Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/671
KARAR NO: 2023/1664
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/10/2019
NUMARASI: 2016/621 Esas – 2019/844 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/10/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi nezdinde ZMM sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın yaya konumundaki davacıya çarpması neticesinde meydana gelen 10/05/2011 günlü trafik kazasında müvekkilinin ağır bir biçimde yaralanarak sakat kaldığını, Dr Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesinden temin edilen sağlık kurulu raporundan da anlaşılacağı üzere davacının vücut fonksiyon kaybının %29 olduğunu ve kazanın oluşumunda sigortalı araç sürücüsünün tam kusuru bulunduğunu, zarar hesaplamasının ibraz edilen sağlık kurulu raporunda belirlenen maluliyete ve PMF yaşam tablosuna göre yapılması gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla (-belirsiz alacak) 50,00-TL’si kalıcı maluliyet zararı, 50,00-TL’si geçici iş göremezlik zararı ve 50,00-TL’si de bakıcı gideri zararına karşılık olmak üzere 150,00-TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden işletilecek avans faiziyle birlikte davalı sigortacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; vekil edeni sigorta şirketi nezdinde ZMM sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın sebebiyet verdiği 10/05/2011 günlü trafik kazası sonrasında davacının yaptığı başvuru üzerine hasar dosyası açılarak kendisine 02/06/2016 tarihinde 24.136,86-TL tazminat ödemesi yapıldığını, bu şekilde sigorta şirketinin poliçeden kaynaklı tüm sorumluluğunu yerine getirdiğini, ayrıca geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri zararlarının yeni genel şartlardaki düzenlemeler gözetildiğinde, sigorta şirketinin sorumluluk kapsamında olmadığını, bu gibi zararların giderilmesinden SGK’ nun sorumlu tutulması gerektiğini, keza temerrüt halinin de oluşmadığını, zaman aşımı süresinin de geçirilmiş bulunduğunu ve talep edilebilecek faiz türü yasal faiz olduğu halde avans faizine hükmedilmesi yolundaki talebin de yersiz bir talep olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda: iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek; talep konusu kazanın oluşumunda davacı yayanın %40 oranında, sigortalı araç sürücüsünün de %60 oranında kusurlu olduğu, davacının kaza neticesinde %5,1 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği, iyileşme süresinin de 3 ay olduğu, davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme tarihi itibariyle davacının geçici ve kalıcı iş göremezlik zararı ile bakıcı gideri zararının toplam 21.892,52-TL olduğunun aktüer bilirkişi raporuyla belirlendiği, bu durumda yapılan ödemenin zararı karşılamış bulunduğu, bakiye bir alacağın kalmadığı benimsenmek suretiyle; -Konusuz kalan davada KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri; 10/05/2011 günlü trafik kazası sonucunda müvekkili davacının vücut fonksiyonunu %29 oranında kaybettiği, Dr Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen 08/02/2016 gün, 934 sayılı sağlık kurulu raporuyla belirlendiği halde maluliyetin 5,1 olduğu kabul edilerek hesaplama yapılmasının hatalı olduğu, ayrıca hükme esas alınan kusur raporunun da isabetsiz bulunduğu, ATK’dan rapor alınması gerektiği, keza tazminat hesaplamasının da hükme esas alınan rapor tarihindeki (-2019) yasal asgari ücretin baz alınmasıyla yapılması gerekirken 2016 yılına ait asgari ücret tutarı üzerinden yapılan hesaplamaya göre karar verilmiş olmasının doğru bulunmadığı, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması gerektiğine ilişkindir. Dava; trafik kazası neticesinde meydana gelen bedensel zarara dayanılarak açılmış maddi tazminat isteğine ilişkindir. Dosya kapsamından; davalı sigorta şirketi nezdinde 11/12/2010 – 11/12/2011 tarihleri arasını kapsar biçimde ZMM sigortalı olan … plaka sayılı aracın yaya konumunda bulunan davacıya çarpmasıyla gerçekleşen 10/05/2011 günlü trafik kazasında davacının yaralandığı, kazanın poliçenin yürürlük süresi içerisinde meydana geldiği, yerinde yapılan keşfe bağlı olarak … tarafından düzenlendiği anlaşılan 29/03/2019 günlü kusur raporunda; kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsünün %60 oranında, davacı yayanın ise %40 oranında kusurlu olduğunun açıklandığı, ayrıca kaza tarihinde yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri doğrultusunda ve davacının kaza sonrasında geçirmiş olduğu tüm tedavi evraklarının değerlendirilmesi neticesinde AK 2. İhtisas Dairesi’nce düzenlendiği anlaşılan 03/12/2018 günlü maluliyete ilişkin raporda; davacı …’nın 10/05/2011 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı yaralanması nedeniyle %5,1 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği ve iyileşme süresinin de 3 aya kadar uzayabileceğinin açıklandığı, 29/03/2018 günlü kusur raporunun davacı vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesine rağmen söz konusu bu rapordaki kazanın meydana gelmesindeki taraf kusur ve oranlarının ne olduğuna ilişkin belirleme ve değerlendirmelere karşı herhangi bir itiraz ileri sürülmediği, maluliyet raporuna karşı ise önceki maluliyet raporu ile ATK raporu arasında çelişki olduğu ileri sürülerek ATK Genel Kurulu’ndan rapor alınması talep edildiği, aktüer bilirkişi … tarafından gelirin asgari ücret olduğu, maluliyetin %5,1, iyileşme süresinin de 3 ay bulunduğu ve davacının kazanın oluşumunda %40 oranında kusurlu bulunduğu kabul edilerek, PMF yaşam tablosu ve prograsif rant uygulamasıyla düzenlendiği anlaşılan 05/08/2019 günlü hesap raporunda; davacının geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı yaralanması neticesinde talep edebileceği geçici ve kalıcı iş göremezlik zararı ile bakıcı gideri zararının toplam 21.892,52-TL olduğunun belirtildiği, söz konusu bu rapora karşı davacı tarafça sadece işlemiş aktif ve pasif dönem hesabının karar tarihine en yakın tarihteki verilere göre yapılması gerekirken, hesaplamanın ödeme tarihi olan 2016 yılına göre yapılmasının esas alınmasının hatalı olduğuna işaret edilerek itiraz edildiği, söz konusu bu rapordaki diğer hesaplama yöntem ve şekline karşı herhangi bir itiraz bildirilmediği anlaşılmakta olup; davalı sigorta şirketi tarafından dosyaya ibraz edilen hasar dosyası kapsamında davacının kalıcı sakatlık zararının giderilmesi talebiyle yapmış olduğu başvuru üzerine sigorta şirketi tarafından temin edilen 31/05/2016 tarihli raporda sigortalı aracın %100 kusurlu olduğu, maluliyet oranının %5 bulunduğu, gelirin asgari ücret olduğu kabul edilerek CSO 1980 yaşam tablosu ve %2 teknik faiz uygulaması neticesinde davacının kalıcı sakatlık tazminat tutarının 24.139,86-TL olarak hesaplandığı ve müteakip aynı günlü ek raporda da aynı hesaplama PMF 1931 yaşam tablosu baz alındığında tazminat miktarının 33.613,07-TL olacağının bildirildiği ve sigortacı tarafından 31/05/2016 günlü kök rapor dikkate alınarak davacıya kalıcı maluliyet zararına ilişkin olarak 24.136,86-TL ödeme yapıldığı, yapılan bu ödemenin davacının geçici iş göremezlik zararı ile bakıcı giderine ilişkin olmadığı görülmüştür. Davacının, davalı sigorta şirketine yaptığı başvuru neticesinde kendisine yapılan ödemenin ibraname karşılığında olduğu ileri sürülüp kanıtlamadığına göre davadan önce yapılan böyle bir ödemenin kısmı ödeme niteliğinde olduğu konusunda duraksamamak gerekir. Daha açık bir ifade ile yapılan ödemenin yeterli olup olmadığının, bakiye bir alacağın kalıp kalmadığının 2918 sayılı KTK’nun 111.madde hükmü uyarınca değerlendirilebilmesi için tarafların serbest iradeleriyle yaptığı bir sözleşmenin (-ibraname) varlığı gereklidir. Böyle bir sözleşme mevcut değil ise kalıcı iş göremezlik zararına ilişkin tazminat hesaplamasının karar tarihine en yakın tarihteki verilere ve özellikle asgari ücretteki yasal artışlar gözetilerek yapılması ve belirlenen tazminat miktarından, önce kusur indirimi (-varsa) yapılması ve sonrasında sigortacı tarafından yapılan kalıcı iş göremezlik ödemesinin güncellenmiş halinin düşürülmesi daha sonra yine varsa hatır taşıması ve/veya müterafik kusur indirimi yapılarak zararın belirlenmesi gerekir. Hal böyle olunca mahkemece davacı vekilinin 05/09/2019 günlü aktüer bilirkişi raporuna vaki haklı itirazları dikkate alınarak, söz konusu raporu düzenleyen bilirkişiden (-diğer veriler aynı kalmak kaydıyla) davacının kalıcı iş göremezlik zararının önceki rapor tarihi olan 05/08/2019 tarihi itibariyle ve düzenlenecek rapor tarihi itibariyle ne olacağı konusunda seçenekli ek rapor alınması , ondan sonra oluşacak duruma göre taraflar arasındaki uyuşmazlığın sonuçlandırılması gerekirken, bunun yapılmamış olması HMK.m. 353/1-a/6 kapsamındaki hali oluşturacağından davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenle kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına ve kaldırma gerekçesi gözetildiğinde davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 23/10/2019 tarih ve 2016/621 Esas 2019/844 K. sayılı kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın belirtilen şekilde işlem, araştırma ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde davacıya İADESİNE, 4-İstinaf incelemesinin dosya üzerinden yapılması nedeniyle, avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından, istinaf aşamasında yapılan diğer yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek müteakip kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a madde hükmü uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 19/10/2023