Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2021/1129 E. 2021/2009 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1129
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/10/2020
NUMARASI: 2017/1103 Esas – 2020/570 Karar
DAVA: MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan …’un sevk ve idaresindeki aracın, uygunsuz park halinde olan ve diğer davalı …’in kullanımında bulunan araca çarpması neticesinde 21/10/2012 tarihinde meydana gelen trafik kazasında …’a ait araçta yolcu olarak bulunan vekil edeninin ağır bir biçimde yaralandığını, kazanın oluşumunda her iki araç sürücüsünün de kusurlu bulunduğunu, davalı sigorta şirketlerinin de kazaya karışan araçların sigortacısı olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla 500,00-TL maddi tazminatın tüm davalılardan, 100.000,00-TL manevi tazminatın da sigorta şirketleri dışında kalan davalılardan kaza tarihinden işletilecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiş; 03/12/2019 günlü ıslah dilekçesi ile de maddi tazminata ilişkin istek miktarını fazlaya ilişkin tüm hak ve ek dava açma hakları saklı kalmak kaydıyla 73.841,80-TL’ye çıkartarak, bu miktarın … ve … Sigorta A.ş ‘den alınarak müvekkiline verilmesine, 100.000,00-TL manevi tazminatın … ve …’den alınarak müvekkiline verilmesini talep etmiş ve davalı … Sigorta ile anlaşma sağlandığını bildirmiş, daha sonra dosyaya sunulan 24/09/2020 günlü dilekçe ile dava devam ederken … Sigorta tarafından davalı … hesabına düşen maddi tazminat tutarının ödendiğini, …’a düşen payın da … tarafından ödenmesi nedeniyle tüm davalılar bakımından maddi tazminata yönelik olarak herhangi bir talepleri kalmadığını açıklamıştır. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazında bulunarak dava konusu kazanın oluşumunda vekil edeninin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, tüm kusurun davacı dahil arkadaşları ile birlikte alkol alarak araç sevk eden ve durmakta olan araca çarpan karşı araç sürücüsü …’a ait olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davacının yaralanması ile sonuçlanan 21/10/2012 günlü trafik kazasının oluşumunda davalı … Sigorta A.ş nezdinde ZMM sigortalı bulunan … plaka sayılı alkollü araç sürücüsü davalı …’un %75 oranında, davalı … Sigorta A.Ş nezdinde ZMM sigortalı olan … plaka sayılı aracın (platformlu vinç-kamyon) sürücüsü davalı …’in de %25 oranında kusurlu olduğu, davacının kaza sonucunda %17,2 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği, iyileşme süresinin 12 aya kadar uzayabileceğinin tespit edildiği ve maddi tazminata ilişkin taleplerin yargılama sırasında taraflar arasında yapılan sulh sözleşmesi kapsamında giderildiği, bu nedenle maddi tazminata ilişkin davanın konusuz kaldığı, manevi tazminata ait taleple ilgili tüm koşulların somut olayda gerçekleştiği benimsenmek suretiyle ve “…dava dilekçesinde manevi tazminat talep edilirken müştereken ve müteselsilen talepte bulunulmamakla ve hangi davalıdan ne miktarda tazminat talep edildiği açıkça bildirilmemekle davalılardan eşit miktarda ve 50.000,00’er TL manevi tazminat talep edildiği, davacı …’in maluliyet oranı, iyileşme süresi, yaşı, tarafların kusur ile sosyal ve ekonomik durumları, davacının kaza ve tedavi sürecinde uğradığı manevi çöküntü ile tüm dosya kapsamı ile hak ve nesafet kuralları çerçevesinde ve davacının davalı …’un alkollü olduğunu bildiği halde aracına binmesi hususu da dikkate alınarak, manevi tazminat talebinin takdiren 56.000,00 TL yönüyle kısmen yerinde olduğu, talep şekline nazaran da davalıların kusurları oranında manevi tazminattan sorumlu olduğu sonuç ve vicdani kanaatine varılmış, oluşan duruma göre tüm talepler bakımından aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” denilmek suretiyle; “1-Maddi tazminat talebi bakımından konusuz kalan davanın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 2-Manevi tazminat talebi bakımından davanın KISMEN KABULÜ ile, 56.000,00 TL manevi tazminatın (davalı …’un %75 kusuruna isabet eden 42.000,00 TL’ndan, davalı …’in %25 kusuruna isabet eden 14.000,00 TL’ndan sorumlu olması kaydıyla) kaza tarihi olan 21/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte adı geçen davalılardan belirtilen miktarlarda alınarak davacıya VERİLMESİNE, bu yöndeki fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,” karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince verilen kararın manevi tazminata ilişkin hüküm bölümüne yönelik olarak davalı … vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri; kazanın meydana gelmesinde vekil edenine herhangi bir kusur izafe edilemeyeceği halde, hatalı belirleme ve değerlendirme sonucunda manevi tazminatla sorumluluğu yoluna gidilmesinin isabetsiz olduğu, kabule göre de kazanın meydana gelmesinde aktifi rol oynamayan ve sadece asgari ücretle çalışan araç sürücüsü müvekkili aleyhine 14.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesinin hak ve nesafet kuralları ile bağdaşmayacak şekilde fazla bulunduğuna yöneliktir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkin bulunmaktadır. İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; 1-Davacının uğradığı zarar, tek bir olaydan kaynaklanmak olup 2918 sayılı KTK’nun 88 ve TBK’nun 61 ve devamı madde hükümleri ile yine TBK’nun 162 ve devamı madde hükümlerine göre; sigortacı dahil, haksız eylem sorumlularından her biri teselsül hükümleri uyarınca tam tazminatla yükümlüdürler. Kusursuz veya bir miktar kusurlu olan davacı taraf, yasanın verdiği müteselsil talep hakkından açıkça vazgeçmedikçe , kendi kusuru dışında kusur sorumlularının tamamına veya bir kaçına ya da birine karşı dava açarak uğradığı zararın tamamının giderilmesini isteyebilir. Davacı taraf dışında kalan diğer kişi veya kişilere ait kusur oranları, zarar sorumlularının kendi iç ilişkilerini ilgilendiren bir husus olup, rücuda dikkate alınabilecek bir durumdur. Açıklanan bu yasal düzenlemeler doğrultusunda somut olaya dönüldüğünde; davacı kazanın gerçekleşmesinde kusursuz olduğunu, kazaya karışan her iki araç sürücüsünün de kusurlu bulunduğunu ileri sürerek maddi ve manevi zararlarının davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Dava dilekçesinde, oluşan zararın davalılardan “müştereken ve müteselsilen tahsilini” istememesi, yasadan doğan müteselsil talep hakkından açıkça vazgeçme anlamına gelmeyeceğinden, mahkemenin her iki davalıdan eşit oranda manevi tazminat istenildiği şeklindeki kabulünde isabet bulunmakta ise de ilk derece mahkemesinde verilen karara yönelik olarak davacı tarafın istinaf talebinde bulunmadığı gözetildiğinde açıklanan hususun sadece eleştirilmesi ile yetinilmesi gerektiği sonucuna varılmış ve buna göre davalı …’in istinaf itirazlarının değerlendirilmesine geçilmiştir. 2-Haksız bir fiil sonucu zarar oluştuğu iddiasıyla ilgili bir talepte bulunulması halinde, kazanın oluşumunda taraf kusurlarının ne olduğunun belirlenmesi esaslı unsur olup, sorumluluk belirlenecek duruma göre tespit edilmelidir. Somut olayda; davacı taraf, kazanın meydana gelmesinde her iki araç sürücüsünün de kusurlu olduğunu ileri sürmüş, davalı … ise kazanın oluşumunda kendisine yükletilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığını savunmuştur. Yargılama sırasında Makine Yüksek Mühendisi Prof. Dr. …’nin katılımı ile düzenlenen 03/01/2019 günlü raporda; davacının yolcusu olduğu … plaka sayılı araç sürücüsü davalı …’un %75 oranında, … plaka sayılı araç sürücüsü davalı …’in ise %25 oranında kusurlu bulunduğu sonucuna varılmıştır. Ancak, olayla ilgili olarak Kocaeli 1. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldüğü anlaşılan 2016/53 Esas sayılı dava dosyası kapsamında temin edilen ve ATK İstanbul Trafik İhtisas Dairesince düzenlendiği anlaşılan 24/01/2017 günlü raporda; sürücü … yönetimindeki kamyonun (hidrolik platformlu vinç) gidişe göre yolun sağ tarafına park etmiş olup, çalışma yaptığı sırada …’un idaresindeki … plaka sayılı aracın gidişe göre önce sol tarafta bulunan orta refüje çarpması ve akabinde de sağ tarafta bulunan park halindeki araca çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazasının oluşumunda …’e atfı kabil bir kusur olmadığı bildirilmiştir. Hal böyle olunca, söz konusu bu iki rapordaki belirleme ve değerlendirmeler açıkça birbiri ile çelişkili olup, söz konusu çelişki giderilmeden yazılı biçim ve şekilde davalı …’in sorumluluğu yoluna gidilmesi isabetsiz olmuştur. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, olayın özellikleri de gözetilerek ve gerekirse Kocaeli 1. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldüğü anlaşılan 2016/53 dosya akibeti de araştırılmak suretiyle İTÜ veya Karayolları Genel Müdürlüğü gibi kurumlardan seçilecek kusur konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi kurulundan; kaza tespit tutanağı, kaza ile ilgili soruşturma evrakları, ceza yargılamasına ilişkin dava dosyası ve konuya ilişkin tüm kusur raporlarını da irdeleyen ve varolan çelişkileri de giderebilecek nitelikte, 21/10/2012 tarihinde meydana gelen trafik kazasının oluşumunda tarafların kusur durum ve oranlarının ne olacağı konusunda açık, ayrıntılı ve denetime imkan verecek nitelikte rapor alınması ve sonrasında davalıların sorumluluğunun kapsamının tartışılıp belirlenmesi gerekirken, bunun yapılmamış olması HMK.m.353/1-a/6 hükmü kapsamındaki hali oluşturacağından davalı …’in kusura yönelik istinaf itirazlarının kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması gerektiği, kaldırma gönderme gerekçesi gözetildiğinde de davalı vekilinin hüküm altına alınan manevi tazminatın miktarına ilişkin istinaf itirazının bu aşamada değerlendirilmesinin gerekmediği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Davalı … vekili tarafından manevi tazminata ilişkin hüküm bölümüne yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, İstanbul 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 21/10/2020 tarih ve 2017/1103 E. – 2020/570 K. sayılı kararının HMK.m. 353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, -Kaldırma – gönderme kararının gerekçesi gözetildiğinde davalının diğer istinaf itirazlarının bu aşamada değerlendirilmesine YER OLMADIĞINA, 2-Dosyanın belirtilen şekilde işlem, araştırma ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı … tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 239,08-TL nispi istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde davalı …’e İADESİNE, 4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı … tarafından yapılan diğer istinaf yargılama giderlerinin ise ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonucunda verilecek hükümde dikkate alınmasına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda ve HMK.m. 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 16/12/2021