması olgusunun, davacı eşe, ayrıca ve daha fazla tazminat talep hakkı verdiğinden de söz edilemez. Hal böyle olunca dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin, mahkeme kararının gerekçesine dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile çıkarılan sonuç ve oluşturulan hükümde istinaf edenlerin sıfatının ve istinaf nedenlerine göre usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davacılar vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf eden davacılardan alınması gereken 359,80-TL(179,90-TL*2) istinaf karar ve ilam harcının, istinaf başvurusu sırasında peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 1.540,00-TL harçtan mahsubu ile fazladan alınan 1.180,20-TL harcın talep halinde davacı tarafa iadesine,3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerin üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nun 361 ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süresi içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.24/05/2023