Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2021/1040 E. 2023/2015 K. 08.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1040
KARAR NO: 2023/2015
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/02/2021
NUMARASI: 2016/969 Esas – 2021/97 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasına Bağlı Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/12/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 05/07/2009 kaza tarihinde müvekkilinin yolu karşıdan karşıya geçerken … plaka sayılı aracın çarpması sonucu yaralandığını, kazaya sebebiyet veren aracın kaza tarihi itibariyle trafik sigortasının bulunmadığını, müvekkilinin yaralanmasına bağlı olarak hak ettiği tazminatın ödenmesi hususunda davalıya yapılan başvuruya rağmen ödeme yapılmadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı 5.000,00-TL iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, davacı vekili 14/06/2017 tarihli talep arttırım dilekçesi ile iş göremezlik tazminatını 15.000-TL arttırarak 20.000,00-TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, müvekkili kuruma başvuru yapmadan davayı açtığını, bu sebeple davanın başvuru şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, mahkeme aksi kanaatte ise davanın … plakalı araç sürücüsüne ihbar edilmesini talep ettiklerini, müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet vermediğini ve usulüne uygun başvuruda yapılmadığından temerrüt faizine hükmedilmeyeceğini, faiz işletilecek ise dava tarihi itibariyle işletilebileceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; Davanın kabulü ile, 20.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının davacının davalıya başvuru tarihini müteakip 8 iş günü bitim tarihi olan 10/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, verilen karara karşı davalı Güvence Hesabı vekili tarafından süresi içinde istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekilinin istinaf başvuru sebepleri; Davadan önce müvekkili kuruma ZMMS Genel Şartları’nda belirtilen gerekli belgelerle başvuru yapılmadığından davanın usulden reddi gerekirken kabulünün hatalı olduğu, bu minvalde, davanın ikame edilmesine sebebiyet vermeyen müvekkili kurum aleyhine yargılama gideri, vekalet ücreti ve faize hükmedilmesinin de hatalı olduğu, davacının maluliyetinin Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre ve Sağlık Bakanlığı tarafından yetkilendirilen hastane tarafından belirlenmesi ve zararın buna göre hesaplanması gerekirken bu kapsamda alınmayan sakatlık raporunun hükme esas alınmasının hatalı olduğu, davacının fiilen çalıştığı tespit ve ispat olunmadığından geçici iş göremezlik talebinin reddi gerektiği, davada ıslah yolu ile talep edilen alacağın zamanaşımına uğradığı, davada uzamış (ceza) zamanaşımı süresi (8 yıl) dolduğundan gerek dava gerekse ıslah edilen alacak yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün hatalı olduğu, hususlarına ilişkindir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir. 05/07/2009 tarihinde … plaka sayılı aracın karşıdan karşıya geçmekte olan davacıya çarpması sonucu ATK 2.İhtisas Kurulu’nun 12/04/2019 tarihli raporunda tespit edildiği üzere davacının; %27,0 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacak ve iyileşme süresi kaza tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabilecek şekilde yaralandığı, aracın ZMMS poliçesi bulunmadığından Güvence Hesabının sorumlu olduğu iddiasıyla iş gücü kaybı tazminatı istemiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. (1)Dosya içeriğinde bulunan bilgi ve belgelere göre; davacı tarafça dava açılmadan önce 28/07/2016 tarihinde davalıya tazminat istemiyle başvuruda bulunulduğu, davalı tarafça her hangi bir ödeme yapılmadığı, müteakip görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmıştır. KTK’nın 97.madde hükmü uyarınca, dava şartı haline getirilen husus dava açılmadan önce sigorta şirketine yazılı başvuruda bulunulması gereğidir. Anılan maddede, başvurunun yazılı olması dışında herhangi bir şart belirtilmediği gibi, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Trafik Sigortası Genel Şartlarının C.7.maddesinde 02/08/2016 tarihinde yapılan “Zarar görenin zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigortacıya yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigortacının başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, hak sahibi sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinde, kazanın meydana geldiği yer mahkemesinde ya da zarar görenin ikametgahının bulunduğu mahkemede dava açılabileceği gibi uyuşmazlığın çözümü için Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurulabilir.” şeklindeki değişiklikte de başvurunun geçerli sayılabilmesi için yazılı olması koşulu dışında herhangi bir ekleme yapılmadığı açıktır.Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarının B.2.maddesinin 3.paragrafında yapılan ve 02/08/2016 tarihinden itibaren geçerli olan değişiklik ise, yani tazminat ödemelerinde istenilecek belgelerin hangi belgeler olduğuna ilişkin değişiklik ise; esasen KTK’nın 99.maddesi hükmüne bağlı olarak getirilmiş bir düzenleme niteliğinde olup, dava şartı koşulu bakımından getirilmiş bir düzenleme niteliğinde bulunmadığından, (-davacı tarafça dava açılmadan önce davalıya başvuruda bulunduğu da gözetildiğinde-) görülmekte olan davada dava şartı koşulunun gerçekleşmiş bulunduğu sabittir. Bu nedenle davalı vekilinin bu husustaki istinaf başvurusu yerinde değildir. (2)Haksız fiil sonucu çalışma gücünün kaybedildiği, bedensel bütünlüğün bozulduğu ve maluliyet oluştuğu iddiasıyla maddi ve manevi tazminat talep edilmesi durumunda; zararın kapsamının belirlenmesi açısından malûliyetin varlığı ve oranı ile davacının iyileşme süresinin ne olduğunun belirlenmesi esaslı unsur olup, bu yöndeki belirlemelerin ise; Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, kaza tarihi 11/10/2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013-01/06/2015 tarihleri arasında ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015-20/02/2019 tarihleri arasında ise Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20/02/2019 tarihinden sonra ise de Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. (Bkn: Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin 11/01/2022 gün ve 2021/7309 E.-2022/122 K. sayılı içtihadı). Somut olayda; kaza tarihi 05/07/2009 tarihi olup kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümleri dikkate alınarak hazırlanan ATK 2.İhtisas Kurulu’nun raporunun hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığından, bu husustaki yani Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmeliğe uygun olarak hazırlanmış rapor alınması gerektiği yönündeki davalı vekilinin istinaf başvurusu yerinde bulunmamıştır. Sonuç olarak; toplanan delillerin ilk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesiyle birlikte (istinaf başvuru nedenleri de göz önüne alınmak suretiyle) incelenmesi ve değerlendirilmesi neticesinde; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırılık olmamasına, geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmemiş olmasına, davalı tarafça ne cevap dilekçesinde ne de yargılama aşamasında dava edilen ve ıslahla artırılan alacak yönünden zamanaşımı itirazında bulunmadığından HMK’nın 357.maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesi ile zamanaşımı itirazında bulunamayacağının açık olmasına, kaldı ki görülmekte olan davada uygulanması gereken zamanaşımı süresi kazada yaralanma olması nedeniyle KTK’nın 109.maddesi kapsamında ceza zamanaşımı süresi olan 8 yıl olup kaza tarihi ile dava tarihi arasında zamanaşımı süresinin geçmemiş olmasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 madde hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE 2-İstinaf eden davalıdan alınması gereken 1.366,20-TL harçtan peşin yatırılan 341,55-TL harcın düşümü ile bakiye 1.024,65-TL istinaf ilam harcının istinaf eden davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerin üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nın 362/1-a madde hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.08/12/202