Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2021/101 E. 2021/277 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/101
KARAR NO: 2021/277
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/10/2020
NUMARASI: 2012/257 E. – 2020/491 K.
DAVANIN KONUSU: Tasarrufun İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/02/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan …, … ve …, alacağını vekil edeni …A.Ş ‘ye temlik eden … borçlu olduklarını ,bu nedenle davalı borçlular aleyhine İstanbul 4. Asliye Ticaret MAhkemesinin 2007/1791 Değişik iş sayılı dosyasından alınan ihtiyati haciz kararına istinaden İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, takip sırasında davalı borçluların alacağını karşılar nitelikte mal varlıklarının olmadığı ve alacaklıyı ızrar kastıyla kendilerine ait taşınmazları gerçek değerlerinin çok altındaki bedellerle diğer davalılara satarak elden çıkarttıklarının belirlendiğini ileri sürerek İİK’nın 277 ve devamı madde hükümleri ile TBK’nın 19.madde hükmü uyarınca; davalılar arasında yapılan taşınmaz devrine ilişkin tasarrufların iptali ile birlikte vekil edenine söz konusu taşınmazlar üzerinden İİK’nın 283.maddesi uyarınca, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasına konu alacağını cebri icra yoluyla tahsil edebilmesi için yetki verilmesini istemiştir. Davalı … vekili cevabında özetle; müvekkilinin … İlçesi, … Mahallesi, … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 8. kat 17 nolu mesken niteliğindeki daireyi …’den 350.000 TL bedelle satın aldığını, bu paranın 6.000 TL’sini kaporo olarak önceden verdiğini, tapu işlemleri sırasında ise 250.000 TL’sini verdiğini, geriye kalan 94.000 TL’nin 50.000 TL’si için 2008 Haziran vadeli ve 44.000 TL’si için de 2008 Eylül vadeli iki senet verdiğini ve bu durumun protokol altına alındığını, müvekkilin söz konusu daireyi gazete ilanından görerek, oğlunun evlenmesi nedeniyle tapu kaydına güvenerek iyiniyetle satın aldığını, satıcı veya diğer borçlularla herhangi bir tanışıklığının olmadığını, satışın gerçek olduğunu, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından müvekkiline 3. kişilerdeki hak ve alacaklarının haczi ile ilgili gönderilen Haciz İhbarnamesi gereği tüm iyi niyetiyle senede bağlanan bakiye borcunu kabul ederek, ödediğini, bu durumun dahi satışın muvazaalı olmadığını gösterdiğini, Yargıtay kararlarında da tapuda ve noterde gösterilen satış bedellerinin bu tür tasarrufun iptali davalarına delil veya mesnet teşkil etmeyeceğinin açıkça belirtildiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevabında özetle; görülmekte olan davada, vekil edeninin dava konusu olan ve adına kayıtlı bulunan taşınmazları davalı borçlulardan satın almadığını, taşınmazları borçlularla işlem yapan diğer davalı … tapu kaydına güvenerek satın aldığını, vekil edeninin iyiniyetinin korunması gerektiğini, ayrıca vekil edeninin davalı borçluların içinde bulundukları mali durumu ve zarar kastını bilebilecek konumda da bulunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Diğer davalılarda yargılama sırasında verdiği cevap ve beyanlarında davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; Davalı …’e satılan taşınmazla ilgili tasarrufun iptali davası açılmış ise de; davalı …’e satılan taşınmazın tapudaki satış değerinin 94.000 TL olduğu, ayrıca davalı …’e İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından gönderilen 89/1 nolu haciz ihbarnamesine istinaden 94.000 TL bedellik iki bono tutarı borcun ödenmiş olduğu, buna göre davalı … tarafından yapılan ödemelerin toplamı ile taşınmazın devir tarihindeki gerçek değerinin yakın olduğu, fahiş farkın bulunmadığı, ayrıca, davalı … ile diğer davalılar arasında İİK.nın 278. ve devamı maddelerinde gösterilen tasarrufun iptali sebeplerinden hiç birinin bulunmadığı, bu davalının taşınmazı kendisine devreden davalı borçlu … ile arasında akrabalık, arkadaşlık, ticari ilişki gibi borçlunun mal kaçırma kastını, 3. Kişinin bildiği ya da bilebilecek durumda olduğunu gösterir bir yakınlığının da ispat edilemediğinden bu davalı hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerektiği; Davalı … hakkında her ne kadar tasarrufun iptali davası açılmış ise de; aynı davalılar hakkındaki başka bir davacı tarafından açılan tasarrufun iptali davasında İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin verdiği kararın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 21/10/2013 tarih ve 2012/11261 E. 2013/13950 K. sayılı ilamında da belirildiği üzere …’un tasarrufa konu taşınmazları 3. kişi …’dan satın aldığı, bu davalının borçlular ile bir tasarrufunun bulunmadığı, borçlular ile tasarrufta bulunmayan … için bedeller arasındaki mislini aşan farkın tek başına iptal nedeni olmadığı, bu davalının, davalı borçlular …, …, … ile arasında akrabalık, arkadaşlık, ticari ilişki gibi borçlunun mal kaçırma kastını, 3. Kişinin bildiği ya da bilebilecek durumda olduğunu gösterir bir yakınlığının da ispat edilemediğinden bu davalı hakkındaki davanın da reddine karar verilmesi gerektiği; Buna karşılık davalılar …, …, …. ile davalı …’ın aralarındaki tasarrufun iptali şartlarının oluştuğu, davalı …’ın diğer davalı borçlulardan 07/12/2007 tarihinde satın almış olduğu taşınmazların bilirkişiler tarafından tespit edilen gerçek değerlerinin çok çok altında bir bedelle satın aldığı ve tamamını 4 gün gibi kısa bir süre içerisinde 1.000- 2.000 TL fark ile …’a devrettiği, buna göre İİK.nın 277. ve devamı maddeleri gereğince tasarrufun iptali şartlarının oluştuğu, ancak davalı …’ın dava konusu taşınmazları 11/12/2007 tarihinde devretmiş olması nedeniyle hakkındaki davanın İİK.nın 283/2. maddesi gereğince bedele dönüştüğünden, davacının İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına konu alacak ve ferilerini geçmemek kaydıyla, davalı …’ın taşınmazları devrettiği 11.12.2007 tarihindeki gerçek değerleri toplamı 1.274.043 TL’den davalı …’ın sorumlu tutulması gerektiği görüşünden hareketle; “1-Davalı … ve … hakkındaki davanın reddine,2-Davalı …, …, … ile … arasındaki tasarrufların iptali şartları oluştuğu ancak bu tasarruflara konu taşınmazların başkasına devredilmesi nedeniyle dava İİK.nın 283/2 maddesi gereğince bedele dönüştüğünden, davacının İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına konu alacak ve ferilerini geçmemek kaydıyla, davalı …’ın taşınmazları devrettiği 11.12.2007 tarihindeki gerçek değerleri toplamı 1.274.043 TLnin davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine,” karar verilmiştir.Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.İstinaf nedenleri; davalılardan … ve … hakkında açılan davaların da kabul edilmesi gerekirken, hatalı bir takım değerlendirmeler sonucunda adı geçen davalılara yönelik olarak açılan davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu hususuna yöneliktir.Dava, İİK’nın 277 ve devamı madde hükümlerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali isteğine ilişkindir.İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle hüküm yerinde atıfta bulunulan Yargıtay ilamında işaret edilen, davalı …’a ilişkin olan ve görülmekte olan davada tasarrufun iptali isteğine konu taşınmazlara ilişkin bulunan belirleme ve değerlendirmelerin, görülmekte olan dava bakımından da aynen mevcut olmasına; davalı borçlu …’e işlemde bulunan davalı …’in satın almış olduğu taşınmaz için davalı borçluya en az 188.000,00-TL ödeme yaptığının resmi belgelerle kanıtlanmış olması ve yapıldığı kanıtlanan bu ödeme miktarı gözetildiğinde bilirkişi marifeti ile belirlenen gerçek satış bedeli (238.694,00-TL) arasında ivaz farkı bulunmadığı ve ayrıca davalı …’in davalı borçlu Şeref’in içinde bulunduğu mali durumu ve ızrar kastını bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduğu da davacı tarafça somut şekilde kanıtlanmamış bulunmasına göre, usul ve yasaya aykırı bir yön tespit edilemediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu hükümleri uyarınca istinaf yasa yoluna başvuran davacıdan alınması gereken 59,30 istinaf ve karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin olarak alındığı anlaşılan 54,40-TL’nin düşümü ile bakiye 4,9-TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerlerinde bırakılmasına,HMK. m. 353/1-b/1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 361. gereğince, tebliğden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 11/02/2021