Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/813 E. 2022/1763 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/813
KARAR NO: 2022/1763
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/10/2019
NUMARASI: 2018/121 Esas – 2019/1050 Karar
DAVANIN KONUSU: Kasko Sigorta Sözleşmesi Kapsamında Araç Hasar Bedelinin Tahsili
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/12/2022
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 31/01/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketine kasko sigortası poliçesiyle sigortalı olan müvekkili adına kayıtlı … plakalı araç dava dışı sürücü …’nın sevk ve idaresinde iken 19.11.2017 tarihinde tek taraflı maddi hasarlı trafik kazası geçirdiğini, sürücünün trafik yoğunluğu nedeniyle zorunlu olarak olay yerinden ayrıldığını, daha sonra aracın en yakın servise getirildiğini, ertesi gün ilk iş olarak kan ve alkol raporu da dahil olmak üzere gerekli tüm evraklar eklenerek davalıya başvuru yapıldığını, ancak davalı sigorta şirketi tarafından başvurunun reddine karar verildiğini, müvekkilinin aracı ile ilgili Büyükçekmece 1.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/130 D.İş sayılı dosyasında hasar tespiti yapıldığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 500,00 TL hasar bedeli ve 500,00 TL değer kaybı olmak üzere toplam 1.000 TL tazminatın kaza tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 12/07/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile, toplam 68.350,37 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini, talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Olaya uygulanması gereken TTK.nın 1409. maddesi ile kasko sigortası genel şartlarına göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığını ispat yükü sigortacıdadır. Ancak sigortalı doğru ihbar yükümlülüğünü kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına aykırı olarak gerçeğe aykırı ihbarda bulunursa ispat yükü yer değiştirir. Bu durumda rizikonun teminat kapsamında olduğunu sigortalı ispatlamak zorundadır. Somut olayda tek taraflı kaza sonucu sürücünün hiçbir zorunluluk bulunmamasına rağmen olay yerini terk etmesi ve alkol muayenesi için numuneyi kaza saatinden yaklaşık 19 saat sonra vermesi hususları dikkate alındığında, davacı sigortalının doğru ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediği sonucuna varılmıştır. Bu durumda ise yukarıda da belirtildiği üzere ispat yükü yer değiştirmiş olup, rizikonun teminat kapsamında olduğunu ispat yükü davacı sigortalıya aittir. Ancak davacı tarafından bu husus kanıtlanamamıştır. Bu itibarla kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerektiği ” gerekçesi ile; davanın REDDİNE karar verilmiş verilen karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davacı vekilinin istinaf başvuru sebepleri; kaza sonrası, emniyet şeridine savrulan araçta sürücünün nişanlısı olan …’un korkudan fenalaştığı, TEM otoyulundaki tır ve trafik yoğunluğu ve sağanak yağmur da düşünüldüğünde o anda araçtan inmek, beklemek, fotoğraflarını çekmenin güvenli ve mümkün olmadığı, çevreye yakın herhangi bir yerleşkenin bulunmaması da göz ününe alındığında kazanın meydana geldiği yerden ayrılmanın can güvenliği açısından zaruri hale geldiği, müvekkilinin ertesi günü sigorta şirketine başvurarak ihbar yükümlülüğünü yerine getirmesine rağmen davanın kabulü yerine reddinin hatalı olduğu hususlarına ilişkindir. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede;Dava; trafik kazasında hasar gören aracın hasar bedeli ile değer kaybından kaynaklanan zararın kasko sigortacısı davalıdan tazmini istemine ilişkindir.Görülmekte olan davada; davalı şirket ile davacı arasında 25/01/2017 tanzim tarihli Genişletilmiş Kasko Sigortası Poliçesi düzenlendiği, sigortalı aracın taraflar arasında ki sigorta poliçesi kapsamında hususi (özel) araç olarak yer aldığı anlaşılmaktadır. HMK’nın 1.maddesine göre görev kuralları, kamu düzenine ilişkindir. HMK’nın 114/1-c bendi ile mahkemenin görevli olması dava şartı olarak kabul edilmiş olup 115/1. maddesine göre de mahkemece dava şartlarının mevcut olup olmadığının, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılacağı hükme bağlanmıştır.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/3. maddesinde ki “Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” yönündeki düzenlemeyle Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp, görev ilişkisine dönüştürülmüştür. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde mutlak ticari davalar “(1)Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1.md.) ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;a)Bu Kanunda, b)Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,c)11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, d)Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e)Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f)Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1.md.) ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır” şeklinde düzenlenmiştir. Bunun yanında TTK’nın 21. maddesi gereğince her iki tarafın tacir olması ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan davalar, taraflardan birinin ticari işletmesiyle ilgili olması kaydıyla Borçlar Kanunu’nun havale hakkındaki 457-462 ve vedia hakkındaki 463-482. maddelerinde düzenlenen hususlardan doğan nispi nitelikteki ticari davalar yönünden de Ticaret Mahkemesi görevlidir.Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk “davalarının” ticari dava sayıldığı, aynı kanunun 5. maddesinin 2.fıkrasında, bir yerde Ticaret Mahkemesi varsa Asliye Hukuk Mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan “davalara”, Ticaret Mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.Türk Ticaret Kanununun 3. maddesi ise, ”Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir” hükmünü içermektedir.28/11/2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun”un (TKHK) 2. maddesinde kanun’un kapsamı “bu kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi, “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” biçiminde tanımlanmıştır. 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında kanun’un 83.maddesinde de taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. Sonuç olarak; dosyadaki bilgi ve belgelerin ilk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesiyle birlikte, yukarıdaki yasal hükümlere ilişkin açıklamalar göz önüne alınarak incelenmesi ve değerlendirilmesi neticesinde; Kasko Sigorta Poliçesine göre davacıya ait aracın hususi araç olduğu, ticari araç olmadığı, her ne kadar davacı ve davalı tacir, tacirlerin işlerinin ticari olması da (kural olarak) asıl ise de; aracın taraflar arasındaki sözleşmeye ve tescil kaydına göre hususi olması, aracın tacir olan davacının ticaretinde kullanıldığı ve ticari işletmesine ilişkin olduğu yönünde bir iddia ve ispat da olmaması, bu nedenle de davanın nispi yada mutlak ticari dava olmaması göz önüne alındığında, taraflar arasındaki ilişkinin davacı yönünden tüketici ilişkisi olduğu, bu nedenle Asliye Ticaret Mahkemesi’nin davaya bakma hususunda görevli olmadığı, taraflar arasında ki Kasko Sigorta Sözleşmesi ilişkisinde davacının 6502 sayılı yasa kapsamında tüketici olması nedeniyle davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemelerine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yargılamaya devam olunarak yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile kararın HMK’nın 353/1-a/3. maddesi uyarınca kaldırılması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
K A R AR/ Gerekçe uyarınca, 1/Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile başlıkta bilgileri yazılı bulunan istinaf incelemesine konu ilk derece mahkemesinin kararının HMK’nın 353/1-a/3.maddesi hükmü gereğince kaldırılmasına, 2/Yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 3/İstinaf karar ve ilam harcının talebi halinde davacıya iadesine, 4/İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ise ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonucunda verilecek hükümde dikkate alınmasına, 5/Duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, HMK’nın 353/1-a/3.maddesi hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 08/12/2022