Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/861 E. 2023/1796 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/861
KARAR NO: 2023/1796
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/12/2019
NUMARASI: 2016/841 Esas – 2019/965 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/11/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi nezdinde ZMM sigortalı olan … plaka sayılı araç sürücüsünün tam kusuru ile sebebiyet verdiği 18/10/2014 günlü trafik kazasında vekil edenine ait … plaka sayılı aracın hasarlanarak değer kaybına uğradığını, kaza sonrasında davalı sigorta şirketine yapılan başvuru neticesinde araç hasar bedeli karşılanmış ise de değer kaybı zararının karşılanmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak ve bilirkişi marifetiyle zararın tespit edilmesinden sonra aktarılmak kaydıyla (-belirsiz alacak) 250,00-TL değer kaybı tazminatının temerrüd tarihi olan 12/11/2014 tarihinden işletilecek avans faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiş; 24/04/2019 günlü bedel arttırım dilekçesi ile de istek miktarını 10.888,00-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır. Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının eldeki davayı açmadan önce değer kaybı zararının giderilmesi bakımından sigorta şirketine yaptığı bir başvuru olmadığını, bu nedenle davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, ayrıca esasa ilişkin olarak da kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğuna yönelik davacı taraf iddiasını kabul etmediklerini, kusur durum ve oranının usulüne uygun biçimde mahkemece belirlenmesi ile birlikte değer kaybı zararının hesaplanmasında davacı aracının daha önce kazaya karışıp karışmadığının da araştırılmasını istediklerini ve davacı tarafın faiz cinsi ve başlangıcı konusundaki taleplerinin de isabetli olmadığını savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek; “18/10/2014 tarihli kazada, … plakalı araç sürücüsü …nun sevk ve idaresindeki aracı ile bölünmüş olan karayolunda aracının hızını aracın yük ve teknik özelliğine, yol koşullarına, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak ve yolda önünde seyreden araçları güvenli takip mesafesinden takip etmek zorunda iken bu kurallara uymayarak ve ıslak zemin koşullarından aracın fren mesafesinin daha uzun olacağını göz önüne alarak önünde seyretmekte olan sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracı güvenli mesafeden takip etmesi gerekirken buna riayet etmeyerek dikkatsiz, tedbirsiz ve özen yükümlülüğüne aykırı hareketiyle bu kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsü KTK m. 52-b, 84-d maddeleri gereği asli, tam yani % 100 kusurlu olduğuna kanaat getirilmiştir. … Plakalı araç sürücüsü …’ in sevk ve idaresindeki aracıyla Küçükçekmece istikametinde E5 Karayolunda aracı ile giderken aracına diğer aracın arkadan çarpması ile sonuçlanan kazada, kazayı önleyebilmek için alabileceği bir önlem olmayıp, bu olayda herhangi bir kusurunun söz konusu olmadığı anlaşıldığından kusursuz olduğu kanaatine varılmıştır. Bilimsel veriler kullanılarak, araca ait tüm bilgiler gözetilerek, kazanın tarihi itibarı ile hesaplanan dava konusu değer kaybının toplam 10.887,00 TL olduğu kanaatine varılmıştır. Davacı taraf, 24/04/2019 tarihinde davasını ıslah etmiştir. Saptanan ve hukuksal durum karşısında; aracın dava konusu trafik kazası sonucu değer kaybı bedelinin 10.887,00 TL olduğu ve davacının ıslah beyanı da dikkate alındığında taleple bağlılık ilkesi gereğince haksız fiil sonucu fiil ile zarar arasında illiyet bağı bulunmakla ve davalı taraf araç sürücüsü % 100 kusurlu olmakla, zararın kusurlu aracın sigorta şirketi olan davalıdan tazmini gerektiği…” gerekçesiyle; -Davacının davasının kabulü ile; 10.887,00 TL değer kaybı alacağının davalının temerrüt tarihi olan 20/06/2016 tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davacıya verilmesine, ekspertiz ücretine ilişkin giderin yargılama giderleri başlığı altında değerlendirilmesine, karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri; dosya kapsamından temin edilen 02/03/2018 günlü bilirkişi raporunda yargıtay kriterlerine göre değer kaybının 3.500,00-TL olduğu açıklandığı halde kaza tarihinde yürürlükte bulunmayan, genel şartlardaki hesap yöntemi esas alınarak düzenlenen 22/03/2019 günlü bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının hatalı olduğu ve kabule göre de hükmedilen faiz cinsinin isabetsiz bulunduğuna yöneliktir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan araç değer kaybı zararının tahsili isteğine ilişkindir. Davalı sigorta şirketi nezdinde ZMM sigortalı aracın sebebiyet verdiği 18/10/2014 günlü trafik kazasında davacı şirkete ait … plak sayılı aracın hasarlandığı, davacının davalı sigorta şirketine başvuruda bulunarak, aracında oluşan hasar sebebiyle uğranılan değer kaybı zararının giderilmesi yönünde yazılı istemde bulunduğu, bu talebin muhatap davalıya 03/06/2016 tarihinde ulaştığı ancak değer kaybı zararına ilişkin talebin karşılanmaması nedeniyle eldeki davanın açıldığı ve talep konusu kazanın oluşumunda davalı sigorta şirketi nezdinde ZMM sigortalı bulunan … plaka sayılı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu dosya kapsamından anlaşılmakta olup, istinaf nedenlerine göre açıklanan bu hususlarda taraflar arasında da bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. İstinaf nedenlerine göre taraflar arasındaki temel uyuşmazlık davacıya ait araçta kaza neticesinde değer kaybı oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise bunun kapsamının ne olduğu ve zarar miktarının nasıl tespit edileceğine ilişkindir. Dosya kapsamından Makine Mühendisi … ile Trafik Kusur Uzmanı … tarafından birlikte düzenlenen 03/02/2018 günlü bilirkişi raporunda; kaza neticesinde araçta oluşan hasar durumunun 04/11/2014 tarihli ekspertiz raporunda belirtilen hasarla uyumlu olduğu belirtildikten sonra, davacıya ait araçta boya uygulamasından dolayı 350,00-TL değer kaybı oluşacağı açıklanmış, aynı bilirkişiler tarafından düzenlenen 03/08/2018 günlü ek raporda da kök rapordaki değer kaybına ilişkin olarak sehven 350,00-TL yazıldığı, oysa serbest piyasa koşullarına göre değer kaybının 3.500,00-TL olduğunun bildirildiği görülmüştür. Bu rapora karşı taraflarca yapılan itiraz üzerine mahkemece dosyanın İTÜ Makine Fakültesi Öğretim Üyesi olduğu anlaşılan Prof. Dr. Mak. Yük. Müh. …’e tevdi edildiği ve adı geçen bu bilirkişi tarafından düzenlenen 22/02/2019 günlü raporda davacıya ait aracın yaşı, marka ve modeli, kaza sırasıdaki km’si, hasar durumu ile piyasa koşullarına göre aracın hasarsız ikinci el piyasa değeri gözetilerek böyle bir araçta oluşan değer kaybının 10.888,00-TL olacağı sonucuna varıldığı anlaşılmıştır. Hal böyle olunca kazaya uğrayan aracın yaşı (-kaza tarihinde yeni trafiğe çıkmış bir araçtır), markası, modeli ( -2014 model …), özellikleri, kilometresi (-80 km), hasar durumu, yapılan onarım işlemleri, aracın kaza öncesi hasarsız ikinci el rayiç değeri (-228.000,00-TL), gözetilerek yapıldığı anlaşılan değer kaybı zararı hesaplanmasının yerleşmiş yargısal içtihatlara uygun olduğu ve daha önce düzenlenen bilirkişi raporlarında değer kaybı zararının belirleme yöntemi denetim imkanı vermediğinden mahkemece 22/02/2019 günlü raporun hükme esas alınarak yazılı biçim ve şekilde karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Ayrıca kazaya yol açan sigortalı araca ait poliçe bilgilerine göre; aracın ticari amaçla kullanılan bir araç olduğu (-yolcu taşımasında kullanılan minibüs) ve araç malikinin de şirket bulunduğu gözetildiğinde faiz cinsinin avans faizi olarak belirlenmiş olmasında da bir yanılgı tespit edilemediğinden, davalı vekilinin yerinde olmadığı sonucuna varılan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 madde hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE,2-İstinaf eden davalıdan alınması gereken 743,69-TL harçtan peşin yatırılan 186,00 -TL harcın düşümü ile bakiye 557,69-TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerin üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nın 362/1-a madde hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 02/11/2023