Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/738 E. 2020/3279 K. 17.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/738
KARAR NO: 2020/3279
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/12/2019
NUMARASI: 2019/84 E. – 2019/998 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/09/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacılar vekili dava dilekçesi ile; 16/02/2016 tarihinde davalı sigorta şirketince ZMMS poliçesi ile sigortalanan … plakalı aracın yapmış olduğu tek taraflı trafik kazası sonucu araçta yolcu olarak bulunan davacılar murisi …’ın vefat ettiğini, davacıların murislerinin ölümü nedeniyle onun desteğinden yoksun kaldıklarını belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı … için 500,00-TL, davacılar … ve … için ayrı ayrı 250,00-TL olmak üzere toplam 1.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 21/03/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini, davacı … için 158.436,50-TL’ye davacı … için 33.721,37-TL’ye, davacı … için 43.917,04-TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; sorumluluklarının poliçe limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğu, davacıların desteğinin emniyet kemeri takmaması nedeniyle müterafik kusurlu olduğunu, hatır taşıması indirim yapılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; kazanın meydana gelmesinde araçta yolcu konumunda olan davacılar murisi …’ın kusursuz olduğu, hatır taşımasının söz konusu olmadığı, davacıların 3. Kişi sıfatıyla dava açmış olmaları nedeniyle murisin emniyet kemeri takmaması şeklindeki müterafik kusurunun davacılara yansıtılamayacağı görüşünden hareketle, 13/03/2017 tarihli, PMF 1931 yaşam tablosu ve progresif rant formülüne göre düzenlenen hesap bilirkişisi raporu hükme esas alınarak; “1-Davacıların davasının kabulü ile davacı … için 158.436,50 TL, davacı … için 33.971,37 TL ve davacı … için 43.917,04 TL olmak üzere toplam 236.324,91 TL nin 01/03/2016 dava tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan alınarak davacılara verilmesine,…” karar verilmiş, karara karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 07/02/2019 tarih 2017/1522 E. 2019/230 K sayılı kararı ile ” Dava, trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkin bulunmaktadır. 1)Dosya kapsamına göre, Mahkemece, PMF yaşam tablosu esas alınarak progresif rant esasına göre gelirin %10 artırım, %10 iskontoya tabi tutularak teknik faiz 0 uygulanmak suretiyle düzenlenen 13/03/2017 tarihli bilirkişi raporuna istinaden karar verilmiştir.Dosyadaki bilgi ve belgelerle davaya konu kazanın 16/02/2016 tarihinde meydana geldiği, kazaya karışan aracın ZMMS poliçesinin başlangıç tarihinin 23/06/2015 olduğu anlaşılmaktadır. 14/05/2015 tarihli 29355 sayılı resmi gazetede yayınlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 01/06/2015 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiş bulunmaktadır. Destekten yoksun kalma teminatı ilgili genel şartların A.5/ç maddesinde düzenlenmiş yine genel şartlara ek olarak çıkarılan cetvel Ek:2’de destekten yoksun kalma tazminatı hesaplamasının ne şekilde yapılacağı, belirtilmiştir. Ek:2 cetvelin 3.maddesinde 01/06/2015 tarihinden sonra meydana gelecek trafik kazalarında TRH-2010 tablosunun dikkate alınacağı belirtilmiş, yine diğer maddelerde de, destekten yoksun kalma tazminatının ne şekilde hesaplanacağı ifade edilmiştir. Kaza ve poliçe başlangıç tarihinin 01/06/2015 tarihinden sonra olması dikkate alındığında, açılan davada 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları uyarınca değerlendirme yapılıp, destekten yoksun kalma tazminatının buna göre belirlenmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi usulsüzdür. 2) 16/02/2016 tarihli trafik kazası tespit tutanağına göre, kazaya karışan aracın her iki ön emniyet kemerlerinde kemer ikaz tokasının takılı olduğu anlaşılmaktadır. Bu haliyle kazada vefat eden davacılar murisinin emniyet kemeri takmadığı sabittir. Kaza sonrasında Büyükçekmece C. Başsavcılığı tarafından 2016/6314 Soruşturma sayılı dosyası ile soruşturma başlatılmış ve Büyükçekmece 13. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/169 E. Sayılı dosyası ile ceza yargılaması yapılmış olduğu anlaşılmaktadır. Ancak ilgili ceza dosyası, dava dosyası arasında bulunmamaktadır. Bu itibarla, söz konusu ceza mahkemesi dosyasının dosya arasına alınması, dosya kapsamında düzenlenen otopsi tutanağı bulunup bulunmadığının incelenmesi, ölüm sebebinin araştırılması, davacılar murisinin emniyet kemeri takmamasının müterafik kusur olarak kabul edilip edilmeyeceği hususunun değerlendirilmesi, varılacak sonuca göre tazminat miktarından indirip yapılıp yapılmayacağının belirlenmesi gerekmektedir. Bu nedenle yukarıda belirtilen hususlarda, açıklanan şekillerde inceleme ve değerlendirme yapılmadan karar verilmiş olması HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca yerinde görülmediğinden; davalı sigorta şirketi vekilinin bu husustaki istinaf talebinin kabulüne; Mahkeme kararının kaldırılmasına, diğer istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına” karar verilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda;” Davalı tarafça her ne kadar emniyet kemeri takılmaması yönünde müterafik kusuru bulunduğu ve desteğin hatır taşıması şekliyle taşındığından bahisle bu yönlerde indirim yapılması talep edilmiş ise de bilirkişi raporuna yapmış olduğu bu yöndeki itirazları dikkate alınmamıştır. Zira taşımanın destek olunanlara değil, doğrudan desteğe yapılmış olduğu ve davanın ise yansıma zarar niteliğinde olan destekten yoksunluk tazminatı davası olduğu, destek olunanların nezdinde bir hatır taşımasının söz konusu olmadığı cihetiyle davanın bu yöndeki indirim talebi dikkate alınmamış, keza yine emniyet kemeri takılmamasına istinaden meydana gelen zararın desteğin artmasına sebep olunan bahisle müterafik kusur indirimi yapılması talep edilmiş ise de açılan davanın yine yansıma zarar ilişkin olması ve müterafik kusur hususunun da müteveffaya ait olması nedeniyle destek olunanlara yansıtılamayacağına kanaat getirmiş, bu nedenle davalı tarafın müterafik kusur indirimi talebini de yerinde görülmemiştir.” gerekçesi ile ; Davacıların davasının kabulü ile davacı … için 158.436,50 TL , davacı … için 33.971,37 TL ve davacı … için 43.917,04 TL olmak üzere toplam 236.324,91 TL nin 01/03/2016 dava tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan alınarak davacılara verilmesine, karar verilmiştir. Davacılar ile davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; müterafik kusur indirimi yapılmasının hatalı olduğunu, olayda emniyet kemeri takılmamasının zararı arttırmadığını, kazanın şekli ve ölüm şekline göre emniyet kemeri takmasının sonuca etkili olmadığını, mahkemece resen yapılan indirim nedeniyle karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedildiğinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; dava konusu kazada hatır taşıması bulunduğunu, bu nedenle indirim yapılması gerektiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemede; Davalı vekilinin istinaf talepleri yönünden yapılan incelemede; davalı vekilinin süresi içerisinde hatır taşıması definde bulunmadığı, bu nedenle istinaf taleplerinin HMK 353/1-b/1 maddesi uyarınca reddi gerektiği,Davacılar vekilinin istinaf talepleri yönünden yapılan incelemede; davacıların desteğinin dava konusu kazada araç içerisinde sıkışması sonucu yaşamını yitirdiği emniyet kemeri takmaması ile ölümü arasında illiyet bağının bulunduğu bu nedenle müterafik kusur indirimi yapılmasının doğru olduğu anlaşıldığı, ancak mahkemece resen yapılan müterafik kusur indirimi nedeniyle davacı aleyhin vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu anlaşıldığından davacılar vekilinin istinaf talebinin kabul ile kararın kaldırılması gerektiği, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HMK 353/1-b/2 maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1- İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/12/2019 tarih ve 2019/84 E., 2019/998 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin HMK 353/1/b-2 maddesi uyarınca KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE,Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b/1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,1/1- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 54,40-TL nispi karar ve ilam harcının istek halinde iadesine, 1/2 İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 3.204,65-TL nispi karar ve ilam harcının istek halinde iadesine, 1/3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 1/4- İstinaf yasa yoluna başvuran taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin takdiren kendi üzerinde bırakılmasına, 2-İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/12/2019 tarih ve 2019/84 E., 2019/998 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2/1-Davanın kısmen kabulüne; 2/2Davacı … için 125.025,10 TL, davacı … için 29.352,86 TL, davacı … için 36.460,39 TL destekten yoksun kalma tazminatı 01/03/2016 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 2/3-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gerekli 13.036,17 TL harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 29,20 TL ve bilahare ikmal edilen 804,00 TL ıslah harcından mahsubu ile 12.202,97 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irat kaydedilmesine, ( 22/08/2017 tarihli, 2016/219 Esas sayılı dosyasında 2017/191 harç numarası ile maliyeye bildirilen ve davalıdan tahsili istenilen 15.310,15 TL tahsil edilmiş ise, işbu karar kesinleştiğinde ve talep halinde geriye kalan 3.107,18 TL’nin davalıya iadesine, tahsil edilmemiş ise 2017/191 harç numaralı harç tahsil müzekkeremizin işlemsiz iadesi ile 12.202,97 TL’nin davalıdan tahsiline) 2/4-Davacılar tarafından yapılan 29,20 TL peşin harç, 29,20 TL başvuru harcı, 804,00 TL ıslah harcı, 4,30 TL vekalet harcı, 6,80 TL vekalet pulu ve 1.102,30 TL tebligat/posta/bilirkişi gideri olmak üzere toplam 1.975,80 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranı dikkate alınarak hesap olunan 1.595,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, bakiye kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına, 2/5-Davalı tarafça yapılan 25,00 TL posta gideri, 4,30 TL vekalet harcı ve 6,80 TL vekalet pulu olmak üzere toplam 36,10 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranı dikkate alınarak hesap olunan 6,94 TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, 2/6-Davacılar vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan davacı … için 12.752,01 TL, davacı … için 3.522,34 TL ve … için 4.360,64 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 2/7-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde ilgili tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 sayılı Kanunun 31 inci maddesiyle değişik HMK.m.361/1. hükmü gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.17/09/2020