Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2021/1088 E. 2021/1632 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1088
KARAR NO: 2021/1632
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/11/2020
NUMARASI: 2014/918 E. – 2020/640 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 03/08/2011 kaza tarihinde davalılardan … Şti adına kayıtlı, diğer davalı Sigorta şirketinin ZMMS sigortacısı olduğu, davalı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın yaya olan davacıya çarpması sonucu, davacının yaralanarak malul kaldığını beyanla, şimdilik 10.000 TL maddi tazminatın davalılardan, 50.000,00 TL manevi tazminatın ise davalı … ve … Ltd. Şti.’nden müştereken ve müteselsilen tahsiline, karar verilmesini, talep ve etmiş, davalılar davanın reddini talep etmişlerdir. Açılmış olan dava üzerine ilk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama neticesinde; -Davacının maddi tazminata ilişkin davasının konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, -Davacının manevi tazminata ilişkin davasının kısmen kabul kısmen reddi ile 18.000,00 TL manevi tazminatın 03/08/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ile … Ltd Şti’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazla istemin reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili; kazaya karışan aracın kendilerine ait olmadığını, hükmedilen manevi tazminatın fahiş olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur. İstinaf edenlerin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; 03/08/2011 kaza tarihinde davalılardan … Şti adına kayıtlı, diğer davalı Sigorta şirketinin ZMMS sigortacısı olduğu davalı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın yaya olan davacıya çarpması sonucu, davacının yaralanarak malul kaldığı, müteakip davacının elde ki maddi ve manevi tazminat istemli davayı açtığı, yargılamanın icrası sırasında, sigorta şirketi tarafından davacıya tazminat istemine mahsuben ödeme yapıldığı ve tarafların maddi tazminat yönünden sulh oldukları, bu nedenle de ilk derece mahkemesi tarafından maddi tazminat yönünden davanın konusuz kaldığı gözetilerek esas hakkında karar verilmesine yer olmadığı yönünde karar verildiği anlaşılmıştır. Elde ki dava, trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin bulunmaktadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. maddesine göre, hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi tazminat adı ile hak sahibi yararına takdir edeceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden; hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Dava konusu olayda, kazanın meydana geldiği tarih, kusur durumu, davacıda meydana gelen yaralanmanın niteliği, davacı yaşı, tarafların, dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, olay tarihindeki paranın alım gücü, manevi tazminatın bir sebepsiz zenginleşme aracı olmaması ile yukarıda açıklanan ilkeler göz önünde tutulduğunda; Mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarı yerindedir.Sonuç olarak; dosyada ki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırılık olmamasına, davalının yargılama sırasında işleten sıfatına haiz olmadığını ileri sürmemesi nedeniyle HMK’nın 357/1.maddesi gözetildiğinde bu hususu istinaf aşamasında da ileri sürmesinin yasal olarak olanaklı olmamasına, manevi tazminatın taktirinde yukarıda açıklanan ilkeler gözetilerek karar verilmiş olmasına ve kararda her hangi bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353/1b/1.maddesi uyarınca esastan reddi yönünde aşağıda ki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-)Usul ve yasaya uygun olan ve başlıkta yazılı bulunan mahkeme kararına yönelik davalı vekili istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,(HMK.m.353/1-b/1) 2-)Alınması gereken 1.229,58-TL harçtan peşin yatırılan 307,39-TL nispi karar ilam harcınınn düşümü ile 922,19- TL nispi karar ilam harcının istinaf eden davalı dan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-)İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-)Yasa yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, HMK. m. 353/1-b/1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 362/1-a mad. gereğince, miktar itibariyle kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.03/11/2021