Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/701 E. 2023/1789 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/701
KARAR NO: 2023/1789
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/10/2019
NUMARASI: 2018/204 Esas – 2019/1078 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/11/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; vekil edeninin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araçla seyir halindeyken, dava dışı … idaresindeki tescilsiz forkliftin kendisine çarpması neticesinde meydana gelen 25/11/2013 günlü trafik kazasında yaralandığını, kazaya sebebiyet veren aracın trafik sigortası olmaması nedeniyle …’na yapılan başvurudan ise sonuç alınamadığını beyanla; fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla (-belirsiz alacak) 100,00-TL’si geçici iş göremezlik, 100,00-TL’si de maluliyet tazminatına esas olmak üzere toplam 200,00-TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı …’ndan tahsiline karar verilmesini istemiş; 12/02/2019 günlü bedel arttırım dilekçesi ile de geçici iş göremezlik zararına ilişkin istek miktarını 2.667,70-TL’ye, kalıcı maluliyet zararına ilişkin istek miktarını da 52.306,78-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının yaralanmasıyla sonuçlanan kazaya sebep olduğu ileri sürülen aracın, ZMM sigortası yaptırması zorunlu araçlardan olmaması nedeniyle vekil edeni kurumun sorumluluğu yoluna gidilemeyeceğini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini; sorumlulukları yoluna gidilecek olur ise de , kazanın meydana gelmesinde taraf kusur ve oranlarının ne olduğunun usulüne uygun şekilde belirlenmesini ve davacı motosiklet sürücüsünün araç kullanırken alması gerekli güvenlik önlemlerini almamış olması nedeniyle, müterafik kusurlu sayılmasını, ayrıca maluliyete ilişkin belirlemenin de Özürlük Ölçütü, Sınıflandırılması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Hakkındaki Yönetmelik hükümleri doğrultusunda yapılmasını ve geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin talep bakımından …’nın sorumlu olmadığının karar yerinde gözetilmesini istediklerini ve faizin de başvuru tarihinden değil, dava tarihinden itibaren talep edilebileceğini beyanla davaya karşı koymuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporları, olayla ilgili olarak Kumluca Sulh Ceza Mahkemesi’nde görülerek sonuçlandırılan 2014/24 Esas sayılı ceza yargılamasına ilişkin dava dosyası ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek; davacının yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasının oluşumunda dava dışı forklift sürücüsünün %80 oranında, davacının ise %20 oranında kusurlu olduğu, davacının kaza neticesinde %7.1 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği, iyileşme süresinin de 4 ay olduğu ve davacının …na 10/10/2017 tarihinde başvurduğu gözetildiğinde, temerrüt halinin 23/01/2019 tarihinde gerçekleşeceği ve kazaya karışan forkliftin ZMM sigortası yaptırması gerekli araçlardan olduğu benimsenerek, 21/01/2019 günlü aktüer bilirkişi raporu doğrultusunda; -Davanın KABULÜ ile 54.974,48-TL tazminatın 23/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Karara karşı, davalı … vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri; kazaya karışan iş makinesinin (-forklift) trafiğe çıkış izni olmadığı yani bu araçların trafiğe çıkmaları mümkün bulunmadığından ZMM sigortası yaptırması zorunlu olmadığı halde, böyle bir araç için vekil edenine sorumluluk yüklenemeyeceği, ayrıca olayla ilgili olarak Kumluca Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma uzlaşma ile sonuçlandığından, davacının tazminat davası açamayacağının gözetilmediği, keza güvenlik önlemleri almadan motosiklet kullanan davacının müterafik kusurlu sayılması gerekirken bunun yapılmamış olmasının da isabetsiz bulunduğu ve faiz başlangıcının hatalı belirlendiğine yöneliktir. Dava, trafik kazası neticesinde meydana gelen bedensel zarara dayanılarak açılmış maddi tazminat isteğine ilişkindir. 1-2918 sayılı KTK’nun 91/1 maddesinde “İşletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” düzenlemesine ve 85/1 maddesinde de “Bir motorlu aracın işletilmesi, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsil sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir. Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1 maddesinde de “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğun, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” denilmektedir. Açıklanan bu yasal düzenlemelerde de görüleceği üzere, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nın; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracın işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır. Bu açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde; davacının yaralanmasına neden olan kazanın motorlu bir araç olan ve forklift olarak bilinen iş makinesinin karayolunda sevki sırasında meydana geldiği ve aracın ZMMS poliçesinin bulunmadığı dosya kapsamıyla sabittir. Hal böyle olunca söz konusu iş makinesinin trafikte kullanılabilmesi için alınmış bir izin belgesi olup olmadığına veya tescili bulunup bulunmadığına bakılmaksızın, ZMMS poliçesi bulunmayan böyle bir aracın neden olduğu zararın tazmini amacıyla Güvence Hesabı’na husumet yöneltilmesinde ve mahkemece yargılama neticesinde yazılı biçimde sorumluluğu yoluna gidilmiş olmasında bir isabetsizlik tespit edilemediğinden (Bkn; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2014/10923 Esas-2015/5284 Karar sayılı ilamı) davalı vekilinin açıklanan bu hususa yönelik istinaf itirazının reddi gerekmiştir. 2-Davalı vekilinin istinaf yasa yoluna başvuru dilekçesinde açıkça ileri sürülen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda diğer istinaf itirazları değerlendirildiğinde; Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesiyle çıkarılan sonuç ve oluşturulan hükümde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve özellikle davacı motosiklet sürücüsünün kaza anında koruyucu ekipman kullanmadığı anlaşılmakta ise de, kask hariç diğer koruyucu ekipmanların kullanılması yönünde yasal bir zorunluluk bulunmadığı gibi, davacının yaralanması niteliği gözetildiğinde(-davacı el parmaklarında kırık oluşacak biçimde yaralanmıştır.) kask takıp takmamasının ve diğer koruyucu ekipmanları kullanıp kullanmamasının sonuca bir etkisi olmayacağının belirgin bulunması karşısında mahkemece müterafik kusur indirimi cihetine gidilmeksizin karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik tespit edilememesine, ayrıca eldeki dava açılmadan önce …na yazılı bir biçimde başvuruda bulunulduğu dikkate alınıldığında, başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içinde talebi karşılamayan … bakımından temerrüt halinin oluşacağı konusunda bir duraksama olmadığından, mahkemece hüküm altına alınan tazminat bakımından uygulanacak faizin doğru bir biçimde belirlenen temerrüt tarihinden başlatılmasında da bir yanılgı tespit edilememesine göre, davalı vekilinin açıklanan durumları amaçlayan istinaf itirazlarının da yerinde olmadığı, reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davalı … vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 madde hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE,2-İstinaf eden davalıdan alınması gerekli 3.755,30-TL harçtan, istinaf başvurusu sırasında peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 938,85-TL harcın düşümü ile kalan 2.816,45‬-TL bakiye istinaf karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerin üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m. 362/1-a hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 02/11/2023