Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/392 E. 2023/1523 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/392
KARAR NO: 2023/1523
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/10/2019
NUMARASI: 2017/96 Esas – 2019/1101 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/10/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların maliki, sürücüsü ve ZMM sigortacısı bulunduğu … plaka sayılı aracın, yolun karşısına geçmek isteyen yaya vekil edenine çarpması neticesinde meydana gelen 08/11/2016 günlü trafik kazasında, davacının ağır bir biçimde yaralandığını, kazaya sebebiyet veren aracın, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’ne ait olması ve araç sürücüsünün de polis memuru bulunması nedeniyle, kaza tespit tutanağının tarafsız bir biçimde düzenlenmediğini, kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu ve müvekkilinin kaza tarihinde Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde psikolog olarak aylık asgari 3.000,00-TL tutarında gelire sahip bulunduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla (belirsiz alacak), 1.000,00-TL maddi tazminatın tüm davalılardan, 50.000,00-TL manevi tazminatın da sigorta şirketi dışında kalan diğer davalılardan kaza tarihinden işletilecek yasal faiziyle birlikte, müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş; 11/09/2019 günlü ıslah dilekçesi ile de; maddi tazminata ilişkin istek miktarını 28/08/2019 günlü ek bilirkişi raporu doğrultusunda 101.327,14-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır.Davalılar davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporları, tanık beyanı ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek;Talep konusu kazanın oluşumunda, davalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu, davacının ise kusursuz bulunduğu, davacının kaza neticesinde %6,3 oranında sakat kaldığı benimsenmek suretiyle, hükme esas alınan 27/08/2019 günlü aktüer bilirkişi raporu doğrultusunda, maddi tazminata ilişkin talebin kabulü gerektiği, manevi tazminata ilişkin talebin ise kısmen kabulüne karar verilmesinin uygun olacağı şeklindeki özet gerekçeyle;-Maddi tazminata ilişkin davanın kabulü ile;101.327,14 TL maddi tazminatın, davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 30.01.2017 tarihinden, davalılar … ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü yönünden kaza tarihi olan 08.11.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,-Manevi tazminata ilişkin davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine,-Davacı için 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 08.11.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.Karara karşı davalı sigorta şirketi vekili, davalı … vekili ve davalı İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü vekili tarafından ayrı ayrı istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.Davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf nedenleri; sigortalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda esasen herhangi bir kusuru olmadığı halde, vekil edeni sigorta şirketinin sorumluluğu yoluna gidilmiş olmasının isabetsiz bulunduğu gibi, dosyada mevcut 14/02/2018 günlü kusur raporunda tarafların eşit kusurlu sayılması gerektiği açıklandığı gözetildiğinde, raporlar arasında çelişki giderilmeden tam kusura göre hüküm tesis edilmesinin kabul edilemez bulunduğu, ayrıca davacının maluliyetine ilişkin belirlemenin erişkinler için engellilik değerlendirilmesi hakkındaki yönetmelik hükümlerine göre tespit edilmesi gerekirken; meslekte kazanma gücü kaybı oranı yönetmeliğine göre düzenlenen maluliyete ilişkin raporun hükme esas alınmasının da isabetsiz bulunduğu, keza davacının geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin taleplerinin, poliçenin teminatı kapsamı dışında olduğu, bu gibi zararlardan SGK’nın sorumlu olacağının da karar yerinde gözetilmediği hususlarına ilişkindir.Davalı … vekilinin istinaf nedenleri; talep konusu kazanın oluşumunda, tüm kusurun vekil edenine ait olduğuna ilişkin kabule dayanak gösterilen tanık beyanının, davalı asilin yokluğunda alınması nedeniyle dikkate alınamayacağı, dolayısıyla kusura ilişkin belirleme ve değerlendirmenin hatalı ve yetersiz olduğu, kusur durumu ve oranı tam olarak belirlenmeden tazminata karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı bulunduğuna yöneliktir.Davalı İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü vekilinin istinaf nedenleri ise; kazanın meydana gelmesinde resmi plakalı araç sürücüsünün herhangi bir kusuru olmadığı, kazanın tamamen davacı yayanın kontrolsüz bir biçimde yola çıkmasıyla meydana geldiğinin dosya kapsamından anlaşıldığı halde, yazılı biçim ve şekilde müvekkili kurumun sorumluluğu yoluna gidilmesinin hatalı olduğu, ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması gerektiğine ilişkindir.Dava; trafik kazası neticesinde meydana gelen bedensel zarara dayanılarak açılmış, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.1-Maluliyetin hatalı belirlendiği ve sigorta şirketi aleyhine geçici iş göremezlik zararına hükmedilemeyeceğine ilişkin davalı Sigorta şirketi vekili tarafından yapılan istinaf itirazları değerlendirildiğinde,Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi önem arzetmektedir.Söz konusu konusu bu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. (Bknz. Yargıtay 4. HD’nin 2021/18611 Esas, 2022/787 Karar sayılı ilamı)Eldeki davada, kaza tarihi 08/11/2016 olup, maluliyete ilişkin belirlemenin kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümleri doğrultusunda yapılması gerekirken “Çalışma Gücü ve Meslekte kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine göre düzenlendiği anlaşılan ATK raporunun karara dayanak yapılması kural olarak doğru değil ise de; Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 09/03/2021 gün ve 2020/838 E., 2021/2453 K. sayılı içtihadında da işaret edildiği üzere, Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği ile Özürlülük Ölçütü Sınırlandırılması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelikte, maluliyet oranlarına ilişkin olarak aynı cetvellerin kullanılarak belirleme yapılması nedeniyle, davacının kazadan sonra geçirmiş olduğu tüm tedavi evrakları ile yaralanmasının niteliği gözetilerek aralarında ortapedi-travmatoloji uzmanı ve radyoloji uzmanı bulunan ve davacının geçirmiş olduğu tüm tedavi evraklarının değerlendirilmesi ve gözetilmesi neticesinde ATK 2. İhtisas Kurulunca düzenlendiği anlaşılan 31/08/2018 günlü heyet raporunun hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi; kaza tarihinde memur olduğu anlaşılan davacı için yapılan tazminat hesaplamasının, iyileşme süresinin tamamlandığı tarihten başlatıldığı yani geçici iş göremezlik dönemi için bir tazminat belirlenmediği gözetildiğinde; davalı sigorta şirketi vekilinin açıklanan hususlara ilişkin istinaf itirazlarının yerinde olmadığı reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.2-Davalılar vekilinin kusura ilişkin istinaf itirazlarına gelince;Haksız bir fiil sonucu zarar oluştuğu iddiasıyla, bir talepte bulunulması halinde, kazanın oluşumunda taraf kusurlarının ne olduğunun belirlenmesi esaslı unsur olup, sorumluluk belirlenecek duruma göre tespit edilmelidir. Somut olayda davacı taraf kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu ileri sürmüş, davalı taraf ise kazanın oluşumunda tüm kusurun davacı yayaya ait olduğunu savunmuştur.Olayla ilgili olarak, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma sonucunda; …’e atılı suçun, şikayete tabii olduğu ve mağdurun şikayetçi olmadığı anlaşılmaktadır denilerek, şüpheli hakkında kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği; talep konusu kazadan sonra kolluk kuvvetlerince düzenlendiği anlaşılan kaza tespit tutanağında da; yaya …’un hastanede kendisiyle yapılan görüşmedeki beyanı ile davalı araç sürücüsünün beyanı değerlendirilerek, yaya …’un (yayalar için ışıklı işaret olduğu halde, bu işaretlere uymamak) şeklindeki trafik kuralını ihlal ettiği şeklinde değerlendirme yapıldığı ve söz konusu kaza tespit tutanağında davalı araç sürücüsüne herhangi bir kusur atfedilmediği görülmüştür.Ayrıca, kazanın meydana geldiği yerde olayı görebilecek herhangi bir güvenlik kamerası tespit edilemediğine dair 18/11/2016 tarihli tutanak bulunduğu tespit edilmiştir.Yerinde yapılan keşfe bağlı olarak düzenlenen, 14/02/2018 günlü kusur bilirkişi heyet raporunda; 08.11.2016 günü saat 20:30 sıralarında davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı kamyonet (polis aracı) ile Bakırköy İlçesi … .kısım … Caddesi üzerinde seyir halindeyken olay mahalli trafik ışık kontrollü dönel adalı kavşağa gelip sola dönüş yapmak suretiyle Strazburg Caddesi’ne girerek D100 istikametine doğru seyrine devam etmek istediğinde aracının ön kısımları ile, seyir istikametine göre sol taraftan (orta refüjden) kaplamaya girmek suretiyle … nolu ışıklı yaya geçidi üzerinde karşıdan karşıya geçmek isteyen yaya …’a çarpması sonucu davaya konu yaralanmalı olay meydana geldiği açıklandıktan sonra; iddia, savunma, tanık beyanları, kaza tespit tutanağı, kaza yeri krokileri, keşif mahalinde yapılan tespitler ile kaza anını gösterir herhangi bir kamera kaydı görüntüsünün bulunmadığı da dikkate alınarak dosya kapsamında yeşil ışığın hangi tarafa yandığı konusunda kesin bir kanaat mevcut bulunmadığı görüşünden hareketle, davalı araç sürücüsünün ve davacı … kazanın oluşumunda eşit oranda kusurlu olduğu sonucuna varıldığı görülmüştür.Bu rapora karşı taraf vekillerinin itirazları üzerine, dosyanın kusur incelemesi yapılmak üzere ATK Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderildiği, ATK tarafından yapılan inceleme sonucunda ikili bir değerlendirme yapıldığı ve kaza mahalinde hangi taraf ışık ihlali yapmış ise o tarafın tam kusurlu olduğu, karşı tarafın ise kusursuz sayılması gerektiği yönünde görüş bildirdiği anlaşılmıştır.Tüm bu açıklamalardan sonra somut olaya dönüldüğünde; yerinde yapılan keşfe bağlı olarak ve konusunda uzman olduğu anlaşılan kişilerce düzenlendiği anlaşılan ve kaza yerini gösterir fotoğrafları içeren 14/12/2018 günlü bilirkişi heyet raporundaki, kaza anında hangi tarafa yeşil ışık yandığı somut olarak belirlenemediği için, davacı yaya ve davalı araç sürücünün kazanın meydana gelmesinde eşit kusurlu sayılması gerektiğine ilişkin belirleme ve değerlendirmelerin dosyaya oluşa uygun denetlenebilir gerekçeler içermesi ve bu değerlendirmenin yerleşmiş yargısal içtihatlara da uygun olması nedeniyle, hükme esas alınması gerekirken, davacının arkadaşı olduğu anlaşılan tanığın başkaca bilgi ve belgeyle desteklenmeyen soyut beyanına itibar edilerek (- davacı dahi olaydan sonra kolluk kuvvetlerine verdiği 08/11/2016 günlü ifadesinde, aradaki refüje kadar kendilerine yeşil ışık yandığını bildiğini ancak yolun ikinci kesiminde ışığın hangi renge döndüğünü bilmediğini açıklamış olup, kazanın yolun ikinci bölümünün geçilmesi sırasında meydana geldiği de sabittir.) kazanın meydana gelmesinde davalı araç sürücüsünün tam kusurlu kabul edilmesi isabetsiz olmuştur.Ancak bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davalılar vekilleri tarafından yapılan istinaf başvurusunun açıklanan bu nedenle kabulü ile, ilk derece mahkemesince verilen kararın HMK.m.353/1-b/2 hükmü uyarınca kaldırılmasına ve istinaf yasa yoluna başvuru konusu yapılmayan hususlar ile reddedilen istinaf itirazları nedeniyle, taraflar yararına oluşan usulü kazanılmış haklar da gözetilerek ve zararlandırıcı eylemin tarihi, olayın meydana geliş şekli, davacının yaralanmasının niteliği, yaptığı iş, maluliyet oranı, iyileşme süresinin uzunluğu, paranın alım gücü, tarafların dosyaya yansıyan sosyo ekonomik durumları dikkate alındığında, yaralanma ile sonuçlanan taksirli bir eylem nedeniyle hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının uygun olduğu, fazla bulunmadığı, sonucuna varıldığından, manevi tazminata ilişkin hüküm bölümüne dokunulmaksızın sadece maddi tazminata ilişkin hüküm bölümünün kusur oranına göre düzeltilmesi suretiyle yeniden esas hakkında karar tesis edilmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/10/2019 tarih ve 2017/96 Esas 2019/1101 Karar sayılı kararına karşı davalı sigorta şirketi vekili, davalı … vekili ve davalı İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince KISMEN KABULÜNE,a-)İstinaf yasa yoluna başvuran taraflar tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harçlarının talepleri halinde yatırana iadesine,b-)İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,c-)İstinaf yasa yoluna başvuran taraflar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin takdiren kendi üzerinde bırakılmasına, 2-)Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/10/2019 tarih ve 2017/96 Esas – 2019/1101 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, a-)Maddi tazminata ilişkin davanın kısmen kabulü ile;-50.663,57- TL maddi tazminatın, davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 30.01.2017 tarihinden, davalılar … ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü yönünden kaza tarihi olan 08.11.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, -Alınması gereken 3.460,83-TL karar ve ilam harcından, davacı tarafından peşin olarak yatırılan ve ıslah harcı toplamı olan(174,20+342,67=) 516,87-TL’nin mahsubu ile kalan 2.943,96-TL’ bakiye harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,-Dava ilk açılış harç gideri ile ıslah harcı toplamı olan (174,20+342,67+31,40=) 548,27-TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, -Davacı tarafça sarf edilen tebligat ve müzekkere gideri, keşif harcı, ATK ücretleri ile bilirkişi sarf gideri olmak üzere toplam 4.180,51-TL’nin, 2.090,25-TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT hükümleri uyarınca belirlenen 17.900,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT hükümleri uyarınca belirlenen 17.900,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,b-)Manevi tazminata ilişkin davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine,-Davacı için 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 08.11.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,-Alınması gereken 683,10-TL harcın davalılar … ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davalılar … ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden alınarak davacıya verilmesine,-Davalılar … ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar … ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne verilmesine,c-)Davalı İstanbul EM tarafından ilk derecedeki yargılama sırasında yapılan yargılama giderlerinin takdiren üzerine bırakılmasına, ç-)Yatırılan gider avanslarından arta kalanın ilgilisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m.362/1-a hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.05/10/2023