Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/503 E. 2022/1760 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/503
KARAR NO: 2022/1760
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/12/2019
NUMARASI: 2016/298 Esas – 2019/1206 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik kazasına Bağlı Cismani Zarar Nedeniyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/12/2022
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 27.05.2010 tarihinde davalı sigorta şirketi nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı … plakalı araç sürücü (dava dışı) … idaresinde iken, adı geçenin sebebiyet verdiği kaza sonucu yaralandığını kasıtlı ve asli kusurlu olarak kazaya sebebiyet verdiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.000,00 TL sürekli sakatlık ve geçici iş göremezlik tazminatının olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, talep ve dava etmiş, davacı vekili 11/11/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile; … için sürekli sakatlık tazminatı taleplerini 116.154,99-TL olarak, geçici iş göremezlik tazminatı taleplerini de 4.109,41-TL olarak arttırarak toplam 120.264,40-TL tazminatın olay tarihi olan 27.05.2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi özetle; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin taleplerin zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağını, dava iki yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığından davanın reddinin gerektiğini, müvekkili şirkete dava açılmadan önce bütün belgelerle başvuru yapılmadığından temerrüt oluşmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “yapılan yargılama, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları ile dosya kapsamındaki tüm belge ve bilgiler birlikte değerlendirildiğinde; 27/05/2010 tarihinde dava dışı sürücü …’ın sevk ve yönetimindeki … plakalı aracın çarptığı yaya konumundaki davacının yaralandığı ve malul kaldığı, ATK dan maluliyet oranının tespit edildiği, kusur ve aktüerya bilirkişileri tarafından … plakalı araç sürücüsünün %75 oranında, yaya konumunda olan davacının ise %25 oranında kusurlu bulunduğu, bu kapsamda davacının nihai zararının tespit edildiği, … plakalı aracın Zorunlu Mali Mesuliyet sigortacısının davalı … Sigorta A.Ş. olup araç sürücüsünün kusuru oranında zarardan sorumlu olduğu, dava dışı sürücünün kusur oranı doğrultusunda davalının sorumlu olduğu miktar kusur ve aktüerya bilirkişileri tarafından hesaplanmış olup bu değer üzerinden davanın kabulüne, davadan önce davacının davalı taraflara başvuru yapmadığından dava tarihi olan 18/03/2016 tarihinden itibaren yasal faiz isteyebileceğine karar verilmiştir.” gerekçesi ile; 1-Davanın KABULÜ ile, 116.154,99 TL sürekli iş göremezlik tazminatının 18/03/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, 4.109,41 TL geçici iş göremezlik tazminatının 18/03/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiş, verilen karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş vekilinin istinaf başvuru sebepleri; davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığı, mahkemece zamanaşımı itirazlarının kabul edilmemesinin hukuka aykırı olduğu, dava konusu kazaya karıştığı iddia edilen … plaka sayılı aracın müvekkili şirkette 24.02.2010-24.02.2011 tarihleri arasında Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğu, kazanın 27.05.2010 tarihinde gerçekleştiği davanın ise 17.03.2016 tarihinde açıldığı, davacı …’ün … plakalı aracın sürücüsünü tanıdığı, nitekim taraflar arasında aynı gün kavga çıktığı, İstanbul 27.Asliye Ceza Mahkemesinde 2010/889 esas sayılı dosya numarası ile yargılamanın gerçekleştiği, davacının kazanın meydana gelmesinden altı yıl sonra maddi zararlarının tazmini için dava açmasında iyi niyetinden bahsedilemeyeceği, ceza dosyasında … plakalı aracın sürücüsünün kasten üzerine aracı sürdüğünü ifade ettiği, teminatlarının sakatlanma ve ölüm halinde kişi başına, sigortalının kusuruyla orantılı olmak üzere sınırlı olduğu, yargılama sonucunda davacının iddia ettiği gibi bir kasıt olması halinde, doğan zararın müvekkili şirket teminat kapsamı dışında olduğu, maluliyetin kaynağına açıklık getirilmeden hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğu, müvekkili şirketin darp sonucu oluşan maluliyetten sorumlu olmadığı, davacının maluliyetinin ne kadarının araba çarpmasından ne kadarının darptan olduğu tespit edilemediğinden verilen kararın hatalı olduğu, müvekkili şirketin temerrüdü oluşmamasına rağmen yargılama giderleri ve vekalet ücretinin müvekkiline yükletilmesinin hukuka aykırı olduğu hususlarına ilişkindir. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava, trafik kazası nedeni ile cismani zarara dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir. Davacı; sigortalı araç sürücünün kasten çarpması neticesinde yaralandığını ve malul kaldığını belirterek iş göremezlik tazminatının davalı sigorta şirketinden tahsilini talep etmiştir. Karayolları Trafik Kanunu’nun 86. maddesine göre; işleten, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur. Sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı başlıklı B.4-a maddesine göre “Tazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise,” rücu edilebileceği düzenlenmiştir. Somut olayda, İstanbul 27.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2010/889 E. 2016/340 K. sayılı dosyasında, sanık … oğlu …’ün kasten, araçla katılan … oğlu …’ü yaralamaktan cezalandırılmasına karar verildiği ve kararın kesinleştiği görülmüştür. Toplanan delillerin ilk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesiyle birlikte istinaf başvuru nedenleri de gözetilmek suretiyle incelenmesi ve değerlendirilmesi neticesinde; davaya konu kazanın; Karayolları Trafik Kanunu’nun 86. maddesinde sayılan mücbir sebep, zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan kaynaklanmamış olmasına, aracın işletilme halinde olmasına, sorumluluk için zarar verici fiil, zarar ve uygun illiyet bağı koşullarının somut olayda gerçekleşmesine, sürücünün kasıtlı eyleminin dahi teminat dışı hallerde olmayıp, rücuya tabi haller kapsamında düzenlenmiş olmasına, işletenin sorumluluğunun ortadan kalkmayacak olması ve zararın teminat dışı olmamasına göre davalı sigorta şirketinin poliçe limiti ile sorumlu olduğu gözetilerek karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına, (bkz-Yargıtay 17.Hukuk Dairesi 03/02/2020 tarih ve 2018/901 esas 2020/389 Karar) ceza yargılaması sırasında alınan ATK raporunda, davacıda oluşan hangi yaranın araba çarpması, hangisinin doğrudan travma ile oluştuğunun tıbben ayırt edilmesinin mümkün olmadığına” dair yapılan tespit karşısında, darp sonucu oluşan maluliyetten sorumlu olmadıkları yönünde ki iddianın dinlenebilir olmamasına, ceza zamanaşımı dikkate alınarak taleplerin zamanaşımına uğramamış olduğu gözetilerek karar verilmiş olmasının doğru olmasına, davalı sigorta şirketine başvuru yapılmaksızın dava yoluna gidildiğinden hükmedilen tazminata dava (18/03/2016) tarihinden itibaren faiz işletilmesinde ve karar gereğince davalı şirketin yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile sorumluluğu yoluna gidilmiş bulunmasında istinaf edenin sıfatına ve istinaf nedenlerine göre herhangi bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
K A R AR/ Gerekçe uyarınca, 1/Karar başlığında bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 madde hükmü uyarınca esastan reddine, 2/İstinaf eden davalıdan alınması gereken 8.215,26-TL harçtan peşin yatırılan 2.053,90-TL harcın düşümü ile 6.161,36-TL istinaf ilam harcının istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3/İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4/İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.nun 361 madde hükmü uyarınca tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 08/12/2022