Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2021/1005 E. 2021/1089 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1005
KARAR NO: 2021/1089
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/09/2020
NUMARASI: 2019/364 E. – 2020/617 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/06/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının maliki olduğu … plaka sayılı aracın neden olduğu 26/12/2014 günlü trafik kazasında vekil edeni sigorta şirketi nezdinde kasko sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın hasarlandığını, 5.621,08-TL olan hasar bedelinin sigortalıya ödenerek haklarına halef olunduğunu ve sigortalıya yapılan ödemenin rücuan tahsili amacıyla davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, ancak söz konusu takibin yetkiye itiraz üzerine, Bakırköy … İcra Müdürlüğüne gönderilerek … esasını aldığını, daha sonra davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğünde devam eden takibe itirazı nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek, davalının yapmış olduğu itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı yargılama oturumuna katılmamış ve cevap sunmamıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; “Tarafların davayı takip etmemeleri nedeni ile mahkememizce 26/06/2020 tarihinde dava dosyasının yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verildiği ve bu tarihten itibaren 3 aylık yasal süresi içinde davanın yenilenmediği anlaşılmakla” denilmek suretiyle; “HMK’nun 150/5.maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına, esas kaydının bu nedenle kapatılmasına,” karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri; 26/06/2020 günlü duruşma oturumunda, davacı vekilinin mazereti reddedilerek, dosyanın HMK’nın 150.maddesi uyarınca işlemden kaldırılmasına karar verilmiş ise de, Covid-19 salgını nedeniyle verilen mazeretin geçerli bir özür olarak kabul edilmesi gerekirken, reddedilmiş olması doğru olmadığından, buna bağlı olarak verilen açılmamış sayılma kararında da isabet bulunmadığına yöneliktir. Dava, kasko sigorta sözleşmesine ve halefiyete dayanılarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali isteğine ilişkindir. TTK m. 1472’de düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için sigortalı hangi mahkemede dava açabilecek ise sigortacının da aynı mahkemede dava açması gerekir. Dava şartı niteliğindeki görev sorunu kendiliğinden ve öncelikle irdelenmelidir.(HMK.m.114,m.115) Dosya kapsamından, davaya konu zararlandırıcı eylemin 26/12/2014 tarihinde meydana geldiği ve davanın ise, 28/12/2018 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden itibaren yasanın 5/3 maddesi gereği asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü olmaktan çıkmış görev ilişkisi haline gelmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Somut olayda, rücuan tazminat talepli davada uyuşmazlığın temeli haksız fiilden kaynaklandığına ve davalı gerçek kişi olup, zarara neden olduğu ileri sürülen aracın da hususi araç bulunduğu göz önünde tutulduğunda, görülmekte olan davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, davaya bakmaya devam edelerek yazılı biçimde karar verilmesi isabetsiz olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu nedenle kabulü ile, Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen kararın görev yönünden HMK.353/1-a/3 maddesi uyarınca kaldırılması gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenle KABULÜ ile; istinaf istemine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararının HMK.m.353/1-a/3 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde işlem ve değerlendirme yapılarak karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf yasa yoluna başvuru sırasında davacı tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan diğer giderlerin ise takdiren üzerlerinde bırakılmasına, HMK.m.353/1-a/3 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 24/06/2021