Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/399 E. 2022/1450 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/399
KARAR NO: 2022/1450
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/11/2019
NUMARASI: 2017/988Esas – 2019/1086Karar
DAVANIN KONUSU: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/11/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 07/11/2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; 17/02/2011 tarihinde davalı sigorta şirketine … nolu ZMM sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı araç sürücüsünün asli ve tam kusuruyla meydana gelen tek taraflı kaza neticesinde yaya konumundaki müvekkilinin basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralandığını, kaza sebebiyle davalı sigorta şirketine başvuruda bulunulduğunu, ancak oluşturulan hasar dosyası kapsamında bir ödemenin yapılmadığını belirterek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak kaydıyla tahkikat sonucunda müvekkilinin maddi zararının tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda (HMK madde 107) arttırılmak üzere 5.000,00 TL iş göremezlik tazminatının davalı sigorta şirketinin sorumluluğu kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan azami poliçe teminatı limitleri ile sınırlı olmak üzere temerrüt tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 07/10/2019 havale tarihli beyan dilekçesi ile, dava değerini 61.759,50 TL’ye yükselttiğini beyan ederek harcı yatırmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketine usulüne uygun olarak bir başvurunun bulunmadığını, kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili sigorta şirketi tarafından 21/01/2011-2012 tarihlerini kapsar şekilde Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, poliçe teminat limitinin 200.000 TL ile sınırlı olduğunu, ancak öncelikle kusur ve maluliyet oranının tespit edilmesi gerektiğini, davacının yabancı uyruklu olduğundan HMK kapsamında yabancılık teminatı göstermesi gerektiğini belirterek, haksız davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda;Dava konusu kazada tarafların kusur durumunun tespiti amacıyla hükme esas alınan İstanbul ATK Trafik İhtisas Daire Başkanlığınca tanzim olunan raporda sürücü …’nun %100 oranında kusurlu olduğu, davacı yaya …’nin kusursuz olduğunun tespit edildiği, davacının İstanbul ATK 2. İhtisas Daire Başkanlığınca maluliyet oranın % 22,2 olduğu, 4 ayda iyileşebileceğinin tespit edildiği, bu kapsamda hükme elverişli 17/09/2019 tarihli aktüer bilirkişi tarafından yapılan hesaplama kapsamında 17.02.2011 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucunda, davalının %100 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre davacı …’nin geçici iş göremezlik dönemine ait maddi zararının 2.519,84 TL, sürekli (daimi) iş göremezlik dönemine ait %22,2 maluliyeti ile ilgili maddi zararının 59.239,66 TL olduğu, davacının maddi zararlarının poliçe limiti içinde kaldığı anlaşılmakla davanın kabulü ile 61.759,50 TL tazminatın 16/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile; Davanın KABULÜ ile 61.759,50 TL’nin 16/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, verilen karar davalı vekili tarafından süresinde istinaf edilmiştir. Davalı vekilinin istinaf başvuru sebepleri; yasa gereği davacının dava açmadan evvel müvekkili şirkete talebi ile ilgili gerekli ve yeterli tüm belgeler ile yazılı olarak başvuru yapmadan ve ayrıca müracaata ilişkin olarak eksik evrakları temin etmeden doğrudan doğruya dava açması kanuna aykırı olup bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken esası hakkında karar verilmiş olmasının hatalı olduğu, davacının gelirinin kesin deliller ile tespit edilmesi yönünde bir inceleme yapmaksızın eksik varsayımlara dayalı olarak hazırlanmış olan ve hesaplama yapılmış bilirkişi raporunu hükme esas almasının hatalı olduğu hususlarına ilişkindir. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava, trafik kazasından kaynaklanan iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir. 17/02/2011 tarihinde davalı sigorta şirketine ZMM sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı aracın yaya olan davacıya çarpması sonucu davacının ATK 2.İhtisas Dairesinin 15/03/2019 tarihli raporunda tespit edildiği üzere %22,2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacak ve iyileşme süresi kaza tarihinden itibaren 4 aya kadar uzayabilecek şekilde yaralandığı, davacının kusurlu olduğunu iddia ettiği araç sigortacısından iş gücü kaybı tazminatı istemiyle eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır. Davadan önce sigorta şirketine usulüne uygun başvuru yapılmadığı, eksik belge olduğundan başvuru şartının yerine gelmediği iddia edilmiş ise de; KTK’nın 97.madde hükmü uyarınca, dava şartı haline getirilen husus dava açılmadan önce sigorta şirketine yazılı başvuruda bulunulması gereğidir. Anılan maddede, başvurunun yazılı olması dışında herhangi bir şart belirtilmediği gibi, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Trafik Sigortası Genel Şartlarının C.7.maddesinde 02/08/2016 tarihinde yapılan “Zarar görenin zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigortacıya yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigortacının başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, hak sahibi sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinde, kazanın meydana geldiği yer mahkemesinde ya da zarar görenin ikametgahının bulunduğu mahkemede dava açılabileceği gibi uyuşmazlığın çözümü için Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurulabilir.” şeklindeki değişiklikte de başvurunun geçerli sayılabilmesi için yazılı olması koşulu dışında herhangi bir ekleme yapılmadığı açıktır. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarının B.2.maddesinin 3.paragrafında yapılan ve 02/08/2016 tarihinden itibaren geçerli olan değişiklik ise, yani tazminat ödemelerinde istenilecek belgelerin hangi belgeler olduğuna ilişkin değişiklik ise; esasen KTK’nın 99.maddesi hükmüne bağlı olarak getirilmiş bir düzenleme niteliğinde olup, dava şartı koşulu bakımından getirilmiş bir düzenleme niteliğinde bulunmadığından ve aksine düşünce halinde dahi genel şartlarda yapılan ve 02/08/2016 tarihinden sonra geçerli bulunan bu değişikliğin, kaza tarihinden ve poliçenin düzenlenme tarihinden sonra olduğu gözetildiğinde de somut olaya uygulanabilir bir nitelik taşımayacağının açık olması ve kaldı ki eksik olduğu ileri sürülen belgelerin de daha sonra ibraz edilmesi karşısında görülmekte olan dava bakımından dava şartı koşulunun gerçekleşmiş bulunduğu sabit olup davalı vekilinin dava şartına ilişkin istinaf itirazının reddi gerekmiştir. Toplanan delillerin ilk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesiyle birlikte (istinaf başvuru nedenleri de göz önüne alınmak suretiyle) incelenmesi ve değerlendirilmesi neticesinde; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırılık olmamasına, dosya kapsamına uygun gerekçeli denetlenebilir nitelikte, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen ATK Trafik İhtisas Dairesinin kusur tespiti raporunda ki kusur oranının, ayrıca maddi tazminata ilişkin belirleme ve hesaplama yapan raporun hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmamasına, davacının gelirinin kesin deliller ile tespit edilmediğine dair iddianın yargılama sırasında ileri sürülmediği, yargılama sırasında ileri sürülmeyen hususların HMK.nun 357 madde hükümleri uyarınca istinaf aşamasında ileri sürülemeyeceğine göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nun 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
K A R A R/ Gerekçe uyarınca; 1/Karar başlığında bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 madde hükmü uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2/İstinaf eden davalıdan alınması gereken 4.218,79-TL harçtan peşin yatırılan 1.055,00-TL harcın düşümü ile 3.163,79-TL istinaf ilam harcının istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,3/İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4/İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına, HMK’nın 353/1-b/1.maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 02/10/2022