Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2021/1092 E. 2021/1795 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1092
KARAR NO: 2021/1795
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/12/2018
NUMARASI: 2014/504 E. – 2018/883 K.
DAVA: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların sürücüsü, maliki ve ZMM sigortacısı olduğu … plaka sayılı kamyonun, Mahmutbey Yolu üzerinde seyir halinde olduğu sırada, küçük …’a çarpması neticesinde meydana gelen 30/11/2005 günlü trafik kazasında, …’ın yaralanarak sağ bacağının alt kısmının koptuğunu, kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsü …’ın kusurlu bulunduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla (belirsiz alacak) … için 20.000,00-TL maddi tazminatın tüm davalılardan, ayrıca … için 40.000,00-TL, davacı anne … için 20.000,00-TL ve davacı baba … için de 20.000,00-TL olmak üzere toplam 80.000,00-TL manevi tazminatın davalı … şirketi dışındaki diğer davalılardan kaza tarihinden işletilecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş; 18/10/2017 günlü bedel arttırım dilekçesi ile fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla maddi tazminata ilişkin toplam istek miktarını bilirkişi raporu doğrultusunda 67.850,60-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır. Davalılar cevaplarında özetle; davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; “1-Davacı …’ın maddi tazminat davasının kabulü ile, 67.807,60 TL maddi tazminatın davalı ….nin poliçe teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere, davalılar … ve … açısından kaza tarihi olan 30.11.2005 tarihinden itibaren, davalı …. açısından dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 2-Davacıların manevi tazminat davasının davalılar … ve … açısından kısmen kabulü ile, davacı … için 30.000 TL, davacı … için 10.000 TL, davacı … için 10.000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 30.11.2005 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’ ten tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, ” karar verilmiştir. Karara karşı davalılar … ve … vekili ile davacılar vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Mahkemece, davalılar … ve … vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu değerlendirilerek verilen 14/02/2019 günlü ek kararla; eksik istinaf harç ve giderlerinin yatırılması konusunda düzenlenen muhtıra gereklerinin yerine getirilmediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle, adı geçen davalılar vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Mahkemece verilen 14/02/2019 günlü ek karar; davalılar vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği halde, adı geçen davalılar tarafından söz konusu bu ek karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulmadığı görülmüştür. Bu durumda sadece davacılar vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Davacılar vekilinin istinaf nedenleri; kusura ve maluliyete yönelik itirazları değerlendirilmeden, yetersiz ve dosyada mevcut diğer bilirkişi raporları ile çelişki raporlar doğrultusunda, maddi ve manevi tazminat miktarlarının belirlenmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, dolayısıyla hüküm altına alınan maddi ve manevi tazminat miktarlarının yetersiz bulunduğu, ayrıca davalı … şirketi bakımından temerrüt tarihinin, açılmamış sayılma kararı ile sonuçlanan Gaziosmanpaşa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen 2016/602 Esas sayılı davanın açıldığı, 23/11/2006 tarih olduğu kabul edilerek faiz başlangıcı olarak bu tarihin esas alınması gerekirken, görülmekte olan davanın açıldığı tarihten itibaren faiz uygulaması yapılmasının hatalı olduğu ve yargılama sırasında yekün tutan giderlerin ağırlıklı bölümünün maddi tazminata ilişkin talep nedeniyle yapıldığı gözetilmeksizin maddi ve manevi tazminatların birlikte değerlendirilmesi sonucunda yargılama giderine ilişkin paylaştırmanın genel kabul ve ret oranına göre yapılmasının da isabetsiz bulunduğu hususlarına yöneliktir. İstinaf edenlerin sıfatına, istinafların kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir. 1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde; usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığına, konusunda uzman Resmi bilirkişi niteliğine haiz ATK 3. Adli Tıp Kurulu tarafından düzenlenen 03/12/2014 günlü rapor ile, bu rapora vaki itiraz üzerine ATK Genel Kurulundan temin edilen 08/10/2015 günlü raporun, davacının geçermiş olduğu tüm tedavileri gösterir kayıt ve belgelerin değerlendirilmesi ve tartışılması neticesinde, kaza tarihinde yürürlükte bulunan Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü doğrultusunda düzenlenmiş olmaları ve söz konusu her iki rapordaki belirleme ve değerlendirmelerin, denetlenebilir gerekçeler içermeleri karşısında açıklanan raporların hükme esas alınmasında ve bu nedenle davacı küçük …’ın %34,2 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiğinin kabul edilmiş bulunmasında bir yanılgı olmadığı gibi, Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesinde düzenlenen ve davacı tarafça hükme esas alınan ATK raporları ile çelişik olduğu ileri sürülen 01/08/2013 günlü özürlü sağlık kurulu raporunun hangi mevzuat ve yönetmelik hükümleri uyarınca düzenlendiği belirlenemediğinden, yetersiz ve geçersiz rapor niteliğinde olması karşısında ATK raporları ile çelişik bir durum oluşturduğundan da söz edilemeyeceğine; keza İTÜ Karayolları Trafik Müh. Emekli Öğretim Üyesi olduğu anlaşılan Prof. Dr. …’nın katılımı ile düzenlenen 30/05/2016 günlü kök heyet raporu ile aynı heyetçe düzenlenen ek raporlardaki kazanın oluşumunda taraf kusurlarının ne olduğuna yönelik belirleme ve değerlendirmelerin, dosyaya, oluşa uygun denetlenebilir gerekçeler içermesi ve bu raporlardaki belirleme ve değerlendirmelerin olayla ilgili olarak Gaziosmanpaşa 2. Sulh Ceza Mahkemesinde görülerek sonuçlandırılan ve Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşılan 2006/190 E., 2008/467 K.sayılı ceza yargılamasına ilişkin dava dosyasındaki belirleme ve değerlendirmelerle de örtüşmesi karşısında, kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsünün %75 oranında, davacı küçüğün ise %25 oranında kusurlu olduğunun kabul edilmesinde de bir isabetsizlik tespit edilemediğine göre davacı vekilinin açıklanan hususlara yönelik istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Davacı vekilinin faiz başlangıcı ve yargılama giderleri ile hüküm altına alınan manevi tazminatın yetersiz olduğuna yönelik istinaf itirazlarına gelince; Haksız bir fiil sonucunda zarara uğranıldığı iddiasıyla talepte bulunulması halinde oluşan zarara ilişkin olarak faiz başlangıcı haksız eylem sorumluları bakımından olay tarihi ise de, sigorta şirketleri bakımından temerrüt tarihidir. Eldeki dava açılmadan önce davalı … şirketine yönelik olarak açılan ilk dava açılmamış sayılmayla sonuçlandığına ve iki dava arasında davalı … şirketine ayrıca bir başvuruda bulunulduğu ileri sürülüp kanıtlanamadığına göre, açılmamış sayılma kararının yasal bir sonucu olarak davalı … şirketi bakımından temerrüt tarihinin dava tarihinden başlatılmış olmasında bir yanılgı olmadığı gibi, görülmekte olan dava hem maddi hem de manevi tazminat isteğine ilişkindir. Böyle bir dava sırasında yargılama nedeniyle yapılan giderlerin, özellikle de yekün tutan bilirkişi incelemesi için yapılan giderlerin hem maddi hem de manevi tazminatın hüküm altına alınabilmesi için gerekli harcamalar olması nedeniyle, yapılan yargılama giderlerin sadece maddi tazminat talebine isabet ettiği ileri sürülemeyeceğinden, mahkemece davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kabul ve ret oranına göre paylaştırılmış olmasında da bir usulsüzlük tespit edilememiştir. Bundan ayrı; kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunun 47.madde hükmü uyarınca (benzer düzenleme 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. Maddesinde de mevcuttur) hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi tazminat adı ile hak sahibi yararına takdir edeceği para tutarı, adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden; hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Dava konusu olayda zararlandırıcı eylemin tarihi, olayın meydana geliş şekli, taraf kusur oranları, davacı …’da meydana gelen yaralanmanın niteliği, maluliyet oranı,paranın alım gücü, tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında, yaralanma ile sonuçlanan taksirli eylem nedeniyle hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının yukarıda açıklanan ilkelere ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde düzenlenen takdir hakkının kullanmasına ilişkin kurala uygun bulunmasına göre davacılar vekilinin yerinde bulunmayan tüm istinaf itirazlarının reddi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davacılar vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Görülmekte olan davada ihtiyari dava arkadaşı konumunda bulunan ve birlikte istinaf yasa yoluna başvuran davacılardan karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu’nu uyarınca ayrı ayrı alınması gereken 59,30-‘er TL maktu istinaf karar ve ilam harcı toplamı olan 177,90-TL’den, istinaf başvuru sırasında peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 35,90-TL’nin düşümü ile kalan 142,00-TL harcın eşit oranda davacılardan ayrı ayrı alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve maddi tazminata ilişkin hüküm bölümü bakımından HMK. m. 361. gereğince, tebliğden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık; manevi tazminata ilişkin hüküm bölümü bakımından ise HMK.m.362/1-a gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 18/11/2021