Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2021/1039 E. 2023/2014 K. 08.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1039
KARAR NO: 2023/2014
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/12/2020
NUMARASI: 2020/170 Esas – 2020/651 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasına Bağlı Ölüm Nedeniyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/12/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 30/08/2014 kaza tarihinde dava dışı sürücü …’nun sevk ve yönetimindeki davalı sigorta şirketi nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı … plakalı zirai Traktör ile müvekkillerinin 4 yaşındaki kızları …’a çarpması sonucu …’ın vefat ettiğini, davacıların murisin desteğinden yoksun kalan 3.kişi konumunda olduklarını, kazanın oluşumunda davacı müvekkillerinin ve kızları müteveffa …’ın herhangi bir kusurunun bulunmadığını belirterek, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkili … için 100,00-TL ve müvekkili … için 100,00-TL olmak üzere toplam 200,00-TL maddi tazminatın davalı … Sigorta A.Ş’den poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydı ile temerrüt tarihi olan 11/06/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini, talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili nezdinde 14.01.2014 – 14.01.2015 tarihleri arasında geçerli olmak üzere ZMM sigortalı olduğunu, müvekkilinin; sigortalısının kusuru oranında gerçek zararı ödemekle yükümlü olduğunu, kazaya ilişkin Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014/16693 soruşturma sayılı dosyasında alınan; İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nın 18.03.2015 tarihli raporuna göre …’nun kazanın oluşumunda kusursuz olduğunun tespit edildiğini, sigortalı araç sürücüsünün kusuru bulunmadığından müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun da olmayacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “trafik kazasının oluşumunda sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığı” gerekçesi ile; her iki davacı yönünden davanın reddine karar verilmiş, verilen karar karşı davacılar vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurmuştur. İlk derece mahkemesince davacılar vekilinin istinaf başvurusunun değerlendirilmesi neticesinde; “davanın kısmi dava olmadığı, dava konusunun miktarı itibariyle kararın kesin olduğu” gerekçesiyle alınan 07/04/2021 tarihli ek kararla; Davacılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 341/2.maddesi gereğince reddine karar verilmiş, verilen ek karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacılar vekilinin istinaf başvuru sebepleri; Mahkemenin kararının miktar itibariyle kesin olmadığı, karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulabileceği, bu nedenle mahkemenin yasaya aykırı ek kararının kaldırılması gerektiği, davacı müvekkillerinin kızlarının ölümü ile sonuçlanan kazada kusurlarının bulunmadığı, müvekkillerinin; murisin desteğinden yoksun kalan 3.kişi konumunda olduklarından işleten veya sürücü tam kusurlu olsa bile oluşan zararlarını sigorta şirketinden talep edebilecekleri, mahkemenin gerekçesinin hatalı olduğu, hususlarına ilişkindir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma maddi tazminatı istemine ilişkindir. Davacılar vekili tarafından, fazlaya ilişkin talep ve dava haklar saklı tutulmak kaydıyla eldeki dava açılmıştır. HMK’nın 341/3. maddesi hükmüne göre alacağın belli bir kısmının dava edilmiş olması durumunda, aynı maddenin 1.fıkrasında belirtilen kesinlik sınırının alacağın tamamına göre belirlenmesi gerekir. Görülmekte olan davada, alacağın miktarının tamamının ne olduğu henüz belirlenmeden kararın kesin nitelikte olduğundan söz edilemeyeceğine göre; ilk derece mahkemesinin, kararın kesin olduğundan bahisle istinaf isteğinin reddine ilişkin 07/04/2021 günlü kararında isabet bulunmamaktadır. Bu nedenle, davacılar vekilinin 07/04/2021 günlü karara (ek karar) yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile söz konusu ek kararın kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak; davacılar vekilinin esasa ilişkin istinaf başvurusunun incelenmesine geçilmiştir. Davacılar vekili müvekkillerinin; kızlarının ölümü ile sonuçlanan kazada kızlarının desteğinden yoksun kalan 3.kişi konumunda olduklarından işleten veya sürücü tam kusurlu olsa bile oluşan zararlarını sigorta şirketinden talep edebileceklerini, kazanın oluşumunda vefat edenin ve müvekkillerinin kazanın oluşumunda kusurlu olmadığını iddia etmiştir. Dosya kapsamından; davacıların kızının ölümü ile sonuçlanan kaza ile ilgili davacılar ve dava dışı sürücü … aleyhine taksirle ölüme neden olma suçundan Kocaeli Asliye Ceza Mahkemesi nezdinde kamu davası açıldığı, Kocaeli 8.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/31 esasında kaydedilen dava dosyasında yapılan yargılama sonunda, … ile … yönünden suçun manevi unsuru itibariyle oluşmadığından beraatlerine karar verildiği, … yönünden ise ceza verilmesine yer olmadığına karar verildiği, kararın 10/03/2016 tarihinde kesinleştiği, bu dosyada kusurla ilgili savcılık aşamasında alınan bilirkişi raporunda: …’nun kusursuz olduğu, ölen kızın ebeveynlerinin kusurlu olduğunun belirtildiği, ceza yargılaması sırasında ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan raporda; sürücü …’nın kusursuz olduğunun tespit edildiği, yargılama sırasında alınan ATK raporunda da: davalıya sigortalı aracın sürücüsü olan …’nun kusursuz olduğunun belirtildiği, anlaşılmıştır. Sonuç olarak; toplanan delillerin ilk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesi ile birlikte istinaf başvuru nedenleri de göz önüne alınmak suretiyle incelenmesi ve değerlendirilmesi neticesinde; dosyadaki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile çıkarılan sonuç ve oluşturulan hükümde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, dosya kapsamında alınan kusur raporunun; oluşa ve dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetlenebilir nitelikte olması ve ceza soruşturması ve yargılaması aşamasında alınan raporlarla da örtüşmesi karşısında hükme esas alınarak, trafik kazasının oluşumunda sigortalı araç sürücüsünün her hangi bir kusurunun bulunmadığının kabul edilmesinde bir isabetsizlik olmamasına, her ne kadar davacıların avukatı tarafından müvekkillerinin destekten yoksun kalan 3.kişi konumunda olmaları nedeniyle kendilerine karşı kusur yada kusursuzluk durumunun ileri sürülemeyeceği beyan ve iddia edilmiş ise de, “HGK kararının uygulanması kriterine kazanın meydana geldiği tarih itibariyle uygun trafik kazalarına ilişkin yasal mevzuat ve HGK kararları ile Yargıtay özel dairesinin yerleşmiş uygulamalarına göre, sürücü-işleten destek ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile ölmüş olsun, ölüm, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğuran bir sonuç olduğundan; desteğin kusurunun destekten yoksun kalanlara yansıtılamayacağı, araç sürücüsünün veya işleteninin tam kusurlu olması halinde dahi 3.kişi konumunda olan destekten yoksun kalan kişilerin tazminat isteme hakkına sahip olduğu bkz.. Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 16/04/2019 gün 2016/10995 Esas-2019/4807 Karar sayılı kararı” yönündeki; tek taraflı trafik kazalarında kazaya karışan aracın ZMM sigortacısına yönelik sürücü ya da işletenin destek olduğu zarar görenler tarafından açılacak davalarda uygulanması mümkün olan yerleşik yargısal uygulamaların somut olay bakımından uygulanmasına yasal olanak bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun ilk derece mahkemesinin kararına karşı davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1.maddesi hükmü gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davacılar vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 madde hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE,2-İstinaf eden davacılardan alınması gereken 539,70-TL (269,85×2) harçtan peşin yatırılan 118,60-TL harcın düşümü ile bakiye 421,10-TL istinaf ilam harcının istinaf eden davacılardan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerin kendi üzerilerinde bırakılmasına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 361 ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süresi içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.08/12/2023