Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2021/1166 E. 2023/427 K. 14.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1166
KARAR NO: 2023/427
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/06/2020
NUMARASI: 2015/333 Esas – 2020/393 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/03/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
K A R A R Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle;27.12.2014 tarihinde davalıların sürücüsü, işleteni ve ZMM sigortacısı olduğu … plakalı otomobilin yolu karşıdan karşıya geçmeye çalışan müteveffa yaya …’e çarpması neticesinde meydana gelen kazada davacıların kardeşi …’in 24 gün yoğun bakımda kaldıktan sonra hayatını kaybettiğini, davalı sürücünün asli ve tam kusurlu olduğunun tespit edilebileceğini, müteveffanın kaza tarihinde 50 yaşında olduğunu, kardeşlerinden …’in yanında kaldığını, müteveffanın evli olmadığını, çocuğunun olmadığını, tüm bakım ve sorumluluğunu iki kardeşinin yaptığını, müteveffanın sigortalı olarak çalıştığı yerdeki tüm kazancını her iki kardeşine verdiğini, müteveffanın bir inşaat firmasında sigortalı olarak çalıştığını ve aylık 1.134,00 TL ücret almaktayken iş bu kazanın meydana geldiğini, davacıların ölen kardeşlerinin desteğinden yoksun kaldıklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı, müteveffanın 24 gün yoğun bakımda kaldığı süre içerisinde 8.000,00 TL’lik tedavi gideri, bunun dışında defin ve cenaze masrafları olarak da 5.000,00- TL, 10.000,00 TL taziye masrafı olmak üzere toplam 43.000,00 TL maddi tazminat ile davacılar için ayrı ayrı 50.000,00’er-TL den toplam 100.000,00- TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; 07.11.2016 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat talebini davacı … için 22.549,41-TL, davacı … için 57.873,21-TL olarak ıslah etmiştir. Davalılar… ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; olay anında 6-7 aracın bir arada gittiğini, diğer iki aracın diğer şeritlerde müvekkilinin önünde olduğunu ve görüş sahasını kapattığını, maktül …’in soldaki deniz sahil tarafından koşarak yola fırladığını, orta şeride geldikten sonra da koşmaya devam ettiğini, müvekkilinin müteveffayı görünce fren yaptığını ancak çarpmayı önlemeyemediğini, müvekkilinin kusuru bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiş.tir. Davalı .. Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; manevi tazminat taleplerinin teminat dışı olduğunu, yüksek Yargıtay içtihatları uyarınca kardeşin kardeşe destekliği için özel koşullar gerektiğini, davacı vekilinin tedavi giderleri ile ilgili maddi tazminat talebi bakımından davacıya karşı hiçbir sorumluluğunun olmadığını, cenaze ve defin giderleri taleplerinin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda;”.. ceza dosyasında kaza tespit tutanağı, ATK Trafik İhtisas Dairesi ve bilirkişi raporları arasında çelişki olduğu anlaşılmış, Mahkememizce kusur oranının tespiti ve çelişkinin giderilmesi amacıyla alınan İTÜ Fen Heyetinden oluşan 3. Kişilik bilirkişi kurulunun tanzim ettiği rapora göre desteğin %100 kusurlu ve davalıların kaza nedeniyle kusurlu olmadığı anlaşılmış, davanın kusura dayalı dava niteliğinde olması ve yerleşik içtihatlar göz önüne alınarak davanın reddine karar vermek gerektiği”, gerekçesiyle, Davanın reddine, karar verilmiştir.Karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İstinaf nedenleri: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; sigortanın destekten yoksun kalam tazminatından sorumluluğunun kusura bağlı olmadığını , davacıların 3. kişi konumunda olduklarını kusurun davacılara yansıtılamayacağını, sürücüye kusur atfedilmemesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, trafik ışıklarına 100 metre kala sürücünün hızını azlatması gerektiğini, hükme esas alınan kusur raporunun yetersiz olduğunu, her alacak kalemi için her davalıya ayrı ayrı ve fazlaca vekalet ücreti tayin edilmesinin hatalı olduğunu belirterek kaldırılmasını istemiştir. 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı, tedavi gideri, cenaze ve defin gideri ile manevi tazminat istemine ilişkindir.Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle, kaza tespit tutanağı, ceza dosyasında hükme esas alınan 31.03.2016 tarihli ATK kusur raporu ve iş bu dosya kapsamında alınan ve İTÜ 3 kişilik bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 03.02.2020 tarihli rapor birbiriyle uyumlu olup, 03.02.2020 tarihli raporun taraf ve yargı denetimine açık, yeterli ve ceza dosyasında kabul edilen maddi vakıaya uygun olmasına; davacılar murisi yayanın kazanın meydana gelmesinde asli ve tam kusurlu, davalı sürücünün ise kusursuz olduğunun anlaşılmasına; zorunlu mali sorumluluk sigorta şirketinin sorumluluğu, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limitiyle sınırlı olup, kanunun emredici hükmü gereği yaptırılan zorunlu trafik sigortalarında sigortacı, işletene düşen hukuki sorumluluğu teminat altına aldığına göre, ancak işletenin sorumlu olduğu oranda zarardan sorumlu olmakla, işletene hukuken yükletilemeyen zarardan, onun sorumluluğunu teminat altına alan sigortacının sorumlu tutulmasının mümkün olmamasına; başka bir deyişle somut olayda çift taraflı trafik kazası söz konusu olup davacıların destekten yoksun kalan 3. kişi konumunda olmamalarına; neticede KTK’nun 86/1. maddesi gereğince işletenin sorumluluğunun eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusursuzluğu oranında sorumluluğunun kalkacağı açık olduğundan, yerel mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına ( Bknz. Yargıtay 17.HD’nin 2018/2455 Esas, 2019/12431 Karar sayılı ilamı) ve eldeki davada birden fazla davacı bulunmakta olup her bir davacının ayrı ayrı, davalılardan talep ettiği maddi ve manevi tazminat yerel mahkemece reddedildiğinden, yerel mahkemece reddedilen taleplerle ilgili olarak davalılar lehine ( davacılar aleyhine) ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinde de herhangi bir yanılgı tespit edilmemesine göre; davacılar vekilinin istinaf itirazlarının HMK 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca;1/Karar başlığında bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 madde hükmü uyarınca esastan reddine, 2/İstinaf eden davacı …’den alınması gereken 179,90-TL harcın peşin yatırılan 1.842,20-TL harcın düşümü ile bakiye 1.662,30- TL ilam harcının istinaf eden bu davacıya iadesine,3/İstinaf eden davacı …’den alınması gereken 179,90-TL harcın peşin yatırılan 1.238,96-TL harcın düşümü ile bakiye 1.059,06- TL ilam harcının istinaf eden bu davacıya iadesine,4/İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5/İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından yapılan giderlerin üzerlerinde bırakılmasına,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 361 ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süresi içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 14/03/2023