Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/412 E. 2023/1660 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/412
KARAR NO: 2023/1660
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/11/2019
NUMARASI: 2017/1059 Esas – 2019/1089 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Maddi ve Manevi Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/10/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; vekil edenlerinin oğlu …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araçla, davalı …’in sürücüsü, davalı …’nin de maliki olduğu ve davalı … şirketi nezdinde ZMM sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın çarpışması neticesinde meydana gelen 27/04/2017 günlü trafik kazasında …’in hayatını kaybetmesi nedeniyle, müvekkillerinin müteveffanın desteğinden yoksun kaldıklarını, kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsünün kusurlu bulunduğunu, kazadan sonra davalı … şirketine yapılan başvuru neticesinde kendilerine 41.429,03-TL tazminat ödemesi yapılmış ise de bu ödemenin gerçek maddi zararı karşılamaktan uzak olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla 10.000,00-TL maddi tazminatın tüm davalılardan ve her bir davacı için 60.000,00-TL olmak üzere toplam 120.000,00-TL manevi tazminatın da davalı … şirketi dışında kalan diğer davalılardan olay tarihinden işletilecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalılar davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda: iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek; ” … meydana gelen trafik kazasında davacılar murisinin asli ve tam kusurlu olduğu, davalı araç sürücüsünün meydana gelen trafik kazasından herhangi bir kusurunun bulunmadığı, TBK’nun 52. Maddesi uyarınca zarar görenin zararın meydana gelmesinde etkili olduğu, zararın meydana gelmesinde kusuru bulunmayan araç sürücüsüne karşı tazminat isteminin yerinde olmadığı, yine KTK’nun 86/1. Maddesi uyarınca sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olması nedeniyle işleten ve sigortanın meydana gelen zarardan sorumluluğunun ortadan kalktığı (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2017/158 E. 2019/8848 K. Sayılı İlamı) kanaatine varılmakla davacıların destekten yoksun kalma istemlerinin reddine karar vermek gerekmiştir. Davacıların manevi tazminat istemleri bakımından ise; meydana gelen trafik kazasında her ne kadar davacıların oğullarını vefatı nedeniyle manevi olarak üzüntü içinde oldukları açıkça ortada ise de, davalı araç sürücüsüne atfı kabil kusur bulunmadığı, kendi kusuru bulunmaksızın meydana gelen zararın davalılardan tazmininin hakkeniyet ilkesi ile bağdaşmayacağı kanaatiyle, davacıların iş bu istemi yönünden de davanın reddi gerektiği kanaatine varılmıştır.” şeklindeki gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.Karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacılar vekilinin istinaf nedenleri; kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsü …’in hiçbir kusuru olmadığına ilişkin belirleme ve değerlendirmenin hatalı olduğu, zira kaza tespit tutanağından da anlaşılacağı üzere davalı araç sürücüsünün şerit izleme ve değiştirme kuralını ihlal ettiği ve yeterli sürücü belgesi olmaksızın araç sevk ettiği belirlenmiş olmasına rağmen gerçek kusur durumunu göstermeyen bilirkişi raporlarının hükme esas alınması suretiyle davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna yöneliktir. Dava; trafik kazası neticesinde meydana gelen ölüm olayına dayanılarak açılmış maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir. Haksız bir fiil sonucu zarar oluştuğu iddiasıyla ilgili bir talepte bulunulması halinde, kazanın oluşumunda taraf kusurlarının ne olduğunun belirlenmesi esaslı unsur olup, sorumluluk belirlenecek duruma göre tespit edilmelidir. Somut olayda; davacı taraf, talep konusu kazanın oluşumunda, davalı araç sürücüsü …’in de kusurlu olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmış, davalı taraf ise kazanın oluşumundaki tüm kusurun müteveffa araç sürücüsüne ait bulunduğunu savunmuştur. Olaydan sonra düzenlenen 14/04/2013 günlü kaza tespit tutanağında; saat 08:15 sularında sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı kamyonet ile Sivrihisar ilçesi istikametinden Afyon ili istikametine sayir halinde iken yine aynı istikamette ve yine aynı şeritte önünde seyreden … plakalı kamyon sürücüsü …’in sağ tarafta bulunan patika yol girişine dönmek isterken aracını gidiş şeridi olan sağ şeritte yavaşlatıp orta çizgiye aracını taşırmak suretiyle dönmek istediği sırada arkasında bulunan … plaka sayılı kamyonet sürücüsü …’in aracın dönüş yaptığını ve yavaşladığını fark etmeyerek kendi aracının ön sağ kısmı ile öndeki aracın arka sol kasa kısmına ve tampona vurması suretiyle meydana gelen kazada kamyonet sürücüsü …’in arkadan çarpma kuralını ihlal ettiği, diğer kamyon sürücüsü …’nin de şerit izleme ve değiştirme kurallarına aykırı davrandığı yönünde belirleme yapıldığı anlaşılmıştır. Olayla ilgili olarak Sivrihisar Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yapılan soruşturma kapsamında; ATK Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığınca düzenlenen 15/09/2017 günlü heyet raporunda; trafik kazası tespit tutanağı, kazanın meydana geldiği yer ve yolun nitelikleri, kaza saati, hava durumu ve kaza yerindeki azami hız limiti, çarpışma noktası değerlendirilerek; kazanın oluşumunda sürücü …’in asli kusurlu olduğu, buna karşılık …’in kusursuz bulunduğunun açıklandığı; yargılama sırasında makine yüksek mühendisi … tarafından düzenlenen 05/09/2018 günlü raporda da; kazanın oluş şekli, yol durumu, kazanın meydana geldiği saat, taraf beyanları ile kaza tespit tutanağı değerlendirilerek kazanın meydana gelmesinde müteveffa sürücü …’in asli ve tam kusurlu olduğu, davalı sürücü …’in ise kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusurunun bulunmadığı sonucuna varıldığı görülmüştür. Söz konusu bu rapora karşı davacı tarafça yapılan itiraz üzerine, yerinde yapılan keşfe bağlı olarak makine mühendisi … tarafından düzenlenen 20/05/2019 günlü raporda da; kaza tespit tutanağı, olay yeri, soruşturma evrakları, krokiler, taraf beyanları, dosyada mevcut diğer kusur raporları ile çarpışma noktası, arkadan çarpan araca ait lastik izlerinin uzunluğu irdelenerek; … plaka numaralı aracın sürücüsü …’in; gündüz saatlerinde, düz ve eğimsiz 2 şeritli asfalt kaplama yolun sağ şeridinde Afyonkarahisar istikametine seyrettiği, kaza mahalline geldiğinde yolun sağına patika yola dönüş yapmak için doğrultu değiştirme manevrasına başladığı, patika yola giriş yaptığı esnada aracının sol arka kesimlerine … plaka numaralı aracın sağ ön kesimleriyle çarptığı, kazanın oluş şekli ve çarpışma noktaları da dikkate alındığında, … plaka numaralı aracın sürücüsü …’in herhangi bir kural ihlalinin bulunmadığı, bu sebeplerle kendisine atfedilebilecek kusurun bulunmadığı, buna karşılık … plaka numaralı aracın sürücüsü …’in; gündüz saatlerinde, düz ve eğimsiz 2 şeritli asfalt kaplama yolun sağ şeridinde Afyonkarahisar istikametlne seyrettiği, kaza mahalline geldiğinde önünde seyreden ve yavaşlayarak yolun sağına patika yola doğrultu değiştirme manevrasına başlamış … ptaka numaralı aracı dikkatsiz ve özensiz bir şekilde yeterli mesafeden takip etmemesi ve dönüş için yavaşlayan aracın arkasından trafik şartlarına uyacak şekilde hızını azaltmaması, dalgınlığı sonucu önündeki aracı geç fark etmesi ve fren tedbirini geç kullanması neticesinde, sağ ön kesimleriyle … plaka numaralı aracın sol arka kesimlerine çarptığı kanaatine ulaşıldığı, bu durumda … plaka numaralı aracın sürücüsü …’in; 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 52/1-b (Sürücüler; hızlarını, kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak zorundadırlar.) ile 56/1- (Sürücüler önlerinde giden araçları yönetmelikte belirtilen güvenli ve yeterli bir mesafeden izlemek zorundadırlar.)) maddelerini ihlal ettiği ve asli kusur sayılan halleri düzenleyen maddelerden olan 84/1-d (Arkadan çarpma) maddesi gereği, kazanın meydana gelmesiyle ilgili 100(Yüzde Yüz) oranında kusurlu olduğu şeklinde değerlendirme yapıldığı tespit edilmiştir. Hal böyle olunca, yolun fiziki durumu, kazanın oluş biçimi, davalı ve davacı araç sürücülerinin davranış şekilleri ile dosya kapsamında temin edilen tüm bilirkişi raporlarının irdelenmesi, tartışılması neticesinde yerinde yapılan keşfe bağlı olarak düzenlendiği anlaşılan 20/05/2019 günlü kusur raporundaki belirleme ve değerlendirmelerin dosyaya oluşa uygun denetlebilir gerekçeler içermesi ve tüm kusur raporlarının birbirini teyit etmesi ve davalı araç sürücüsünün yeterli ehliyetnameye sahip olup olmamasının, kazanın meydana gelmesinde ki taraf kusurlarına bir etkisi olamayacağı olgusu karşısında; mahkemece, talep konusu kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsünün kusursuz olduğu sonucuna varılarak, buna bağlı bir biçimde davalı taraf sorumluluğu yoluna gidilmemiş olmasında istinaf edenlerin sıfatına ve istinaf nedenlerine göre usul ve yasaya aykırı bir yön tespit edilemediğinden; davacı vekilinin istinaf başvurusunun yerinde olmadığı, reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davacılar vekili tarafından yapılan istinaf başvurularının HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf eden davacılar görülmekte olan davada ihtiyari dava arkadaşı konumunda bulunmaları nedeniyle her birinden ayrı ayrı alınması gereken 269,85’er-TL olmak üzere toplam (269,85×2) 539,70-TL harçtan, peşin yatırılan 108,80-TL harcın düşümü ile kalan 430,90-TL bakiye ilam harcının istinaf eden davacılardan müsavi şekilde tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerin üzerilerinde bırakılmasına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nun 361.madde hükmü uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süresi içinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 19/10/2023