Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/435 E. 2023/55 K. 18.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/435
KARAR NO: 2023/55
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/10/2017
NUMARASI: 2014/1835 Esas – 2017/1063 Karar
DAVANIN KONUSU: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/01/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili 24/11/2014 tarihli dava dilekçesinde özetle; 13/09/2007 tarihinde davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı olan … plakalı aracın sürücü …’ın sevk ve idaresinde iken bisiklet kullanan müvekkili …’ya çarpması sonucu müvekkilinin yaralandığını, kazada davalıya sigortalı aracın sürücüsünün kusurlu olduğunu, sigorta şirketine yaptıkları başvuru sonucu 21/03/2014 tarihinde müvekkiline 6.698,00-TL ödeme yapıldığını, ödemenin yeterli olmadığını belirterek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak şartıyla müvekkili … için 1.000,00-TL sürekli sakatlık tazminatının (sigorta şirketinin limite bağlı) olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 21/03/2014 tarihinde 6.698,00-TL ödeme yapıldığını, ödeme sonucunda davacının zararı tazmin edildiğini, başkaca bir zararı da kalmadığını, zararın karşılanması neticesi davacı tarafın … Sigorta A.Ş’yi ibra ettiğini, bu nedenle haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “İstanbul ATK’nun 03.07.2017 tarih ve 2017/10378-3133 rapor nolu yazısında sonuç kısmında “davacının trafik kazası sonucu meydana gelen arızasının 85/9529 karar sayılı Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmadan iyileşmiş olduğu, sürekli maluliyet oranı tayinine mahal olmadığı, iyileşme süresinin 9(dokuz) aya kadar uzayabileceği” belirtilmiştir. Gerek dava dilekçesinde gerekse ön inceleme duruşmasında davacı tarafa yaptırılan açıklama ile talebin açıkça kalıcı (sürekli) iş gücü kaybından doğan zarar olduğu açıktır. ATK’nun raporuna göre kalıcı bir zararın olmadığı anlaşıldığından, bu tazminat davasının da reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesi ile davanın REDDİNE karar verilmiş, verilen karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davacı vekilinin istinaf başvuru sebepleri; dava dilekçesinde, geçici iş göremezlik tazminatını da kapsayacak şekilde talepte bulunulduğu, mahkemece ATK raporu doğrultusunda müvekkilinin geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin aktüer raporu alınarak karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesinin hatalı olduğu hususlarına ilişkindir. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava, trafik kazasından kaynaklanan iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir. 13/09/2007 tarihinde davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı ve dava dışı sürücü …’ın sevk ve yönetiminde bulunan … plakalı aracın bisikleti ile seyir halinde olan davacı …’ya çarpması sonucu, davacının ATK 3. Adli Tıp İhtisas Kurulunun raporunda tespit edildiği üzere maluliyet tayinine mahal olmayacak ve iyileşme süresi 9 aya kadar uzayabilecek şekilde yaralandığı, davalı sigorta şirketince ödeme yapıldığı, davacının yeterli olmadığı iddiasıyla iş göremezlik (sakatlık) tazminatı istemiyle sigorta şirketi aleyhine eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır.Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlâl etmesi hali 6098 sayılı BK.nun 54.maddesinde özel olarak hükme bağlanmıştır. Sorumluluk hukukunun temel amacı, bir kimsenin malvarlığında iradesi dışında meydana gelen eksilmeleri aynen veya nakden gidererek zarar görenin zarar verici olay sonucunda malvarlığında eksilen değer yerine nitelik veya nicelik yönünden eş bir değer koymaktır. Zarar görenin malvarlığında eksilen değer yerine aynı nitelikte bir değer konulması mümkün olduğu takdirde bu değer; bu mümkün olmadığı takdirde, nicelik yönünden, yani para ile ona denk bir değer konulur ve zarar verenin yerine getirmek zorunda olduğu bu yükümlülüğe tazminat yükümlülüğü adı verilir.Tazminat yükümlülüğünün, bir diğer ifadeyle zarar verenin ödeyeceği tazminat miktarının tespit edilebilmesi için, öncelikle zararın hesaplanması gerekmektedir. Zarar görenin malvarlığının zarar verici olaydan sonraki durumu ile böyle bir olay meydana gelmeseydi göstereceği durum arasındaki farkı ifade eden zarar, eşyaya ilişkin olabileceği gibi kişiye ilişkin de olabilecektir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zararların da kişiye ilişkin zarar kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.Çalışma gücü, zarar görenin iş gücünün, yani beden ve fikir gücünün, gelir getirici şekilde kullanılması demektir. Burada asıl önem arz eden kazanç kaybı veya azalması değil, kazanma gücünün kaybı veya azalmasıdır. Bu kayıp ve azalmadan doğan olumsuz ekonomik sonuçlar, zararı oluşturur. Bununla birlikte Yargıtay’ın yerleşik uygulaması gereğince kişinin vücut bütünlüğünün ihlâli nedeniyle ortaya çıkan beden gücü kayıplarının gelirinde veya malvarlığında bir azalma meydana gelmese dahi tazminat gerektirdiği kabul edilmekte ve bu husus güç kaybı tazminatı olarak ifade edilmektedir. Bu durum, ilk bakışta sorumluluk hukukundaki zarar kavramına aykırı gibi görünse de, burada vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin aynı işi zarardan önceki durumu ve diğer kişilere göre daha fazla güç sarf ederek yaptığı gerçeğinden hareket edilmekte ve zararı, fazladan sarf edilen bu gücün oluşturduğu kabul edilmektedir.Somut olayda, “İstanbul ATK 3.Adli Tıp İhtisas Kurulunun 03.07.2017 tarihli raporunda “davacının trafik kazası sonucu meydana gelen arızasının 85/9529 karar sayılı Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmadan iyileşmiş olduğu, sürekli maluliyet oranı tayinine mahal olmadığı, iyileşme süresinin 9(dokuz) aya kadar uzayabileceği”nin belirtildiği, davacı vekilinin, geçici iş göremezlik tazminatının hesaplanması için bilirkişi incelemesi yaptırılması talebinin mahkemece “dava dilekçesinde talebin açıkça kalıcı (sürekli) iş gücü kaybından doğan zarar olduğu ve ATK’nun raporuna göre kalıcı bir zararın olmadığı” dikkate alınarak reddine karar verilmiş ise de; dava dilekçesindeki açıklamalara göre; davacının iş göremezlik tazminatına ilişkin talebinin bir bölümü geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin olduğundan, olayda tarafların kusur durumunun belirlenmesi, davacının geçici iş göremezlik zararının hesaplatılarak davalının sorumluluğu yoluna gidilmesi gerekirken talebin reddi doğru olmamış, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile kararın HMK.nun 353/1-a/6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
K A R AR/ Gerekçe uyarınca, 1/Davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, istinaf istemine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6 madde hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2/Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3/İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan istinaf karar ve ilam harcının talep halinde kendilerine İADESİNE, 4/Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5/İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a/6 madde hükmü uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 18/01/2023