Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/51 E. 2023/548 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/51
KARAR NO: 2023/548
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/05/2019
NUMARASI: 2017/820 Esas – 2019/599 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/03/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi nezdinde ZMM sigortalı … plaka sayılı araç sürücüsü olan …’in, 28/03/2016 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazası sonucunda hayatını kaybederek, geriye davacı eşi ve çocuğunu bıraktığını, …’in ölümüyle desteğinden yoksun kalan davacılar tarafından davalı sigorta şirketine yapılan başvurudan sonuç alınamadığını belirterek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla (belirsiz alacak) 5.000,00-TL maddi tazminatın davalıdan tahsili ile hisseleri oranında vekil edenlerine ödenmesine karar verilmesini istemiş, 27/11/2018 günlü bedel arttırım dilekçesi ile de; davacı eş … için olan istek miktarını 197.342,94-TL’ye, davacı çocuk … için olan istek miktarını 41.294,53-TL’ye ve davacı çocuk … için olan istek miktarını da 2.995,31-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; talep konusunu oluşturan kazaya sebebiyet verenin … plaka sayılı araç sürücüsü … olduğunu, bu durumda 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMM Sigortası Genel Şartları uyarınca davacı taleplerinin teminat dışı olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; “… sürücü/desteğin sevk ve idaresindeki araç ile 28/03/2016 tarihinde kendi kusuru ile sebebiyet verdiği kazada öldüğü, poliçenin düzenlenme tarihinin de 06/01/2016 tarihi olduğu anlaşılmaktadır. Davalının sorumluluğunun kapsamı 01.06.2015 yani davaya konu trafik kazasından önce yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’na göre belirlenecektir. Genel Şartların “Teminat Dışında Kalan Haller” başlıklı A.6. maddesi (d) bendinde; “destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri” teminat kapsamı dışında bırakılmış olup bu nedenle kendi ölümüne neden olan sürücünün(desteğin) tam kusuruna isabet eden destek tazminatı talebi ZMSS poliçe teminatı kapsamında değildir. Kaza tarihinde yürürlükte bulunan Karayolları Trafik Kanunu’nunda sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber desteğin kusuruna denk gelen destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinin sigorta teminat kapsamında olduğuna ilişkin bir düzenleme olmadığına göre, davacının davalı zorunlu mali sorumluluk sigortacısından destekten yoksun kalma tazminatı talep etme hakkı bulunmadığı….” görüşünden hareketle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacılar vekilinin istinaf nedenleri; müteveffa destek …’in kazanın oluşumunda tam kusurlu olmasının müvekkilleri açısından bağlayıcı bulunmadığı, davacıların ölenin desteğinden yoksun kalaran üçüncü kişi konumunda olmaları nedeniyle destek kusurunun kendilerine yansıtılamayacağının gözetilmediği, bu nedenle yazılı biçim ve şekilde davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, hususlarına yöneliktir. Dava; trafik kazası sonucunda meydana gelen ölüm olayına dayanarak açılmış, destekten yoksun kalma maddi tazminatı isteğine ilişkindir. Dosya arasında bulunan kayıt ve belgeler, tarafların iddia ve savunmaları, itirazları, itirazların kapsamı değerlendirildiğinde; taraflar arasında davalı sigorta şirketi nezdinde 06/01/2016-06/01/2017 tarihleri arasını kapsar biçimde ZMM sigorta poliçesi ile sigortalı olan … plaka sayılı aracın sürücüsü bulunan …’in tam kusuru neticesinde 28/03/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybettiği konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık bu durumda destekten yoksun kalan davacı eş ve coçuklarının üçüncü kişi konumunda olup olmadığı ve desteğin kusurunun kendilerine yansıtılıp yansıtılamayacağı, sonucu itibariyle de davacıların desteğin sürücüsü olduğu aracın ZMM Sigortacısı olan davalı şirketten destekten yoksun kalma tazminatı talep etme haklarının bulunup bulunmadığına ilişkindir. 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları; yürürlüğe girmesinden sonra düzenlenen poliçelerde geçerli olacağından, poliçenin düzenlendiği tarih itibariyle Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının kapsamı tüm taraflarca bilinmektedir. Genel şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepler bakımından sigortacının sorumluluğu, kaza tarihinde geçerli olan poliçe kapsamında ve sigorta limitleri dahilinde üçüncü kişilerin uğradıkları zararları tazmin etmekle sınırlıdır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 92.maddesinin (a) ve (c) bentleri, Trafik Sigortası Genel Şartları A.1 ve A.3 maddesi, A.5 maddesinin (ç) bendi ve yine A.6 maddesinin (c) ve (d) bentleri birlikte değerlendirildiğinde; bir motorlu aracın işletilmesi sırasında meydana gelen ölüm olayına bağlı olarak destekten yoksun kalma halinde, destekten yoksun kalınan zararın ZMM sorumluluk kapsamında olması için ölenin üçüncü kişi olması ve desteğin kusursuz bulunması gerekmektedir. Somut olayda; davacıların desteği sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile 28/03/2016 tarihinde yapmış olduğu tek taraflı trafik kazasında öldüğü ve tam kusurlu bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı sigorta şirketinin sorumluluğu 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre düzenlenen ve başlangıç tarihi 06/01/2016 olan poliçe şartlarına göre belirlenecektir.Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.3 maddesine ve A.5 maddesinin (ç) bendine göre; ancak üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla meydana gelen destek zararları, destekten yoksun kalma teminatı kapsamındadır. Sigortacının destek zararlarından sorumlu olması için motorlu aracın işletilmesi sırasında, mutlaka ölen kişinin üçüncü kişi olması gerekir. Bundan ayrı yine genel şartların A.6 maddesi (d) bendinde; destekten yoksun kalan hak sahibinin sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsın kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri, teminat dışı tutulduğundan; kusuru ile kendi ölümüne neden olan sürücü …’in kusuruna isabet eden destek tazminatı sigorta teminatı kapsamında değildir. Kaza tarihinde yürürlükte bulunan Karayolları Trafik Kanunu’nda da sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsın kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin sigorta teminatı kapsamında olduğuna ilişkin bir düzenleme olmadığı ve kapsama giren teminat türleri arasında sayılmadığı ve Genel Şartlar davalının sorumluluğunun kapsamını belirleyen poliçenin ayrılmaz bir parçası olup genel işlem koşulu niteliği de taşımadığı göz önüne alındığında, davacıların destek tazminatı talep etme hakları bulunmamaktadır. (Bkz.Yargıtay 17.hukuk Dairesi’nin 29/05/2017 gün 2016/14573 E. -2017/6035 K. sayılı ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 19/09/2022 gün 2021/13816 E. – 2022/10502 K.sayılı içtihatları) Hal böyle olunca, mahkemece yazılı biçim ve şekilde davanın reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı herhangi bir yön bulunmadığından, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca,1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davacılar vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE,2-İstinaf eden davacılardan alınması gereken 539,70-TL (179,90*3) harçtan, peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 133,20-TL (44,40*3) harç ile birlikte istinaf yasa yoluna başvurulduğu gözetildiğinde tek başvuru harcı yeterli olduğu halde fazladan yatırıldığı anlaşılan 242,60-TL(121,30* 2) harcın düşümü ile kalan 163,90-TL bakiye istinaf karar ve ilam harcının davacılardan müsavi şekilde tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan diğer yargılama giderlerin davacılar üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nun 361 ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süresi içinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.30/03/2023