Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/672 E. 2023/1665 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/672
KARAR NO: 2023/1665
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/10/2019
NUMARASI: 2017/128 Esas – 2019/867 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/10/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı …’ın sevk ve idaresinde olan ve ZMM sigortalı bulunmayan … plaka sayılı aracın direksiyon hakimiyetinin yitirilmesi neticesinde meydana gelen 15/11/2016 günlü trafik kazasında, sigortasız araç içerisinde yolculuk eden …’nun ağır bir biçimde yaralanarak kaldırıldığı hastanede hayatını kaybettiğini, …’nun vekil edenlerinin miras bırakanı olduğunu, kazadan sonra davalı …na 12/12/2016 tarihinde yapılan başvuru sonucunda davacı … için 6.821,00-TL, davacı … için 9.752,00-TL ve davacı … için de 112.879,00-TL tazminat ödemesi yapılmış ise de bu ödemenin yetersiz olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla her bir davacı için ayrı ayrı 1.500,00-TL olmak üzere toplam 4.500,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının başvuru tarihine müteakip 8 iş günü bitiminden başlayarak işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı güvence hesabından alınarak vekil edenlerine verilmesini istemiş; 30/01/2018 günlü ıslah dilekçesi ile de 26/01/2018 günlü bilirkişi raporu doğrultusunda davacı … için olan istek miktarını 36.361,79-TL’ye davacı … için olan istek miktarını 20.512,76-TL’ye ve davacı … için olan istek miktarını da 16.721,88-TL’ye çıkarttıklarını açıklayarak toplam 73.602,43-TL tazminatın 23/02/2016 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların müvekkili kuruma yaptıkları başvuru neticesinde,15/11/2016 tarihli kaza nedeniyle hayatını kaybeden müteveffa …’nun desteğinden yoksun kalmalarına karşılık olarak 09/01/2017 tarihinde toplam 129.452,00-TL tazminat ödemesi yapıldığını, bu ödemeyle vekil edeni kurumun üzerine düşen tüm hükümlülüğü yerine getirdiğini, ancak mahkemece vekil edeni kurumun bakiye sorumluluğu yoluna gidilecek olur ise kazanın meydana gelmesinde taraf kusur ve durumlarının ne olduğunun usulüne uygun şekilde tespiti yanında, müteveffanın müterafik kusurlu olup olmadığının ve hatır için taşınıp taşınmadığının belirlenmesini ve tazminat hesaplamasında bu olguların gözetilmesini istediklerini beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda: iddia, savunma, toplanan deliller, hasar dosyası, bilirkişi raporları, olayla ilgili olarak Araklı Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen 2016/272 esas sayılı ceza yargılamasına ilişkin dosya ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek; ” … davacıların murisi …’nun 15/11/2016 günü, … idaresindeki … plakalı araç içerisinde yolcu olduğu sırada meydana gelen trafik kazası neticesinde vefat ettiği, davacıların eş ve babaları olan müteveffanın desteğinden yoksun kaldıkları ve bu nedenle zarara uğradıkları, tek taraflı olarak meydana gelen kazada … plakalı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu, aracın kaza tarihi itibariyle geçerli trafik poliçesinin bulunmaması sebebiyle meydana gelen zarardan davalı …’nın Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca sorumlu olduğu, her ne kadar davadan önce yapılan başvuru üzerine davalı tarafından ödeme yapılmış ise de Karayolları Trafik Kanunu’nun 111. maddesi uyarınca ödeme tarihi üzerinden 2 yıllık süre geçmeden davanın açılmış olması sebebiyle davacıların karşılanmayan zararlarını talep edebilecekleri, müteveffanın dava dışı sürücü … ile arkadaş olduğu, birlikte araç ile gezmeye çıktıkları ve taşımanın ücretsiz olduğu, dolayısıyla belirlenen tazminattan hatır taşıması indirimi yapılması gerektiği, yine alınan kusur raporunda müteveffanın kaza anında emniyet kemerini takmadığının tespit edilmesi nedeniyle yerleşik Yargıtay kararları uyarınca ölümünde müterafik kusurunun olduğu kabul edileceğinden belirlenen tazminattan indirim yapılması gerektiği, aktüeraya raporunda yapılan hesaplamanın TRH 2010 tablosu ve asgari ücret üzerinden olduğu ve davalı tarafça yapılan ödemelerin güncellenerek belirlenen tutarlardan indirildiği, son olarak tazminatlardan %20 oranında hatır taşıması ve %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılmış olmakla yapılan tüm hesaplamanın usul ve yasaya uygun olduğu, buna göre davacı …’nun karşılanmayan zararının olmadığı, davacı …’nun karşılanmayan zararının 12.769,83 TL, davacı …’nun ise 10.717,03 TL olduğu anlaşılmakla davacı …’nun tazminat talebinin reddine, ıslah edilen miktarlar nazara alınarak diğer davacıların tazminat taleplerinin ise ikinci ek rapor doğrultusunda kısmen kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.” biçimindeki gerekçeyle; “-Davacı …’nun tazminat talebinin reddine, -Davacı …’nun tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile 12.769,83 TL tazminatın 23/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak velayeten davacıya verilmesine, -Davacı …’nun tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile 10.717,03 tazminatın 23/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak velayeten davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Karara karşı davalı … vekili ve katılma yolu ile de davacılar vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.Davalı … vekilinin istinaf nedenleri; yapılan ödemenin eksik olduğunun ileri sürülerek sigorta şirketine yeni bir başvuruda bulunulmadan açılan davanın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97.maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken esas yönünden inceleme yapılarak karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, ayrıca kabule göre de müteveffanın anne ve babası hayatta ise onlara da pay ayrılması gerektiğinin, tazminat hesaplamasında gözetilmediği ve kurum temerrüte düşmediği için faizin dava tarihinden başlatılması gerekirken kuruma ilk başvuru tarihinin esas alınmasının da isabetsiz olduğuna ilişkindir. Davacılar vekilinin istinaf nedenleri ise; mahkemece hüküm altına alınan tazminat miktarlarının sebebinin ayrıntılı olarak yazılmadığı, yani kararın gerekçesiz olduğu, ayrıca hatır taşıması indirimi yapılması gerektiği açıklanan bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının doğru bulunmadığı gibi belirlenen tazminat miktarından yapılacak indirim sırasının da hatalı belirlendiği ve davacı … tarafından açılan davanın neden reddedildiğinin anlaşılmadığı, tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın kaldırılarak talep gibi davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğine yöneliktir. Dava; trafik kazası neticesinde meydana gelen ölüm olayına dayanılarak açılmış destekten yoksun kalma tazminatı isteğine ilişkindir. Dosya kapsamından; trafik sigortalı bulunmayan … plaka sayılı aracın sebebiyet verdiği 15/11/2016 günlü trafik kazasında araç içinde yolcu olarak bulunan ve davacılardan …’nun eşi ve diğer davacıların da babası olan …’nun yaralanarak kaldırıldığı hastanede hayatını kaybettiği, davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talebi ile …ndan yaptıkları 12/12/2016 günlü başvuru neticesinde davalı kurum tarafından yaptırılan aktüer hesaplamaya göre davacı eş … için 172.673,00-TL, davacı … için 19.408,00-TL ve davacı … için de 22.827,00-TL olmak üzere toplam 214.908,00-TL tazminat belirlendiği halde davacı …’nun kendi adına asaleten çocukları adına da velayeten imzaladığı 04/01/2017 günlü ibraname karşılığında davacı tarafa eş için 112.879,00-TL, … için 6.821,00-TL ve … için de 9.752,00-TL olmak üzere, 09/01/2017 tarihinde toplam 129.452,00-TL ödeme yapıldığı, davacılar tarafından da yapılan bu ödemenin yetersiz olduğu ileri sürülerek görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Bundan ayrı; aktüer bilirkişi … tarafından düzenlenen 30/10/2017 günlü raporda; herhangi bir indirim yapılmaksızın davacı eş …’ın destek zararının 196.779,68-TL, davacı çocuk Kerem’in destek zararının 30.054,19-TL ve diğer davacı çocuk …’ın destek zararının ise 38.714,64-TL olduğu ve temerrüt tarihinin de 23/12/2016 olacağının açıklandığı, söz konusu bu rapordaki hesaplamanın müteveffa gelirinin asgari ücret olduğu varsayımından hareketle TRH 2010 yaşam tablosu ve 1.8 teknik faiz uygulamasıyla yapıldığı ve belirlenen tazminatlarda güvence hesabı tarafından yapılan ödemelerinin güncellenmiş hali düşürüldüğünde davacı …’ın 75.717,73-TL, davacı …’in 22.738,01-TL ve davacı …’ın da 28.255,69-TL destek zararı olduğunun bildirildiği ve daha sonra belirlenen bu tazminatlardan %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılarak, davacı …’ın bakiye destek zararının 36.331,79-TL, davacı …’in bakiye destek zararının 16.727,88-TL ve davacı …’ın bakiye destek zararının da 20.512,76-TL olduğu sonucuna ulaşıldığı, söz konusu bu rapora karşı davalı … tarafından kusur raporu alınması, SGK tarafından davacı tarafa rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığının sorulması ayrıca müterafik kusur durumunun da değerlendirilerek trafik sigortası genel şartarındaki kriterler doğrultusunda hesaplama yapılması yönünde itiraz edildiği, davacılar vekili tarafından ise söz konusu bu rapora karşı sadece hatır taşıması indiriminin hatalı olduğu, hatır taşıması indirimi olmaksızın belirlenen tazminatlara hükmedilmesi gerektiği işaret edilerek itirazda bulunulduğu, rapordaki diğer hesap ve yöntem şekline taraflarca başkaca bir itiraz sebebi ileri sürülmediği görülmüştür. Mahkemece tarafların itirazlarının değerlendirilmesi amacıyla aynı bilirkişiden görüş alınmış ve 26/01/2018 günlü ek raporda bilirkişi; rücuya tabi gelirinin ancak iş kazası olması halinde söz konusu olabileceği, somut olayın iş kazası olduğu ve davacılara rücuya tabi bir gelir bağlandığı konusunda bilgi ve belge olmadığı için kök raporda belirlenen tazminatların değiştirilmesini gerektiren bir durum olmadığının bildirildiği, davacılar tarafından ek rapora karşı konulmaksızın ıslah talebinde bulunulduğu, güvence hesabı vekilinin ise ek rapora vaki itirazında; hatır taşıması indirimi yanında araç sürücüsünün ehliyetnamesinin olmaması nedeniyle müteveffanın müterafik kusurlu sayılarak müterafik kusur indirimi de yapılması gerektiği ve SGK tarafından yapılan rücuya tabi ödeme varsa bunun da belirlenen tazminattan düşülmesi gerektiğini ileri sürdüğü, bu hususlar dışında hesap yöntemine karşı herhangi bir itiraz nedeni bildirilmediği anlaşılmıştır.22/05/2019 günlü 2. Ek raporda da; 30/10/2017 günlü kök rapora esas alınan veriler ödeme tarihiyle aynı olduğundan güvence hesabı tarafından yapılan ödemenin yetersiz olduğu şeklinde görüş açıklandıktan sonra; mahkemece %20 müterafik kusur indirimi yapılacak olur ise davacı eşin karşılanmamış alacağı kalmadığı, davacı …’ın 12.769,83-TL, davacı …’in ise 10.717,03-TL tazminat alacağı olacağının bildirildiği ve mahkemece bu raporun hükme esas alınmasıyla karar verildiği tespit edilmiştir. 1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle davacılara yapılan ödemenin yetersiz olduğu, bu nedenle 2918 sayılı KTK’nun 111.madde hükmü uyarınca yasal süresi içerisinde açılan eldeki dava nedeniyle davacıların bakiye zararlarının giderilebileceği konusundaki kabul şeklinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığına, ayrıca davacıların destek zararlarının giderilmesi için davalı kuruma 12/12/2016 tarihinde yazılı olarak başvuruda bulundukları ve taleplerinin de kısmen karşılandığı gözetildiğinde bakiye tazminat talebi için davalı kuruma yeniden başvuruda bulunması gerektiğine ilişkin herhangi bir düzenleme mevcut olmadığından, davalıya yeni bir başvuru yapılmaksızın eldeki davanın açılmış olmasında ve 2918 sayılı KTK’nun 99/1 maddesi ile ZMM Sigorta Poliçesi Genel Şartlarının B.2.1cümlesi uyarınca rizikonun sigortacıya (-somut olayda …na) ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde ödeme yükümlülüğü bulunan sigortacının bu süre içerisinde zararı hiç veya tam olarak karışlamaması halinde temerrüt durumunun oluşacağı konusunda da bir duraksama bulunmadığına ve yine her ne kadar istinaf incelemesi sırasında UYAP aracılığıyla temin edilen nüfus kaydına göre müteveffanın anne ve babasının sağ olduğu anlaşıldığından, yargısal içtihatlar doğrultusunda kural olarak anne ve babaya pay ayrılması gerekmekte ise de, HMK’nın 357.maddesi hükmü uyarınca yargılama sırasında ileri sürülmeyen bir hususun istinaf incelemesi sırasında ileri sürülemeyecek olması ve daha da önemlisi eldeki davada anne ve babaya pay ayrılmadan düzenlendiği anlaşılan bilirkişi raporlarına bu yönüyle bir itirazda da bulunulmadığı gözetildiğinde; anne ve babaya pay ayrılmadan yapılan hesaplamaların davacı taraf lehine usulü kazanılmış hak oluşturması nedeniyle davalı güvence hesabı vekilinin istinaf başvurusunun yerinde olmadığı, reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. 2-Davacılar vekilinin istinaf itirazlarına gelince; Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde diğer bir ifadeyle zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya zarar sorumlusunun durumunu ağırlaştırmış ise kaza tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nun 52.maddesi (benzer düzenleme 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 44. Maddesinde de mevcuttur) uyarınca hakim tazminat miktarını hafifletebilir. Hatır taşımaları da bir menfaat karşılığı olmadığı hallerde bu gibi taşımalarda kaza tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 51.madde hükmü uyarınca (benzer düzenleme 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 43.maddesinde de mevcuttur) tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hatır taşımasından söz edebilmek için de yaralanan ya da ölen karşılıksız taşınmış olmalıdır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olmasının saptanması önemli olduğu gibi yarar ekonomik olabileceği gibi ortak toplumsal yararları da ilgilendirilebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişinin (sürücü) bir çıkarı veya yararı bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir. Somut olayda; dava dışı ehliyetsiz sürücü … isimli şahsın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın, araç sürücüsünün direksiyon hakimiyetini yitirerek yoldan çıkarak takla atması neticesinde meydana gelen trafik kazasında araç içinde yolculuk yapmakta bulunan …’nun araçtan fırlayarak yaralandığı, bilahare hayatını kaybettiği, araç sürücüsü ile müteveffanın aynı iş yerinde çalıştıkları ve arkadaş oldukları, kaza tarihinde birlikte gezmek amacıyla yola çıktıkları kazanın da bu gezme sırasında meydana geldiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar kaza tespit tutanağında müteveffanın kaza anında emniyet kemeri takılı olup olmadığı konusunda bir belirleme mevcut değil ise de aynı kazada yaralanan sürücünün hayatını kaybetmediği, müteveffanın araç dışına düştüğü olgusuyla, müteveffanın ölüm nedeni birlikte gözetildiğinde, dosya kapsamında Prof Dr Müh … tarafından düzenlenen 30/10/2018 günlü rapordaki müteveffanın müterafik kusurlu sayılması gerektiğine ilişkin belirlemenin hükme esas alınmasında bir yanılgı tespit edilememiştir. Hatır taşımasına ilişkin durum değerlendirildiğinde de; müteveffayla araç sürücüsünün aynı iş yerinde çalıştıkları, arkadaş oldukları, kazanın her ikisinin de izin gününde birlikte gezmek – dolaşmak amacıyla yapılan taşıma sırasında meydana geldiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı tarafça bu taşımanın bir bedel karşılığında veya sadece araç sürücüsünün menfaati için yapıldığını ileri sürüp kanıtlamadığına göre mahkemece, taşımanın hatır taşıması niteliğinde olduğuna dair kabul şeklinde de bir yanılgı bulunmamaktadır. Ne var ki TBK hükümleri uyarınca yapılan ödemenin gerçek zararı karşılamadığı hallerde bakiye tazminatın saptanabilmesi için öncelikle herhangi bir indirim olmaksızın uğranılan zararın ne olduğunun tespit edilmesi, belirlenen bu tazminatlardan kazazedenin kazanın meydana gelmesinde eğer bir kusuru varsa bu kusur oranının (-somut olayda araçta yolcu olarak bulunan müteveffanın kazanın oluşumunda herhangi bir kusurunun bulunmasının mümkün olmadığı için böyle bir indirim gerekmemektedir) daha sonra yapılan ödemenin güncellenmiş halinin düşülmesi ve tüm bunlardan sonra da takdiri indirim nedenleri olan hatır taşıması indirimi (-%20) ve/veya müterafik kusur (-%20) indirimi uygulanarak sonuç tazminat miktarının da bu şekilde belirlenmesi gerekmektedir. (Bkn; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 17/09/2019 gün, 2016/18678 esas – 2019/8232 karar sayılı ilamı) Somut olayda; davacı eş …’ın herhangi bir indirim uygulanmaksızın talep edebileceği destek zararının 196.779,68-TL, davacı …’ın talep edebileceği destek zararının 38.714,64-TL ve davacı …’in de talep edebileceği destek zararının da 30.014,39-TL olduğu belirlenmiş ve davalı kurum tarafından yapılan ödemelerin güncellenmiş halinin düşülmesi neticesinde davacı eş için 75.717,73-TL, davacı … için 28.255,69-TL ve davacı … için de 22.738,71-TL bakiye tazminat belirlemesi yapılmıştır. Bu tazminatlardan önce %20 oranında hatır taşıması daha sonra da %20 müterafik kusur indirimi yapılması halinde davacı …’ın bakiye zararının 48.459,35-TL, davacı …’ın bakiye zararının 18.083,64-TL ve davacı …’in bakiye zararının da 14.552,77-TL olacağı konusunda duraksamamak gerekir. Hal böyle olunca davacı …’ın destek zararının yapılan ödemeyle karşılandığının kabulüne olanak olmadığı gibi diğer davacılar için belirlenen bakiye zararlarının da eksik hesaplandığı açıktır.Ancak açıklanan bu yanılgıların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davacılar vekilinin açıklanan bu yönlere ilişkin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın HMK.m. 353/1-b/2 hükmü uyarınca kaldırılmasına ve istinaf yasa yoluna başvuru konusu yapılmayan hususlar ile reddedilen istinaf itirazları nedeniyle taraflar yararına oluşan usulü kazanılmış haklar ile harcın da kamu düzeninden olduğu gözetilerek ve ancak talepten fazlasına hükmedilemeyecek bulunması nedeniyle davacı … için taleple bağlı kalınarak 36.361,79-TL, davacı … için ise 18.083,64-TL ve davacı … için de 14.552,77-TL tazminata hükmedilerek, davacılar … ve …’in fazlaya ilişkin taleplerinin reddine ve fakat … ve …’in ıslahla talep ettikleri fazlaya ilişkin taleplerinin kısmen ret nedenin takdiri indirim olması nedeniyle ret olunan kısım açısından adı geçen davacılar aleyhine vekalet ücretine hükmedilmeksizin ve yine aynı nedenle yargılama giderleri de paylaştırılmaksızın, davacılar yararına düzeltilmek suretiyle yeniden esas hakkında hüküm tesis edilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1-İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 09/10/2019 tarih ve 2017/128 Esas 2019/867 Karar sayılı kararına karşı davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü uyarınca ESASTAN REDDİNE, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun ise yukarıda açıklanan nedenlerle KISMEN KABULÜNE ve KISMEN REDDİNE, a-)İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davacı tarafa iadesine, b-)İstinaf yasa yoluna başvuran davalı … tarafından yatırılması gereken 1.604,38-TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin olarak alındığı anlaşılan 401,10-TL harcın düşümü ile bakiye 1203,28-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, c-)İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, ç-)İstinaf yasa yoluna başvuran taraflarca istinaf aşamasında yapılan diğer yargılama giderlerinin ise takdiren yapan taraf üzerinde bırakılmasına, 2-İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 09/10/2019 tarih ve 2017/128 Esas – 2019/867 Karar sayılı kararının HMK.m.353/1-b/2 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, a-)Davacı …’nun tazminat talebinin KABULÜ ile 36.361,79-TL tazminatın 23/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, b-)Davacı …’nun tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile 18.083,64- TL tazminatın 23/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak adı geçen davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin ise REDDİNE c-)Davacı …’nun tazminat talebinin Kısmen KABULÜ ile 14.552,77- tazminatın 23/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak adı geçen davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin ise REDDİNE, ç-)Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 4.713,27-TL karar ve ilam harcından, davacı tarafça peşin yatırılan 268,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.444,87 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, d-)Davacılar tarafından ilk derece mahkemesindeki yargılama aşamasında yapıldığı anlaşılan 1.750,00-TL’si bilirkişi ücreti, 250,00-TL’si posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 2.022,50-TL yargılama gideri ile davacı tarafça yatırıldığı tespit edilen 31,40-TL peşin harç, 31,40-TL başvurma harcı ve 237,00-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 299,80-TL harç giderinin de davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, e-)Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca belirlenen 17.900,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak bu davacı davacıya verilmesine, f-)Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca belirlenen 14.552,77- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak adı geçen bu davacıya verilmesine, g-)Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca belirlenen 17.900,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine, h-) Yatırılan gider avanslarından arta kalanın ilgilisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a madde hükmü uyarınca miktar itibariyle KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 19/10/2023